Galip Aksular: Samimi ve içten bir tasarım dili kullanmak başarıya götürebilir

RÖPORTAJ: GİZEM YILDIZ

Merhaba Galip, film ve tiyatroların afiş tasarımlarını yapan, görür görmez hayran kaldığımız o denklemi sağlayan kişisin. Grafik Tasarım okumaya üniversite’de karar vermişsin. Bir anda fikrini değiştiren ne oldu?

Selamlar öncelikle, üniversite zamanında grafik tasarım okumaya karar vermemde en büyük etken çocuk yaşta sinemaya duyduğum tutku olmuştur. Farklı bir göz ile filmleri yorumlamayı severdim. Bunu tasarım ile birleştirmek istedim. İnsanların benim tiyatro ve sinema afişlerini görüp beğenmeleri hoşuma gidiyordu. 

Grafik tasarım okuduktan sonra hemen çalışmaya başladın mı? Bu yolculuk nasıl geçti?

Grafik tasarım okurken öncelikle belli başlı ajanslarda staj yapmaya başladım. Daha sonra mezun olunca yerel ve global markalı ajanslarda “art director” olarak tasarım yapmaya devam ettim. Süreç fazla mesaili ve yorucu bir süreçti, ama tasarıma olan inancım ve sevdiğim bir meslek olunca gözüm işimden başka bir şey görmüyordu diyebilirim. 

Maddi olarak kazancı düşük, ama emeği büyük bir iş yapıyorsun. Kendini ve mesleğini sorguladığın zamanlar oluyor mu?

Maddi anlamda yaptığımız meslek göreceli bir kavram ben genelde hep insanların inançlarını göz önünde bulundurarak bu projelerde onların hayallerini gerçekleştirmek için çaba harcamayı seviyorum. İşime olan saygımı her daim ön planda tuttum. Maddiyet hep ikinci kısma attım. Maddiyet basit bir kavram bence önce işini seversen mesleğin sana geri dönüş yapıyor maddiyet anlamında, tekrar bir meslek seç deseler büyük ihtimal yine aynısını seçerdim.

En çok tiyatro afişleri yapmayı sevdiğini söyledin. Senin için neden özellikle tiyatro?

Tiyatro’nun farklı bir enerjisi var. İnsanlar burada gerçek zamanlı bir performans sergiliyorlar. Ve her şeyi canlı bir şekilde sahnede görüyorsunuz. Performans olarak ise oyuncunun gerçek anlamda yeteneğini karaktere verdiği ruhu birebir yaşıyorsunuz bu yüzden afişleri yaparken bu etkiyi korumaya özen gösteriyorum. Her oyunun textini okurum. Üzerinde fikirleri çalışır ve en doğrusunu yapmaya özen gösteririm. Bu yüzden Tiyatro’nun yeri bende ayrı.

Çok fazla oyun izler misin?

Mesleğim ve yaptığım işlerden ötürü elimden geldiğince oyunlara gidip izlemeye çaba harcıyorum. Her oyunun dekorundan kıyafetine kadar en ufak kullanılan aksesuarlarını incelemek beni heyecanlandırıyor. Oyunculuklara bakmak ve bir bütün halde tablo olarak görmek afiş tasarımı yapmamda büyük bir etkendir.

O koltuğa oturduğunda -izlediğin film veya oyun olsun-  bir profesyonel olmaktan çıkıp, halktan bir seyirci olmayı başarabiliyor musun?

Film izlerken de tiyatro seyrederken bile olaya seyirci gözüyle bakmaya özen gösteriyorum. Çünkü yaptığımız iş sanat da olsa içinde seyircilere yaptığımızı unutmamız gerekmekte bu yüzden samimi ve içten bir tasarım dili kullanmak başarıya götürebilir.

Filmler, oyunlar sahnelenmeden önce ilk okuyanlardan biri oluyorsun. Onları okurken kafanda ilk oturduğun taslak hayata geçirdiğin taslak mı oluyor?

Filmlerin senaryolarını ve tiyatroların textlerini okurken hep bir fikir bulmaya ve bu fikri ortaya nasıl çıkarabilirim, düşüncesiyle çalışmaya başlarım. Genelde ilk çıkış noktasında planlı gittiğim için sunduğum fikir seçilir. Tabi ki buraya kadar gelmek için hem yapımcısı hem yönetmeni ile ortak toplantılar daha sonrasında da fotoğrafçı ve ekiple en iyi nasıl yansıtırız planlarız. Böylece doğru ve etkili bir afiş ortaya çıkar.

Genç olmana rağmen sektörde iyi bir yer edindin, insanların severek seçtiği bir tasarımcı oldun. Bu başarıyı neye bağlıyorsun?

Her zaman dediğim gibi “iyi bir insan olmaya çalışıyorum.” Bu motto ile insanları müşteri gibi değil, hayatta bir şey ortaya çıkarmaya çabalayan insanlar olarak görüyorum. Belki de bu tutumum onların beni seçmelerine neden oluyordur. Her iki tarafında birbirine olan güveniyle iyi bir tasarım çıkabiliyor.

