Oktay Bey merhaba nasılsınız?

Teşekkürler Elif, hoş geldiniz. 

Bende teşekkür ederim. Çok kısa sizden bahsederek başlayalım istiyorum. Çok kişi ile çalıştınız, birçok isimde imzanız var. Zamanındaki gazetecileri de tanıyorsunuz. Sizi tanımayan okurlarımız için Oktay Şahin’den çok kısa bahsedelim isterim. Ne söylersiniz?

30 yıldır bu sektörün içindeyim. Bu işe işletmecilik ile başladım sevgili Elif. Türkiye’nin marka mekânları İstanbul Dedikodulu ve Dedikodulu Bodrum’un 20 yıl işletmeciliğini yaptım ve halen devam ediyorum. Ajansım olan SAY Menajerlik, o yıllardan beri var ve şimdi ağırlığı menajerlik kısmına vermek istedim. Mekâncılığı ikinci planda bıraktık artık. Bünyemizdeki solistlerimizle yurt içi yurt dışı konserler, mekân programları şeklinde devam ediyoruz. 

Birçok isimle çalıştığınızı söylemiştik. Bu isimlere değinir misiniz?

Mekâncılık zamanımızda Gülşen hanım, Hakan Altun, Altay, Bodrum; Serkan Kaya, Yıldız Tilbe, Petek Dinçöz ki keza Petek ajansımızın da kraliçesidir. Hande Yener ve daha birçok isim ki bunun yanı sıra çok başarılı yeni arkadaşlarımızda var. 

Biraz daha eskiye giderek ilerleyelim istiyorum. Bodrum’un camiasını bilen birisiniz. Şuan ki Bodrum ile daha öncesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

En önemlisi, o zamanlar canlı programlar yapıyorduk. Capcanlı geniş orkestralar ki özellikle Bülent Hanım ile sevgili Bülent Ersoy ile. Şimdi ise programlar playback (pleybek) oldu ve moda bu yönde ilerliyor. Playback olarak başarılı arkadaşlarımızda var ama hiçbir zaman canlı programların yerini tutmaz bu bir gerçek. 

Şuanda yine Bodrum geceleri hareketliliğine devam ediyor mu? Hala gözde mi?

Bodrum Türkiye’nin en gözde yeri muhakkak ki bu tartışılmaz. Nasıl ki Harlem, nasıl ki bir Francisco, nasıl bir Miami, Paris Türkiye’de dünya genelinde Bodrum var elbet. Bodrum Kalesi ve o güzel konserler... Eğlenceye en yatkın yerimiz. Bu konuda da başarılılar. Birde zaman zaman kalite düşse de Bodrum, Alaçatı’nın önünde bu bir gerçek. 

Yurt dışından hangi ülkenin vatandaşları Bodrum’u tercih ediyor?

Çok kaliteli İngilizler var. Türkiye’ye gelen en kaliteli İngiliz sadece Bodruma geliyor. Bu Bodrum için büyük başarı. İtalyanlar var. Hollandalılar var. Ama bu kesimler o yörenin kaliteli insanları. Eğlenceyi ciddi anlamda bilen, eğlenmesini seven kişiler. Tabi o zamanda daha renkli oluyor geceler. Bodrum kalitesini hep koruyor.

Bodruma dünyaca ünlü sanatçılardan gelen oldu mu? Sizin şahit olduğunuz isim var mı?

Gelen isimler var ama en net Inna’yı hatırlıyorum. Bodruma yurt dışında popüler ama bizim ismini çok güncelleyemediğimiz, bilmediğimiz kişilere çok rastlıyorduk. Gelip geceleri gezip eğlenen isimler çok var. 

Bodrum’dan çıkıp biraz İstanbul’a gelelim. İstanbul’un yoğun sıcakları ile karşı karşıyayız. İstanbul hakkında ne söylersiniz, İstanbul’un piyasası ne durumda?  

Müzik piyasası İstanbul’da durmuş vaziyette. Maksim gazinosu kapandıktan sonra gazino programları bitti. Çok az kaliteli mekânlar kaldı. Çok masraflı olduğu içinde maalesef büyük sahneler yapılamıyor. Büyük sahneler gerçekleşmeyince kaliteli işler çıkmıyor. Her gün her şeye yeni zamlar geliyor. Bu fiyatı veremeyince büyükmekânların çoğu kapanmak zorunda kaldı. Zannedersem İstanbul’da bir ya da iki tane büyük mekan var. Onlarda ne derce nasıl ilerliyor, çok zor. 

