KONSER ALANI DOLDU TAŞTI. GRUP SOLİSTİ ERHAN GÜLERYÜZ İLE MÜZİK HAYATINDAKİ 20 KÜSÜR YILLIK BAŞARILARINI, ÇALIŞMALARINI VE GRUP AYNA’YI KONUŞTUK.

Geçtiğimiz günlerde Bornova 6:45 Kaybedenler kulübü mekanı çok ağır ve muhteşem bir grup ağırladı. Konser alanında adım atacak yer yoktu. Hava muhalefeti çok kötü olmasına rağmen insanlar oturacak yer bulamadı ve şarkıları bağıra bağıra söyleyen insan seline şahit olduk. Grup Ayna’dan bahsediyorum.

Tam tamına 20 küsür yıl önce ‘Gittiğin Yağmurla Gel’ albümüyle yola çıktılar. Şarkıları dillere dolandı. Bütün konserlerde ezbere şarkıları söylenen çok nadir gruplardan bir tanesi. Gerek Türkiye’de gerekse tüm Dünya’da yüzlerce konser verdiler. Grup Solisti sevgili Erhan Güleryüz o ne kadar kabul etmese de şairane kimliği var, kitapları var, aynı zamanda şarkı sözlerini yazıyor, müziğini besteliyor, senfoni yazıyor, senarist, oyuncu, yapımcı, aranjör, sadece kendisine değil popüler müzikte onlarca yorumcunun albümüne besteler veriyor. Türkiye’de böylesine muazzam meziyetlere sahip parmakla sayılacak kadar az insanlardan. İşte onlardan biri Grup solisti Sayın Erhan Güleryüz. Kendisi ile siz değerli okuyucularımız için keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Merhaba Erhan Bey öncelikle kelamınızdan, zamanınızdan bana da biraz ayırdığınız için teşekkür ederim. Nasılsınız öncelikle sizi tanıyarak başlayalım kimdir, Erhan Güleryüz? Nerelidir, bir günü nasıl geçer? Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Merhaba Aslı Hanım. İstanbul doğumluyum ama nerede doğduğumuzun pek bir önemi kalmadı. 20 küsür yıldır Ayna grubu ile Türkiye’ yi köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir, dünyayı da tabi ki keza öyle bütün ülkeleri hemen hemen dolaştık şimdiye kadar. Yaklaşık 2700 konsere yakın konser vermiş bir müzisyenim Ayna grubu ile beraber. İzmir benim için önemli bir şehir üniversiteyi 16 yaşında İzmir de başladım. Ege Üniv. şuan Alsancak rektörlüğü binasında idi. 16 yaşında İzmir le tanıştım ve 6 yıl İzmir’de kaldım. Bir günü anlatacak olursam; konser varsa yollarda, havaalanlarında, otel odalarında oluyoruz genelde dinlene dinlene çünkü sahne çok yorucu bir atmosfer. 2-2,5 saat performans sergiliyoruz. Çıktığınız konserlerde sesinizin ve fiziğinizin sağlıklı olması gerekiyor. Hepinizin bildiği gibi Ayna’nın 20. Yılını geçtik hatta 20. yılın ilk albümünü çıktı 20.1 diye şimdi konserlerden arta kalan zamanlarda stüdyodayız grup olarak ardı sıra 2 tane plak çalışması yapacağız. İlgili klipler olacak. Bütün her şeyimiz müzik şuanda.

Şimdiki yeni kuşak diğer grupları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Grupları çok daha kalıcı buluyor ve takdir ediyorum. Özellikle de biraz meşhur olmayan gruplar.

