Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?

Benim için her zaman en zor soru bu olmuştur. Ben kimim? Kadınım, evladım, eşim, çalışanım, okuyanım, düşünenim, ağlayanım, gülenim, öğrenenim, öğrenmesi bitmeyenim… Yani hiç kimseyim, yani herkes gibiyim… Zincirin halkalarından biriyim… İnsan olmanın gerektirdiği gibiyim. 

Neden yazarlık?  Yazarlık nasıl başladı? 

Açıkçası kendimi ‘yazar’ olarak tanımlamayı biraz hadsizlik olarak görüyorum. Ben sadece düşüncelerini kağıda dökmeye çalışan, kendini en iyi yazarak ifade ettiğini düşünen biriyim o kadar. Bırakalım okuyucu karar versin ilerde beni yazar olarak anmayı seçerler mi?

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Mesleğimi yazarlık olarak adlandırdığım bir mertebede değilim ama sorunuz yazarlık üzerineyse eğer; evet ilk kitabımın basım sürecinde öğrendiklerim bana gösterdi ki her sektörde olduğu gibi yayıncılık sektöründe de ciddi bir rekabet söz konusu. 

Yazarlık için sizce nasıl özelliklere sahip olmak gereklidir? 

Bir kere sevmek gerekiyor bence. İnsanın sevmediği şeyi yapmasına çok karşıyım. Bir şey sırf popüler diye yapılmamalı. Başarının yalnızca severek yaptığın işte yakalandığına inanıyorum. Bununla birlikte severek yaptığın her işin başarılı olacağının garantisi olmadığını da biliyorum. Bu nasıl bir dilemma?  Ama sonuç olarak ben savunuyorum ki; her ne yaparsan yap severek yaparsan, sonunda başarısız olsan bile o kaybedilmiş bir zaman değildir. 

Bunun dışında yazmak için DÜŞÜNMEK gerekir! KENDİ bildiği doğruyu, oradan buradan çalmadan çırpmadan, okuyucuyu aldatmadan yazabilmek. Benim en hassas noktam bu, satışa ya da şöhrete yönelik araklama yazıları gördüğümde içim çok acıyor. Bunu okuyucuyu aldatmak, okuyucuya bir hakaret olarak değerlendiriyorum.

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Televizyon izleyemiyorum ne yazık ki. Tahammülüm yok. Evimde TV de yok. Gazete haberlerini akıllı telefonların aplikasyonlarından takip ediyorum. Ergenliğimde iyi bir dergi okuyucusuydum ama artık onu da bıraktım. İyi bir kitap okuyucusuyum. Kitaplarımla ayrı bir aşk yaşıyorum. Son bir senedir sesli kitaplara merak salmış durumdayım. Böylece her yere yürüyerek giden bir insan olarak yollarda vaktimi verimli değerlendirmiş oluyorum. Instagram ve facebook hesaplarım var ama kesinlikle aram iyi değil. Her üç ayda bir kendime instagramı daha aktif, daha verimli kullanacağıma dair söz veriyorum ama asla bir disipline oturtamıyorum. Halet-i ruhiyem isterse varım sosyal medyada, istemezse yokum. Sosyal medyalarını iyi yönetebilen insanlara cidden hayranlık duyuyorum. Çünkü kabul edelim etmeyelim çağın medyası sosyal medyadır.

Yeni Medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) Geleneksel Medyayı (Radyo-tv gazete) yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek? 

Kesinlikle katılıyorum! Hangimiz bir haberi ilk sosyal medyadan öğrenmiyoruz? Hangimiz bir mağaza, kurum şikayetini sosyal medyadan yapmıyoruz? Hangimiz bir restaurant, seyahat tavsiyesi için sosyal medyaya başvurmuyoruz? Hangimiz adını daha önce hiç duymadığımız bir yazarın sosyal medyasına bakıp hakkında fikir edinmeye çalışmıyoruz?

Hayırlı olsun ilk kitabınız çıktı. Bize biraz kitabınızdan bahseder misiniz? Kitabın içeriği nedir? Kitap okuyucusuna neler vaat ediyor?

Çok teşekkür ederim  Holistik Mutluluk- Mutluluk Yolu ismini verdiğimiz kitap, planlanan Holistik Mutluluk serisinin ilk kitabı. Yani bir nevi giriş kitabı niteliğinde. İstisnasız hepimiz hayat yolunda düşüyoruz, kalkıyoruz, sonra yine sendeliyoruz, bu defa eski tecrübeler sayesinde yıkılmadan doğrulabiliyoruz çünkü gelişiyoruz, tekamül ediyoruz ve bu dalga son nefesimize kadar devam ediyor.

Benim kendi yolumda hep bir öğretmen arayışım oldu. Ama o öğretmen asla karşıma çıkmadı. Hatalarımla, yanlışlarımla öğrendim, anladım. Öğreniyorum, anlıyorum, gelişmeye devam ediyorum… Hepimiz mutlu olmak isteriz. Hatta daha iddialı bir ifadeyle hepimizin amacı salt mutlu olmaktır. Başka amacı olduğunu iddia edenler, “ben bunu neden istiyorum?” diye kendilerine sorarlarsa eğer sonu hep mutluluğa çıkar; kendilerinin ve daha gelişkin haliyle bütünün. Kitap bu yolda bir rehber niteliğinde. Mutlu olmanın giderek zorlaştığı bir dünyada ben mutlu olmayı başardıysam hepiniz başarırsınız diyorum ve bunun içinde formülü veriyorum. 