Eskiden “kadınlar matinesi” gibi yerler varken şimdi özellikle genç kesime hitap eden,  öğrencinin parasıyla konser veren mekânlar yerini aldı.  Bu dengeyi nasıl değerlendireceksiniz?

Evet, öyle oldu. Mekânlar kendi şartlarından dolayı giriş ücretlerinin pahalılığından herkes geceleri gelemiyor. Özellikle konserlerin ve konser tarzındaki sahnelerin ücretleri daha ucuz olduğu için insanlar 60 lira ile 150 lira arasında eğlenebiliyor. Bu çerçevede iyi olan yerler var, iyi olmayan da yerler var muhakkak. Bizim halkımız çok duyarlıdır, seçicidir. İyi yerleri seçerler ve kendi bütçelerine göre eğleniyorlar. İyi de geçiyor konserler. 

Yaş sıralamasına baktığımızda o eski eğlenmeyi seven yaş grubunun konser ya da sahnelere gitme durumu azaldı diyebilir miyiz? Eskinin matine organizasyonlarını dolduracak bir kitle yok mu? Nerde bu insanlar evinde mi oturuyor artık? 

Eğlence tarzları tabii ki dönem dönem değişiyor. 18 yaşında eğlenceye giden bir bayan 40 yaşına geldiği zaman eğlence anlayışı da değişiyor. Gittikleri mekânlar değişiyor. Daha ağır müzikler dinlemek istiyorlar. Buna rağmen bir kitle var ve iyi program yapan mekânlara gidiyorlar. Oradaki solistlerin isimlerini vermek istemiyorum ama hepinizin bildiği solistleri dinlemeye giden hala bir kesim var. Bunun da yaş ortalaması yok. 20 ile 60, 70 yaş arası hala solistleri dinlemeye o güzel mekânlara gidenler var. Bu bitmez ülkemizde çünkü bizler müziği seven bir milletiz. 

SAY Menajerliğe değinelim istiyorum. Siz ne zaman kuruldunuz, ortaklarınız, çalışma arkadaşlarınız kimler biraz bahseder misiniz?

Tek başına hiçbir başarı olmaz. Biz bir ekip işiyle ilerliyoruz. Çok şükür ki profesyonel kişilerle bir aradayız. Ortağım Sinan Aydın Say ve basın danışmanımız Filiz Koç ile komplike bir ekip oluşturduk, çalışıyoruz. SAY Menajerlik bizim çocuğumuz gibi 2000 yılında kurulduk ve o zamandan beri yurt içi ve yurt dışı başarılı işlere imza attık, yapmaya da devam ediyoruz. Biz de seçiciyiz. Bizi seçenler de seçici. Güzel işler çıkarıyoruz. Çalışma arkadaşlarımız profesyonel ve bizimle birlikte yürüyen solistlerimizde çalışmalarımızdan memnun. Sadece sahne değil bizim menajerliğimiz. Bizle beraber çalışan solist arkadaşlarımızın günlük rutin işlerini bile takip ediyoruz. Solistimiz ne zaman kuaföre gidecek, ne zaman alış verişe gidecek, hangi spor salonuna gidecek yani sağlığı ile de ilgileniyoruz. Konserlere daha önceden hazırlıyoruz. Yapım firması da olduğumuz için singleler de çıkarıyoruz. Bunları da basında göreceğiz hep beraber…

Bir aile ortamını yansıtıyorsunuz anladığım kadarıyla…

Tabi tam da bu zaten bunu yapmazsan solistle menajerlik zor yürür. Yakın ve sıcak olmak gerekiyor. Bizde bunu yılların tecrübesi ile sağlıyoruz. Biliyorsunuz Türkiye’de menajerliğin okulu yok en büyük eksiklerden biri bu. Artık dj okulları var, djler okullardan mezun olup geliyorlar. Fakat menajerliğin okulu yok ve menajer olarak yetişmek çok zor. Sanatçının haklarını korumak zorundayız. Bizi sanatçı onun için seçiyor. Bununla beraber bize konser talebinde bulunan kişilerinde haklarını korumak durumundayız. İki tarafında haklarını koruyunca güzel işler oluyor.

