YouTube kanallarından yayınladıkları şarkıları ile büyük bir hayran kitlesine sahip olan iki kardeş İpek Demir ve Mert Demir, her geçen gün daha fazla kişi tarafından tanınmaya devam ediyor. 

Hem sahne performansları hem de kuruculuğunu başlatmış oldukları Med Cezir Orkestrası ile müzik yolculuklarına devam bu iki kardeş, sahnedeki performansları ve evde çektikleri klip görüntüleri ile ülkemize de bambaşka bir soluk getirdi. "UNUTUVERDİM" ve "BAŞIMIN TATLI BELASI" adlı şarkılarıyla milyonlara ulaşan ikili, geçtiğimiz hafta 90'lı yılların efsane şarkılardan biri olan Emrah'ın seslendirdiği "BELALIM BENİM" ile karşımıza çıktı.2018’in ilk Çarşamba söyleşisi için ben de İpek & Mert ile bir araya geldim.  Şimdi sizlerle…

 Merhaba İpek ve Mert nasılsınız?

İpek: Çok teşekkür ederiz Elif, iyiyiz. Yayınladığımız, icra ettiğimiz eserler her geçen gün daha da artarak güzel tepkiler toplamaya devam ediyor. Bunun sevincini ve heyecanını yaşıyoruz.

90'ların sonunda Sevgili Emrah'tan dinlediğimiz "Belalım Benim" şarkısını kendi tarzınızda yeniden yorumladınız. Bu yeni çalışma için neler söylersiniz?

Mert: Çok değerli söz yazarı, besteci ve yorumcu Emrah'ın birbirinden unutulmaz ve hepimizin gönlünde yer etmiş çok sayıda eseri var. "Belalım Benim" de bizim için gerçekten çok özel bir şarkı, sahnelerimizde çok sık seslendirdiğimiz ve her zaman enerjisini olduğu gibi dinleyenlere geçirebilen kuvvetli bir şarkı. Açıkçası çok uzun zamandır kendi lezzetimizi katarak yorumlamayı istiyorduk, yeni kısmet oldu çok da güzel oldu tepkiler şimdiden çok güzel.

En son "Unutuverdim" adlı parçayla milyonlarca izlenme ve beğeni topladınız. Bu muhteşem bir duygu olmalı öyle değil mi?

 İpek: Aslında bu bizim planladığımız, öngörerek yaptığımız bir çalışma değildi. Sahnelerimizde söylediğimiz ve çok büyük ilgi gören şarkılarımız var. "Unutuverdim" de onlardan biriydi. Bu şarkıyı dinlemeye gelenler ilk başta canlı olarak çektikleri performanslarımızı YouTube'a koymaya başladılar. Ve bize "Bu şarkının bir kaydı olsa da arabalarımızda, evimizde de dinlesek" dediler. Biz de bunun üzerine evimizde kendi imkanlarımızla tamamen amatör amaçla bir klip çektik ve bu kaydı yaptık. Şarkı beklentimizin ötesine geçti ve dilden dile dolanmaya, kendi kendine başladı. İşte böyle…

 "Sorun, çözüm olarak karşımıza geldi"

‘Unutuverdim’ eserinin sahibi Sayın Ayşe Birgül Yılmaz hanımefendi evde aldığımız bu kaydı dinlediğinde, bize ulaşıp sitemkar bir dille "Şarkıyı izin almadan nasıl albüm çıkartıp yayınladınız, klip bile çekmişsiniz dedi" diyen Mert Demir, "Ayşe Hanım'a devamında aslında bunun evde aldığımız bir kayıt olduğunu, tamamen amatörce hazırlayıp bir albüm vs. söz konusu olmadığını söyledik. Sonrasında sağ olsun kendisi de bu kadar beğenilmesine şaşırarak 'o zaman neden siz yapmıyorsunuz bu şarkıyı çocuklar?' diyerek bize destek ve ön ayak oldu, kendisi o günden beri bizim Ayşe Ablamızdır." şeklinde konuştu.

Şarkı Ebru Gündeş'in en güzel şarkılarından biri ama çok gün yüzüne çıkamayan bir şarkıydı. Sahnelerinize taşımak nasıl aklınıza geldi?

