FUNDA AKOSMAN

Arkeologsunuz, üniversitede öğretim görevlisisiniz, müzecilik, yazar ve gazetecisiniz hatta ansiklopedilere maddeler yazdınız… dolu dolu bir hayat, sizi en çok anlatan hangi mesleğiniz, hangisi ağır basar ya da hepsi birden mi?

Sizin de belirttiğiniz gibi arkeoloji, müzecilik, üniversitede öğretim görevliliği, yazarlık,  gazetecilik ve onlara bir de televizyonu eklemek isterim. Hangisinin ağır bastığını söylemek benim için oldukça zor bir soru. Hepsini severek yaptım şimdi gazetecilik ve yazarlığın yanı sıra haftada bir Youtube’de tarih, mitoloji, kültür ve güncel olayları konu alan söyleşilerimi sürdürüyorum. Bence öncelik gazetecilik ve yazarlık onu onu daha çok seviyorum galiba…

Gazetecilik hikâyeniz nasıl başlamıştınız?

Gazeteciliğe size tuhaf gelecek ama ilkokul yıllarımda başladım. Evimizde aile dedikodularını içeren, onların konuşmalarından yola çıkan “Neşe” ismini verdiğim bir dergi hazırlıyordum (Kendi el yazım ve çizimlerimle, sonra da herkese gösteriyordum). Yaklaşık birkaç yıl sürdü. Bazen aile bireylerini birbirine düşürdüğüm de oldu. Kendi kendime Türkiye’nin ilk magazin gazetecisi bendim diyerek gülerim. O yıllarda Bilmece isimli bir çocuk dergisini komşumuz Mahmut Bey çıkarıyordu. Benim bir karikatürümü yayınlamıştı. Basında çıkan ilk yayınım oydu ve hala saklarım. Aradan yıllar geçti; üniversite eğitimini yaparken Yeni İstanbul Gazetesinin bir ilanını gördüm. Sınavla gazeteye muhabir alınacaktı. Yılmaz Nurşen isimli bir arkadaşımla sınav yerine gittiğimizde sınav başlamıştı. Bizi almadılar. Aradan yıllar geçti Yeni İstanbul Gazetesinde ben köşe yazarı, Yılmaz da Milliyet’in spor yazarı oldu. Kader…

Üniversiteyi bitirdiğim 1965 yılında babamın arkadaşı Zeki Sayar Arkitekt isimli mimari bir dergi çıkarıyordu. Babama benim bitirme tezimi özetleyip yayınlamak istediğini söylemiş. Ben de o sıralarda babamın restorasyonunu yaptığı “Bursa Ulucami Restorasyonu” isimli ilkyazımı yazdım ve Arkitekt dergisinde yayınlandı. Bundan sonra Sürekli Arkitek’de mimari ve sanat tarihi konularında yazmaya başladım. Bir süre sonra Vefa Lisesi tarih öğretmenim olan o sırada İstanbul Ansiklopedisini çıkaran ve Tercümanda köşe yazarı olan Reşet Ekrem Koçu ile karşılaştım. Bana ne yaptığını sorduğunda Arkitekt dergisinde yazıyorum, Vakıflar’da çalışıyorum dedim. İstanbul Ansiklopedisinde madde yazmamı önerdi, ben de seve seve kabul ettim. Yaklaşık bir yıl hem İstanbul Ansiklopedisinde madde yazıyor aynı zamanda Arkitekt’de yazmayı sürdürüyordum. Bir süre sonra beni Tercüman’a götürdü, yazı işleri müdürü Ünal Sakman’a Erdem bizim gazetemizde yazacak dedi. İlkyazım “Kayalar Mescidi” bir hafta sonra yayınlandı ve Tercümanda yazmaya başladım. Bu arada Cemal Kutay ve Mithat Sertoğlu ile tanıştım. Hayat Tarih Mecmuası ile Tarih Konuşuyor’da yazmaya başladım O günden bu güne yaklaşık 50 yıl geçti hiç aralıksız yazıyorum. 

Hocam arkeoloji açısından zengin ülkemiz ama sizce yeterince değeri biliniyor mu?

