RÖPORTAJ: CENGİZHAN KAYA

Öncelikle kendinizden bahseder  misiniz? Mira Koldaş kimdir?

Ankara Üniversitesini bitirdikten sonra altı yıl ileri düzey resim eğitimi aldım. Usta çırak ilişkisini her zaman çok önemserim. Sanat yolculuğumun ilk yıllarından başlayarak, Çavit Atmaca, Kayhan Keskinok, Adnan Turani gibi Türk resim tarihine geçmiş sanatçıların atölyelerinde çalışmalarıma devam ettim. Aynı zamanda resim ve işletme üzerine yüksek lisanımı tamamladım. Sanatı her anlamda soluduğumu  söyleyebilirim.

Koleksiyonerlik yolunda adımlar atmaya, değerli isimlerin, hocalarımın resimlerini toplamaya başladım. Daha sonra bir şirketin sanat galerisinde yöneticilik yaptım. Bu yaklaşık üç yıl kadar devam etti.

Mira ART Gallery & Art Consultancys’i Ankaralı sanatseverlerle buluşturdunuz. Bu oluşumdan bahseder misiniz?

Zaman içerisinde ressam, galerici, koleksiyoner, halkla ilişkiler ve işletmeci kimliklerini birleştirip, Ankara’da eksikliğini oldukça fazla hissettiğim ‘Sanat Danışmanlığı’ alanına yöneldim. Başkentte yeterince sanat galerisi olmasına rağmen, profesyonel danışmanlık konusunda maalesef büyük eksik var. İstanbul’da sanat danışmanlığının örnekleri oldukça fazla. Aslına bakarsanız klasik resimler alanında Başkent ülkemizin arteridir. Adeta bir atardamar gibi kan taşır...

Andy Warhol’un dediği gibi, “Para kazanmak sanattır, çalışmak sanattır ve iyi ticaret en iyi sanattır”. Sanat koleksiyonerinin ilgisi, parası olabilir ama doğru eser, doğru bedel ve doğru zamanı belirlemek tamamıyla farklı bir alan.

Bu girişiminizle nasıl bir fark yaratmayı düşünüyorsunuz?

Benim en büyük şansım işin mutfağından geliyor olmam. Türk resim tarihinde yer alacak olan sanatçılarla aynı atölye ortamını soludum. Usta- çırak (hoca-asistan) ilişkisi bağlamında ciddi bir background elde ettim. Plastik sanatlar çerçevesinde sadece kuramsal olarak değil; tuval nasıl yapılır, nasıl gerilir, boya nasıl yapılır, eserin oluşma süreçleri gibi pratik- teknik bilgilerle de zeminimi oluşturdum. Sanat yolculuğumda, resim eğitimim ve atölye deneyimlerimi halkla ilişkiler ve işletme üzerine yaptığım yüksek lisans bilgileriyle de harmanlamayı hedefledim.

Yalnızca sanat eğitimi alarak yüzlerce resim görmeyi bu işin için yeterli görmedim ve çıtamı buna göre belirledim.

Sanatçı duyarlılığından yoksun olduğunuzda danışanınıza sadece kapitalist bir yaklaşım göstermeniz kaçınılmaz. Sanat bir araç değil, amaçtır. Hatta yaşamın ta kendisidir. Estetik; sanatın ve yaşamın her alanında var olmalıdır.

Güven, hem özel hem iş yaşamımda referans noktamdır. Dostlarıma ve kalıcı iş ortaklarıma da bunu vermeye çalışırım. Bu odaktan hareket ediyorum ancak şunu da eklemek isterim, kadın olmak rekabetçi iş dünyasında zorluklar çıkartabiliyor. Duygusal olarak da güçlü olmak gerekiyor. Araştırmacı ve yeniliklere acık olmak, hızlı karar verebilme yetisi, bunun yanısıra dirayetli, sabırlı olmak sanat danışmanında olması gereken özellikler.

Vizyonunuzdan söz eder misiniz?

Sanata duyduğum tutku, bilgim ve tecrübem, rafine işler yapmamı sağlıyor. Özgün ve yaratıcı olmak başarıyı da beraberinde getiriyor. Avrupa düzeyinde hizmet sunmak, sanatçılarımızı dünyaya duyurmak, dünyadan güzel örnekleri ülkemizde sergilemek hedeflerim arasında. Kendi sanatçılarımızın sınır ötesine tanıtılmasını hem ülkem hem de yüzyıllara yayılan sanat anlayışımız ve gücümüz açısından çok önemsiyorum.

Kalıcı olmak için neler yapıyorsunuz?

Sanatımızın kendi coğrafyasında hakkınca yaşaması ve dünyaya yayılması için aracılık ediyoruz. Sanat danışmanlığı Türkiye’de hep vardı ancak kurumsal bir yapı içermiyordu. Geleceğe yönelik o kadar çok hayalimiz ve projemiz  var ki… Kurumsal koleksiyonları artırmaya yönelik çalışmalar yapmak, yurtdışı sergileri açmak istiyorum. Sanatın her insan için ayrı bir gücü olduğuna inanıyorum. Bu konuda sanat seminerleri düzenlemek de hedeflerimden. Genç sanatçı adaylarımız, Türk resim sanatının geleceği acısından çok önemli. Gençlerimizin doğru zamanda doğru mekânda sergi açmaları için rehberlik yapmak benim için büyük bir motivasyon. Altmışa yakın sanatçının işlerini koleksiyonerlerimizle buluşturuyoruz. Zaman içerinde bu sayının yüzleri bulması için çalışıyorum, çalışıyoruz .

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

‘Öylesine’ yaşamak da mümkün belki ama ‘hayat damarlarımızdan’ beslenip bunun hakkını vermemeyi vefasızlık, hoyratlık addediyorum. Kahlo’nun dediği gibi, “Resim, hayatımı tamamladı”. Ben bu eşsiz zengin kaynaktan beslenirken, hayatı da sanatla tamamlamayı borç biliyorum...