Sevgili okuyucularımız; Atatürk ve Fikriye Hanım arasındaki aşkın şiirlerini “Ümmid-i Aşkım” adını verdiği şiirleri ile seslendiren sanatçı Serap Yenici ile yaptığım sohbeti sizlerle paylaşıyorum. 

Merhaba Serap Hanım... Nasılsınız? Çok yönlü sanatçı kimliğiniz ile bize kendinizi tanıtır mısınız?

Öncelikle İzmir'liyim. Çalışkan, üretken olmam ve girişimciliğim belki de bu yüzdendir. Aslında hayatımda herşeyin temeli müzik, sahne, radyo televizyon yapımlarım ve reklam müzikleri hepsi birbiriyle zincirleme işleyen bir çizgide müzikle bütünsel bir çeşitlilik içindeyim.

Müzik aşkı nereden geliyor? Ve ne zamandır profesyonel olarak müzik yapıyorsunuz?

Dokuz Eylül üniversitesi müzikoloji bölümüne başladığım gibi sahne çalışmalarımda başladı. Hep Zeki Müren Türkçesi derler tane tane işte şarkılarımda öylesi bir yorum sunmak için diksiyon spikerlik sunuculuk kursuna gittim. Ama bu amacım bana hayatımda ikinci perde açtı. Müzik içerikli televizyon yapımlarım sunuculuklarım başladı. Müzik profesyonel olarak besteciliğimle de birlikte geniş kapsamlı olarak hayatımı kapsıyor.

Serap Hanım branşınıza dair seçiminiz nereden geliyor? Açıklama yapar mısınız?

Aslında tek bir branş ile ilerlemiyorum. Eğitimim, klasik batı müziği ama geniş kapsamlı Dünya müziklerı, jazz standartları Latin, oldies, özgün müzik dm ve sesime uygun Türk sanat müziği ve türkülerle çok geniş bir repertuar ile ilerliyorum. Araştırmacılığım sebepli çok yönlü olmayı seviyorum.

Kendiniz ve müzik üzerine neler söylersiniz? Müzik serüveniniz nasıl başladı?

Müzik maceram çocuk yaşlarda  başlıyor aslında hep bir şarkı söyleme isteği duyardım. Asla çekingen  bir yapım olmadı kendimden emin değilsem bekleme de kalabilirim ama o emin olmadığım konular da yetişene kadar.Türkiye’de haketmediği konumda torpilli çok kişi var ama bu beni hiç yıldırmadı. Doğru proje üretirsen senin doğrularındaki kişiler yanında oluyor bunu yaşayarak öğrendim. Ama vazgeçmeden mücadeleye hazır olmak şart...

Size hitaf olan ”Şiirlerin içinde su gibi akan kadın” tanımı nereden geliyor?

Bunu çok duymadım, ama sesiniz su gibi akıyor, huzur veriyor çok derler sanırım seçtiğim eserleri severek hissederek yorumlamamdan ve şükürler olsun ki; Allah  vergisi sesimden kaynaklanıyor. Ama tabi yorum tarzımda önemli asla bağırılan şarkıları sevmedim ve ben asla bağırarak şarkı söylemedim.

İlk besteniz hakkında neler söylemek istersiniz? “Ümmid-i Aşkım Fikriye”yi  bestelerken hangi duygu içindeydiniz?

Bu sorunuz bana çok özel bir anımı hatırlattı ve inanılmaz bir tesadüfü hissettim. Sanırım 12-13 yaşlarımda kasete kaydettiğim bir bestemi bulmuştum. “Ben ümitsiz  bir kuştum” nereden nereye umitsiz kuştan Ümmid-i aşkıma uzanan bir yolculuk. Bu aslında ismiyle aynı kitaptaki Fikriye hanımın şiiri ile Mustafa Kemal Atatürk'ün asker değil insan Atatürk 'ün derin hisleri iç dünyasından dökülen sözler... Gözyaşları içinde oluşan bir eser...

Ne tür sanat eserleri üretiyorsunuz? Felsefi olarak temanız nedir? 

Bir temeli hikayesi olan eserleri müzikle bütünleştirmek ayrı bir haz veriyor. Daha çok slow ve içsel dünyadaki hüznü yansıtan eserler...

Türkiye’deki eserlerinize dair duyarlılığı nasıl görüyorsunuz? Durum ne boyutta?

Genel anlamda Aziz Nesin'in yüzdesinde olmayan araştıran, okuyan sanatı takip eden kesime daha çok hitap ediyor eserlerim.

Eserlerinizin konusunu seçerken faydalandığınız veriler var mı?

Bazen okuduğum bir kitap hayat  hikayesi yada izlediğim bir belgesel film ilham dalgalarını harekete geçiriyor.

