Kardeşlerim dizisinin kötü kardeşi, entrikaların prensi, insanların izledikçe hem kızdığı zaman zaman da sevdiği Sarp’... Yani Atakan... 2 sezondur seni reyting rekorları kıran Kardeşlerim dizisinde izliyoruz. Dizi final yapmaya hazırlanıyor. Şu aralar keyfin nasıl? Hayatın, kariyerinin, olduğun yerin doya doya tadını çıkarıyor musun?

 Keyfim çok yerinde, olduğum yerden çok mutluyum. Kardeşlerim dizisinde oynamak da, Sarp karakterini oynamak da çok eğlenceli…

Bugüne kadar kalp atışı gibi hafızalardan silinmeyen dizilerin içinde yer almışsın ama biz seni Kardeşlerim dizisiyle tanıdık. Herkesin hayatında bir dönüm noktası dediğimiz yer var ya, senin için orası Kardeşlerim dizisi mi oldu?

Öyle oldu. 2016 yılında konservatuara başladım. Okurken de projelere gittim, ama mezun olduktan sonra profesyonel anlamda, benim için de dönüm noktası diyebileceğimiz proje, Kardeşlerim dizisi oldu. Çok izlendiğini, çok sevildiğini biliyordum. Özellikle annemin en çok sevdiği diziydi. Kardeşlerim, benim kariyer yolculuğumda büyük bir basamak oldu. Finale yaklaştığımız için bir yanım buruk, ama böyle bir dizinin içinde yer aldığım için çok mutluyum.

 Tiyatro ve birçok dizi, bu arayış dönemini nasıl geçirdin?

Her oyuncu da olduğu gibi sancılı bir süreç geçirdim. Mezun olurken “İş bulamama kaygısı” çok yaşadım, ama ben her zaman kendimden, ne istediğimden emindim. O yüzden çok yorulsam da, bunun sancısını çeksem de bir gün kameranın önünde olacağımı biliyordum. Tiyatro yaparken de, oyunculuk yaparken de aynı motivasyona sahibim, çünkü ben oyuncu olmanın kendisini seviyorum.

 Kardeşlerim Sarp karakteri eline geldiği zaman bu işin diğerlerinden farklı olacağını hissetmiş mıydın?

 Çok hissetmiştim. Sarp karakterini okuduğumda, çok rahat çıkartabileceğimi düşündüm. Geçmiş yıllarımdan Sarp karakterini çok iyi tanıyorum. Neler istediğini, neler yapabileceğini çok iyi biliyorum. Yönetmenden aldığım ilk brief “Karakteri çok iyi anlamışsın” oldu. Karakteri doğru çıkarttığımı düşünüyorum.

Karaktere nasıl hazırlandın?

Gözlem yeteneğim fazladır. Ben de lisedeyken “Sarp’ları çok fazla gözlemlemiştim. Hafıza tazelemiş oldum.

I M G 20240516 W A0039

Başladığı ilk günden beri konuşulan, reyting listesini sallaya bir dizi ama sen 3.sezonunda dahil oldun. Ben nasıl adapte olacağım endişesi taşıdın mı?

Taşıdım. Kalabalık ve genç bir kadronun içine giriyordum. Uyum sürecinin zor olacağını düşünüyordum, ama sete başladıktan sonra her şey çok kolay ilerledi. Özellikle setin ilk gününde endişelerim yok oldu.

Şuan set nasıl gidiyor?

Harika gidiyor. Çok konforlu bir sette çalıştım. Ekip arkadaşlarımla aramız çok iyi, hepsini çok seviyorum. Onlarla çalışmak keyifliydi. Kardeşlerim dizi setindeyken kendimi evimde gibi hissediyorum.

Liseli bir gence hayat veriyorsun. Lise hepimiz için en deli çağlarımızın ama en güzel anılarımıza tanıklık eden yıllardır. Senin için o dönemler nasıl geçti?

Ben Düz Lisede okudum. Sarp gibi çocuklar çevremde çok fazla vardı. Hayatım onlarla uğraşmakla geçti. Ben daha sakin bir adamım, ama Sarp daha hiperaktif bir genç. Hem kendime çok yakın hem de bana çok uzak Sarp. Benim haylazlıklarım ilkokulda bitmişti. Daha çok derslerle ve sporla ilgileniyordum.

