ÖNCE VATAN GAZETESİNİN SEVGİLİ OKURLARI;
Sonbahar Mevsiminin sararan yapraklarını rüzgarın darbeleri ile alabildiğince uzaklara savurduğu, soğumaya yüz tutan günlerini ısıtmaya geldik evlerinize kocaman merhabamızla. Bugün ki Sohbet konuğum Eleştirmen, Yazar, Şair Sayın Kenan Koç Beyefendi.
Sayın Kenan Koç ile sosyal medya aracılığı ile tanıştık. Face sen nelere kadirsin diye bas bas bağırdım ve dedim ki sonra Allah’ım çok teşekkür ederim yarattığın kulun ve benimle karşılaştırdığın için. Hem şair, hem yazar, hem de eleştirmen, en önemlisi de sevgi yaşama nedeni. Daha ne olsun. Sayın Kenan Koç’a röportaj konuğum olur musunuz diye sordum, medeni cesaretimi topladım yelde uçuşan eteklerimin içine. Tok sesine rağmen yumuşacık evet dedi. Düştüm Samsun yollarına. .Güler yüzü ile karşıladı beni. Ben sordum sorularımı, kendisi cevapladı gülümseyen sesiyle. Sadece cevaplamakla kalmadı sorularımı, değerli engin tecrübelerini bilgilerini paylaştı benimle. Sorularımla kendisini terlettiğimi söyleyerek gülümsetti beni.  Sohbetimizin derinliğinde boğuldu zaman. En çabuk geçen zaman, en güzelidir diyerek teselli ettim kendimi. Hoşça kal güzel bir dilek ifadesi olmasına rağmen, hoşça kal derken burkuldum ilk defa.  
Ben noktasız, virgülsüz yazacağım yazacağım, siz sevgili okurlar da, ünlemlerle kazıyacaksınız yüreğinize Sayın Kenan Koç’u. Şunu öncelikle yazmak istiyorum; Bütün kadınların hep bir ağızdan  ‘’Siz gerçek misiniz’’ diye sorunuzu duyuyorum, duyuyoruz sorunuzun sahibi Sayın Kenan Koç ile birlikte. Allah’tan sonra sevgiye inanan bir erkek Sayın Kenan Koç. Maalesef diyerek anlatmaya başlıyorum. Maalesef diyorum dünyamızda sevgi denilince ilk akla kadınlar gelir. Oysa ayırmadan sadece insan diyebilmeyi ne çok isterdik. Sevgiye inanan, sevgisiz yaşamanın lanetli olduğunu savunan, sevgi olsun da başka bir şey olmasın diyenlerin cinsiyeti hep aynı, kadınlar.  Sevgiye doymuş bir kadın var mı diye bir soru tırmalar beynimizi. Sorarken biliriz, alırız aynı doğru cevabı. Yok, yokuz maalesef.
Aaa durun bir saniye. Şimdiye kadar yazdıklarımı çürüten bir çiftimiz var. Sayın Kenan Koç Beyefendi ve Sevgili eşi Sayın İlhan Koç Hanımefendi. Sayın Kenan Koç sevgiye sevdalı. Eşini görür görmez kıvılcım düşer yüreğine aşık olur. Büyür büyür, döner volkana, yangın yeridir yüreği artık. Adına sevgi der ve eşini hapseder gönlüne. Evlerinin çatısı sevgi ile örtülü, odalarında gezinen hava sevgi, nefeslerini sevgi diye alıp sevgi diye vermeleri, bahçelerine sevgi tohumları ekip, sevda çiçeklerini koklayan, cümlelerinin öznesi sevgi, eşyalarının hammaddesi sevgi, lokmalarını sevgi diye yutan yine sevgili Koç çifti. Çocuklarının mayası sevgi, hamuru sevda. Sevgiye inancının kanıtı. Yaşamın can suyu sevgi diye bağıran da yine Sayın Kenan Koç. Eşine olan sevgisi baş tacı. Yaşamı belirleyen ne varsa hepsine sevgisini esirgemeyen kocaman yürekli biri Sayın Kenan Koç. Her şeye rağmen sevgi, sevgi, sevgi diye ellerini açıp, kayan bir yıldız gördüğünde gökyüzünde,  gecenin bir vakti dilekler tutan harika bir erkek.
Soruyorum sevgili okurlar, Sayın Kenan Koç gibi başka bir erkeğe rastladınız mı?  İlk cevabı ben veriyorum izninizle; Rastlamadım maalesef. Çok olsunlar böylesi erkekler, bizler rastlamasak ta olur değil mi?
Sayın Kenan Koç lise yıllarında başladı karalamaya. Döktü yüreğinde ne varsa beyaz sayfalara. Çokça özünü sevgisini, bazen dizelere sığdırdı yüreğinin hiçbir yere sığmaz dediği yaşadıklarını, bazen de kurgular koştu imdadına hislerine tercüman olurcasına. Kendisi sustu, kalemi konuştu çığlık çığlığa yıllarca. Her şeye rağmen sevgiye inanarak yaşarken yoruldu ve küstü bir gün. Kalemi de sustu kendisi gibi zamansız.
Yıllar sonra sevgilisi Sayın İlhan Koç Hanımefendi gözlerinden rahatsızlanıyor. Doktor ameliyat olması gerektiğini söylüyor ve ameliyata giriyor sevgilisi. Hastaların canı acır ağrılardan, stresten. Ama en çok da yakınları etkilenir bu durumdan. Acırken, kanarlar. Hele ki sevgilisi eşiyse ameliyat olan hasta. Bekleme salonunda geçmez saatler, yerinde sayar yelkovan ve akrep sözleşmecesine. Sayın Kenan Koç bozar suskunluğunu, bu defa konuşturur parmaklarını cep telefonunun klavyesinde. Hastanenin soğuk bekleme salonunda yazar sevgilisine şiirini. ‘’Asılı Kaldım Gözlerinde’’ der dizelerinin sahibi sevdasına. Kapağının fotoğrafını eşinin gözleri ile süsleyerek bir kitap çıkarır ve ölümsüzleştirir sevgisini Sayın Kenan Koç. Yine can alıcı bir soru soruyorum, kaç erkek eşinin hasta gözlerine bir şiir yazar? Ve bir de kitap çıkarır sevgilisine sevgisini anlatır? İlk cevabı ben veriyorum yeniden izninizle, Sayın Kenan Koç.