İpek: Benim inancıma göre şarkıcı öyle biri olmalı ki topluma her zaman hazır olanı sunmak değil de derinlerde saklanmış güzellikleri de araştırıp kendi tarzıyla harmanlayarak sunabilen biri olmalıdır. Bu nedenle biz çoğu şarkıyı deşen insanlarız. Sayın Ebru Gündeş'i de çok severiz. Sahnelerimizde de şarkılarını çokça seslendiririz. Bizim cover olarak hazırladığımız hali de malum orijinalinden çok farklı oldu. Bizler elbette biliyoruz, dinliyorduk şarkıyı ama yeni jenerasyon (kuşak) için baktığımızda, büyük bir çoğunluk ‘Unutuverdim'i sıfır bir şarkı olarak dinlemeye başladı. O yüzden yeni bir şarkı ilgisi gördü. Orijinalinden de tamamen farklı bir düzenleme olduğu için, bu da ayrı bir ilgi topladı diyebilirim. 

Aynı zamanda "Kriz" adlı parçanız da çıktı. Bu şarkının hitap ettiği biri ya da hikayesi var mı?

Mert: "Kriz" şarkısı çok sevgili dostumuz ve sanatçı arkadaşımız Arif Akpınar'ın bestesi.  Aynı şekilde yine kanalımızda bulunan ve sene başında yayınladığımız albümde de bulunan "Gitme Dur" da Arif'e ait bir şarkı. O da 8,5 milyonu aşkın bir izlenmeye ulaştı. “Gitme Dur”u bana düğün hediyesi olarak verdi.  Tabii ben rahat durmadım ve "Kriz" içinde yüzsüzlük yaparak onu da istemeye, sürekli taciz etmeye başladım. Ve nihayet "Kriz" adlı şarkı da bize kısmet oldu. Arif'in bana göre besteci yönünün en önemli özelliği, günümüz dilini kuvvetli edebi tarafıyla harmanlayarak ve aynı zamanda kimseyi de rahatsız etmeden o "Atarlı" dediğimiz tabirleri çok yerinde kullanması oluyor. Şarkının Hikayesine gelince aslında bestecisi Arif'e sormak lazım, çok tuhaf ama biz de hiç sormamışız. Şimdi fark ediyorum.  Yıllardır dinleyip bildiğimiz için o detayı atladık herhalde. Biz şarkıyı ilk dinlediğimizden beri çok sevdik. Şarkıyı sahnelerimizde söylediğimizde de çok istek alıyordu.

Milyonlara ulaşmanın en büyük sırrını açıkladılar: 

 Sahne bizim birebir nabız yokladığımız tek yer diyen İpek & Mert ikilisi, "Paylaştığımız, yayınladığımız her şarkıyı önce canlı olarak insanlarla sahne üstünde paylaşıyoruz. Ve devamında o kalpten kalbe giden akışı hissedebiliyor muyuz buna bakarak karar veriyoruz.  Çok formülü olan bir şey olduğunu düşünmüyoruz önemli olan samimi olmak ve yüreklere dokunmak. Bizce Milyonlara ulaşmanın sırrı bu olmalı" dediler… 

Şarkılarınız nasıl tepkiler alıyor, gelen tepkilerden memnun musunuz? 

İpek: Aslında insanlar Akustik yani müzik için doğan şeyleri daha fazla seviyorlar Elif. Sanki şu andaki trend bu. Zamanında yapılmış birçok güzel eser var  ama onlarında yeniden aranje edilmesi gerekebiliyor. Yeni, güncel enstrümanlarla, kulağımızın alıştığı şekilde dinlemek istiyor insanlar.  Bu nedenle o lezzeti daha çok seviyorlar.  Bizim şarkılarımız da ağırlıklı olarak bu kategoride olduğu için insanlar daha çok sahiplendi. Tek tılsımı bu aslında! Mesela sözü ve müziği bana ait "Yalan Oldu" diye bir şarkımız var. Baktığınızda diğerlerinden daha az biliniyor fakat o bile hiç klibi, videosu olmadığı halde 500.000'e yakın izlendi. Daha ne diyebilirim ki…

"Dokunma Bana" adlı parçanızı hem Türkçe hem Arapça olarak seslendirdiniz. Arapça'yı bu kadar iyi söylemek nerden geliyor?