Branşınıza dair Sosyal Sorumluluk Projelerinde yer aldınız mı? Ne gibi çalışmalar yaptınız? Yapmaya devam ediyor musunuz?

Elbette sayısız kuruma duyarlılık içinde olduğum bir çok konu için destek verdim.

Çevreci aktif  biri olarak hayvan ve doğa dostluğu okumak isteyen gençlerimiz zuĺüm görmüş kadınlarımız bedensel engeli olan, kromozom farkımız olan tüm dost kardeşlerimizin yanında olmaya çalıştım. Özellikle rahmetli sevgiyle andığım Orhan  (Kural) hocam da bana bu konuda örnek olmuş birlikte etkinlikler gerçekleştirdiğim  bir isimdir.

Sanatınıza dair duyarlılıkları nasıl değerlendiriyorsunuz

Genel anlamda müzik ülkemizde geniş bir kesim tarafından eğlence aracı olarak görülüyor. Derinlemesine sanat olarak gören o saygıda yaklaşan kişi sayısı oldukça az ne yazık ki yok değil ama az...

Sanatınızı icra ederken eser oluşturmak için çok detay çalışma yapmanız gerekiyor mu? 

Konuya derinlemesine hakim olmam lazım iyi bir araştırma yapmak sonrası yılların verdiği tecrübe ile kısa bir süreçde oluşuyor.

Mesleğiniz ile ilgili geleceğe yönelik çalışmalarınız var mı? Musiki severlere süprizleriniz olacak mı? Ne yapmayı düşünüyorsunuz? 

Müzik duygularımı aynı yoğunlukta coşturduğu sürece üretme isteğim bitmez. Bu sebeple projelerimde bitmez. Sırada bekleyen projelerim var şair hayatlarından esintilerle anlatımlı bir müzikal ve onun şarkılarından oluşan bir albüm

Fikriye hanım ve Atamızın ruhu şimdi Orhan hocam da eklendi onları onure edecek her eserim her sahnem çok önemli. Beni mutlu edecek bir çok yeni projem oluşum aşamasında zamanı gelen er-geç müzikseverlerle buluşacak.

Sevenleriniz sizi nereden takip ediyor?

Genelde sosyal medyadan ben youtube sayfama da abone olmalarını bekliyorum.

Siz değerli bir sanatçı olarak musikiye yatkın olan yeni başlayacak kişilere tavsiyeleriniz neler olacaktır?

Hep araştırmacı ve çalışkan olmaları çok örnekler dinlemeleri önce iyi bir taklit sonra kendi yorumları ile doğru bir sistemle ilerlemeleri ve her projeyi ciddiye almalarını önerebilirim.

Sizce iyi bir ses sanatçısı ve yorumcusu olmanın unsurları nelerdir? Musiki severlere tiyolar olacaktır.

Öncelikle kendi ses ve yorumunu oturtabilmek ayırt edilebilir olmak. Müziği sevenler de standart listeler dışında arayış ta olsun. Ancak öyle doğruya gidecek yolda ilerlerler...

Yaptığınız eserlerin başarılı olabilmesi için sizce olmazsa olmaz koşul nedir? Olmazsa olmazı insanların kalplerine mi hitap etmeli?

Çok dinlenip çok paylaşılması insanlar genelde beğendikleri eserleri paylaşırlar.

Pandemi döneminin sıkıntılı kısıtlamalarını yaşıyoruz... sizin performansınız nasıl etkilendi? 

Sahnede olmayı o sinerjiyi alķışı yüzlerdeki keyifli ifadeleri görmeyi özledim. Ama ben Pandemi de durmadım devamlı bir üretme sürecindeyim. Umarım artık bu süreç sona erer ütettikçe paylaşan paylaştıkça kazanan bir yapıdır müzik. Biz ü retiyoruz ama kazanamıyoruz umarım artık dengeler kurulur ve müzisyenler unutulmaz.

Son olarak mesleğiniz ve aktiviteleriniz ile ilgili eklemek istedikleriniz nelerdir?

Son projemiz Yol Şarkıları benim için ayrı bir haz duygusu yaratıyor. Hem Orhan Hocam anısına bir orman yaratabilecek olmam, hem de birlikte aynı albümü paylaştığımız değerli isimler sebepli çok huzur duyduğum bir proje. 

Müzik ben şah damarım

Hep akması gereken kanım 

Rüya gibi oluşacak bestelerim

Su gibi akan sesim

İle hep daha iyiye ilerleyen bir yol olsun.

Tüm yeteneklerim, çalışma azmim, vazgeçmeyen yapım, bana inanan dostlarım ve takip edenlerim için şükrediyorum. Ayrıca size ve Önce Vatan gazetesine çok teşekkür ediyorum...