Gazetemizin bu haftaki konuğu Türk Halk Müziği Sanatçısı Yeter Köprülü’ye sanat hayatını, yaşantısını ve türkülerimize bakışını sorduk.

Gazetemizin bu haftaki konuğu Türk Halk Müziği Sanatçısı Yeter Köprülü’ye sanat hayatını, yaşantısını ve türkülerimize bakışını sorduk. “Gerçek türkülerimizi gerçek anlamda icra etmek benim görevim ”diyen Köprülü, “Hedefim topluma türkülerimizi tanıtıp sevdirmek, onlara doğru şekilde ulaştırmak” diyerek iddiasını ve türkülere olan aşkını bakın nasıl dile getirdi. Kırıkkale/Keskin Köprü Köyü’nde dünyaya gelen Yeter Köprülü, kısa zamanda Türkiye’nin parlayan sanatçıları arasında yer edinmiş bir isim. Seslendirdiği türküler, özellikle de İç Anadolu Bozlakları sanatçıya kısa zamanda başarıyı getirmiş. Türkiye’nin son dönemlerde yetiştirdiği nadir Türk Halk Müziği sanatçılardan birisi olan Köprülü aynı zamanda örnek çalışmalara imza atan bir sanatkâr. Köprülü, sokak çocukları, uyuşturucu bağımlıları, huzur evlerinde kalan yaşlılar ve engelliler yararına düzenlenecek organizasyonlarda hiçbir ücret almadan sahneye çıkabileceğini söyleyerek yaşadığı topluma ne kadar duyarlı bir ses sanatçısı olduğunu da ortayı koyuyor. Bu nedenle Önce Vatan Gazetesi olarak her hafta yayınladığımız röportaj dizimizde bu hafta Türk Halk Müziği sanatçısı Yeter Köprülü’ye yer verdik. 

KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

Kırıkkale/Keskin’de  doğdum. Müziğe olan ilgim küçük yaşlarda başladı. İlk ve orta öğrenimimi Kırıkkale/Keskin’de tamamladım.  Müzikle profesyonel anlamda ilk adımlarım TRT’nin 1998 yılında açmış olduğu amatör ses yarışmasına katılmamla başladı.  TRT’nin ses yarışmasında Türkiye üçüncüsü oldum. Mayıs 1999’da Ankara-Çankaya Belediyesi T.H.M Gençlik korosunda çalışmalarıma devam ettim. Eylül 2000’de TRT Gençlik korusuna katılmaya hak kazandım. 2001’de “Ankara’da, Tutku Müzik Merkezin de “ solfej, bağlama ve repertuar dersleri üzerine eğitmenlik çalışmalarına başladım. 2010’da, ilk solo çalışmam “Gülüm” albümünü,  müzikseverlerin beğenisine sundum. 2013’de klip çalışmam, rahmetli Aşık Veysel’in “Anlatmam derdimi dertsiz insana” adlı  türküye çektim. O günden bu güne müzik çalışmalarıma, devam etmekteyim. Her insanın ilgi alanı, az çok birbirinden farklıdır ve herkes, ilgi duyduğu alan (o alan içindeki konular, olaylar, hobiler, işler neyse) hep onun peşindedir. Bende bu anlamda, hep müzikle ilgili oldum. Neşet Ertaş, Hacı Taşan, Çekiç Ali gibi üstatları dinleyerek  müzik yolculuğuma devam ediyorum.

NEŞET ERTAŞ İLE TANIŞMA FIRSATI BULMUŞ MUYDUNUZ? 


Kırıkkale/Keskinli olmamdan dolayı Neşet Ertaş babayla aynı yörenin, bölgenin insanıyım. Dolayısıyla Neşet Ertaş babayla tanıştım. Çok zaman dinlemeye giderdim. Benim bozlakları okumama çok sevinir ve bana kızım derdi. Baba diyorum, çünkü halk 

Adamıydı. Kimseyi kırmaz herkese deyim yerindeyse babacan bir tavır ile davranırdı. Neşet Ertaş’ın bozlakları ve türküleriyle büyüdüm diyebilirim. Türkiye’deki Abdalların gururu olmuş, ünü yurt dışına taşmış, türkülerin, bozlakların ustası, Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş’ı çok seviyorum. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun inşallah… 

TRT SİZE NE KATTI, TRT BİR OKULMUDUR? 