Grup müziği her zaman çok çok önemlidir. 1996 Yılında çıktığımızda ödül törenlerinde daha en iyi grup ödülü yoktu. Gittiğin yağmurla gel albümü ile o dönemin ticari koşullarında, o dönemin müzik endüstrisi koşullarında demek ki gruplarda milyon üzerinde satış yapabiliyorlar gibi bir fotoğraf çıktı. Ödül törenlerinde en iyi grup ödülleri de eklendi Ayna sayesinde. Öyle olunca Türkiye de gurup müziği gelişti. Grup müziği son derece zordur. Sahnede olan birden çok müzisyen arkadaşınızla sadece sahne değil aile olmak zorundasınız. 15-20 kişilik bir ekiple binlerce kilometre yol yapacaksınız ve 20 yıl durmadan konser vereceksiniz burada kardeşlik bağı olduğu takdirde tabi ki çatışmalar olacaktır. O Çatışmalar olmayınca da insan gelişemiyor. Repertuar olsun, saund olsun bazı çatışmaları yaşarsınız ama dostluk kardeşlik bağı olduğu takdirde dağılmadan yol alabilme şansınız oluyor. Şuan ki gruplar ile ilgili olarakta; İyi müziği grupların yaptığını düşünüyorum. Makinadan çıkma bir takım teknolojinin getirdiği avantajları kullanarak sesi olmayan insanlara şarkıcı diye televizyonlara çıkarınca o iyi müzik olmuyor. Müziğin içindeki o söylemde önemli, anlatmak istediğiniz bir şey varsa söylenmemiş bir şey varsa değerli bulduğunuz bir şey varsa paylaşın derim. Bu müzik olur tiyatro olur heykel resim olur mimari olur söylemek istediğiniz bir şey var mı? O donanım ve birikimi kendinizde hissediyor musunuz? Gruplarda bunu yakalamak daha kolay oluyor, çünkü içsel çatışma grup arkadaşlarınızla son noktayı koyma çatışması değil çok daha zorlu olduğun da ince eleyip sıkı dokuyorsunuz. Grupları çok daha kalıcı buluyor ve takdir ediyorum. Özellikle de biraz meşhur olmayan gruplar.

Geçen yıllarda kaybettiğiniz grup arkadaşınız Cemil Bey'den de bahsedelim mi? Birçok şey yazılıp çizildi o konulara hiç girmeyeceğim rahmet diliyorum sadece duygularınızı almak istiyorum?

Aslı Hanım az önce kulise geldiniz. (Kuliste ne kadar samimi bir ortam olduğunu gözlerimle gördüm) Üniversite arkadaşlarımdı çoğu. Tam 80 lı yıllar sonrası üniversiteye başladık. O dönemde ülkemizin 80 ihtilali sonrası bambaşka bir ruh hali vardı. Bizde küçük çocuklar olarak birbirimize çok bağlı kaldık. Aradan geçen yıllar hiçbir dostluğumuzu zedelemedi. Türkiye’nin neresine gidersem gideyim Dünyada da üniversite arkadaşlarımla hep görüşüyoruz. Cemil benim için tabi ki 16 yaşından itibaren can dostum olmuştur. 6 küsür yıl oldu aramızdan ayrılalı. 20 Kasım da vefat etmişti Cemil’i çok özlüyoruz. Cemil Ayna’nın kuruluşundan itibaren ilk 6 yıl yanımızda oldu. 2002 Yılında gruptan ayrıldı. 2002 de ayrıldığında daha farklı bir şeyler yapmak istedi sonrasında rahmetli olmadan 2 yıl evveline kadar oturduk “Cemil” hadi artık dedim sana bir solo albüm yapalım. Stüdyo ya girdik çalıştık. 2-3 tane şarkı kaydettik akabinde gruba geçiş yapacaktı. Hastalığı lüks etti. Ama ne yazık ki yazısı o kadardı. Onun eksikliğini daima hissediyorum. Çok özlüyoruz…

Şu an ki müzik kalitesi bakımından nasıl buluyorsunuz ülkemizi? Magazinsel gibi görünen müzik türleri çıktı ortaya. Açıkçası anlaşılması zor müzikler mevsimlik. Bunlar için ne dersiniz?

Herkesin müzik yapabilmesi gerektiğini düşünüyorum fakat her yaptığınız şarkıyı yada yazdığınız şiiri yada sözü paylaşmak durumunda değilsiniz. Boğaz dokuz boğumludur derim ben birikim donanım gerekiyor. Sinema da çok önemli bir cümle vardır. Gerçekten 7500 tane klasik romanı okumadıysanız senaryo yazmaya sakın oturmayın! Böyle ana bir cümle var. Dünya standartlarının kabul ettiği bu senaryo ile ilgili en azından böyle bir tanım vardır. Dünya müziğini Türk Halk müziğini, Anadolu’nun kültürünü, Türk sanat musikisini yakın dönem Türk sanat müziğini elbet pop müziği v.s… yi dünya içerisinde yeterince kadar takip etmediyseniz henüz yaptığınız bir şarkıyı belki de sizden çok evvel başka birisi yapmış olabilir. Şuanda böyle bir donanımsızlıktan kaynaklı, çalışmamaktan kaynaklı bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Çok uzun süLredir radyo dinlemiyorum. Televizyon zaten evimde yok. Ne yalan söyleyeyim Aslı Hanım pek iyi görmüyorum.

