Çorbada Tuzun Olsun Derneği'nden Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Türker ile konuştuk...

Öncelikle merhabalar! Nasılsınız? Çorbada Tuzun Olsun'un kuruluş hikâyesi nedir? Bu girişim kimin fikriydi? Nasıl gelişti?

Merhaba, bu girişim evsizlerle ilgili çalışmalar yapan gönüllülerin öncülüğünde çorba dağıtımı yapılarak başladı. İlk dağıtımlar, evsizler evinde kalan evsizlerle birlikte yapıldı. Önceleri bir avuç gönüllünün her gece sabaha kadar çorba dağıttığı bir etkinlikti. Daha sonra gönüllüler tarafından #corbadatuzunolsun hashtagi ile paylaşımlar yapılmaya başlandı. Ve bu isimle anılan bir platform haline geldi. Platform sürecinde Şefkatder'in evsizler evinin mutfağı kullanıldı. Çorba dağıtımı platform iken, daha sonra dernekleşerek kendi yerleşkesinde çorba dağıtımı başta olmak üzere temel insani yardım ve topluma geri kazanım çalışmalarına başladı.

Neler yapıyorsunuz? Hâlâ haberdar olmayanlar için bu girişimi nasıl özetleyebilirsiniz?

30 Eylül 2014 tarihinden beri aralıksız her gece çorba dağıtıyoruz. Çorba dağıtımı etkinliği ile hem toplumda farkındalık yaratıyoruz, hem de sokakta yaşayan insanlara dokunup onlarla diyalog kuruyoruz. Bu faaliyetimizi desteklemek adına, evsiz ve gizli evsizler için gıda ve hijyen erzakları, giysi ve yakacak temel insani yardım faaliyetleri yürüten +1 insani yardım grubumuz var. Sokakta yaşayan insanların rehabilite, istihdam ve barınma temel ihtiyaçlarının giderilmesi ile ilgili topluma geri kazanımı konusunda çalışma yapan topluma geri kazanım grubumuz var. Sokakta olan çocukların toplumun içinde kaybolmadan ve dışlanmadan yer edinebilmesi için çalışmalar yapan da çocuk grubumuz var.

Yaptığınız sosyal bir alışveriş aslına bakılır ise. Hatta daha da fazlası, ama bu güne dek yerel belediyelerce herhangi bir sıkıntı yaşadınız mı?

Yeni dernekleştik. Bu yüzden belediyeler ve kamu kurumları ile yeni diyalog kurmaya başladık. Eğer olumsuz şeylerle karşılaşır isek, yapıcı çözümler üreterek aşacağımıza ve gereken farkındalığı oluşturarak devletle işbirliği yapabilmek konusunda paydaş bir duruşumuz var.

Hareketinizin çorba ile sınırlı kalmadığını biliyoruz. Hatta bir giysi dükkânınız da vardı değil mi?

Platform olduğumuz sıralar Şefkatder'in deposuna kıyafet mağazası kurmuştuk. Sistemli bir şekilde evsiz ve gizli evsiz gibi alanımızı oluşturan dezavantajlı gruplara hizmet veriyorduk. Aynı kişi on beş günde bir gelip kıyafet alıyordu. Kıyafet alanların isim ve imzalarını alıyorduk ki takibini yapabilelim. Daha sonra mülk sahibi orayı boşaltmamızı isteyince boşalttık. Ve bu projemizi bir süreliğine durdurduk. Koşulları sağladığımızda tekrar açmayı umuyoruz.

Ekip büyüyor, dernekleşme süreci de tamamlandı. Tamam, ama bir sorununuz var mı? Erzak veya diğer bağışları kabul ediyor musunuz? Çünkü gönüllülük esası barındıran tüm projeler zorlu aşamalardan geçer. Siz bunları nasıl aşıyorsunuz?