TRT bir okuldur, tabii ki. Çok şey aldık TRT’den. Çok değerli Türkü üstatlarıyla çalışma imkânı bulduk. TRT’nin kendine özgü bir terbiyesi var. Beraber çalmanın ve söylemenin bize çok büyük katkıları oldu. TRT daha da güzel devam etsin, ettirilsin. TRT’nin türkülerimiz anlamında kültürümüzü sağlam, daha orijinal  ve olması gereken şekliyle devam ettirmesi gerekiyor. Geleneklerimizi kültürümüzü genç nesillere taşıyacak araç bana göre TRT’dir. 

BİR ENSTÜRMAN ÇALIYORMUSUNUZ? 

Yaklaşık 12  yıldır, bağlama üzerine eğitmenlik dersleri verdiğim gibi, 13 yaşında bağlama çalmaya başladım. Bağlama bir yoldaştır, bir dert ortağıdır. Ben her enstrümanın görsel bir yanı olması gerektiğini düşünüyorum. Bağlama artık görsel bir enstrümandır. Herkesin kendine özgü bir çalma tarzı olması, bağlamaya görsellik kazandırmıştır.

ELİNE MİKROFON ALAN SANATÇIMIDIR? 

Öncelikle herkesin sanatına saygı duyuyorum. Ancak; Daha iyi bir eğitimle türkülerimizi daha iyi  icra etmek gerektiğini düşünüyorum. Elbette çok büyüklerimiz var, bu işi tam anlamıyla yapan. Bana göre  sadece para amaçlı değil birazda iyisini yapalım diye yapsalar eminim yaptıkları işin hakkını alacaklar. Ben hep bunu yaptım ve kazandım. Amaç birilerini karalamak ya da önüne taş koymak değildir. Tek rakibim kendim olmuştur ve her seferinde daha iyisini yapmak için başkalarını değil kendimi eleştirmişimdir. Herkes ehli olduğu işi,mesleği yaparsa daha anlamlı olur.  Tabi müzik için söylüyorum bunu. Eğer belli bir yeteneğin varsa bu işe profesyonel anlamda yönlenmelisin. Yoksa ne bu işe gir, ne de bu işi layığıyla yapanların önünü kes. Yetenek önemli yani.

OKULLARDAKİ MÜZİK EĞİTİMİ SİZCE YETERLİMİDİR? 

Özellikle ilkokullarda müzik eğitimini yeterli bulmuyorum.  Çocuklarımız müziği nota dahi bilmeden sadece flüt çalarak öğrenmeye çalışıyorlar. Onların eğilimli oldukları çalgı ve öğrenmeleri gereken nota bilgisi ikinci plana atılıyor, önemsenmiyor. Buda altyapıyı çürütüyor.  

MÜZİK HAYATINIZDA FEYZ ALDIĞINIZ KİMLER VAR? 

Ben hep dinledim… Ustaları dinleyerek onlardan feyz aldım. Çünkü halk müziğinde usta-çırak ilişkisi çok önemlidir. Ben de bu önemi bildiğim için Neşet Ertaş, Çekiç Ali, Muharrem Ertaş  gibi daha ismini sayamadığım bir çok ustayı dinleyerek büyüdüm diyebilirim.  

HIRSLI OLMAK SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR, KISKANÇLIKLARINIZ VARMI? 

Benim tutkularım var. Gönül bağıyla bağlı olduğum müziğim var. Çok da hırslı değilim. Hırsın içinde kıskançlıklar var. Ezip geçmek, yok etmek var, canlar yakarak bir yere gelmek var. Bunlar hırs gibi geliyor bana, bizim camiamızda bunlar var. Hayat çok güzel, acısıyla tatlısıyla. Ben çok hassas ve duygusalım. Amacım iyi müzik yapmak, kalıcı olmak. 

 SON OLARAK BİR MESAJINIZ VARMI? 

Ülkemiz ve dünya o kadar güzel ki. Her şeyi sevgi ile kucaklayalım. Barış içinde yaşayalım. Ne olur birbirimize karşı sevgi ve saygılı olalım. Kimsenin inancına, rengine, ırkına, yaşam tarzına karışmayalım. İlkelerimiz olsun ama şiddete hayır diyelim. Şiddetten kimseye fayda gelmemiş ki. Sevginin açamayacağı hiçbir kapı yok. Yüce Rabbimden dileğim herkese iyilik ve güzellikler ihsan etmesidir.

Biz de Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…