Bu hafta, Abdulselam Güldenoğlu ile yaşamına, AVM sektörüne ve AVM sektörünün bilinmeyenlerine dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Abdulselam Güldenoğlu kimdir?

Abdulselam Güldenoğlu, 26 Nisan 1990 tarihinde Ankara Gölbaşı’nda doğdu. 3 erkek çocuklu bir ailenin en küçüğü olan Güldenoğlu, ilk öğrenimini Turhan Feyzi İlköğretim Okulu’nda; liseyi ise Tınaztepe Lisesi’nde başarılı bir şekilde bitirdi. Daha sonra meslek hayatına atıldı ve Kızılay Selanik Caddesi’nde ticaret hayatının başlangıcı olan ilk dükkânını açmış bulundu. Eski Doğru Yol Partisi’nin altında mağazacılık sektöründe ‘Lemon Jeans’ adıyla başarı sağlayan Güldenoğlu, henüz 19 yaşındaydı. Bu süreçte üniversite sınavlarına hazırlanarak Fatih Üniversitesi İşletme Bölümü’nü kazandı. Üniversite eğitimini başarılı bir şekilde tamamlayan Güldenoğlu, dil öğrenimi yapmak üzere Bosna Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan’da iki yıl boyunca yaşadı. Yurt dışında dil öğreniminin yanı sıra ticari girişimlerde de bulunan Güldenoğlu; Ankara’ya dönüş yaptıktan sonra vatani görevini İstanbul’da, ülkemizin önde gelen paşalarından birinin yakın koruması olarak yaptı. Uzun bir aradan sonra ticari hayatına geri dönen Güldenoğlu, deneyimlerini toparlayıp AVM sektörüne hızlı bir şekilde giriş yaptı. Kendi zevkini de yansıtarak küçük bir alandan kocaman bir ‘Giftgarden’ markası yarattı. Siteler’de hammaddesini kendisinin temin ettiği bir polyester atölyesi kuran Güldenoğlu, ticari hayatını biraz daha genişleterek büyümeye başladı. Kızılay’da ve Konya’da  bulunan Giftgarden, retro ve vintage ürünler seven kesimin gözdesi oldu. Ticari hayatına Kahve Dükkânı’ndan franchise alan Güldenoğlu, bugünlerde hala ‘Giftgarden’ ve ‘Kahve Dükkânı’ olarak iki markayı da işletmiş bulunuyor. Ticari hayatının yanı sıra şimdilerde bir vakıf kuruluşunda yer alan Güldenoğlu; bunların yanı sıra gezmeyi, macera sporlarını ve deniz sporlarını sevmekte, boş vakitlerinde de daha çok sevdikleriyle vakit geçirmektedir. Abdulselam Güldenoğlu, halen Ankara’da yaşamaktadır. 

Okurlarımıza AVM sektörünün bilinmeyenlerini anlatır mısınız?

Öncelikle belirtmek isteriz ki AVM sektörü; gösterişinin, renkli hayatının ve şatafatının ardında gerçekten çok büyük zorluklar barındırmakta. Sadece kendi adıma değil, çalışanlarımdan izlediğim tecrübelerime ve diğer sektörde çalışan arkadaşlarımla yaptığım istişareler doğrultusunda AVM hayatı göründüğü kadar süslü değil. Bunun dışında uzun çalışma saatleri, kapalı alan, hafta sonu ve özel bayramlarda dahi çalışma sürelerini aklımıza getirdiğimizde AVM hayatının zorlukları karşımıza çıkmaktadır. Bu bahsettiklerimiz, çalışma arkadaşlarımıza yönelik. Sektörde bulunan firmalar üzerine konuşmak gerekirse; ağır kira şartları, personel idaresi, depo sorunları, ağır sözleşmeler, ciddiyet ve sorumluluk gibi sayılabilecek daha birçok nedeni de göz önünde bulundurursak AVM hayatının zorluklarını bir nebze dahi olsa anlatmış oluruz. Tüm bunların yanı sıra bizler AVM çalışanları olarak hizmet sektörünün ana taşlarıyız. Bu sebeple insanlarla iletişim, bizler için en önemli unsurlardan biri. Çünkü bizim enerjimiz, müşterilerimize karşı her zaman pozitif ve dolu olmalı. Bunun sebebi de her firmanın aynı zamanda AVM’yi temsil etmesidir. Çalışanlara ve iş sahiplerine de büyük bir iş sorumluluğu düşüyor.

AVM sektörüyle nasıl tanıştınız?

Açık konuşmak gerekirse önceleri AVM’de gezmekten hoşlanmazdım. Fakat yurt dışından geldikten sonra, yurt dışındaki deneyimlerimi ve daha önceki ticari tecrübelerimi hazır müşteri çevresi olan AVM sektöründe bir fırsata çevirmek istedim. Vatani görevimi yaptıktan sonra ufaktan da olsa AVM sektörüyle tanışmak isteyerek Ankara Antares AVM içerisinde ufak bir yer kiraladım. Bunun üzerine sözleşmelerimizi yapıp, markamızı kurduk ve 2016 yılının Mart ayında açılışımızı gerçekleştirdik. AVM sektörüyle tanışmaktan gerçekten memnunum fakat bu sektörle ilgilenmek isteyen okurlara tavsiyem, tecrübe sahibi değilseniz AVM sektöründen kesinlikle uzak durmanız olacaktır veyahut ilk ticari deneyiminizi AVM sektörü ile yapmamanız olacaktır.