Gerçekten haklısınız ülkemiz arkeoloji açısından çok zengin… Cumhuriyet döneminden itibaren arkeoloji ve müzelere önem verilmiş, yeni müzeler açılmış ve müzeciler yetiştirilmiştir. Yaptığı kazılarla yayınlarıyla öne çıkmış müzecilerimiz vardır. Ancak müzecilik çalışmalarına batı ülkelerinden geç başladığımızdan aradaki açığı tam olarak kapattığımız söylenemez. Maddi imkânsızlıklar kadar bizleri yönetenlerin kültür varlıklarına yeterince eğildiklerini sanmıyorum. Yine de bir şeyler yapılmışsa müzecilerin özverileriyle olmuştur.

Hocam birçok eseriniz var, en son Kariye çıktı, yayınlandı, Ayasofya kitaplarınızı anlatır mısınız?

Ayasaofya’da belirli aralıklarla 10 yıl 2 ay müdürlük yaptım. Kariye de Ayasofya’ya bağlı bir müze idi. Ayasofya’da 1982 yılında göreve başladığımda Ayasofya konusunda satış standında basit bir kitap vardı. Ziyaretçilere Ayasofya’yı daha iyi tanıtabilmek için A Yayınları, Efe Yayınları ve Akbank ile bağlantı kurarak Ayasofya kitapları hazırladım. A yayınları yanılmıyorsam bu kitaplarımı 8-9 yabancı dilde yayınladı. Efe yayınlarına Ayasofya Mozaikleri isimli bir başka kitap hazırladım. Bir de Akbank’ın Ayasofya’sı yayınlandı. Ancak o kitabın provasını görmediğim, tashihini de yapmadığım için bazı yanlışlar var ona hala üzülürlüm. Bu arada yıllar öncesi Feridun Dirimtekin’in yayınladığı Ayasofya Yıllıklarından ikisini yayınladım. Ayrıca Ayasofya onarımlarını ve bazı bölümlerini içeren makalelerim Fransız Arkeoloji Enstitüsü tarafından Paris’de yayınlandı. A yayınlarından çıkan Kariye kitabım da birkaç dilde yayınlandı. Bu kitaplar rehber niteliğinde idi. Yapmayı düşündüğüm geniş kapsamlı bilimsel Ayasofya 2021 yılında Kitab-ı Mukaddes yayınları arasında çıktı. Yazdığım en geniş ve bilimsel Ayasofya ve Kariye kitaplarıdır. Ayrıca Bizans Sanatında önemli bir yeri olan Bizans Resim Sanatı ve İkonalar isimli kitabım da yine Kitab-ı Mukaddes Yayınları tarafından 2020 yılında yayınlandı.

Ayasofya müzesinde 10 yıl müdürlük yaptınız yanılmıyorsam, Ayasofya ne ifade ediyor sizin için?

Aslında Ayasofya benim için çok şey ifade ediyor. Orada görev yaptığım yıllarda Ayasofya ile bütünleştiğimi sanıyorum. Ayasofya 981 yıl kilise, 416 yıl cami, 1935’den geçen yıla kadar müze olan bir yapıdır. Orada görev yaptığım süre içerisinde Bizans ve Osmanlı kültürünü bir arada ziyaretçilere göstermeye çalıştım. İlk atandığımda Ayasofya’ya gelenler yalnızca Bizans anıtını görüyorlardı. Öncelikle Türkiye Turing Kurumu Genel Müdürü Çelik Gülersoy dostumdu. Ondan ziyaretçilerin oturacağı, o havayı içlerine sindireceği bir mekân yoktu. Gülersoy isteğimi kırmadı ve avluda güzel bir kafeterya yaptı. Ardından Ayasofya’nın arkasında adeta bir ormana dönüşmüş alanı temizletti. Bakanlığın Rölöve ve Restorasyon Müdürlüğü ile bağlantı kurarak beş Osmanlı padişahının türbelerini restore ettirip onları da ziyaret açtırdım. Böylece Ayasofya’yı ziyaret edenlere her iki kültürü de görme olanağını sağladım. Ne yazık ki ben ne zaman Ayasofya’dan ayrılsam (iki defa) türbeler kapatılıyordu. Ayrıca müzede bir konferans ve sergi salonu düzenledim. Bilimsel kişilere konferanslar seminerler verdirdim. Bu arada çeşitli konularda sergiler de açmaya çalıştım. Üzülerek söyleyeyim Ayasofya’da tam olarak görev yaptığımı da söyleyemem. Meslekten olmayan, öğretmen kökenli, bağnaz ve art niyetli müfettişlerle uğraşmaktan istediklerimi tam olarak yapamadım. Sonraki yıllarda yazdığım yazılarda, televizyon sohbetlerinde bunu defalarca dile getirdim.

