Hindistan ile Pakistan arasındaki son gerilim, Keşmir'in Hindistan idaresindeki kısmında 14 Şubat'ta polis teşkilatına bağlı milis gücüne yapılan ve 44 kişinin öldüğü bombalı saldırıyla başlamıştı.

Asya’nın iki nükleer gücü olan Hindistan ve Pakistan arasında zaten var olan gerilim, son günlerde jet uçakları arasında yaşanan hava çatışması nedeniyle krize dönüşmüş durumda. Keşmir meselesinde tarihte 4 kez karşı karşıya gelen bu iki ülkeyi bundan sonraki süreçte neler bekliyor, Keşmir krizi nereye dayanıyor, son gerilimin arkasında yatan nedenler ve olası sonuçlar neler? Çin ve ABD bu krizin neresinde?

Tüm bunları Prof. Dr. Özden Zeynep Oktav ile konuştuk..

Hocam öncelikle yaşanan bu son krizi ve mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan gerilimi Keşmir özelinde ele alırken büyük tabloyu gözden kaçırmamamız gerekir. Keşmir sorunu 1947’den beri var olan bir sorun ve tıpkı bizim Kıbrıs sorunu gibi kronikleşmiş, daha da önemlisi kimlik ve sınır meselesi olarak  iki ülkenin arasında geçmişten günümüze kadar süregelmekte olan bir meseledir.  Geçmişe baktığımızda iki ülkenin sınırları üzerinde anlaşamadıkları için 1947, 1965, 1971 ve 1999’da Keşmir yüzünden savaştıklarını görürüz. Bu gün gelinen noktada ise iki ülke de nükleer güce erişmiş olmalarından dolayı aralarında çıkabilecek savaşın sonuçları hepimizin güvenliğini tehdit edici olacağı için Keşmir bizim de gündemimizi bu kadar meşgul etmektedir.

Büyük tabloya baktığımızda ise Keşmir sorununun sadece iki ülke arasında bir mesele olmadığını görüyoruz. Diğer bir deyişle Keşmir, Çin ve ABD arasında yaşanan üstü örtülü gerilimi anlamamız açısından bir laboratuvar niteliğindedir.

Liderlerden gelen açıklamalarını ve Pompeo’nun Washington yönetiminin gerilimin azaltılması için çok çalıştığı ifadesini nasıl okumak gerekir?

Her ne kadar Pompeo gerilimi azaltmak için çalıştıklarının söyleseler de bu sorunda ABD’nin tarafsız olduğunu söylemek son derece güçtür. Hindistan, ABD’nin desteğiyle nükleer faaliyetlerini geliştirebilmiştir ve Asya’da Çin’in gücünü dengeleyebilecek bir aktör olarak Waşington tarafından görülmektedir. Örneğin ABD firmalarının önümüzdeki dönemde üretim üslerini Çin'den Hindistan'a kaydıracakları haberleri basında yer almaktadır. Diğer yandan ise ABD’nin Pakistan ile sorunlar yaşadığı ve her fırsatta hem Afganistan’daki hem de Keşmir’deki radikal grupları ( Ceyşi Muhammet vb) desteklediği gerekçesiyle Pakistan’ı suçladığından dolayı ABD’nin Pakistan ile arası pek parlak değildir. Trump geçen yıl Pakistan’a yapılan askeri yardımda  900 milyon dolarlık bir kısıntı yapmıştır.

Mevcut gerilimi daha iyi anlamak adına Keşmir sorununun geçmişine bakacak olursak neler söylersiniz?

Görüldüğü gibi Keşmir basit bir sorun değildir ve yıllardır var olan uyuyan bir sorundur (dormant issue) . Büyük güçler tarafından gerektiği zaman uyandırılan ve dünyayı tehdit eden bir çatışma eşiğine varan bir meseledir. Diğer bir deyişle, Keşmir aslında bölgesel bir sorun olmaktan çok özellikle Güney Asya’da ve Güney Çin Denizi’nde Çin’in önlenemez yükselişini dengelemek kuşatmak gibi amaçlar doğrultusunda kullanılan global bir sorundur ve nihai çözüm olmayacağı gibi ne Pakistan’ın ne de Hindistan’ın açıktan birbirlerine karşı yıkıcı bir savaşı göze alamayacakları bir bölgedir. Zira Keşmir’de sadece görünen devlet olarak adlandırdığımız aktörler yoktur,  en az devletler kadar etkin devlet dışı silahlı aktörler de vardır. 

ABD, Hindistan’ı bölgede Çin’e karşı kullanabilecek bir ortak olarak görüyor, peki ABD ve Çin’in durumu için neler söylenebilir, bu krizin neresindeler? 

Bundan sonraki süreçte krizin aşılmasına yönelik ne tür adımlar bekleyebiliriz, meselenin küresel siyasete bakan yönünü biraz açar mısınız?

Çin bu krizin neresindedir sorusuna verilecek cevap ise Çin her zamanki gibi Keşmir sorununa ve ABD’ye karşı itidal ile yaklaşmaktadır. Ancak Pakistan, Çin’in  en büyük silah alıcısıdır ve Pakistan’ın günde ortalama 5 saat elektrik kesintisi yaşadığı göz önüne alınırsa Çin Pakistan Ekonomik Koridoru (ÇPEK) çerçevesinde ele alınan enerji temelli projelerin Pakistan için önemi daha iyi anlaşılabilir. Hâlihazırda Çin’in desteğiyle inşa edilmiş Pakistan’ın 5 nükleer santrali bulunmaktadır. 26 Aralık 2017’de gerçekleşen Çin-Pakistan-Afganistan üçlü toplantısı ve terörle mücadelede ortak adımlar atma kararı da bize aslında Keşmir sorununun ABD için basit bir sorun olmadığını gösterir. Zira Pakistan’ın Afganistan barış görüşmelerinde önemli bir rolü vardır ve   aslında Çin ve ABD arasında nüfuz mücadelesi alanıdır.  Pakistan, Çin için Hindistan’ın gücünü dengeleyen bir güçtür. Ancak bu Çin’in Hindistan’ı karşısına aldığı anlamına gelmez. 2018 Çin ve Hindistan’ın ilişkilerini normalleştirme çabalarının olduğu bir yıldır. Modi ve Xi Çin’de tekrar buluşup ilişkilerine bir çeki düzen vermek istemişlerdir. Ancak unutulmamalıdır ki Hindistan Asya’da Çin’i dengeleyebilecek bir güç olma yolunda hızla ilerlemekte ve bu açıdan ABD için önemini artırmaktadır. 2017’de ilk defa Hindistan ordusu Kara Kuvvetleri,  Çin ordusu (PLA) Kara Kuvvetleri’nin gücünün üstüne çıkmıştır.