Uzman Çavuş İBRAHİM YÜZER, Irak’ın kuzeyindeki Pençe-Şimşek harekâtında, el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu sağ kol ve bacağını kaybetmişti. Ankara’da tedavi gördüğü Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde nişanlısı FUNDA NUR YÜZER ile evlenmişlerdi. Eminim hepiniz o nikâh törenini haberlerde izlemişsinizdir. Funda, hepimize gerçek aşkın ne demek olduğunu bir kez daha hatırlatmıştı, “iyi günde kötü günde” dedikleri işte bu olsa gerek… Ben de Funda ile bir araya geldim ve yaşadıkları süreci, bu süreçte ailesinin verdiği desteği, aşkın tanımını ve daha birçok şeyi kendisinden dinledim. Ayrıca bu yaz Manisa’daki düğünlerine de davetliyim, düğün haberlerini de yapacağım inşallah. “Eşimin vatanı için yaptığı bu fedakârlığı gururla taşıyorum” diyen FUNDA NUR YÜZER bugün sizlerle…

Öncelikle hoş geldiniz Funda Hanım, nasılsınız? Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Hoş buldum Yağmur Hanım, ben Funda Nur Yüzer. Manisa’da doğdum ve büyüdüm. Aslen babam Arnavut, annem Bulgaristan göçmeni. 27 yaşındayım. Sosyal Hizmetler mezunuyum, aynı zamanda Anadolu üniversitesi İnsan Kaynakları son sınıf öğrencisiyim. İzmir’de özel bir sektörde 2 yıla yakın muhasebe departmanında görev yaptım, daha sonra Manisa Şehzadeler Belediyesi Emlak Ve İstimlâk bölümünde memurluğa geçiş yaptım. Şuan yaşadığımız yoğun ve zorlu dönemden dolayı çalışmıyorum. İlerleyen süreçte Ankara’dan gelen iş tekliflerini değerlendirip, burada yeni bir hayata başlayacağız.

Eminim ki birçok kişi haberlerde sizi görmüştür. O dönem nişanlınız şimdi ise eşiniz olan İbrahim Yüzer’i hiç yalnız bırakmayarak hepimize gerçek aşkın ne olduğunu hatırlattınız.

Evet, artık birçok kişi bizi GATA’da olan bu özel nikâhımızdan tanıyor. Eşimle beraber geçirdiğimiz bu zorlu günleri güzel bir anıya çevirmek istedik ve bu da biranda herkesin kalbini ısıttı.

Nasıl haber aldınız? İlk duyduğunuzda neler hissettiniz?

Aradan aylar geçse bile ilk günkü yaşadığım duyguları asla unutamıyorum. Eşim Piyade Komando Uzman Çavuş, yaklaşık 4 yıldır görevlere ve operasyonlara katılıyordu. Yine her zamanki gibi o hafta bir harekât olacağını ve katılması gerektiğini söylemişti ama içim hiç rahat değildi bu sefer. Sanki kötü bir şey olacağını hissetmiştim. Bu harekâta katılmaması bu göreve gitmemesi için çok uğraşsam da eşimdeki iş ve vatan aşkının önüne geçemedim. Ve o 24 Nisan akşamı göreve gitti. Ertesi gün aradığımda telefonu kapalıydı. O an içimdeki o kötü his daha da arttı ve aralıklarla aramaya devam ettim. Akşam saat 11 gibi eşimin babası aradı, o da eşime ulaşamadı ve merak etti diye düşünmüştüm ama maalesef “Funda, İbrahim” dedi ve ağlamaya başladı. Ben orada bayılmışım. Uyandığımda hastanede gözümü açtım, yanımda ailem; rüya olduğunu düşündüm başta, inanmak istemedim. İbrahim değildir o dedim, başka biridir, ona bir şey olmaz... İbrahim benim gözümde süper kahraman gibiydi ona asla hiçbir şey olmazdı, hiç kimse ve hiçbir şey ona zarar veremezdi çok güçlü biriydi, çok dikkatli ve işinin en iyisiydi. Hiçbir şeyin hayalimizdeki gibi olmadığını orda acı bir şekilde anladım.

İbrahim’in yanına ilk gittiğinizde ne konuştunuz? Size ilk neler söyledi?