ASILI KALDIM GÖZLERİNDE

O siyah gözlerde yakaladım sevdayı
Onlar da öğrendim yaşamayı
Bir köşesinde kıvrılıp yattım
Birlik oldu gözlerimiz öyle baktım
Gözlerinde asılı kaldım
 Neler gördük, neler yaşadık
Gündüzünde gecesinde
Bir ömürdü geçen birlikte
Hadi gayret emsalsiz kadınım
Hep yanı başındayım
Aç gözlerini aç dünyamıza
Asılı kaldım gözlerinde
Yeniden görmeliyiz yaşamı
Merhaba demeliyiz
Siyah gözlerinle…
Kenan Koç

Yeniden başlıyor yazmaya Sayın Kenan Koç. İlk kitabı Asılı Kaldım Gözlerinde. İkincisi, Çığlıkların Valsi. Üçüncüsü, Mana Aleminin Gücü. Dördüncüsü, Ya Hu ve Adem. Yayın aşamasında olan romanı Do Re Mi ve Es. Gökkuşağındaki Sevda isimli kitaplarını ilk defa bizlerle paylaşıyor. Ve de diyor ki  ‘’Dipnot; İddia ediyorum ki. Okuyan herkes ama herkes kendinden bir cümleye rastlayacak satır aralarında.’’ Böylesi güzel bir haberi bizimle paylaştığı için, gururluyuz, teşekkür ederiz.
Sayın Kenan Koç Samsun ili ve çevresinde, bazı televizyon kanallarında, basında zaman zaman sevgiyi ve kitaplarını coşkuyla anlatmak üzere konuk oluyor. İmza günlerini söyleşisiyle tadına doyulmayacak haz bırakıyor damaklarında konuklarının.
Sayın İlhan Koç Hanımefendinin (Sayın Kenan Koç’un İlkom’u) sevdalısı, Varol, Yeşim, Özlem’in yaslandıkları dağı, Ece, İpek, Poyraz Ateş’in ikinci baharı dedesi.
İçimizden Biri Sayın Kenan Koç Bende Bugün. Buyurun lütfen.