Gönüllülerimiz bizimle irtibata geçiyorlar ve bizde onları yönlendiriyoruz. Mesela +1 insani yardım grubumuz erzak ve temel insani yardım çalışmaları yapan kısa vadeli yardım projesi grubu. Onlar erzak veya eşya planı oluşturuyorlar. Ya da tespit ediyorlar. Onların keşifleri ve planlamaları doğrultusunda gönüllülerimizi yönlendiriyoruz. Gönüllüleri organize etmek dışında bir proje veya iş yapılırken kişi veya kurumlardan sponsor arıyoruz. Bu konuda dernek bünyemizdeki kurumsal iletişim grubumuz çalışmasını yapar. Yönetim kuruluna bildirir ve onay alır. Önce gönüllülerimize yöneliriz. Sponsor için referans edinebileceğimiz biri var mı diye. Daha sonra referans olma veya olmama durumuna göre kurumlara başvururuz. Kurumlardan olumsuz sonuç aldığımızda diyaloğumuzun olduğu STK’lardan referans ararız. Bir sonuç alınamadığında fon kaynağı yaratarak çözüm üretmeye çalışırız.

Belirli bir kitle size başından bu yana inanıyordu. Pekiyi, dernekleşme aşamasına gelinceye dek neler oldu? Bunu nasıl özetleyebilirsiniz?

Önce bir etkinlikti daha sonra bir hareket ve platform haline geldi, daha sonra çorba dağıtımıyla oluşturulan gönüllü farkındalığı ve evsizlerle diyalog kurmaktan daha ileri gitme isteğiyle dernekleştik.

Akşam vakitlerinde iyilik hareketiniz başlıyor. Nerede başlayıp, nerede son buluyor? Kimler katılıyor?

Cihangir’de dernek ofisimizden çorba arabalarımızla çıkarak, Firüzağa Cami’ne geçiyoruz. Şefkatder’den tavuk ve pilav arabası geliyor. İki dernek koordineli bir şekilde yemekleri o bölgede olan evsizlere dağıtıyor. Daha sonra Cihangir’den Taksim Meydanı’na çıkan yoldan yürüyerek Gezi Parkına ulaşıyor. Burada biz gelene kadar evsizler sıraya geçmiş oluyor. Biz direk gittiğimizde arabalarımızı kurup gıda yardımımızı yapıyoruz. Çorba dağıtımını organize eden ve sorumluluğunu taşıyan bir ekibimiz var. Haftanın her günü bir kişinin sorumluluğunda oluyor. Bu kişiler o güne denk gelen gönüllü bireyler veya gönüllü gruplarla takım olarak hareket ederek dağıtımı yapıyorlar. Gelen gruplar çoğunlukla üniversitelerden veya platformlardan oluyor. Tabi azımsanmayacak şekilde özel sektörden gelen kurumlar ve sivil toplum kuruluşları da var.

Yalnızca Beyoğlu'nda mı olacaksınız? Yoksa İstanbul genelinde ya da farklı şehirlere de değinecek misiniz?

Tüzüğümüzde şubeleşmeye açık tutmadık. Büyümemiz durumunda koşullara göre temsilcilikler açabiliriz diye maddelendirdik. Başka illerden destek olmak isteyen kitleleri şu an organize ederek kendilerini bir oluşum oluşturmak konusunda motive ediyor ve yol gösteriyoruz. Daha sonra bu kitlelerle koordinasyonumuzu koruyoruz ama iki ayrı oluşum olmanın ötesine geçilmiyor. Şu an temsilcilik verebilecek koşullar olmadığından temsilcilik vermeyi düşünmüyoruz.

Gelecekte neler hayal ediyorsunuz? Tüm bu güzel hareketlerin birkaç tık üstünde ne var? Veya var olacak mı?

Çorba dağıtımı projemiz her gün ortalama sokaktaki iki yüz insana çorba çıkarıyor. Günde ortalama yedi, sekiz tekil yeni gönüllü katılımı oluyor. Gruplar geldiğinde ortalama bu sayı yirmi, otuza çıkıyor. Katma değeri olan bir projeye sahip platformduk. Dernekleşme amacımız katma değeri arttırmak ve toplumda katma değer oluşturacak yeni projeleri hayata geçirmekti. Evsizleri ve sokaktaki yardıma muhtaç insanları topluma geri kazanmak ve aynı zamanda toplum içerisinde farkındalık ortaya koyma temelinde bu projeleri geçirmeyi planlıyoruz.

Son bir mesajınız var mıdır? Ne söylemek istersiniz?

İyi şeylerin parçası olmak isteyen, duyarlılığın bir parçası olmak isteyen, bizimle bu vizyonu bu yüreği paylaşacak ve yeteneklerini bağışlayacak insanlara ihtiyacımız var.

Röportaj: Güney Güneyan