O gece komutanları İbrahim’in durumunun kritik olduğunu, şehit olabileceğini söylediler ve son nefesine yetiştirmek için bir araç ayarladılar, malum sokağa çıkma yasağı vardı bir yere gidemiyordum. Son defa görebilmek için dua ediyordum sadece. Hastaneye geldiğimizde beni İbrahim’in yanına götürmeleri için yalvarıyordum. Yoğun bakımda olduğunu ve covid dönemi olduğu için içeri kimseyi alamadıklarını söylediklerini hatırlıyorum. Yoğun bakımın kapısının önüne gitmek istedim çünkü benim geldiğimi hissedeceğinden ve uyanacağından emindim ve dediğim gibi de oldu. Bir kaç gün kapıda bekledikten sonra uyandı. O anki mutluluğumu tarif edemiyorum, sanki dünyalar benim olmuştu. Uyandığında benim adımı sayıklıyormuş ve kendine geldiğinde “Funda’yı görmek istiyorum, beni çok merak etti” demiş, ilk sözleri bu olmuş… Geldiğimi hissettiğini biliyordum. İlk yanına girdiğimde sımsıkı sarıldım ve İbrahim bana yaklaşıp “Senin için döndüm, sen benim yaşama sebebimsin” dedi. O an mutluluktan ağladım hiçbir şey diyemedim, sözler boğazıma düğümlendi. Bir kişinin yaşama sebebi olmak o kadar mutluluk verici ki hele de bu kişi sevdiğiniz kişiyse bu mutluluğu anlatmaya kelimeler yetmiyor.

Bu süreçte size kimler destek oldu?

Bu konuda daha önce hiç konuşmamıştım ama bu zorlu süreçte benim ve eşimin en büyük ve tek destekçisi ailem oldu. Hani sorarlar ya; Aileni seçebilsen yine aynı aileyi mi seçerdin diye, onlarca defa da sorulsa bu soru, cevabım hiç değişmez hep “EVET” olurdu. Ben ailemle gurur duyuyorum. İlk günden bu yana benim hep yanımda oldular, bizi yalnız bırakmadılar. Babam, annem, kardeşim benim en büyük gücüm oldu. Ben onlar sayesinde bu kadar güçlü durabildim olaylar karşısında. Ne zaman yorulsam, üzülsem, artık dayanamıyorum desem ailem bana destek oldu ve elimden tutup ayağa kaldırdı. Böyle güzel bir ailem olduğu için çok şanslıyım ve ailemle gurur duyuyorum…

Nikâhınız hastanede kıyılmıştı, sırada düğün var sanırım.

Evet Yağmur Hanım, bu yaz Manisa’da çok güzel ve büyük bir organizasyonumuz olacak. Tarihi ve ayrıntıları daha netleşmedi ama kır düğünü olacağını söyleyebilirim, dileyen @fundabaykus instagram sayfamda bu güzel gelişmeleri takip edebilir. Ayrıca burada okurlarımızın karşısında düğünümüze sizi de davet ediyorum, gelirseniz çok mutlu olurum…

Elbette gelirim Funda Hanım çok isterim mutlu gününüze şahit olmayı… Eşiniz bildiğim kadarıyla protez ile yürümeye başladı ve protez kol da takıldı galiba. Şuan durumu nasıl? Bundan sonrasında neler olacak?

Evet, eşim protezlerine çok hızlı adapte oldu ve rahatlıkla kullanabiliyor. Zorlu ve yorucu geçen günlerin acısını çıkarıyoruz diyebilirim. Düğünümüzden sonra Ankara’ya yerleşme kararı aldık. Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Şehit ve Gaziler Derneğiyle ortak bir kaç projelerimiz var. Ankara’da kalıp bizimle aynı durumu yaşayan gazilere ve ailelerine yardım etmek, örnek olmak istiyoruz. Bu durumda olup hayatının bittiğini düşünen herkese bunun bir son olmadığını göstermek istiyoruz.

Gazi eşi olmak nasıl bir duygu sizin için?

Çok onur ve gurur verici bir duygu. Sokağa çıktığımda öyle güzel tepkiler alıyorum ki, bu beni çok mutlu ediyor. Eşimin vatanı için yaptığı bu fedakârlığı gururla taşıyorum.

Hepimize örnek olan bir kadından aşkın tanımını da öğrenmek isterim açıkçası. Sizce aşk nedir?

Bence aşk; yüzünüzdeki o güzel gülümsemeyi alan değil o gülümsemeyi yaratanla, güzel günler için savaşmaktır. Aşk çok özeldir. Bunu hep söylerim; adam gibi adamları sevin, “mükemmel olsun” demiyorum ama sevgiden önce onda mutlaka saygı arayın. Yanınıza yakıştığı kadar yarınlarınıza da yakışsın. Sizi kaybetmekten korktuğu kadar korksun incitmekten. Ve gücünü sadece sizi korumak için kullanan bir adam arayın. Ve üstünden yıllar geçse bile “İyi ki seni seçmişim, iyi ki seni sevmişim” diyebilin.

Sizin gibi kendi güzel kalbi güzel biriyle tanışmak benim için çok büyük bir gurur. Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?

Çok teşekkür ederim Yağmur Hanım, değerli vaktinizi bana ayırdığınız için ve bu güzel sohbetiniz için. Sizin gibi güzel ve hoş sohbetli biriyle tanışmak benim için zevkti. Tüm okurlarımıza son olarak, karşınıza çıkan zorluklar karşısında asla pes etmeyin ve sadece inanın diyorum. Eğer isterseniz kendi mucizenizi yaratabilirsiniz; ışığı daima önünüzde arayın, geçmişte kalan her zaman gölgedir…

Röportaj: Yağmur Tanyıldız