Merhaba. Hoş geldiniz. Kendinizi anlatır mısınız?

Merhaba. Hoş bulduk. 10 Ekim 1949 Çarşamba-Samsun doğumluyum. İlk ve Ortaokulu aynı ilçede, 1964 yılında Malatya Bölge Ziraat Okulunda okudum. 1967 yılının Haziran ayında ilçemde Tarım Müdürlüğünde Ziraat Teknisyeni olarak göreve başladım. Yirmi yıl burada görev yaptım. 1980 yılında Köy Yolları Birliği Başkanlığını beş yıl yürüttüm. 1987 yılında yine bir Haziran ayında Tarım İl Müdürlüğüne atandım. O arada Seracılık Yüksek Okulunu bitirerek tekniker oldum. AÖF İş İdaresini bitirerek İşletme diplomamı aldım. 1997 yılının yine Haziran ayında emekli oldum. Çeşitli dernek ve sosyal kuruluşlarda görev aldım. Halk Eğitim Tiyatro Temsil Kolu Başkanlığını yürüttüm. 1970 yılında görür görmez sevdalandığım, çiçeği burnunda öğretmen İlhan Sezgin ile hayatımın en doğru kararına imza attım.
Varol , Yeşim ve Özlem kızlarım. Ece, ipek ve Poyraz Ateş torunlarım. Burcu gelinim, Canmert damadım.

Hemen şimdi öğrenebileceğiniz bir şey olsa bu ne olurdu?

Hala hayatı öğrenmek olurdu.

Kendi kendine konuşanlar delimi?

Hayır. Kendi ile sohbet edebilen insanlar, öz eleştiri yapabilen insanlardır.

Hayat felsefeniz nedir?

Kimseyi kullanmamak, kendimi kullandırtmamak. Hilesiz, riyasız yaşamak.

Dünyaya ikinci kez gelme şansınız olsa, nasıl bir hayat yaşamak istersiniz?

Ailemden dolayı hayatımdan memnunum. Aynı hayatı yaşamak isterdim. İlave olarak maddi durumumun iyi olmasını isterdim.

Dünyada istediğiniz her türlü değişikliği yapabilecek kadar gücünüz olsa, sihirli değneğinizi dokunduracağınız şey ne olurdu?

Barış içinde yaşanılması. Barışın sağlanması için ne gerekiyorsa yapardım. Çocukların gülmesi, kadınların eşit haklarda yaşaması için uğraşırdım.

Tüm koşullar uygun olsa ve size bir iş kurma şansı verilse, nasıl bir şirketin patroniçesi/patronu olurdunuz?

Yayınevim olsun isterdim.

Yeteneklerinizi başka bir kişiyle değiştirme şansınız olsa, şu anda yaşayan, ya da bir zamanlar yaşamış olan hangi kişinin yeteneklerine sahip olmak isterdiniz?

Mevlana.

Çocukluğunuzda sizi en  çok mutlu eden kişiler ve olaylar kimlerdi ve de nelerdi?

Nihat Koç amcamdı. Pilot teğmendi. Üniforması ve elinde ki çantası ile her gördüğümde çok mutlu olurdum.

Sizi dünyanın en mutlu  insanı yapabilecek şey ne olabilir?

Eşimin, çocuklarımın ve torunlarımın yanımda olması.

Bugüne kadar attığınız en gururlu zafer çığlığı hangi başarınıza ait?

Emeğimin karşılığını aldığım kitaplarım.

Gözlerinizi dolduran en son olay nedir?

Torunumdan ayrılırken ağladım.

Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?

Çimento torbalarından yaptığımız sözde toplarımızla oynamayı özlüyorum.

Bir mucize olsa geçmişinizdeki hangi hatalarınızı düzeltmek istersiniz?

Hataysa eğer, merhametimi azaltmak isterdim.