AVM’lerin halk arasında rağbet görmesinin temel sebebi nedir?

Bunun en başta şehir hayatıyla ve tabi ki artan ekonomi ile ilgisi var. Çünkü insanlar; şehir hayatının sunamadığı cazibeli, eğlenceli alanları artık AVM’lerde buluyor. Hele ki Ankara gibi bir şehirde eğlence ve aktivite olanaklarının sınırlı olduğunu düşünürsek; insanlar için alışveriş, yemek ve eğlence üçlüsünü bir arada bulunduran AVM’ler rağbet görmüş durumda. Günümüzde gerçekten de bir aile AVM’ye geldiğinde giyim, mobilya, market, restoran, eczane, kitapçı, kozmetik, beyaz eşya, acentelik hizmetleri, sağlık birimleri, banka, sinema, terzi, kuru temizleme, tamir ve oto yıkama hizmeti, eğlence, spor, teknoloji ve hatta bilişim marketlerine kadar her türlü ihtiyacına karşılık bulabilmektedir. Alışveriş merkezleri, genellikle indirim ve kalite açısından da daha iyi seçeneklere sahiptirler. Şunu da belirtmek gerekir ki; AVM’lerde yer alan restoranlar, toplu yemek yerleri olarak nispeten ucuz ve çeşitli yemek imkânları sunmaktadır. Bu durum ise her gelir düzeyi ve yaş grubunun ihtiyacını en uygun şekilde gidermesini sağlamaktadır. Aslında bu sebeple arz talep dengesinin işlerliği AVM’ye rağbetin gitgide artmasına neden olmaktadır. 

Ülkemizde en iyi konuma sahip olan AVM hangisidir?

Bu soruyu şu şekilde cevaplamak isterim; bir ticari girişimci olarak kendi AVM’miz olan Antares AVM’yi en iyi konumda görüyorum.

AVM’lerin ülkemiz açısından önemi nedir?

Tahmin  ediyorum ki  irili ufaklı 300’den fazla AVM var ve şehirlerin büyüklüğüne göre de bunların dağılımı mevcut. Sanırım içerisinde hiç AVM olmayan şehirlerimiz de var. Daha önce okuduğum bir yazıda öğrendiğim kadarıyla bu AVM’lerin yıllık ciroları 50  Milyar TL’yi geçmiş bulunmakta. Bu rakamlar, bence yabancı yatırımcıların da ülkeye giriş kapılarının açılmasına sebep oluyor. AVM sektörünün gelişmesi milyarlarca dolarlık yabancı sermayelerin de ekonomiye kazandırılmasına fayda sağlamıştır. Benim kanaatim; AVM sektörü, müteahhitlerin de sektöre büyük yatırımlar yapmasına sebep oluyor. Bu durumun da iç piyasadaki inşaat sektörünün de hareketlenmesini sağladığı düşüncesindeyim. Ayrıca AVM sektörü, istihdam olanaklarını artırmasıyla birlikte ülkemizde işsizliğin önlenmesi konusunda birçok kişiye de iş imkânı sağlamaktadır. 

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Değerli okurlarınıza ve özellikle ticari hayata girmek isteyen arkadaşlarımıza hayallerinden vazgeçmemelerini ve her zaman hedeflerinde ve ideallerinde her zaman aynı çabada olmalarını tavsiye ederim. Ticarettir, zorlukları ve iniş çıkışları da illaki vardır. Ülke olarak da ekonomimizde de inişler ve çıkışlar olabilmektedir ama hiçbir zaman cesaretlerinden taviz vermemeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bir girişimci ruhu bence bunu gerektirir. Bana “Bir daha dünyaya gelseniz ne işle uğraşmak istersiniz?” diye sorsanız ben yine ticareti seçerim. Şunu da her zaman hayat felsefesi haline getirdim ki; bir işe girdiyseniz ve uğraşıyorsanız eleştiri duymaktan asla korkmamalısınız, kendinizi ve firmanızı geliştirebilmeniz ve yükselmeniz adına eleştirileri asla göz ardı etmemelisiniz ve benim kanaatimce risk başarı için ödemen gereken bir bedeldir, bu sebepten risk almaktan asla korkmamalıyız. Haddimize değil ama kişisel olarak tavsiyelerim şunlar: Dürüstlüğü ve doğruluğu seçtiğiniz zaman işlerinizin nasıl güzel bir yola girdiğini kendi gözlerinizle göreceksiniz ve en önemlisi de hiçbir şeye ihtiyaç duymadığımızda her şey bize ihtiyaç duyacaktır.

Sürç-i lisan ettiysek affola, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.