Merhaba Mustafa Murat bey nasılsınız?

Teşekkür ederim, her şeyden önce sağlıklıyım. Malum; yaşadığımız dönem itibarı ile artık klasik “iyiyim, ne olsun” cevabı yerine “sağlıklıyım çok şükür” diyoruz.

Yeni kitabınız "Film Gibi" ile karşımıza çıktınız. Ne zaman çıktı kitap, nerelerden bulabiliriz?

Kitap 27 Ağustos Perşembe günü Cinius yayın evinin web sitesinden satışa çıktı. Şu an sadece yayın evinin web sitesinden satışı gerçekleştiriliyor. İlerleyen dönemlerde kitapçılarda ve diğer web sitelerinde bulabilirsiniz.

Kitaptan biraz bahsedelim istiyorum. Romanın konusu nedir?

Kahramanımız Semih Efeoğlu Atatürkçü bir asker ailesinin tek çocuğu. İş hayatında yolu Katılım Bankacılığı ile kesişiyor. Sonrasında da geçmişten getirdiği yükle birlikte; iş yerinde yaşadıkları ve ilerde yaşayacakları şu anda elinizde tuttuğunuz romanın içerisinde... Daha fazla anlatmayım 

Nereden geldi böyle bir kitap yazma fikri?

Günümüz Türkiye’sinde sıkıcı ofislerinde bilgisayar başında zamanın geçmesini bekleyen, o koltukta oturmasında hiçbir anlam bulmayan yüzlerce; hatta binlerce “Semih Efeoğlu” olduğuna inanıyorum. “Film Gibi” nin bu arkadaşlarımın yüreğine dokunacağına inanıyorum.

Dünyayı etkisi altına alan Korona virüsten sizler nasıl etkilendiniz?

Öncelikle Korona virüsten hayatını kaybeden tüm insanlara rahmet diliyorum. Sağlık çalışanlarımıza da Allah güç, sağlık ve sabır versin. Mart ayının ortasından Haziran başına kadar çoğunlukla evdeydim. Haziran ayı ile birlikte bende normalleşmeye başladım. Tabi, alınan kilolar, neyse; konuyu kapatalım.

Roman yazmak ne kadar kolay, zorlandınız mı yazarken?

Bu soruya net bir cevap vermek zor. Süreç kendi zorluk veya kolaylıklarını barındırıyor. Ama genel anlamda şunu söylemem lazım; belirli bir disipline ihtiyaç duyulan bir süreç…

Buradan yazmak isteyenlere neler önerirsiniz?

İlk olarak bir kitap önereceğim. Yazar adaylarının faydalanabileceği birçok kitap mevcut. Ancak benim favorim Virginia Woolf’un “Yazarlık Dersleri” kitabını okusunlar. Atölye bazlı çalışma arayan arkadaşlarıma da Lüset Kohen Fins hocamın yazarlık atölyelerini öneririm.

Bunların haricinde önereceğim bir metot yok aslında. Herkesin yazarlık metodunun, tarzının, disiplininin ve beklentisinin kendisine ait olduğunu inanıyorum. Dolayısı ile roman çalışmasından önce kendilerini keşfetsinler. Ondan sonrası kendiliğinden gelecektir.

Tekrardan bir kitap ile sizleri görür müyüz?

Bir yazarın lanetidir; daha ilk kitabı okunmadan ikincisi sorulur  Şaka bir yana evet; ömrüm el verdiğince yazmaya devam edeceğim. İkinci kitabımın zihinsel hazırlıklarına başladım bile.

 

BENİM HAYATIM RED KİT, TENTEN GİBİ ÇİZGİ ROMANLARLA GEÇTİ

Yazar Mustafa Murat, hayatına etki eden bir kitaplar sorulduğunda;“İnanmayacaksınız ama çizgi romanlar! Ben okumayı benim çocukluğumun –‘çocukluğum’ diyecek yaşa da geldim tabi- gözde çizgi romanları olan Asteriks, Red Kit, Barbar Conan ve TenTen ile öğrendim. Müfredatta yer alan kitapları okumazdım. Ailemin de bana herhangi bir ‘şunu oku’ baskısı dayatmadan istediklerimi okumaya izin verme olgunluğunu gösterdiğini de ayrıca belirtmem gerekiyor. Şimdi sondan başa baktığımda, bu çizgi romanların benim hayal gücümü; özellikle de ‘olayları görselleştirme’ yeteneğimi geliştirdiğini görüyorum” şeklinde açıkladı.

Ülkemizde kitap okuma oranını nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Nicelik” ten daha çok “Nitelik” odaklı birisiyim. Kitap evleri ve web sitelerinin satış rakamlarından hareket ederseniz; kitap okuma oranı gayet iyi çıkar. Kitapçılardan herkes poşet poşet kitaplar ile ayrılıyor. Ama bunun gündelik hayatımıza yansıması nedir? “12 adımda telekinezi ile arabayı havaya kaldırma” tarzı kitaplar mı daha çok okunuyor , yoksa “Suç ve Ceza” gibi eserler mi? Takdiri okuyucularımıza bırakıyorum.