Aklınıza her geldiğinde sizi gülümseten bir anınızı anlatır mısınız?

Altı yaşındaydım. Bir arkadaşım taş atıp başımı yarmıştı. Rahmetli babam da bizleri büyütürken atasözlerini kullanırdı zaman zaman. Sana taş atana ekmek at atasözünü kullanmış ki aklımda kalmış o sözü. Bizim zamanımızda fırından alınan ekmek çok olmazdı. Rahmetli

anneciğim kendisi yapardı ekmeğimizi onları yerdik. Fırından alınan ekmekler dilimler halinde bir tencerede olurdu. Anneciğim bazen birer dilim ekmek verirdi bize. Yine yemekte olduğumuz bir akşam, anneciğim ödülümüz bir dilim ekmeğimizi vermek üzere tencerenin

kapağını açtı tencere bomboş, bir dilim bile ekmek yok. Nerede ekmekler diye yüzümüze baktığında, açıkladım. Bugün arkadaşım taş attı ya bana, bende ona tencerede ki ekmekleri attım. Anneciğimin ve babacığımın yüzünde gülsek mi, ağlasak mı şaşkınlığı ile devam ettim

konuşmama. Ama babacığım sen söylemiştin bize sana taş atana ekmek at diye. Biliyorlardı sanki vereceğim bu cevabımı  güldüler bana. Daha sonra babacığım anlattı atasözünün gerçek anlamını.

Aklıma her geldiğinde katıla katıla gülerim bu anıma.

Çocukluk harikaymış, büyüdükçe daha iyi anladım.

Kalem ve kağıt desem?

Ben lise çağlarında notlar tuttum, şiirler yazdım. Yerel gazetelerde yazı ve şiirlerim yayınlandı. Uzun bir süre yazmadım. Veee, sevgili eşim ameliyata girdi. Bekleme salonunda çıkmasını beklerken yeniden yazmaya başladım, hem de telefonuma.

17-18 yaşlarınıza geri dönme şansınız olsa yine aynı hayatımı yaşardınız, yoksa başka bir hayat mı yaşardınız?

Aynı hayatımı yaşamak isterdim.

Kendinizi dünyanın en güçlü insanıymışçasına başarılı ve mağrur hissettiğiniz en son deneyiminiz nedir?

Evlatlarım, torunlarım ve yine kitaplarım.

Şu anda kişi olmanızda payı olduğunu düşündüğünüz kişiler kimler?

Öylesine değil, ölesiye sevgili eşim.

Çocukken ne olmak ve kim olmak isterdiniz?

Doktor olmak isterdim.

Gerçekleştirmeyi istediğiniz en büyük hayaliniz nedir? Ve gerçekleşti mi hayaliniz?

Dört katlı bir apartman yapmak. En üst katta eşim ve ben. Diğer katlarda çocuklarımın oturması ve bir arada mutlu yaşamak. Henüz gerçekleşmedi ama bekliyorum heyecanla, umutla.

TV Proğramcısı olsaydınız, nasıl bir proğram yapmak isterdiniz?

Sevgi üzerine, her şeye rağmen sevgiyi anlatan proğram yapmak isterdim.

Karşınızdaki kişiyi tanımak için hangi davranışına bakarsınız?

Vücut dilinin söylediklerine bakarım.

Birine ya da bir olaya sinirlendiğinizde tepkiniz ne olur?

Çok sert olur.

Kendinizde neleri değiştirmek istersiniz?

Sinirlerime hakim olmayı, daha sakin hareket edebilmeyi isterim.

Motive olmak için başvurduğunuz ilk yöntemler nelerdir?

Özel bir uygulamam yok. Yapmayı kafama koyduğum her bir şeyi yaparım. İstemem yeterli.

Sonsuza kadar yaşlanmayacaksınız diyelim, hangi yaşta kalmayı istersiniz?

Otuz beş yaşımda kalmayı isterdim.

Bu yıl hayatınızın sona ereceğini bilseniz, neyi daha farklı yaparsınız?

Bana böyle bir kesin hüküm verilse, elim kolum kalkmaz. İnzivaya çekilirim.