Göz bebeğim diye bir tabir vardır camianız da sizin de gözbebeğim dediğiniz eserleriniz nelerdir?

Biten bir sanat eseri olmamıştır dünyada.

Dünyada bitmiş tek bir tane bile sanat eseri yoktur. Hiçbir şekilde imkân da yoktur çünkü daima bir üstü daha üstü daha daha üstü olur böyledir bu. Bende şimdiye kadar çok fazla beste üretmiş müzisyen olduğumu söyleyebilirim salt popüler müzik anlamında değil form olarak birçok müzik türlerinde çok büyük ilgim ve sevgim var. 3 tane senfoni yazdım mesela. Sanat müziğini çok seviyorum, Halk müziğini çok seviyorum. Hak müziğinin formu farklıdır mesela batı notalarından farklı bir yapısı vardır sanat müziği de keza öyle. O tür eserlerde üretmeye çalışıyorum ama şudur benim gözbebeğim diyebileceğim hiç bir şey yok. 1500 beste 3 senfoni den geriye kalan sadece sözlerini hatırlayıp hatırlamadığımla alakalı durum var. Biten bir sanat eseri olmamıştır dünyada.

Yazın yolculuğuna dâhilsiniz bunu biliyorum Şiir kitaplarınız var. Hatta edebi radyo programları yaptığınızı duymuştum. Biraz o ruh dünyasından bahsedebilir misiniz? Yazma eşrefleriniz v.s Sahne ile arasın da ki köprü? Daha bir şanslı olduğunuzu düşünüyorum. Bu çok özel bir meziyet. Bu edinim bestelerinize nasıl yansıyor?

Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum. Ben onlara şiir değil şiircik diyorum Aslı Hanım 22 yıldır 4 kitabım çıktı yakınlarda da sürpriz bir çalışma yapacağım. Şairlik öyle kolay değil apolet değil ki takasın. Dünya ve Türk edebiyatını biliyorsanız çok iddialı bir söylemdir şairlik sözcüğü. Şair gibi yaşamadığınız sürece şair olamazsınız. TRT FM de çok uzun yıllar edebiyat programı yaptım. Şiir benim için çok önemli. Hatta sıralama olarak Öykü, şiir, şarkı sözü en son. İnsan sevdiği şeyin peşinden koşarmış ben çocukluğumdan beri öykü, hikâye, masal, roman okumayı seviyorum. Mümkün olduğunca çok okumayı okudukça ne kadar az bildiğimi anlamayı seviyorum.

Sevenleriniz sizi yeni albümünüzle ne zaman görecek? Konserleriniz devam ediyor mu?

Ben boş bir hayat yaşamak istemiyorum. Hayatı anlamlandırmamız gerekiyor.

Şuanda biz çok yeni ve güzel bir hazırlık dönemi atlattık. Bu 20. Yıla has 3 plaklık bir çalışma bitti. İlk plağı çıktık önümüzdeki günlerde ikinci plak, tahmin ediyorum çok kısa bir aralıktan sonra üçüncü plağı da çıkaracağız. Aralara sıfır singlelar, yeni yaptığımız şarkılar var onları da çıkaracağız. Konserlerde devam edecek. Bu yıl böyle bir form değişikliği yaptık. Normalde kapalı mekanlarda pek çalan bir grup değiliz hatta 20 küsür yıldır büyük meydanlar, stadyumlar gibi yerlerde konser yapıyorduk, gerek terör gerek ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumdan kaynaklı artık o türlü büyük halk konserlerine valilikler ve Belediyeler pek yanaşmıyorlar. Biz de bu yıl böyle bir karar aldık. Artık böyle güzel konser salonlarında daha küçükte olsa daha samimi ama gerçekten sizi sevenlerin bir arada olduğu yerlerde konser verme kararı aldık İzmir, Ankara, Çanakkale, Sivas, Antalya, Edirne, Kuşadası diye devam edecek…

İleriye dönük müzik piyasasında kariyer hedefleriniz?