SAY Menajerlik bünyesinde kimler var? 

Petek hanım çok uzun yıllardır var. Güzel de konserlerimiz oluyor. Kendisi işine çok sadık, çok titizdir. TSM tarzında Sema Tunç bizimle. “Tanrım” şarkısı ile milyonları kendisine âşık eden Ersan Er var.  Yeni albüm çalışmasını bitirdiğimiz Candaş Gümüş var. Kendisi de bomba gibi geliyor. Bu sene açıkçası yeni arkadaşları gündemde tutmak istiyoruz. Onları çıkarmak istiyoruz. 

Peki, SAY Menajerliğe gelmek isteyen genç yetenekler için de öğrenmek isterim. Buradan röportajımızı okuyan kişilerde olacaktır Size nasıl gelip başvurabilirler? Sizi tercih etmek isterlerse nasıl bir yol izleyebilirler ve onlara neyin teminatını veriyorsunuz? 

Çok güzel bir soru. Bize ulaşmak isteyenlerin muhakkak ki alt yapılarının olması gerekiyor.  Muhakkak ki müzik okulundan mezun olmaları gerekiyor. Yaşantıları çok önemli! Sansasyona karışmamaları gerekiyor ki biz de kendilerine faydalı olabilelim. Bu işin muhakkak ki bir duruşu var o duruşa sahip olmaları gerekiyor. Seçtikleri parçalar zamanın akışına uygun olması gerekiyor. Bu çok önemlidir. Kendisi sanat müziği okuyorsa kendi dalında cover ile ya da o tarz bir beste okuyup onuna gündeme gelmesi gerekiyor. Basın bu konuda çok önemli, sizler çok önemlisiniz. Sizlerin bize destek vermesi için özel yaşantılarının gündemi çok aşmayacak şekilde olmalıdır. Bize geldiği zaman her yerde olduğu gibi dünya çapında geçerli olan sözleşmenin geçerliliğine bizde uyuyoruz. Üç ile beş yıl arası karşılıklı istişare doğrultusunda sözleşmemizi yapıyoruz.  Biz neler yapabileceğimizi söylüyoruz. O bize neler verebileceğini ve ne yapmamızı istediğini söylüyor. Karşılıklı konuşuyoruz ve birbirimiz için uygunsak, başarılı olabilirsek, yardımcı olmaya çalışıyoruz. 

Bir sanatçı sansasyona karışmamalı dediğiniz içi konuyu biraz açalım istiyorum. Bazen de popüler olmak adına buna ihtiyaç duyanlar olmuştur öyle değil mi?

Yeni arkadaşlar için gerekmiyor. Çünkü bir anda antipatik ve sevimsiz olurlar. 

"SANATÇI OLACAKSAN SANSAYON YAPMAYACAKSIN”

Sosyal medyayı kullansınlar. Hayvan sever olsunlar, sokak hayvanlarına yardım etsinler, doğayı sevsinler. Çocuk esirgemelere gidip hediye dağıtsınlar. Darülacezeye gidip yaşlılarla vakit geçirsinler. İnsanlar sıcak baksın. Bir gece kulübüne gidip mini etekle poz vereyim, çıkıp dans edeyim yahut sevgililerimle gündeme geleyim düşünceleri yok artık, bunlar kalktı. İnsanlar bunlara önem vermiyor artık. Ülke olarak bilinçlendik artık. Bunlara dikkat etsinler. Sonra sosyal medyada yaptığı olaylardan dolayı kendilerine kötü yorum yapınca psikolojileri bozuluyor. İşte bunu yapmamak için insani işlere imza atmalıyız.

Ses için ne söylersiniz? Sesin önemi hala geçerli mi?

Ses hala çok önemli Elif! Bunu canlı da okusanız playback de yapsanız çok önemli. Üstüne basa basa söylüyorum. Ülkemiz insanları artık kültürlü ve çok bilinçli bilhassa yeni nesil bunu çok iyi biliyor. Bir sanatçı sahneye çıktığı zaman şuradan okuyacak gibi, ya da parçaya yanlış girildiğinde fark edecek kadar bilinçliyiz müzik konusunda ki ses her şeyden önce geliyor. Sesimiz olmazsa ne yaparsanız yapın bir yere gelme şansınız yok. Parayla pulla olacak iş değildir ses. Bununla beraber sahneyi sevmeniz lazım. İnsanları sevmeniz lazım bu şekilde bu işler yürüyor. Yoksa bir single yapayım bir parça alayım. Zaten ülkenizde tutmuş bir parçaya güvenmek çok da doğru değil, siz yorumlayamazsanız ne olacak?

