Merhaba Beyza Hanım, birçok yerden ödül alan “Biz Susunca “ kısa filminin yönetmenliğini yaptınız. Mayıs ayında vizyona girecek “Rüzgargülü” sinema filminde de hem yönetmenliğini hem de yapımcılığını yaptınız. Özellikle Türkiye’de kadın yönetmen olmanın çok zor olduğunu biliyoruz. Siz tesettürlü bir yönetmen olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz?

Teşekkür ediyorum. Evet, hem yönetmenlik hem de yapımcılık yapıyorum. Kolay olacağını hiç düşünmedim. İlk günden beri yaşayacaklarımı tahmin ediyordum. Bazen hayal bile edemeyeceğim zorluklar yaşasam bile buradayım, işimi çok seviyorum. Yaşadığım hiç bir zorluk beni sektöre küstürmüyor aksine daha çok bağlanıyorum. Ben yaşanan bu zorlukları kadın erkek diye ayırmak istemiyorum. Yönetmenliğin kendisi zaten herkes için çok zordur. Bende bu yüzden kadın olduğum için değil kıymetli bir vazifeye talip olan herkesin geçmek zorunda olduğu bu dikenli yoldan geçmeye çalıştığıma inanıyorum. Yaşadığım zorluklar beni bu yolda daha çok hırslandırdı. Bana her  “yapamazsın” dediklerinde daha çok uykusuz kaldım, ama yapabileceğime daha çok inandım.

En sık rastlaştığınız zorluklar neler?

Sanırım en sık yaşadığım zorluk güvenmek ve güvenmemek arasında kaldığımda zamanlar. Tercihim genelde güvenmekten yana oluyor ve çoğunlukla da yanlış karar vermiş bulunuyorum. Fıtratım gereği güvenmek istiyorum.

Yapımcı olmanız yönetmenlik koltuğunda sizi rahatlatıyor mu?

Hayır, aksine işimi çok zorlaştırıyor. Aynı göründüğü halde birbirinden bu kadar farklı iki iş nasıl olabilir diye düşünüyorum. Yapımcı olduğum için sadece yönetmen olarak o koltuğa oturmak bazen düşündüğümden daha zor oluyor. Yapılması gerek bir şey olduğunda, setin bütün idari sorumlulukları sizin omuzlarınızda, çok açılı düşünmeniz gerekiyor. Sanat yapmanızı engelleyebilecek zorluklarla karşılaşabiliyorsunuz.

Kaç yıldır bu sektörün içerisindesiniz?

6 yıldır bu sektörün içinde var olmaya çalışıyorum.

Çok genç yaşta hem yönetmelik hem yapımcılık hem de senaryo yazıyorsunuz. Bu yolculuk bir hayalle mi başladı?

Her şey gibi bu yolculukta bir hayalle başladı. Bence herkesin hikayesini var eden bir hayali vardır. Ben de yönetmenlik hayaliyle bu yolculuğa başladım. Allah herkese hayalindeki işi yapmayı nasip etsin.

Kum Film Yapım’ı ne zaman kurdunuz?

Kum Film’i 2022’nin temmuz ayında kurdum. Henüz ilk yılımızı bile doldurmadık. Önümüzde yapacağımız birçok işimiz var. Şimdiden çalışmalara başladık. Gerisi sürpriz olsun

Sizi kendi yapım şirketinizi kurma kararına iten sebep ne oldu?

Aslında ben yapımcı olmayı istemedim. Benin en büyük hayalim yönetmen olabilmekti. Ben bu yola girdiğimde yapımcı olmadan yönetmen olamayacağımı anladım. Herkes için böyle olduğunu düşünmüyorum, ama benim için böyleydi. Tam böyle düşünürken Zeynep Sahra ile yollarımız kesişti. O Ay Çöreği Kitabının dizi olmasını istiyordu. Bana bu konuda güvenmesi benim de yapımcılık konusunda kendime güvenimin artmasına sebep oldu ve bu süreci hızlandırdı.

Geçen sene Malatya Film Festivali’nde İkinci oldunuz. Hala Biz Susunca filmiyle ödüller almaya devam ediyorsunuz. Yaptığınız filmin insanlar tarafından takdir görmesi “Doğru yoldayım” hissi verdi mi?

Biz Susunca filmi benim için çok özeldi. Bu kadar çok emek verdiğiniz bir şeyin takdir görmesi tarif edilemez bir mutluluk. Ödül almak için sahneye çıktığımda bu zamana kadar soru işaretiyle baktığım her şey netleşti. Eğer sevdiğiniz işi yapıyorsanız doğru yoldasınız demektir. Bundan hiçbir zaman şüphe duymadım.

Bu hafta vizyona girecek olan “Rüzgargülü” sinema filminde bahsetmek istiyorum. İlk uzun metraj filminiz. Hem yönetmenliğini hem de yapımcılığını yaptınız. İçinde 8 tane çocuğun olduğu eğlenceli bir hikayesi var. Rüzgargülü filminin hikayesi nasıl doğdu?