Akıl hocasına ihtiyaç duysanız, bu kim olurdu?

Milyon kere sevgili eşim.

Ölü ya da yaşayan biriyle tanışabilecek olsanız, bu kim olurdu? Ve ne sorardınız O’na?

Hz. Muhammed Peygamber Efendimiz. Müslümanlığı bu kadar keşmekeş hale getirilmesi karşısında dinimizi tekrar anlatmasını isterdim.

Başardığınız en zor şey neydi?

Maddi anlamda dibe vurduğum durumlardan, dik çıkabilmek.

Kendi paranız ile aldığınız ilk şey neydi?

Su satmıştım. Sakız almıştım.

Çekingen mi, yoksa atılgan mısınız?

Belli bir yaşa kadar çekingendim. Ama şimdi çok çok atılganım.

Kimi dört gözle bekliyorsunuz?

Kızlarımı ve torunum Poyraz Ateş’imi.

Ne tür insanlar sizi etkiler?

Merhametli, sevgi dolu, şefkatli, kendine güvenen ve zeki insanlar beni etkiler.

Tesadüflere ve mucizelere inanır mısınız? Neden?

İnanmıyorum. Her şeyi takdir eden Allah (cc)’dir.

Güven problemi yaşar mısınız?

Çok.

Uzay boşluğuna çıkmak mı, okyanusun dibine inmek mi? Neden?

Uzay boşluğuna çıkmak isterim. Kainatı seyretmek için.

Mezar taşınıza ne yazılmasını istersiniz?

Doyamadan gitti.

Bize biraz da kitaplarınızdan bahseder misiniz?

Bugüne kadar dört kitabım çıktı. Birincisi, Asılı Kaldım Gözlerinde. İkincisi, Çığlıkların Valsi. Üçüncüsü, Mana Aleminin Gücü. Dördüncüsü, Ya Hu ve Adem. Yayın aşamasında olan romanım Do Re Mi ve Es. Gökkuşağındaki Sevda isimli kitaplarımı ilk defa sizinle paylaşıyorum. 

Dipnot; İddia ediyorum ki. Okuyan herkes ama herkes kendinden bir cümleye rastlayacak satır aralarında.

Gecemi, gündüz mü? Neden?

Gece. Sessiz kendimi dinleyip konuştuğum zaman.

Aşk her şeyi affeder mi?

Beşeriyette aşk yoktur ki, affetsin.

Ne zaman konuşmanız gerektiği halde sessiz kaldınız?

Dostumun ihanetine cevap veremedim.

Bir papağanınız var ve bir cümle söyleyebilir. Hangi cümleyi öğretirdiniz?

Seni Seviyorum.

Hangi konuda kendinizin en büyük düşmanısınız?

Sağlığıma hiç dikkat etmiyorum maalesef.

İçinizdeki ses son zamanlarda ne diyor?

Kendine dikkat et. Daha çok yapılacak işin var. Bugüne kadar ne gördün ki?

Gitmesine izin vermeniz gereken neleri hayatınızda tutuyorsunuz?

Üzülmesinler, kırılmasınlar diye bazı akraba ve arkadaşlarımı.

Tam uçurumdan atlamak üzereydiniz durdunuz, aklınıza ne geldi?

Eşim, çocuklarım ve torunlarım.

Gözyaşının yıkayamadığı şeyler nelerdir?

İhanet.

Bir dalga olsanız ilk nereye vururdunuz?

Aileme.

Cehennemin çıkışında yazması muhtemel sözler nelerdir?

Gördün mü?

Yolda gidiyorsunuz köşeyi döndünüz ve karşınıza siz çıktınız ne yapardınız?

Koşarak boynuna sarılır, saçlarını okşardım. Bu kadar iyi olma. İnsanlar hak etmiyor seni ve iyiliğini derdim.

Arkadaşlarınızın sizin için genel düşüncesi nedir?

Ciddi, esprili, düzgün, ahlaken mazbut, insan sevgisi ile dolu biri olduğumu düşünürler.

Hayatınızda olmazsa olmaz dedikleriniz?

Ailem.

Sizi geleceğe dair en çok ne endişelendiriyor?