Siz genelde uyarılarınızı bu yönde mi yapıyorsunuz? 

Biz doğru şeyleri seçmesini sağlıyoruz. Çünkü gündemi ve güncel müziği takip ettiğimiz için bu yaz hangi parça ne şekilde okunursa tutar, bunu soliste söylüyoruz. Tercih meselesi. Dikkate alan da oluyor, tercih etmeyip kendi istediği şarkı ile de çıkmak  isteyen olabiliyor. Biz de yıllarca bu sektörün içindeyiz. Neyin ne olacağını biliyoruz, söylüyoruz. Çoğu solistlerimiz haklı buluyor zaten. 

Menajerliğin bir okulu yok dediniz ve çok güzel be bir eksiğimizi söylemiş oldunuz. Peki okulu olmayan bu meslek nasıl kazanılır? Bu güven nasıl sağlanır? 

Bu da güzel bir soru tebrik ederim Elif. Sosyal medyayı çok takip etmeniz lazım. Yurt içi ve yurt dışı starları çok iyi izlemek lazım. Dünyada neler oluyor, klipler nasıl çekiliyor, Kliplerde ne işleniyor. Şarkılar ne üzerine kurulu; sevgi, aşk, doğa, tabiat ne üzerine kuruluyor işte bu doğaçlamaları takip etmek zorundasınız ve gündemden düştünüz mü sanatçınıza bir şey veremezsiniz. Verme şansınız yok. Türk insanı o kadar çok etnik kökenli ki Karadenizlisi, Anadolulusu, doğulusu, göçmeni bunları bilmeliyiz ki nerde nasıl konser yaparsak başarılı oluruz bunların araştırması yapılmadan gidilirse başarısız olursunuz. Üç ay bir sanatçının yanında yardımcılık yapan ve “ben artık menajerim” diyen çok arkadaşlar var ama kurumsal menajerlik başka bir olaydır. Sizde takdir edersiniz ki bizim basın danışmanlarımız gazeteci arkadaşlarımız, televizyon kuruluşları hep beraber yürümek zorundasınız ki başarılı olabilelim.

Teknolojinin menajerliğe katkısı oldu mu? Daha kolay ulaşılabilir olabildiniz mi?

Elbette teknolojinin faydası oldu. Bunu kabul etmeliyiz bu da çok yararımıza oldu aslında. Eskiden bir sanatçıya ve menajerine ulaşmak hayaldi şimdi her sanatçının kişisel sayfalarında ve sosyal medya hesaplarında menajerleri yazıyor tabii bizler için iyi oldu. 

Menajerler radyocular gibi görülmeyen kahramanlardır. Sosyal medya ile sizleri de görmüş oluyorlar ve çok kolay ulaşıyorlar ve sizlerinde yaşantısına bakabiliyorlar değil mi?

Tabi herkesin sanatçılar haricinde bir yaşamı var ve bunu görüyor. Sosyal medyayı hep beraber kullanıyoruz ki kullanmak zorundayız. 

Menajerlerin devlet desteği var mı, olmalı mı?  Sizce buna ihtiyaç var mı, olsa nasıl olur?

Devlet desteği yok. Ki olması için uzun yıllar gerekiyor. Menajerlik daha kurumsal olup bir derneği kurulursa sanatçıların MESAM gibi MÜYORBİR gibi bizimde olmalı diye düşünüyorum. Ama şuan için ne yazık ki yok. İhtiyaç var çünkü sosyal medyada binlerce menajer var. Ama gerçekliliği yok. Sanatçıya o konseri yapacağına nasıl garanti veriyorsun. Ofisin nerde, faturan nerde… Nasıl ki bizim vergi levhamız varsa herkesin olmalı. Hükümetin bu işleri takip etmesi lazımdır. Nasıl ki sosyal medyada ürün satanlar artık engelleniyorsa yakında bunların da zamanla eleneceğinden eminim.