Bizans üzerine kitaplarınız yoğunluklu ve İslam öncesi Türk Sanatı, Mitoloji kitaplarınız üniversitede ders kitabı olarak okutuluyor, hocaların hocası bu konuda neler söylemek istersiniz?

Üniversitelerin arkeoloji, tarih ve sanat tarihi bölümlerinin bazılarında Mitoloji Tanrıları, İslam Öncesi Türk Sanatı, Müzecilik ve Kartacalı Hannibal kitaplarının okutulduğunu biliyorum. Son yıllarda bunların tükendiğini ve piyasada bulunmadığını öğrendim. Bu konudaki kitaplar benim öğretim görevlisi olarak ders verdiğim Trakya Üniversitesindeki derslerimi içeriyordu. O dersleri kitaplaştırınca bazı değişiklikler yaparak daha bilimsel şekle soktuğumu da söyleyebilirim. Bu konuda ilginç bir anımı yinelemek isterim. Bir gün Ankara üniversitesinden hiç tanımadığım bir sanat tarihi öğrencisi telefonla beni arayarak , “Hocam ben İslam Öncesi Türk sanatı dersinden bir türlü geçemiyordum. Sizin kitabınızı yayınlanınca aldım okudum ve ilk sınavı başarı ile verdim” dedi.  Bundan güzel bir anı olabilir mi?

Yeni kitap projeniz var mı?

Yazmayı çok seviyorum daha önce de söylediğim gibi benim için yazarlık yaşamımın bir parçası.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu ay içinde “İstanbul’un Tarihi Yarıamadası” isimli geniş kapsamlı bir kitabımı yayınlayacak. Ardından Boğaziçi Yalıları çıkacak. Arkeoloji Sanat Yayınlarında “Ankara’nın Kuruluşunda Nazi Mimarisinin Etkileri” isimli kitabımın tashihleri geldi. Ayrıca Puslu Yayınevinde yayına girecek, kâğıt pahalılığını aşarlarsa birkaç kitap; çalışmalarını bitirip metnini teslim ettiğim ve T.B.M.M’ce Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünde yayınlanacak olan Cumhuriyet Dönemi Mimarları isimli kitabım var.

Şimdi Kitab-ı Mukaddes Yayınlarında basılmak üzere çalıştığım “Bizans İstanbul’u” isimli kitabımın son aşamasına geldim. Onun dışında dergi ve gazete yazılarımı sürdürüyorum.

Datça’ya taşındınız orda yaşıyorsunuz nasıl aldınız bu kararı, memnun musunuz? 

Öncelikle söyleyeyim benim ailem gerçek İstanbullu. İstanbul’dan ayrılmayı hiç düşünemezdim. Boğaziçi’nde Kuzguncuk’ta gözlerimi dünyaya açmıştım. Ama köprülerin altından çok sular aktı. Benim çocukluğumun, gençliğimin ve orta yaşlığımın İstanbul’u her yönüyle değişti, insanlar başta olmak üzere eskilerden hiçbir şey kalmadı. Pek çok İstanbullu gibi biz de şehri terk etmeye eşimle birlikte karar verdik. Neresi diye araştırırken kardeşimin ve küçük oğlumun yazlığı olan Datça’yı tercih ettik, 10 yıl oldu. Şirin bir sahil kasabasıydı. Ama burası da yozlaştı her taraf inşaat alanı oldu. Sakin kıyı kasabası yerini gürültülü bir şehir aldı. Buna rağmen Datça’dan memnunum ama zaman zaman da sinirlenip nereye gidelim diye düşündüğümüz olmuyor değil. Ne denir kısmet…

Sevgili dostum Hürriyet ile de çok güzel sosyal medyada yayınlar yapıyorsunuz, keyifle izleniyor, burdan selamlar Hürriyet’e de, neler söylemek istersiniz? 