Torunlarımın nasıl bir geleceği olacağını.

Hatalarımızdan ders çıkarıyorsak neden hata yapmaktan korkuyoruz?

Hatalarından çıkaracağı bir ders kalmamıştır.

Dünyaya nasıl bir iz bırakmak istiyorsunuz?

Arkamdan kötü insan değildi desinler ve kitaplarım ile.

Günlük hayatımızı telaşla yaşarken neleri gözümüzden kaçırıyoruz?

Dostlukları, ilişkileri.

Kadınlar desem?

Kadınlar yaşamın, devranın dönmesi için olmazlarsa olmazı. Eş, anne, kız çocuğu, kız kardeş. Onlar hayatın ta kendisi. Ama maalesef her türlü adiliğe tutulan varlıklar.

İleriye dönük planlar yapanlardan mısınız, yoksa anı yaşamak daha mı önemli?

İleriye dönük planlar yapmak güzel. Ama anı yaşamak için de elinden geleni yapmak çok daha güzel.

Ruhunuzu besleyen şeyler var mı, neler?

Sevgi.

Hayatta neyin peşinden koşuyorsunuz?

Yaşamanın, insanlığa faydalı olmanın.

Neleri asla yapmam dersiniz?

Çalmam, kırmam, üzmem.

Korkularınız nelerdir?

Korkularım yalnız kalmak. Son nefesime kadar ailemle olmak.

Yaşayamadığınız için pişmanlık duyduğunuz ne var?

Yok.

Hangi hataları kabul edersiniz, hangileri etmezsiniz?

Hak etmediğim bir olayda hakareti asla affetmem.

Sevdiğinize buradan ne söylemek istersiniz?

Sen benim her şeyimsin.

Hangisi daha iyi: Acı gerçek mi? Yoksa tatlı yalan mı?

Acı gerçek.

Şu an ruhunuzun olmak istediği yer neresi?

Eşimin yanı.

Yakın bir arkadaşınız kanunsuz bir iş yapsa polisi arar mısınız?

Hemen ararım.

Yaşamınız boyunca yaşadığınız en heyecan verici tecrübe neydi?

Eşimi ilk gördüğüm an.

Özünüzden kaybetmek istemediğiniz ne var?

Dürüstlük, samimiyet.

Hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz?

İnançla.

Sizce yaşamayı en değerli kılan şey ne?

Sevgi. Sevgi enternasyonal bir ağdır ve yaşamın can suyudur. Ama kurala, şarta çıkara yani şayet, eğer gibi ön kabule bağlı olmaksızın HER ŞEYE RAĞMEN SEVGİ.

Dünyanın en güzel yeri neresi?

Eşimin koynu.

Ne zaman, hangi olayla çaresizim dediniz?

Maddi anlamda sıkıntı yaşadığım anlarda.

Sevmek mi, sevilmek mi?

Sevmek. Sevmekte sevilmeyi getirir.

Hayatta ne olmasa her şey çok daha güzel olurdu?

Savaş, ihanet.

Hiç kimsenin göremediği bir özelliğiniz var mı? Varsa neden bugüne kadar gizli kaldı?

Ben çok ağlarım. Yufka yürekliyim. Ama gizli ağlarım.

Röportajımıza bir soru ekleseniz desem, bu soru ne olur?

Bu kadar güzel her şeyi kapsayan sorular varken, benim bir soru eklemem abes olur ki.

Doğada ki bir şeyi şişeleyebilseydiniz, bu ne olurdu?

Suyu şişelemek isterdim.

Kişiliğinizi en iyi tanımlayan hayvan hangisi, neden?

Köpek. Çünkü ben de köpekler gibi sadığım.

En son “… özelliğinden dolayı senle gurur duyuyorum” lafını kime söylediniz? Hangi özellikti o?

Başarıları ve ahlaklı yaşayışlarından dolayı evlatlarıma.

Son olarak soruları nasıl buldunuz?

Çok röportaj yaptım. İlk defa bu kadar değişik sorularla karşılaştım. Sırtım hala ter içinde. Bir insanı ortaya çıkaran sorulardı.

Röportaj : Sacide Z. Saraç