Yeşilçam, Türk filmleri ve artık Z kuşağına hazırlanan filmler gün geçtikçe değişen, dönüşen bir çağa hizmet ediyoruz. Bir grafik tasarımcı olarak mesleğinin en güzel icra edildiği, tasarımların en güzel yapıldığı çağ hangisiydi?

Her sektör gibi bizim sektörümüzde gelişmekte ve her gün yeni tasarımcılar belki de yeni bakış açıları doğmaktadır. Ben biraz geleneksel tarzları hep beğenmişimdir. Bunlardan biri de İhap Hulusi Görey’in Cumhuriyet dönemi afişleri kampanyalar için hazırladığı illüstrasyon işleri bence halen gücünü ve anlatım dilini korumaktadır. Yaratılacak etki yıllar geçse de halen kendini koruyorsa bence doğru bir tasarımdır.

Bir afiş tasarımın filmin veya oyunun izlenme payındaki yükselişi nasıl etkiliyor? 

Afiş tasarımından önce bence bir ürünü alırken bile ambalajına bakıyoruz. Ve bizi etkiliyorsa onu almak içgüdüsel bir hareket oluyor. Film afişlerinde de tiyatroda da aynı etkiyi yaratmak önemlidir. Çünkü seyirciler bu afişlere bakarak daha rahat filmi izlemek için salonda yerlerini alıyor. Bu da filmin ve tiyatronun izlenme yükselişine çok rahat bir biçimde etki ediyor. Bunların yanında bence iyi bir fragman daha sonrasında etkili bir sosyal medya iletişim Pr çalışması da gerekmektedir.

Türkiye’de bu işi yapmanın zorlukları nelerdir?

Türkiye’de her işte olduğu gibi zorluklar vardır. Ama vizyonlu kişilerle çalışmak bu zorlukları atlatmaya sebep oluyor. Bu yüzden hassas bir terazi gibi davranmak gerekiyor. Hem onların istediklerini hem de kendinizi ifade edebileceğiniz fikirlerinizi onaylatmaya çalışmak gerekiyor. Böylece ortada zorluk kalmıyor.

Dünyaya açılma gibi bir hayalin var mı?

Bu hayalim her daim var. Öyle güzel bir mesleğim var ki bence Dünya’nın neresinde olursanız olun yapabilirsiniz. Birkaç proje Türkiye’den Amerika’ya yapma fırsatım olmuştur. Bu yüzden belki ilerleyen zamanlarda Amerika’ya gitmek gibi bir planım var.

Bir tasarım siparişi aldığında bu süreç nasıl ilerler?

İş sürecini söyle anlatmak daha doğru bu işi alırken öncelikle karşı tarafa belli sorular sormak önemli “ seni seçmelerinin nedeni nedir? Veya senin farkın nedir? Kimlere hitap ediyor? Gibi soruların cevaplarını alınca tasarımda belli bir yere kadar gelebiliyorsunuz. Tabi ki bu sorular kişiye göre değişebilir. Ben gelen ürünün benzer olanlarında araştırma yaparak, bunlarla ilgili rakip tarafların zayıf yönlerinin yanında güçlü yönlerini de göz önünde tutarak tasarımlarımın temelini atıyorum. Süreç böyle devam ederken müşteriye sadece sunum anlatmak kalıyor.

Grafik tasarım dışında yaptığın veya yapmak istediğin şeyler var mı?

Tam işkolik biri olarak mesleğimden başka bir şey pek düşünmedim. Ama heykel olayına merakım var ilerleyen zamanlarda bununla ilgili bir şeyler yapmayı düşünüyorum.

Galip Aksular’ın 24 saati nasıl geçer?

24 saatim genelde tasarımla ilgili dünyada neler oluyor takip ederek, arada müzik dinleyerek ve kalan zamanımda spor yapmakla geçiyor.

Hiç perdenin ön yüzünde olmayı düşündün mü?

Hiçbir zaman düşünmedim, Çünkü perdenin önünde olmak başka bir yetenek ve bunu o kadar iyi yapan oyuncular var ki onları izlemekten büyük keyif alıyorum.

Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim. Son olarak; iyi bir grafik tasarımcı olmanın, seni diğerlerinden ayıran, bu bölümü okuyan öğrencileri de diğerlerinden ayıracak olan gizli sır nedir?

Benim içinde çok keyifli bir söyleyiş oldu. Ben genelde tavsiye vermek yerine herkesin bir iç sesini dinlemesi gerektiğini düşünüyorum. Herkesin başka başka yetenekleri vardır. Bunları keşfetmeleri ve kendi tarzlarıyla bir dünya yaratmaya çalışmalarını önerebilirim. Tasarım öyle geniş bir alan ki halen öğrenmeye ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum.

Yeni Çağrı Gazetesi’nden alıntıdır.