Hürriyet Turnalı ile her hafta Perşembe günleri saat 21’de bir saatlik Youtube’de kültürel, tarih ve yeri geldiğinde güncel konuları içeren programlar yapıyorum. Daha önce de Kanal T’de programlar yapmıştık. Ayrıca Onun internet gazetesinde de uzun süre köşe yazarlığı yapmıştım. Kendisiyle program yapmaktan mutluyum.

Daha önce çeşitli ulusal kanallara zaman zaman davet edilerek konuşmacı olarak katılmıştım. Şimdi yine katılmam için teklifler geliyorsa da Datça’da olmam kısmen engelliyor. Trakya Üniversitesinde öğretim görevlisi iken Rektör Osman İnci’den aldığım izinle yerel bir kanal olan ETV’de 250’yi aşkın program yapmıştım. Ayrıca İstanbul Radyosu başta olmak üzere şimdi ismini hatırlayamadığım bir radyo programında güncel olayları yorumlamıştım.

Erdem Yücel’in Özgeçmişi

Arkeolog, müzeci, yazar.1936 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini Kuzguncuk 25.İlkokulunda, ortaöğrenimini İstiklâl, Vefa, Manisa ve yeniden İstiklal Liselerinde tamamladı.  Askerlik görevini süvari teğmeni olarak 14. Süvari Alayında yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nü bitirdi (1964). Bu arada Sanat Tarihi Bölümünün Türk- İslam ve Bizans Sanatı sertifikalarını da verdi.

Bursa Arkeoloji Müzesi’nde göreve başladı, ardından İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü’nde Eski Eserler Müşaviri Tahsin Öz’ün yanında çalışırken Türk ve İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi’ni kuruluşunda görev aldı. Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde uzmanlık ve yöneticilik yaptı (1971-1980). Divan Edebiyatı Müzesi Müdürlüğü (1978-1979) İzmit Müzesi Müdür Yardımcılığı (1979-1980), İstanbul Türbeler Müzesi Müdürlüğü (1980), İstanbul Kültür Müdür Yardımcılığı (1980-1982), Ayasofya Müzesi Müdürlüğü (1982-1988), İstanbul Hisarlar Müzesi Müdürlüğü (1988-1992), Kayseri Müzesi Müdürlüğü (1992) ve tekrar Ayasofya Müzesi Müdürlüğü (1992-1996) görevlerinde bulundu. Daha sonra Trakya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak görev yaptı. Trakya Üniversitesinin arkeoloji, sanat tarihi ve tarih bölümlerinde (1996-2002). Mimar Sinan Üniversitesinde süsleme sanatları dersleri verdi (2003-2005).

Yazın hayatına 1969 yılında Tercüman Gazetesinde Reşad Ekrem Koçu’nun desteğiyle başladı. Sondaki dönemlerde Cemal Kutay’ın desteğini gördü. Ardından, Bizim Anadolu, Yeni İstanbul,  İstanbul, Cumhuriyet, Akşam, Günaydın, Tanin, Hergün, Ortadoğu, Daily News, Gölge Adam, Sabah (eski Sabah), Son Havadis gazetelerinde makale, araştırma, inceleme ve köşe yazıları yayınlandı. Arkitekt, Tarih Dünyası, Tarih Konuşuyor, Hayat Tarih Mecmuası, Hayat Mecmuası, İstanbul, Türkiye Turing Otomobil Kurumu Belleteni,  Türk Folklor Araştırmaları, Vakıflar Dergisi, Antika, Arkeoloji ve Sanat, Sanatsal Mozaik, Antik Dekor, Art Dekor, Yapı, Fenerbahçe, Türk Kültürü, Türk Yurdu, İlke, İlgi, Türk Dünyası Araştırmaları, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Sanat Çevresi,  Kültür ve Sanat, Türkiyemiz, Sanat Dünyası, Arulus, Türk Etnografya Dergisi, Türk Edebiyatı, Memlekent, Sultanahmet, Bütün Dünya gibi dergilerde de çeşitli konularda yazdı.  Halen Yapı, Arkeoloji ve Sanat ile İstanbul 1453 dergilerinde yazmaktadır.