Menajerlik ve basın arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

İki olmaz bir kurumdur. Basın olmazsa bizi kim halka gösterecek, konser ya da gündem içeriklerimiz nasıl insanlara aktarılacak basın olmazsa olmaz. Ki daha da ilerlemesi lazım. Ben basınsız yapacağımızı sanmıyorum.

Bazı kişiler kendi sosyal medya hesap ve sayfalarına güvenerek basına ihtiyaç olmadığını gösteriyorlar sizce bunun geçerliliği nedir?

Bu çok devam eden bir şey olmaz. Kaynak her daim önemlidir kimse kendi hesabının garantisini veremez ama yayın kuruluşunun haberciliği vardır. Yazılı ve görsel basında yer alamazsan var olamazsın. Ki sahte takipçilerle de bir yere varılmaz. Ben arkadaşların sayfalarına bakıyorum binlerce takipçisi var ama beğenen yok. 

Bunun önüne nasıl geçilir, bazı şeylerde neden sahtelik önemseniyor?

Biz insanoğlunun yaratılışında beğenilmek var herkes bizi beğeniyor imajı vermek doğru ve kalıcı değil. Daha doğru olursak bunları ortadan kaldırırız. 

“DÜNYA STARLARININ TIKLANMA DERDİ YOK”

“Bir şarkı çıkıyor ertesi gün 4 milyon tıklanma var bu gerçek olabilir mi? O gece tüm insanlar uyumadı, sizin şarkınızı mı bekledi tıklamak için? Böyle bir şey yok” diyen Oktay Şahin, “Böyle bir sahtecilik yapmaya da gerek yok” diyerek dünya starlarının böyle bir tıklanması olmadığına hatta onların buna ihtiyaçları da olmadığına değindi. Ne yazık ki çok üzücü bilhassa gençlik bilinçli bu sahteliklere de gereken müdahaleyi yapıyor. 

“SAY Menajerlik genç isimlerin yanında olan bir kurum” dediniz. Genç yeteneklere yönelik neler yapıyorsunuz?

İnanın çok başarılı genç arkadaşlarımız var. Henüz albümleri ve singleleri bitmediği için bu isimleri açıklamak istemiyorum. Ama gerçekten müziği bilerek bu işin alt yapısı olan müzik okullarından gelerek, gelen gençler severek bu işi yapıyorlar, bu yüzden çok başarılılar. Dünya müziğini takip ediyorlar. Taklitçi değiller ve kliplerine dâhil kendi seçimlerinde bulunuyorlar. Onlar bu işi başaran gençler ileride birçok gündemdeki isimi de silecekler. Bu kadar da iddialıyız. Bu arkadaşlarla ilerlemek bizim içinde büyük zevk çünkü başarılılar. Söz dinliyorlar, neyin nasıl yapılacağını takip ediyorlar. 

SAY Menajerliğe iki ay öncesinde Ersan Er’in geldiğini duydum. Kendisi benim de çok sevdiğim sanatçı arkadaşlarımdan biridir. Nasıl bir çalışma içindesiniz, bize vereceğiniz güzel haberler var mı?

Ersan Er çok başarılı ve seçici bir isim. Yepyeni bir single ile geliyor. rek“Tanrım” rekor bir şarkıydı Ersan ile büyüyen bir şarjıydı, Tanrımın üzerine çok güzel şarkılarla gelecek. Ve tekrar bir rekor kıracağız. Yurt dışı konserlerimiz de devam ediyor. Güzel işlerde bizi çokça göreceksiniz.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Türkiye müziksiz olmaz, bu bir gerçek Elif.  Ben bütün sanatçı arkadaşlarıma iyi müzik yapmalarını tavsiye ediyorum. Ülkemizi düşünerek güzel müzik yapsınlar, güzel şeyler versinler. Bir şeyleri anlatmaya çalışsınlar. Taklit yapmasınlar hepsi bu… Önce Vatan ailesine çok teşekkür ederim Elif. Sana da çok teşekkür ederim. Güzel sorularınla karşımızdaydın. Tüm okuyuculara da selam olsun…

Ben de çok teşekkür ederim, çok keyifliydi. Tekrar görüşmek üzere…

Röportaj: Elif Hayvalı