Mert: İpek'te şöyle bir şey var Elif, herhangi bir dildeki şarkıyı dinlediğinde hemen onu aynı aksana çok yakın şekilde seslendirebiliyor. Bu onun gerçekten insanüstü özelliklerinden biri diyebilirim. Sahnelerimizde elimizden geldiğince yabancı şarkılara da yer veriyoruz. İngilizce, İspanyolca, Fransızca, İbranice, İtalyanca, Rumca gibi pek çok dilde şarkılar söylüyoruz. Bunlar arasında Arapça da çok uzak olduğumuz bir dil değil. Bu da hem misafirlerimizi şaşırtıyor hem de çok olumlu tepkiler alıyoruz. "Dokunma Bana" aslında Lübnan Asıllı bizim de hayranlıkla takip ettiğimiz Arap şarkıcı Elissa'nın seslendirdiği bir şarkıydı. Türkçe sözlerini Sinan Akçıl'ın yazdığı ve Zeynep Casalini'nin 2006 yılında yorumladığı "Dokunma Bana" adıyla ülkemizde yayınlandı. Sevgili eşim Sinem Demir bu şarkıyı çok sever ve dinlerdi. İpek'in söylemesini istedi ve bizim tarzımızla bambaşka bir hal aldı. Bizler kendi müzik zevkimiz anlamında da zaten bilgisayar müdahalesi ve benzeri doğallığı bozan süslü şeyleri çok sevmiyoruz. Tabii bunda dinlediğimiz müzik türlerinin de etkisi var. Bu nedenle olabildiğince her yerde ve her koşulda aynı performansla sergileyebileceğimiz aranjeler yapmaya gayret ediyoruz. Bu da onlardan bir tanesi oldu ve çok güzel çok ilginç yorumlar geliyor, Arapça yorumlar geldi ve bazılarını çeviri yoluyla okuyoruz 

Ne gibi yorumlar geliyor mesela, içerisinde komik olanlar var mı?

Mert: Olmaz mı Elif. Hemen ilk aklımıza gelen şöyle bir yorum vardı. "Türkiye bitti şimdi de Suriyeliler için mi şarkılar hazırlamaya başladınız" şeklinde. İçlerinde birbirlerine ilan-ı Aşk eden sevgililer, aşk acısı çekenler içindekileri yorum kısmına döküp bir nebze deşarj olması vb. Aslında genel anlamda çok güzel tepkiler geliyor bunu da görmek elbette bize çok büyük mutluluk veriyor. 

Bir de unutulmaz şarkılardan "Başımın Tatlı Belası" şarkı var. Çok sevilen şarkılardan biri ve İpek'ciğim senin o güzel sesin ile dinlettikçe dinletiyor şarkı kendini. Ne diyeceksin?

İpek: Selami Şahin'in çok özel ve güzel bir eseri  olan bu şarkı, zamanında Sinan Özen, Aşkın Nur Yengi ve daha adını sayamadığım birçok sanatçı büyüğümüz tarafından hep seslendirildi. Sahnelerimizde söylediğimizde çok beğenildi ve yine aynı şekilde paylaşıldı. Selami Bey, eseri paylaştığımız günün ertesi günü bize ulaşarak tebriklerini, teşekkürlerini ileterek bizi çok onurlandırdı ve devamında kendi hesabından paylaştı. Bize öyle bir destekte bulundu ve eşi Sayın Didem Hanım bana özel olarak ulaştı, "bu şarkı benim için bestelenmiş bir şarkıdır ama sizin yaptığınız hali daha da çok hoşuma gitti" şeklinde yazdı.  Tabii ki çok gururlandık. Sizler aracılığınız ile de kendilerine tekrar teşekkürlerimizi iletiyoruz. 

Milyonlara ulaşan YouTube kanalınız var.  Neler söylersiniz bu kanalla ilgili?

Mert: Bu soruyu sorduğun için teşekkür ediyorum. Biz ticari amaçla bir kanal açmadık, gerektiği için açmış bulunduk aslında. Açıkçası 2014 yılında hali hazırda devam ettiğimiz orkestra ekibimizin ve ikili olarak sahne performanslarımızın bulunduğu bir video arşivi olarak kullanıyorduk. YouTube'da biliyorsunuz zaten bir hesabınız gereği kanal açmanız gerekiyor. "Unutuverdim" şarkımız da tahmin ettiğimizin de üzerinde beğeni alınca, izlenmelerin kolay olması ve herkesin videolarımıza tek bir yerden ulaşabilmesi noktasında bu kanalımız yayına girmiş oldu. Çünkü onun öncesinde hep Facebook'da paylaşıyorduk. Yani kanal açalım da video yükleyip YouTuber olalım gibi bir gayemiz hiç olmadı. Bizimkisi tam tersi oldu... 