Biraz sizi tanıyalım istiyorum. Ekonomi mezunu olduğunuzu biliyorum. Ayrıca işleriniz nasıl gidiyor?

Evet. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nden Ekonomi lisans, Coventry University’den Uluslararası İlişkiler yüksek lisans derecesine sahibim. İşler nasıl? Yani...normal. 

Peki ekonomi ile ilgilenen biri olarak ülkemizin ekonomisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Ekonomi” kelime etimolojisi olarak Eski Yunanca’dan gelmekte. “Ev İdaresi” anlamına geliyor. 

Bu soruya rahmetli Süleyman Demirel vari bir cevap vereyim: kelime etimolojisi anlamında soruyorsan harika! Bir ev var, evde sözü geçen bir baba var ve evi harika bir şekilde “idare ediyor”. Günümüzde kullandığımız anlamı ile soruyorsan eğer, seyirciye sorma joker hakkımı kullanmak istiyorum 

Aynı zamanda oyunculuk eğitimi alıyorsunuz. Nasıl bir teklif gelse kabul edersiniz. Dizi mi sinema filmi mi?

Evet. Yaklaşık 1 yıla yakındır Kemal Başar hocam ile bire bir çalışıyorum. Doğrusu oyunculuk alanındaki konumum itibarı ile henüz tercih yapabilme lüksüne sahip değilim  Ama Gülse Birsel yazdığı ve oynadığı “Avrupa Yakası”nda oynamayı çok isterdim. 

Oyunculuk demişken kimlerin oyunculuğunu beğeniyorsunuz?

Türkiye’den Haluk Bilginer ve Tarık Akan. Yurt dışından Gary Oldman ve Daniel Craig

Dövüş sanatlarıyla ilgilendiğinizi duyduk. Profesyonel olarak mı yapıyorsunuz?

Profesyonel anlamda 2 yıl güreş sporu ile uğraştım. Üniversite yıllarımda da tempolu olmasa da yine güreş sporu ile ilgilendim. Şu anda Kick Boks çalışıyorum.

Müzikle ilgileniyor musunuz, herhangi bir enstrüman çalıyor musunuz ya da merakınız var mı?

Amatör olarak bağlama çalıyorum.

Sosyal medyayı nasıl kullanıyorsunuz. Bu kadar hayatımızın içinde olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sosyal Medya’ya o kadar bağımlı hale geldik ki; bu olguyu hayatımıza neden dahil ettiğimizi unuttuk. Instagram ve Twitter aktif olarak kullanıyorum. Fakat bu bağımlılık beni de rahatsız ediyor. Azaltmaya çalışıyorum.

Yakın gelecekte ne tür projelerle bizimle olacaksınız?

İkinci roman projeme zihinsel olarak hazırlandığımdan bahsetmiştim. Bunun dışında hayalim tabi kurumsal hayata elveda deyip tamamen sanat ve edebiyat üzerine bir kariyer oluşturmak.

Son olarak okuyucularımıza neler söylersiniz?

“Film Gibi” hayatlarının kendilerine “En İyi Varoluş Ödülü” kazandırması dileği ile...

Roman'dan bazı seçme alıntılar:

""Kokoreççiyi izlemeye başladı. Bir kokoreç tezgahının önünde

yalnız başına duruyor gibiydi. Ancak, kokoreç tezgahı, pişen bağırsak, baharatlar, köz, közün üzerindeki ekmek... Kokoreççi aslında hiç de yalnız değildi. İçinde bulunduğu dünyada gayet uyumlu bir kalabalık vardı. Ancak gece kulübünde bu samimi dünyayı bulamamıştı. Pişen kokoreç, kulüpteki insanlardan daha samimi ve sahiciydi. Olduğu gibi olmaktan çok memnundu. Satır ve tahta tezgah iyi dostlardı, közün üzerindeki ekmek ile köz birbirlerine sahiden sarılıyorlardı.""

""“Hepsi oradaydı. Hepsi duydular. Hepsi...” Belirli belirsiz fısıltı şeklinde bu kelimeler dudaklarından döküldü.

“Neden bu kadar şoktayım? Bütün bu olanların içinde dürüst- lük görsem ne değişecekti? Zaten kovulacaktım.”

Cevabı hemen yanı başındaki karton bardakta çayın içinde yüzen izmarite bakarken buldu;

“Kovulacaktım belki ama, insanlara olan güvenimi kaybet- meyecektim.”

İnsanların artık dürüst ve samimi olduğuna inanmamak, her şartta insanlara güvenmemeyi tercih etmek; hayat yolcuğuna hep “her an tuzağa düşebilirim” düşüncesi ile devam etmek; başımıza gelen kötü olaylardan daha katlanılamazdı."""

KUTU:

Doğum tarihi: 13.10.1987

Burcu: Terazi

En sevdiği huyu: Merhamet

Sevmediği huyu: Kindarlık

Uğurlu sayısı: Popüler kültüre inat 13

Uğurlu günü: Doğum günüm

En sevdiği renk: Turkuaz

En sevdiği söz: İmkanın sınırını görmek için, imkansızı denemek lazım

Röportaj Elif HAYVALI