Sarp dizinin ehlîleştirilemeyen, belki de en sivri karakterlerinden biri. Atakan olarak ona hayat vermek için bir noktadan onu anlaman, lazım. Sen, Sarp’ın iç sesi olsan, onu savunacak yahutta yargılayacak ne söylerdin?

Sarp’ı sonuna kadar savunabilirim, çünkü ona hayat veriyorum (gülerek). Sarp ergen bir genç ve sevdiklerini kaybetmekten çok korkuyor. Duygusal, ama duygularını bastırıyor. Bu durum da öfkeyle ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor. Aslında yaptığı hataların hata olduğunun da farkında, ama doğrusunu gösteren biri çevresinde yok. Ömer, onun hayatında gerçek bir abi gibi davranmaya çalışıyor, ama Sarp’ın abi olarak onu kabul etmesi çok zor, çünkü tek erkek olarak büyümüş. Yaptığı yanlışları savunmuyorum, ama bunları neden yaptığını çok iyi biliyorum. Çünkü içinde yalnızlık, sevilmemek, dışlanmak gibi tüm itilmiş duygular mevcut. Sarp’a bir konuda kızıyorum, o da fevri olması. Yaptığı şeyleri biraz daha oturup düşünse yanlışlarının farkına varabilir.

I M G 3157

Televizyon dünyasında en uzun süren gençlik dizisi diyebiliriz Kardeşlerim için. Sence bu başarının sırrı nedir?

Ekip ruhunu hissediyor olmamız ve hayattan renkler barındırması. Çünkü biz gerçekte yaşanan ve yaşanması muhtemel olayları konu alıyoruz. İnsanlar izlerken kendi evini, kendi çevresini izliyorlar. Ekonomik çatışmalar, ailevi sorunlar, ergenlik geçişlerini Kardeşlerim dizisinde çok iyi vurguluyoruz. Sosyal bir diziyiz. Halkımızı yansıtıyoruz.

Gençlik dizisinin içinde yer almanın sana en büyük artıları ne oldu?

Kamera arkasında çok rahatız, çünkü yaşıtız. Esprilerimiz, güldüğümüz şeyler aynı. Karavanlarımızdan kahkaha sesleri eksik olmuyor. Kendimizi rahatsız ya da gergin hissedebileceğimiz insanlarla çalışmadığımız için huzurlu bir ortamdayım. Bazen sahnede 3 saat maç yapıyoruz. Bunu başka bir sette yakalayamazdık.

Beykent Üniversitesi’nde oyunculuk okumuşsun. Oyunculuk senin için çocukluk hayali mi?

 Ben futbol oynuyordum ve bir yerde bırakmak zorunda kaldım. Ailem de bana hep “Ne karar verirsek desteğiz” motivasyonunu verdi. Hep oyunculuk yapmak istiyordum, zaman benim doğru bir karar verdiğimi gösterdi. Ben biraz inatçıyımdır. İstediğim bir şeyden kolay kolay vazgeçmem, ama istemediğim bir şeyi de kimse yaptıramaz. Daha önce söylemediğim bir şeyi de anlatmak istiyorum. İlkokulda sınıfın en’lerini seçmiştik. Bana sınıfın “en çakma Kıvanç Tatlıtuğ’u” demişlerdi (gülerek). Birlikte rol alırsak bunu kendisine söyleyeceğim.

Ya olmazsa şıkkını cebinde taşıdın mı?

Hiç düşünmedim. Ailemin bile “Acaba başka bir şey mi yapsan?” dediği bir dönemi oldu, ama ben ne istediğimi çok iyi biliyordum, yapabileceğimden de emindim. Ne kadar zorlanırsam zorlanayım, bir gün hayallerimin beni olmak istediğim yere götüreceğinden emindim.

I M G 1005

Okul bitip gerçek hayata, sektöre atıldığında nasıl bir dünyayla karşılaştın? İlk yüzleştiğin şey neydi?

 Entrikalarla dolu bir sektör… Ben bu dünyaya girmeden önce her şeyin masum olduğunu düşünüyordum, ama artık o kadar masum olduğunu düşünmüyorum. Ben bu sektörle çok küçük yaşta tanıştım. 14-15 yaşından beri auditionlara giriyorum. Çok şaşırmadım, ama her şeyi, herkesin yanında konuşmamak gerektiğini öğendim.

Sosyal medyanın son yıllarda çok aktif olması, birçok gencin orada keşfediliyor olması oyunculuk yolunda bir avantaj mı?