Fakat artık o kadar çok YouTube kanalı var ki insanlar ne izleyeceğini şaşırıyor ve o arada iyiler kayboluyor siz ne düşünüyorsunuz?

Mert: Bu işe çokça emek veren, iyi müzisyenler maalesef son dönemin getirdiği YouTube kirliliğinden yer bulamıyor gerçekten bu doğru. Biz 13 seneyi aşkın zamandır sahne yapıyoruz Elif. Videoları yükleyip sonra sahnede yer bulan kişiler olmadık. Zaten uzun zamandır sahne üzerinde olan ve müzik trafiğimizi oluşturduğumuz bir noktadaydık. Sahne aldığımız bir çok farklı mekan var. Bunlar dışında şehir dışı ve yurt dışı konserlerimiz, çeşitli galalarımız, organizasyonlarımız oluyor. Sahneye verilen yıllar neticesinde kazanılmış bir dinleyici kitlemiz var ve çoğunluğu da bunlar oluşturuyor.  Tüm bunlar üzerine sosyal medya aslında çok daha fazla insana ulaşmamıza vesile olan bir çiçek gibi oldu.  

Bu kadar sahne demişken sahnelerinizde mutlaka okuduğunuz şarkılara değinebilir miyiz?

İpek: En sevdiklerimden Sezen Aksu- Vazgeçtim, Yıldız Tilbe- Delikanlım, Geçer- Sezen Aksu, Sıla- Vur Kadehi Ustam ve daha niceleri… Bu şarkılar insanı sıkmayan şarkılar. Hani bazen dönem şarkılarını bir kere iki kere söyledikten sonra sıkılabiliyorsun ama bazı şarkılardan hiç sıkılmıyorsun. Mesela Sezen Aksu “Vazgeçtim” şarkısından ben yıllarca belki her sahnede istisnasız söylüyoruz ama sıkılmıyorum. Yıldız Tilbe’nin öyle Kenan Doğulu’nun öyle çok güzel şarkıları var. Şöyle düşünecek olursanız haftanın 3-4 günü biz sahne alıyoruz ve çok sık şarkı icra ediyoruz. Tabii buna bağlı olarak daha kolay sıkılıyoruz normal bir dinleyiciye göre. İşte bazı şarkılar öyle ki ne yaparsanız yapın, yüreğinize her seferinde aynı etkiyle işleyebiliyor. Yukarıda saydıklarım gerçekten "büyük" şarkılar. 

O zaman sahnelere ve performanslara geçelim istiyorum nerelerde sahne aldığınızı da söyleyelim belki gelmek isteyenler olur?

Mert: Biz olabildiğince ve elimizden geldiğince herkesle buluşmaya gayret ediyoruz. Ülkemizde ve yurt dışında da konserlere, turnelere gidiyoruz. Bu konser programımızın dışında,  İstanbul'da her kesime hitap eden mekanlarda düzenli sahne programları yapıyoruz. Bunlar içinde Pazartesi günleri  Güneşli'de bulunan Fabrika's Cafe mesela özellikle öğrenci ve daha genç yaştaki dinleyicilerimizin çok rahatlıkla gelebildiği sıcacık bir yer. Çarşamba günleri Bakırköy'de "Ray Gusto" ve Cuma günleri de "Büyükçekmece Babacan Bistro Life" da sahne programımız var. Bu arada Yılbaşı akşamı da muhteşem bir programla "Babacan Bistro Life" daydık. Hepsinin konumlarını ve bilgilerini bizim sosyal medya adreslerimizde ve internet sayfalarımızda paylaşıyoruz. Bunlar haricinde özel galalarımızın ya da turnelerimizin bilgisini yine sosyal medya hesaplarımızda paylaşıyoruz. Dinleyicilerimizin takip etmeleri yeterlidir.

 

Sesini dinlendirmek için bir şey yapıyor musun İpek?

İpek: Mesela hiç konuşmuyorum Elif. Çok sağlıklı besleniyorum, dışarıdan yemek yememeye çalışıyorum. Spor çok önemli benim için, yürüyüş yapıyorum. Bunların dışında 8 saat mutlaka uyuyorum. Ömür boyu bu işi yapmak istiyorum, kaybetmek ve bırakmak istemiyorum o yüzden bu kurallara dikkat ediyorum.

