Müzik deyince gözlerinin içi gülüyor onun… Daha çocuk yaşlarda müziğe karşı büyük ilgisi vardı Mehmet Mert Dönmez’in… Arkadaşlarının ‘Sen enstrüman çalamazsın, şarkıcı olamazsın ’sözlerine inat gecesini gündüzüne kattı. Baba mesleği markette çalıştı, eğitim hayatına devam etti ve çocukluk hayali müzik dünyasında başarıyı yakaladı… O şimdi gündüzleri baba mesleği olan market işletmeciliğine devam ediyor, akşamları ise muhteşem sahne performansıyla hayranlarının büyük sevgisini kazanıyor… Bir dönem seslendirdiği şarkılarıyla isminden söz ettiren babasından büyük destek gördüğünü her fırsatta dile getiren Dönmez, ile dününü bugününü konuştuk. Haydi, buyurun sohbetimize…

MÜZİK YOLCULUĞUNUZ NASIL BAŞLADI?

Belki klasik bir cevap olacak ama müzik hevesi çocukluğumdan beri vardı. Babamda müzisyendi gençliğinde sahneye çıkardı. Babamdan ilham almıştım sanırım. 1995 yılında liseye başladığım dönemde, sanki müzik beni kendine çekiyordu. Lise sınavına girdim ve Muğla Merkez Endüstri Meslek Lisesi’nin Metal Bölümünü 33. olarak kazandım. Ancak, evime daha yakın olan Yatağan Endüstri Meslek Lisesi’ne geçmek ve Bilgisayar Bölümüne kaydolmak istiyordum. Kaydımı aldırmak için okula gittiğimizde, amcamın tamirci olması sayesinde müdür bey ile konuştuk. Bana Metal Bölümüne devam etmemi ve mezun olunca Yatağan’daki Termik Santral’de çalışabileceğimi önerdiler. İsteyerek olmasa da Metal Bölümüne geçtim.

PEKİ SONRA NELER OLDU?

O günlerde, bu kararın beni müzikle buluşturacağını asla bilemezdim. Yatağan’a nakil yaptırmam, hayatımı değiştiren bir dönüm noktası oldu. Okulun müzik koluna katıldım. Org çalıp şarkı söylediğim için öğretmenlerimiz “Enstrüman çalan var mı?” diye sordu. Biz 15 yaşındaydık, ama 20 yaşında, 1. sınıfta olan bir ağabeyimiz “Ud çalıyorum.” dedi. Onu teneffüste bulup “Abi, ben ud öğrenmek istiyorum. Bana öğretir misin?” diye sordum. “Öğretirim, ama önce bir ud alalım.” dedi. Hemen babama gittim: “Baba, ben ud alacağım.” dedim. Babam müziği sevdiği için hiç itiraz etmedi, “Kaç liraymış?” diye sordu ve parayı verdi. Hemen Muğla’dan bir ud aldık. Ancak ne akort yapmayı ne çalmayı ne de tutmayı biliyordum. Bütün umudum Serdar abimin öğretecek olmasıydı. Fakat, bir hafta sonra Serdar abi okula gelmedi. On gün geçti, arkadaşlarına sordum. Meğer okulu bırakıp Bodrum’a çalışmaya gitmiş! Artık tek başımaydım; ama udumla baş başa kalmam, müzikle derin bağımı kurmamı sağladı.

ARKADAŞLARIM BENİMLE DALGA GEÇİYORDU

Arkadaşlarım dalga geçiyordu: “Bu udu hemen geri ver, paranı geri al. Tek başına nasıl öğreneceksin?” Ama ben kararlıydım. “Kendi kendime öğrenirim.” dedim ve başladım. Okuldan gelince akşamları, bir yandan org çalarak notaları çıkarıyor, bir yandan udu deniyordum. Sadece 10 gün içinde, kulaktan şarkılar çalmaya başlamıştım. O yıllarda ilk bestelerimi de yapmaya başladım. İlham geldikçe yazıyor, çalıyor ve kaydediyordum.

PEKİ UDU ÖĞRENDİĞİNDE ARKADAŞLARININ SANA KARŞI BAKIŞLARINDA DEĞİŞİKLİK ODU MU?