Yeni medyaya yönelik instagram tv ya da youtube içerikleri düşünüyor musunuz? 

Çok çok çok isterim. YouTube beni aşar gibi geliyor. Ciddi emek. Ama son 1 yıldır hayalim okuduğum kitaplarla ilgili 1 dakikalık instagram videoları çekmek. Mesela her hafta, o hafta okuduğum kitap hakkında kısa videolar yüklesem instagrama müthiş olmaz mı? Ama işte ciddi emek o videoları hakkıyla çekmek; ışığıydı, editiydi falan zor ve ne yazık ki teknolojiyle aram hiç iyi değil. İhtiyacı olmadıkça öğrenme gereksinimi duymayanlardanım. Birkaç ay önce sosyal medya içeriği üreten bir gruba bu fikrimle ilgili mail atmıştım. Yapalım mı demiştim ama beni sallayıp geri dönen olmadı  İlgilerini çekmedim sanırım  Makyaj videoları, moda vs. tamam güzel yapılsın ama bence yeni nesil kitaplardan, araştırmaktan, öğrenmekten uzaklaştırılmamalı ve bu yüzden sosyal medyayı bu yönde eğlenceli bir dille kullanmayı çok isterim. Kitap okumayı alışkanlık haline getiripte bunu sevmeyen, bundan beslenmeyen bir kişi dahi olamaz bence. Herkesi mutlu edecek bir kitap türü vardır. O zaman madem sordunuz, bu işten anlayan insanlara bana bu video hayalimi hayata geçirmek üzere yardımcı olmaları çağrısında bulunuyorum.

Son dönemde kişisel gelişim alanında çok fazla kitap yazılmasını bu alandaki mesleki artışları nasıl yorumlarsınız ? 

Pek güzel yorumlamıyorum açıkçası. Ben de yaşam koçluğu yapıyordum mesela, bıraktım çünkü soğudum. İşin içini o kadar boşalttılar ki yaptığım şey beni rahatsız etmeye başladı. Herkes dilediği işi icra etmekte özgürdür ama insanların bilinçlenip kime prim verip vermeyeceğine karar vermesi gerekir. Popüler olmak demek o işte kompetan demek değildir. Popülarite çoğunlukla iyi bir PR ile elde edilir. Toplumun bu konuda bilinçlenip, elma ile armudu ayırt edebilmesi gerektiğini düşünüyorum. O zaman hakta yerini bulmuş olur, dediğiniz gibi “çok fazla” olmaz hiçbir şeyden.

Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Asla değişmez; yoga&meditasyon, kitap, seyahat  Seyahat tabi boş vakit olduğu kadar ekonomiyle de alakalı bir şey. Gönül ister daha bol seyahat edelim ama edemediğimizde de bizi başka dünyalara götüren yazarlar var ne güzel. Bazen 10 saat su bile içmeye kalkmadan kitap okuduğumu biliyorum. 

Hayatımın kitabı/filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Benim kendimle ilgili hiç hoşlanmadığım bir özelliğim var. Ben izlediklerimi ve okuduklarımı özümsüyorum, kabuğunu atıyorum. Aslında emeğe haksızlık bir noktada ama ne yaparsam yapayım aklımda yazar ismi, kitap ismi, film ismi tutamıyorum. Çok denedim, olmuyor. O yüzden biri benden kitap önerisi istediğinde kitaplığımın karşısına geçerim öyle söylerim. Aksi takdirde aklıma gelmez. Çok değerli, hayatımda açılımlar yapan çok anlamlı birçok kitap okudum ama her bu tip kitaptan sonra aynı derecede heyecanlanırım, çevremle paylaşırım sonra söner, yeni bir kitabın içine kendimi hapsederim. Bende kalan bir öncekinin özsuyu olur. Bu çocuksu heyecan asla değişmeyen bir duygu. 

KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz? 

Sizinle ilk röportajımızı yanılmıyorsam 2017’de bir bayram tatilinde yapmıştık. Aradan 2 sene geçti, yine bir bayram günü birlikteyiz. Röportaj teklifin kitabın çıkışıyla çok güzel denk geldi. Dilerim uğurlu da gelirsin. 

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Mutluluk yolunda öğrendiğim en önemli şeylerden biri hayatın varılacak bir liman olmadığı, dolayısıyla içinde bulunduğumuz anda yaşamanın önemi. Kimin sözü hatırlayamayacağım şimdi ama diyor ki, “sen bugününle ilgilenirse eğer yarının kendi başının çaresine bakacaktır.” Yani gözümüzü açtığımız her gün günün hakkını vererek yaşarsak eğer, bizi mutsuz bir geleceğin beklemesinin imkanı yoktur. 

Tabi ki hayallerim var herkes gibi. Tabi ki hayal kurmak en güzel şey ama hayatı çok şıklı yaşamak gerekiyor. Bir plana saplanıp kalmamalı. Hayatın getirdiklerine göre evrilmeyi bilmeliyiz. İnanın evren bizim için kendimizin kurduğu hayalden çok daha şahanesini kurabiliyor. Test ettim, onayladım. Bu konuda güvenin bana  

Ben akıştayım, şükür halindeyim… 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 

Mutlu etmek için MUTLU OL, mutlu olmak için MUTLU ET! 

Röportaj ve fotoğraflar: Cengizhan KAYA