Siz kardeşsiniz. Ağabey - Kardeş olmanın zorlukları oluyor mu beraber iş yaparken?

İpek: Daha çok kolaylıkları oluyor sanki… Eğer arkadaş olarak bu yola baş koysaydık daha kolay kopma noktasına gelebilirdik. Kardeş olunca bu değişiyor. Evde mesela kavga edip rest çekip çıksak bile akşam olunca, aynı sofraya oturuyorsun. Kendi canından olunca kızgınlık küskünlük çok da sürmüyor. Gülüyorsun geçiyorsun. İkimizde de mükemmeliyetçi bir yapı söz konusu. İşimize çok özeniyoruz. Ve İyi ki kardeşiz iyi ki beraberiz…

Hanginiz daha kaprislisiniz?

Mert: Sorunun tam cevabı olmasa da İpek'in daha çok kuralları vardır diyebiliriz sanırım. Benim iş konusunda çok gergin bir yapım vardır, o ise biraz daha anlıktır...

İpek: Evet, ağabeyim son dakikaya kadar bekler, sabreder. Ben anlık patlarım. İkimizin de her insan gibi zor tarafları var ama ikimiz gerçekten iyi bir takımız.

Peki, sosyal hayatınız nasıl? Gündelik hayatta neler yapıyorsunuz?

İpek: Sosyal hayatımızın da aslında çoğunda beraberiz. Müzik benim hayatımın hep içinde ben arabada giderken bir şarkıyı çalışmak istiyorsam tekrar modunda belki 1 saat aynı şarkıyı dinliyorum. O benim işimin aslında görünmeyen bir parçası, dinlemem lazım. Bazen yürüyüş yaparken bir şarkıyı defalarca dinliyorum… Onun haricinde herkesin hayatında yaptığı küçük ama rahatlatıcı şeyleri yapıyorum. Sinemaya gitmek, kafeye de kahve içmek, arkadaşlarımla ve ailemle vakit geçirmek… 

Mert:  Eşimle, ailemle vakit geçiriyorum. Bunun dışında kendi ilgi alanlarım olan elektronik, bilgisayar, yazılım vb konularda projelerim var onlarla ilgilenmeyi çok seviyorum. Açık havada olmayı sabah erken uyanmayı çok severim. Arkadaşlarımla bir arada olmaktan da çok keyif alırım. Müzik dinlemeden herhalde ben de yaşayamam.

Bugüne gelene kadar ne tür zorluklarla karşılaştınız?

Mert: 1992'de babamızı kaybettik Elif. Allah onu başımızdan eksik etmesin annemiz her zaman başımızdaydı. Kardeş olarak hep omuz omuzaydık. İpek Jeoloji mühendisliği, ben ise makine mühendisliği okuduk. Lisedeyken çoğu genç gibi gitara heves ettim. Okul orkestrasına girdim. Sonra sahnelere başladım derken İpek'te ister istemez benimleydi. İlerleyen zamanda bu konuyu oturup konuştuk ve birlikte bu alanda yol almaya karar verdik. Bir orkestra kurduk (Med Cezir Orkestrası) ve onu oluşturana kadar, onu yeşertene kadar maddi manevi çok emek verdik. Ekipte kimseyi kendimizden ayrı tutmadık ve çok da güzel yerlere geldik. Üst üste 4 sene Dubai'de Cumhuriyet Bayramı Kutlamalarına Med Cezir Orkestrası olarak katıldık. Tıp bayramı kutlamalarından, çeşitli derneklere, kamu kuruluşları, çok büyük kurumsal organizasyonlarda sahnelerdeydik. Her şeyi o kadar çok dişimizle tırnağımızla yaptık ki bir sürü de macera biriktirdik. Cebimizdeki son parayla son otobüsün saatini kaçırmamak için sahne biter bitmez daha terimiz bile soğumadan kilometrelerce koşardık… Asla da erinmedik, hepsi çok ama çok güzel günlerdi...

