KIVANÇ TERZİOĞLU

Kıvanç Terzioğlu: Öncelikle değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz ?  

Gülçin Çakır:  Merhaba, bildiğiniz üzere tiyatro oyuncusuyum. Arada televizyon işleri de yaptım fakat profesyonel hayatımın çoğunluğu oyuncu olarak tiyatro sahnesinde geçti. Son yıllarda artık tiyatroda oyunculuktan yönetmenliğe geçiş yaptım ve yazma işlerine ağırlık verdim. Bunun yanı sıra da iki çocuk annesiyim.

Kıvanç Terzioğlu:  Biz sizi aslında Kurtlar vadisi pusu dizisindeki roünüzle tanıdık. Sizin için nasıl bir dönüm noktasıydı?

Gülçin Çakır: Hiç tahmin etmediğim bir zamanda başlayan ve ilk uzun soluklu işimdi.Hem Türkiye de hem tüm dünyada birçok izleyeni vardı ki- hala tekrarları izleniyor- bu da benim o dönem çok insan tarafından tanınmamı sağladı. Ayrıca oyunculuk olarak da bana katkısı çok oldu. Kendi yaşımdan en az 10 yaş büyük ,boyunca evlat sahibi bir kadındı Lale Zara ve beni gerçekte tanıyanlar inanamıyorlardı aynı oyuncu olduğuma. Çok da olumlu tepkiler aldım. Ayrıca Türkiye nin bir çok iyi oyuncusuyla da oynama fırsatı buldum.

Kıvanç Terzioğlu: Tiyatro denilince aklınıza ne geliyor? 

Gülçin Çakır: Tiyatro o kadar başka ki..Ne heyecanı ne de sahnede verdiği his hiçbirşeyle kıyaslanamaz. Bir oyuncunun gerçekte varolduğu yer, Er meydanı.. Şu an tiyato denilince acayip özlem duyuyorum.. Çok özledim..

Kıvanç Terzioğlu: Sizce bir projenin başarısında oyuncunun etkisi nedir?

Gülçin Çakır: Tiyatroda başarılı oyuncu her zaman izlettirir oyunu. Olmazsa olmazdır ama televizyonda biraz farklı. Senaryo ve oyuncu başı çekerler. Ikisi de çok etkilidir.

Kıvanç Terzioğlu: Bu zamana kadar tiyatro ve dizilerde canlandırdığınız karakterlerden hangisine geri dönüp yeniden yorumlamak, üzerinde çalışmak isterdiniz ? 

Gülçin Çakır: Amerika da özel tbir iyatroda Müziksiz Evin Konukarı adlı oyunda Bella‘yı canlandırmıştım. Çok güzel ama çok da zordu benim için. Şimdi yine üzerinde çalışmak, sınırlarımı daha da zorlamak isterdim.

Kıvanç Terzioğlu: Hayatınızdaki tercihiniz oyunculuk olmasaydı hangi alanı tercih ederdiniz ?

Gülçin Çakır :Yine sanatla alakalı bir şey olurdu ya da zanaat. Belki eleştirmen olurdum.İ lgi alanlarım hep o yönde. Şu sıralar fotoğraf,grafik tasarım, medya çok ilgimi çekiyor. Zaten kendimi bildim bileli resim, el işi falan yaparım. Evde birşeyler üretmeyi de çok severim. Ne yaparsam yapayım ucu bir yerden sanata dokunurdu yani.

Kıvanç Terzioğlu: İnternet dizileri ve programları hakkında ne düşünüyorsunuz ? Sizce televizyon devri artık kapanıyor mu? 

Gülçin Çakır: Hayır televizyonun devrinin kapanacağını düşünmüyorum sadece inanların ilgi alanlarına göre programlar evrimleşiyor. Sosyal medya ise başlı başına dipsiz bir kuyu artık,inanların hayatına bile yön veriyor ve şu an televizyondan daha etkili.

Kıvanç Terzioğlu:  Son zamanlarda neler yaptığınızdan bahseder misiniz biraz.

Gülçin Çakır: Son 5 yıldır İngiltere de yaşıyorum. Burada oyunculuk yapıyorum. Uluslar arası bir kariyer hep istemiştim. Ayrıca İngiltereyle beraber hayatıma hem müzikal tiyatro hem de yönetmenlik girdi.İkisi de benim için yeni heyecanlardı ve bana öğretmeye devam ediyorlar.

Kıvanç Terzioğlu: Hala müzikal tiyatroya devam ediyor musunuz? Hangi oyunlarda oynadınız?

Gülçin Çakır: Aslında coronadan dolayı sahneler kapanana kadar devam ediyordum. Yaşadığım kasabanın 80 yıllık bir müzikal tiyatrosu var orda sahneye çıkıyorum. Hayat normale dönünce biz de tekrardan perde açacağız.

İlk olarak Tales of Two Cities adlı oyunda oynadım. Tamamı profeyonel olan oyunculardan oluşan ve çok büyük bir prodüksiyondu. Hayatımdaki en güzel deneyimlerden biriydi. Son olarak da King and I adlı oyunda görev aldım. Tam Adams Ailesi adlı müzikal oyuna başlamıştık ki sahneler kapandı.

Kıvanç Terzioğlu: Peki ya yönetmenlik?

Gülçin Çakır: Yönetmenliği Manchester da Türk derneklerle kendi dilimizde yapıyoruz. Tiyatroyu çok seven bir grup var ve onlarla ikinci oyunumuzu çalışıyoruz. Geçmiş yıllarda Manchester da ilk kez bir Türk oyunu sahnelendi ve bunu sahneye koyduğum için çok gururluyum. Yönetmenlik artık hayatımın bir parçası. 

Kıvanç Terzioğlu: Oyunculuk ,yönetmenlik derken bir de Film senaryonuz vardı değil mi? Konusu ve gelişimi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Gülçin Çakır: Evet ve benim en büyük heyecanım şimdi bu. Aslında 10 yıldan fazla zamandır aklımda olan bir  işti ama  kağıda geçme süreci çok sancılı oldu. Son zamanlarda hız verdim ve sonuca ulaştırdım. Sete çıktığı günleri hayal ediyorum ve beni çok mutlu ediyor. Hem bir kadın, hem bir göç hikayesi. Tipik bir göç hikayesinden farklı. Birbirine bağlı bir ailenin ve bir kadının başarı hikayesi. Komik ögelerle bezenmiş bir film. Çekimlerin 3 ülkede gerçekleşmesini planlıyorum  ve sponor,yapımcı destekleri için görüşmelere başladım.

Kıvanç Terzioğlu: Tüm bunları yaparken iki tane de çocuğunuz var zor olmuyor mu?

Gülçin Çakır: O kadar zor ki anlatamam,o yüzden zaten senaryoyu yıllardır bitiremedim. Yönetmek istediğim başka oyunlar oldu fakat çocuklarla ilgilenmek zorunda olduğumdan onları listeden çıkardım. Hatta uzun üre çalıştığımız bir oyunu çocuğum hastalanınca iptal etmek zorunda kaldım. .Gurbette olunca her işi kendiniz yapmak zorundasınız ve annelik herşeyden önce geliyor. Ama bu öyle bir iş ki gerekirse  uyumuyor,her boş zamanınıza ekleyebiliyorunuz. 

Kıvanç Terzioğlu: Bu içten söyleşi için teşekkür ederim.  

Gülçin Çakır: Asıl ben çok teşekkür ederim Kıvanç köşende bana yer verdiğin için. Umuyorum çekilmiş filmimin ardından da sohbet etme fırsatı buluruz. Sevgiler...