Biz Ayna grubu olarak çıktığımızda şöyle bir söylemimiz oldu 67 milyona müzik yapacağız dedik. O dönem ülkemizin nüfusu 67 milyondu. Şimdi dolaylı dolaysız belki 83 milyona vardık sanırım dışarıdan gelenler ile birlikte. Ben onu birazcık daha geliştirmek durumunda kaldım çünkü 67 milyona müzik yapacağız diye yola çıktığımızda biz böylesi bir yol olacağını, böylesi bir okulda eğitim göreceğimizi düşünmemiştim. Sadece sevdiğimiz müziği yapalım insanlarda severlerse paylaşırız gibi yaklaşımımız vardı ama çok güzel bir tepkiyle karşılaştık. Bir anda konserler vasıtasıyla hem Türkiye’yi defalarca turlamak durumunda kaldık hem ülke insanımızı şehir şehir, köy köy, kasaba kasaba, görme ve tanıma şansını elde ettik hem de dünyayı tanıma şansı elde ettik. Yaptığımız müzik, elbette ben İngilizce şarkı da yazıyorum ama Ayna da daima Türkçe sözlü müzik yapıyoruz. Şuanda bizim hedefimiz dünyada Türkçe konuşan 350 milyon kişiye ulaşabilmek. Kalıcı türküleşmiş bir şeyler bırakabilmek geriye. Hayat su gibi akıp gidiyor geride bıraktıklarınız sizin isminiz geçmese bile sizin için hayatın içini dolduran anlamlar oluyor. Ben boş bir hayat yaşamak istemiyorum. Hayatı anlamlandırmamız gerekiyor.

Eminim çok merak edenler vardır bu soruyu? 90’larda gözlüklerinizle hafızalara kazındınız. Kimisinin Adı değiştirilir piyasada size de gözlük tak gizemlimi ol dediler? Nereden çıkmıştı bu imaj? Müzik yapmaya başladığınız ilk zamanlar sizin popüler olmaktan kaçtığınızı, popüler olmayı istemediğinizi duymuştum. Şöhreti adım adım çıkan bir insana tezat bir durum değil mi sizce? Var mıydı böyle bir şey? Varsa neydi sebebi?

Türkiye’de ünlü olmanın çok büyük bir dezavantajı olduğunu düşünüyorum. Ben sokaktan besleniyorum Aslı Hanım. Sokakta şöhretli bir adam olarak oturduğunuzda köy kıraathanesine samimiyetten uzak ne olursa olsun popülaritenin getirdiği esas sıkıntıların bütün üretenlerin yaşadığını düşünüyorum. Çok daha kısıtlanmış bir hayatta yaşayacağıma normalde İstanbul da İstiklal caddesinde gözlüğümü çıkartıp üstüme eşofmanımı çektiğimde hiç kimse tulupta aaa Ayna grubu falan demiyor ya da Erhan Güleryüz demiyor. Bu benim için çok önemli özgürlük. Şöhretin sıkıntısını üstümde taşımadığımdan insanlarla çok daha düzgün, samimi dostluklar, sohbetler kurabilmeme yol açıyor gittiğimiz şehirlerde. Gözlükte bunla alakalı bir durum. Şöhret iyi bir şey değil!

Müzikle ilgilenmek isteyen gençlere, genç yeteneklere neler tavsiye edersiniz?

En en önemlisi iyi insan olmak.

İlk öncelikle müzik çok fazla yorucu, çok yüksek sevgiye dayalı, emek isteyen bir iş fakat hangi işi yaparsanız yapın ilk önce çok iyi düşünen çok sevgi dolu iyi kalpli insanlar olun. Ülkemizde ve dünyada yaşanan birçok şeye baktığımızda yeteneklerin ya da ürünlerin insan davranışında engel olmadığını görüyoruz eğitiminde… Çok eğitimli bir öğrenci daha geçen haftalarda biliyorsunuz korkunç bir cinayete imza attı ve ilk önce iyi insan olsunlar. Sevgi dolu olsunlar birbirlerini sevsinler öfkeden uzak olsunlar. Ondan sonra müzik zaten yapılacak bir şey en en en önemlisi iyi insan olmak.

RÖPORTAJ: ASLI M. SARI