"Sahneden bir hikaye"

Bu kadar samimi iki kardeşi bulmuşken soruyorum İpek yok mu sahneden komik bir hikayeniz? İpek, başlıyor anlatmaya; "Bundan 3-4 sene önce Elif. O zamanlar her cumartesi orkestra olarak sahne alıyoruz. Sahnede bir anda sesim gitti ve devam edemedim bir şekilde o program bitti. Sonra doktora gittim. Doktor bir hafta hiç şarkı söylememem gerektiğini söyledi. Bizim de o hafta cumartesi yine sahnemiz var ve iptal edemiyoruz. “Ne yapacağız” diye düşünürken, aldığımız sahne kayıtlarını düzenleyelim ve bir sahne performansı çıkaralım dedik. Sahne başladı. Sağ olsun montajı yapan arkadaş şarkı aralarında söylediğim coşturma kelimelerine dokunamamış. Bunu izlemeye gelenlerden biri fark etti. “Canlı söylemiyor bunlar” diye başladı mı! Sonra olaylar karışacak anladık ki Ağabeyim Mert devreye girdi ve şarkılara o devam etti. Şimdi hatırladıkça kahkahalarla gülüyoruz ekip arkadaşlarımızla ama çok gergin anlardı diyebilirim. 

Peki kendinize örnek aldığınız ya da rakip gördüğünüz isim var mı?

İpek: Bu yola başladığımız zamandan itibaren piyasada ciddi anlamda canlı müzik yapan birçok isim var olduğunu öğrendik. Bunların bazıları arkadaşlarımız da oldu. Dönüp baktığımızda o dönemde bizden ileride olup şimdi terazinin değiştiğini de gözlemliyoruz. Tabii ki takdir edenler, yürekten destekleyenler olduğu kadar imrenenler de var. Tabii bu çok güzel bir şey ayrıca kendimize örnek aldığımız tabi ki büyüklerimiz var. Bunların başında sevgili Bülent Özdemir ve Hande Dönmez ikilisi var. Onları çok beğeniyoruz. Kendileri de bize güzel dostluklarıyla her zaman destek olmuşlardır.

Şu sıralar en çok dinlediğiniz 5 şarkı?

Ziynet Sali - Ağlar Mıyım, Ağlamam

Sıla Gençoğlu - Muhbir

Harun Kolçak, Tarkan, Yıldız Tilbe ve Sezen Aksu'nun tüm şarkıları...

Instagram’da çok beğeni alıyorsunuz bunun için özel bir şey yapıyor musunuz ve sizi takip eden insanlarla aranız nasıl?

Bu aralar işaret dili ile şarkılar çok moda herhalde "Başımın Tatlı Belası" ve "Unutuverdim" bu konuda rekor kırmıştır. Yaptığımız her şeyi sürekli güncel tutmaya çalışıyoruz. Sosyal Medya ve yeni çalışma hazırlama, paylaşma konusunda aslında olmamız gerekenden biraz daha tembeliz ve bu konudaki tüm eleştirileri de dikkate alıyoruz. Yoğun çalışma tempomuz bizi gerçekten bazen zorluyor ama tabii buna bir bahane değil. Gelen yorumlara mümkün olduğunca cevap vermeye çalışıyoruz, hepsini tek tek okuyoruz. Herkese teşekkürler. 

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Öncelikle sana çok teşekkür ederiz Elif, çok keyifli bir söyleşiydi. Bizi seven ve destekleyen herkese ilgilerinden dolayı çok teşekkür ederiz. Onları çok seviyoruz ve onların desteklerini gördükçe çok mutlu oluyoruz. Daha güzel şarkılarda buluşmak dileğiyle...

İPEK DEMİR

Doğum Tarihi: 23.10.1987

Burcunuz: Akrep

En sevdiğiniz huyunuz: Çok disiplinli olmam

En sevmediğiniz huyunuz: Çok disiplinli olmam

Uğurlu sayın: 2-4

Uğurlu gün: Çarşamba

En sevdiğiniz renk: Beyaz 

En sevdiğiniz çizgi film: Şirinler

En sevdiğiniz söz: Yol açık yola çık

MERT DEMİR

Doğum Tarihi: 01.12.1983

Burcu: Yay

En sevdiği huyu: Dürüstlük

En sevmediği huyu: Gerginlik, Sabırsızlık

Uğurlu sayısı: 5

Uğurlu günü: Perşembe

En sevdiği renk: Mavi

En sevdiği çizgi film: Mickey Mouse

En sevdiği söz: Hayattaki her şey mutluluk içindir

Söyleşi: Elif Günay

Fotoğraf: Zeynep Aydın