Türkiye 1923-1973 Ansiklopedisi, Görsel Genel Kültür Ansiklopedisi, Büyük Larousse, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul Ansiklopedisi (Reşad Ekrem Koçu), Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisi gibi ansiklopedilerin, mimari, arkeoloji, sanat tarihi ve biyografi maddelerini de yazdı. Uluslararası sempozyumlara, çeşitli üniversiteler, resmi ve özel kurumlara ve milli kongrelere tebliğ vererek katıldı.  İstanbul Radyosunda periyodik konuşmalar yaptı. ETV’de (Edirne) programlar yaparak sunuculuğunu üstendi. Çeşitli televizyonlara, radyolara konuşmacı olarak katıldı.

Yayınlanmış eserlerinden bazıları: 

Boğaziçi Koruları (Çelik Gülersoy ile birlikte), Yeni Cami Hünkâr Kasrı (1971), Gebze ve Eskihisar (Cihat Soyhan’la birlikte, 1971), Gebze ve Eskihisar (1991), Hırka-i Saadet (1980), Ayasofya Müzesi (1984), Trabzon (1986), Blue Mosque (1988), Objektiften Seçmeler (köşe yazılarından derleme), (1988), Kartacalı Hannibal (1991), Acaba Ne Yazmalı (köşe yazılarından derleme), (1992), Türkiye’de Müzecilik (1999), İslam Öncesi Türk Sanatı (2000), Karmaşık Düzen (köşe yazılarından derleme), (2003). Hagia Sophia (A Yayınları), Ayasofya Mozaikleri (Efe Yayınları),  İstanbul Mevlevihaneleri (İstanbul Büyükşehir Belediyesi) (2005); Ayasofya (Anadolu Yayıncılık) 2009, İstanbul (Anadolu Yayıncılık 2009), Topkapı Sarayı ve Harem (Anadolu Yayıncılık) 2009, Anılarıyla Tahsin Öz (Arkeoloji ve Sanat Yayınları), Great Palace Mosaıc Museum (Bilkent Üniversitesi), Sanal Aşk Kaçamakları, Mitoloji Tanrıları Aşkları ve Gizemleri (Puslu Yayıncılık), Tarihe Yön Veren Aşklar (Puslu Yayıncılık), Yaradılıştan Günümüze Cinselliğin Tarihi (Puslu Yayıncılık), Bilinmeyen Yönleriyle Nazım Hikmet (Puslu Yayıncılık), Erdem Yücel, Mazide Kalanlar (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş), Reşat Ekrem Koçu Hayatı ve Eserleri (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş); Bizans Resim Sanatı ve İkonalar ( Kitabı Mukaddes Yayınları); Ayasofya Tarihi, Efsaneleri ve Seyyahların Notları (Kitab-ı Mukaddes Yayınları), Kariye (Kitab-ı Mukaddes yayınları)

Ayrıca Hagia Sophia, The Mosaic of Hagia Sophia, Bulue Mosque, The Great Palace, Chora, Trabzon and Sumela adlı yapıtları yedi ayrı dile çevrilmiştir. 

Arkeoloji ve Sanat Dergisi yazı işleri müdürlüğü, Sultanahmet News ve İstanbul Forever dergilerinin genel yayın yönetmenliği,  H.Port ve Kenthaber internet gazetesinin yayın koordinatörlüğü ve köşe yazarlığı yapmıştır.  Günümüzde Datça Havadis’te köşe yazarlığı yapmaktadır.