Hem avantaj hem dezavantaj… Birinin kendini tanıtabilmesi için sosyal medya çok büyük bir avantaj, ama her şeyin görüntü ve sosyal medya olmadığını kanıtlayamamak da bir dezavantaj. Bence görüntü bu işin sadece %10’u. Yetenek, çalışkanlık ve saygı bu işin en büyük sınavı…

Hani hepimizin ilk öğretmeni anne babasıdır ya, sen nasıl bir ailenin içinde büyüdün?

 Harika bir anne babaya sahibim. Her zaman bana destek oldular. Bir de abim var. Onunla da arkadaş gibiyiz. Rahat, birbirini seven bir ailenin içinde büyümek çok önemli, çünkü bu sefer sevmeyi ve sevgini göstermeyi kolaylıkla öğrenebiliyorsun. Sevmek, kolay öğrenilebilen ve gösterilebilen bir şey değil. Ancak ailenden alabilirsen, dışarı daha kolay verebilirsin.

Sen sevgini gösterebilenlerden misindir?

Ben sevgimi hemen gösteririn ve aşkımı da, sevgimi de çok büyük yaşarım.

Son bir yılda çok istediğin ve gerçekleştirdiğin bir hayalin var mı?

Son bir yıldır sadece çalışıyorum, ama şu anki hedefim iyi bir filmin içinde yer almak.

Birçok alanda hakimsin, farklı tiyatrolarda da yer aldın. İçindeki heyecanı korumak için neler yapıyorsun?

Hayallerimi unutmamaya çalışıyorum. Bazen hayallerimizi unutabiliyoruz, ben her defasında kendime hatırlıyorum. Sürekli yeni hayaller kurarak, monotonluğa izin vermiyorum. Sete başladıktan sonra çok zorlanmıştım. İlk 3-4 ay sürekli aynı geçti; set ve ev arasında. İnsan hayatına bir yenilik eklerse aynı şeyleri yapmamış oluyoruz.

Bir röportajında “Kıskanç değilim diyen birine inanmam” demişsin. Senin ilişkinde kıskançlık boyutun nedir?

Bence seven insan kıskanır. Bir ilişkide güven çok önemlidir, ama ben sevdiklerini paylaşabilen biri değilim. O yüzden sevdiğim zaman kıskanırım. Tabi bunun dozunu kaçırmadan, karşındakinin yaşam alanına müdahale etmeden kıskanmak en doğrusu.

Hiç bu sınırı geçtiğin zamanlar oluyor mu?

Bir zamanlar oldu. Bir dönem toksik davranışlarda bulunduğum oldu, ama o davranışları hayatımdan çıkardım. Kötü deneyimler yaşadım ve toksikliği yenmeyi başardım. Bence toksiklik en çok kendine verdiğin zarar haline dönüyor. Hepimizin terapi almaya ve toksik olan yanlarımızı şifalandırmaya ihtiyacımız var.

Günümüzde en çok işlenen temalardan biri imkansız aşk, sence imkansız aşk var mıdır yoksa imkansızlaştıran insanlar mıdır?

Bence imkansız aşk yoktur, ama imkansız her zaman daha tatlıdır. Ben zor olanı severim. Zor olanın daha kıymetli olduğunu düşünürüm. Doğru zaman, doğru yer, doğru insan vardır. Hayatımızdaki kötüleri filtreleyip, öyle yaşamak lazım. Ben bir ilişkinin imkansız olduğuna inanmıyorum. Herkes sevdiğinin peşinden gitmeli.

D S C 9622

Sence mükemmel ilişki mükemmel bir kariyer, mükemmel bir aile, var mıdır yoksa hayatta şansını bir yerden yana mı kullanıyorsun?

Bence hepsine sahip olunabilir. Biraz önce saydığın o mükemmellikleri ben yeni yeni keşfediyorum. Bunların hepsi, mükemmel kendine ulaştığın zaman geliyor. İnsan kendi mükemmeliyetine inanmadığı müddetçe mükemmel bir aileye de, ilişkiye de ulaşamaz. Kendinin en iyi versiyonuna ulaştığın zaman her şeyin en iyisine sahip oluyorsun.

Seni tanımayan insanlarla bir odaya girdin yarım saat geçirdin. Çıkanlar senin hakkında ne söyler?

“Ne duygusal çocuk bu ya