Hiçbir film tek başına çekilemez. Bu filmin oluşmasında bana en büyük desteği veren yapımcım ve ortağım Kerim Altıntaş, senaristim Mert Selek’e çok teşekkür ediyorum. İlk uzun metraj filmini çekecek bir yönetmene gözü kapalı güvendiği ve her şartta yanımda olduğu için Kerim Altıntaş’ın hakkını asla ödeyemem. Bana bu kadar güvenmeseydi Rüzgargülü bu kadar renkli olmayabilirdi. Kötü bir senaryodan iyi bir film çıkmaz derler. Süreç içerisinde yaşadığımız her türlü zorluğa rağmen senaryomuz bize yol gösterdi. Aslında bu sıralamada olması gereken bir kişi daha var. Bana bu işin nasıl yapılamayacağını gösterdiği için ona da teşekkür etmek istiyorum. Henüz yolun başındayken bana birçok deneyim kazandırdı.

Çocuk oyuncularla çalışmak, onları yönetmek daha bir zordur. Siz 8 çocukla bir arada çalıştınız. Nasıl bir setiniz oldu?

Bence bunu genellemeyi yapanlar çok yanılıyorlar. Bu tamamen hangi çocuklarla çalıştığınızla ilgili bir durum… Bizim setimiz çok eğlenceliydi. O kadar güzel set hatıralarımız oldu ki bundan sonraki bütün işlerim de çocukların olmasını isterim.

Rüzgargülü filminin gala hazırlığı içerisindesiniz. Filmin galası merakla bekleniyor. İzleyicileri nasıl sürprizler bekliyor?

Biz samimi bir aile filmi yapmak istedik. Galamızı da bu şekilde planlıyoruz. Sevdiklerimizin, sektörde başarılı isimlerin bizi izleyip, yorumlamasını istiyoruz. Şimdiden ilk filmimin gala heyecanı içerisindeyim. Rüzgargülü’yle ilgili daha birçok çalışma içerisindeyiz. Bir yönetmenin yaşayabileceği en güzel an bu olsa gerek.

Yaz aylarında iki tane daha uzun metraj film çekeceksiniz. Bu filmlerin konusundan ve içeriğinden biraz bahseder misiniz?

Zevcat filmimizin castı tamamladı. Her şeyi hazır... Temmuz da sete çıkacağız. Çok fazla ipucu vermek istemiyorum, ama şu ana kadar hiç işlenmemiş bir konuyu ele alıyoruz. Seyircileri farklı bir atmosfer bekliyor. İkinci filmimizin adı Hasat... Bir festival filmi… Onun çekimlerine de Ağustos Ayında başlayacağız. Ergenekon’dan tutuklanana bir Komutan’ın hikayesini anlatacağız. İkisi için de çok heyecanlıyım.

Zevcat filmi için hangi oyuncularla anlaştınız?

Bunu ilk defa burada açıklıyorum. En başından beri çok istediğimiz isimler oldu. Cemal Hünal, Hande Subaşı, Yağmur Ün ve Ebrar Alya Demirbilek ile çalışacağız. Rüzgargülü’nün galası bittikten sonra okuma provalarına başlıyoruz. Oyuncu ekibimiz de çok heyecanlı. Bir an önce sete çıkmayı çok istiyoruz.

Zevcat filminize Amerika’da gala yapıyorsunuz. Nasıl bir çalışma içerisindesiniz?

Evet, Amerika’da bir gala yapacağız. İlk duyduğumda Türkiye’de çekilmiş bir filmin Amerika’da gala yapma fikri beni de çok heyecanlandırdı. Yapımcım ve ortağım İlter Aykaç ve Erol Akyürek Amerika tarafında bana çok büyük destek oluyorlar. Ben burada filmi çekeceğim, onlar da Amerika’daki gala için hazırlıklarını sürdürecekler.

Yurtdışında galayı ne zaman yapacaksınız?

Kasım ayında galamızı yapacağız.

Bugüne kadar bulunduğunuz işlerin içinde hep başarıyla adınız geçmiş. Genç yaşta ödüller almak, Amerika’da gala yapmak, üst üste filmler çekmek size nasıl hissettirdi? Başarı kelimesi hayatınızın neresinde duruyor?

Başarı kelimesi herkesin hayatında farklı bir anlam taşır. Benim için başarı dediğimiz şey sorumluluklarını da her zaman birlikte getirir. Sorumlulukları sırtlanmak için bu yükün altına girmek istedim. Sizin gözünüzden böyle görünmek beni çok mutlu etti, ama ben “Başardım” demek için daha çok yolun başında olduğumu düşünüyorum. Hiçbir zaman “Oldum” kelimesini kullanmak istemem. Oldum demek bir yerde Öldüm demektir.

Bir gün kendi hayat hikayenizin filminizi çekme imkanınız olsa bu filmin konusu ve türü ne olurdu?

Macera-dram. Şimdiye kadar yaşadıklarım üzerinden bir film çekmem gerekse sonu umut dolu bir macera dram filmi olurdu…

Röportaj: Gizem Yıldız

Yeni Çağrı Gazetesi’nden alıntıdır.