Gülmeye başlıyor… Tabi ki oldu. Kısa süre sonra okul korosunda ud çalmaya başladım. “Öğrenemezsin!” diyen arkadaşlarım şaşkınlık içindeydi. Yetinmedim; farklı okullardan enstrüman çalan ve şarkı söyleyen öğrencileri bir araya topladım. Büyük bir koro kurduk ve hafta sonları bile çalışıp konserler verdik. Rahmetli edebiyat öğretmenimiz Memiş Hoca (Allah rahmet eylesin) da müzikle ve tiyatroyla ilgileniyordu. Birlikte pek çok müzik ve tiyatro etkinliği düzenledik.

BÜYÜN BUNLARIN YANINDA BİR DE BABANIZIN MARKETİNDE ÇALIŞTINIZ BU ZOR OLMUYOR MUYDU?

Liseye kadar yani boş zamanlarımda markette babama yardım ediyordum. Liseyi bitirdiğimde, babamı markette yalnız bırakmak istemedim. O yıllarda çalışacak insan bulmak zordu ve babamın yardıma ihtiyacı vardı. Bu yüzden üniversiteye hemen gitmek yerine Açıköğretim’den devam etmeye karar verdim. Aynı zamanda, Yatağan ve Muğla’daki korolarda sahne almaya devam ediyordum. Gündüzleri markette çalışıyor, akşamları korolarda müzik yapıyordum. Bir süre sonra Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı konservatuvar sınavına katıldım ve birinci oldum. Haftada dört gün, gündüz ve gece olmak üzere derslere ve koro çalışmalarına katıldım. Ancak, babamın rahatsızlanmasıyla çalışmalarımı bir süre bırakıp markete odaklanmak zorunda kaldım. Bugün geriye dönüp baktığımda, müziğe olan tutkumun ve azmimin hayatımı nasıl şekillendirdiğini daha iyi anlıyorum. O yıllar, beni ben yapan en değerli zamanlardı. 2006 yılında hayatımı birleştirdiğim eşimle birlikte kurduğumuz ailemizde, bugün 16 ve 12 yaşlarında iki oğlumuz var. Baba mesleği olan market işletmeciliğini sürdürürken, hayatımdaki büyük tutkum olan müziği de hiç bırakmadım. Evlendikten sonra da müzik çalışmalarımı aynı heyecanla devam ettirdim.

PEKİ PROFESYONEL MÜZİK HAYATINIZ NE ZAMAN BAŞLADI?

O dönemlerde, Muğla’da müzik kayıt stüdyosu ve klip çekim imkanları oldukça kısıtlıydı. Ancak, 2010 yılında büyük bir adım atarak İstanbul’da “Özlüyorum” isimli ilk şarkımın stüdyo kaydını gerçekleştirdim ve klibini çektim. Bu benim için çok önemli bir başlangıçtı. Yıllar geçti ve 2020 yılına gelindiğinde, pandemi döneminin zorluklarına rağmen üç şarkıma daha klip çektik. Dijital platformlarda resmi olarak yayınlanan single’larımızla müzik yolculuğuma devam ettim. Ancak o dönemlerde geçirdiğim bir saç ekimi operasyonu, kliplerdeki görsel imajımı değiştirdi. Kliplerdeki ben, sanki başka biri gibiydi ve bu durum çalışmalarımın etkisini bir miktar gölgede bıraktı. Yakın zamanda, büyük bir heyecanla hazırladığım yeni şarkım “Sevdiğim İçin” ile yeniden sahalara döndüm. Muğla’nın eşsiz güzelliklerini yansıtan görüntüler ve yeni halimle (daha zayıf ve saçlı ) çekilen bu klip, sosyal medyada adeta bir fırtına gibi esti! Şarkım, sadece bir saat içinde 70-80 bin izlenme aldı ve yüzlerce beğeni ile yorum yağmuruna tutuldu.

ŞARKIM VİRAL OLDU

“Sevdiğim İçin” kısa sürede viral oldu ve televizyon kanalları benimle iletişime geçti. Şarkımın geniş bir kitleye ulaştığını, herkesin konuştuğunu belirttiler ve program çekimleri için davet ettiler. Bu süreçte birçok TV kanalında programlara katıldım. Ardından gazeteler ve magazin siteleri de benimle ilgili haberler yapmaya başladı. Bugün, sahne konser teklifleri artarak devam ediyor. Hem market işletmeciliği gibi köklü bir mesleği sürdürmek hem de müzik kariyerimi başarıyla yürütmek beni hem heyecanlandırıyor hem de gururlandırıyor. İki tutkum arasında denge kurarak, her iki alanda da elimden gelenin en iyisini yapmaya devam ediyorum.