Prof. Dr. Necati Çatbaş ile Röportaj
 

24 Haziran Perşembe günü Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Florida eyaletinde bulunan bir apartman ani bir şekilde çöktü. Günlerdir arama kurtarma çalışmaları devam ederken akıllarda ABD gibi "süper güç" bir ülkenin nasıl olurda enkaz altında kalanlara müdahalede bu kadar yavaş kaldığı sorusu var. 12 günün sonunda enkazdan çıkarılanların sayısı 27 oldu. 120’den fazla kişi de hala göçük altında. Çalışmalar devam ederken risk oluşturan ve binanın yıkılmamış kısmı da kontrollü olarak yıkıldı. Peki geride onlarca acılı aileyi bırakan Miami’nin Surfside bölgesindeki bina neden çöktü? Yapım aşamasında hangi denetimlerden geçmişti? Kimler sorumlu? Arama kurtarma çalışmaları neden günlerce sürdü ve başarıya ulaşamadı? Tüm bunların cevabını Florida’nın Orlando şehrinde bulunan University of Central Florida’da İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanlığı yapmış ve halen üniversitenin öğretim görevlisi olarak araştırmalarına devam eden Prof. Dr. Necati Çatbaş ile konuştuk.


Fotoğraf Editörü: Rona Doğan

Önce Vatan Gazetesi Washington DC

Öncelikle Necati Hocam, Miami’deki bina neden çöktü bize detaylı olarak açıklayabilir misiniz?

Şimdi binanın çöküşü ile ilgili kesin bir şey söylemek kolay değil. Bu ancak detaylı bir adli çalışma sonrasında belli olacak. Detaylı projeler, daha önceki raporlar, binanın enkazından toplanan malzeme raporları ve binanın kritik elemanlarının durumu olmadan kesin birşey söylemek mümkün değil. Ama daha önceki bina göçmesi örnekleri ve elbette binanın çöküşünün videosu, ve ortaya çıkan bazı raporlar vs ile bazı tahminler yapmak mümkün. Bu çöküşte birden fazla faktörün zaman içerisinde etkileşimde olduğunu düşünüyorum. Videolardan anlaşıldığı üzere bina kısa süre içerdesinde ilk önce orta kısımdan, saniyeler içerisinde de güney kanat tabir edebileceğimiz kısımdan hızla çöküyor. Binaya dair ortaya çıkan eski raporlarda birçok yerde betonda oluşan çatlaklar, açılmalar, donatıların ortaya çıkması ve bunların korozyonu görünüyor. Denize çok yakın olması sebebiyle tuzlu su spreyleri etkili olmuş olabilir. Bu durum bazı kolon ve kolon-kiriş bağlantı noktalarını zayıflatmış olabilir. Bu da yük kapasitesini azaltmış ve farklı kırılmalara yol açmış olabilir. Bununla beraber binanın yükleme şeklinde değişikler de olmuş olabilir. Kapasitesi düşmüş kolon bölgelerine tamir ya da restorasyon için daha fazla yük binmiş olabilir.

Binanın çöküşü depremlerde gördüğümüz tipte bir etkiye maruz kalmış gibi. Depremlerde genelde zeminden gelen deprem-dalga etkisi, binanın temel ve zemin katlarında yetersiz bir tasarım (örneğin zayıf kolonlar ve perde duvar olmaması) ile ani göçüşler olabiliyor. Miami’deki binanın bulunduğu zemin koşulları ve zemin-temel tasarımı da incelenmeli. O bölgede 1993-1999 yılları arasında yılda 2 mm zemin çökmesi tespit edilmiş, bu da nedenlerden biri olabilir. San Francisco’da daha da yeni olan Millennium Tower zemin koşullarından dolayı problem yaşadı ve haberlerde de çok tartışıldı. Dolayısıyla bu özetlediğim nedenlerin birkaçının etkileri ile artık son raddeye gelmiş olan bina kapasitesi aşıldı ve bina çöktü diyebiliriz.


Türkiye’den bize çok fazla gelen bir soru: Arama kurtarma çalışmaları neden bu kadar uzun sürdü?

Evet, bu konu çok önemli. Arama kurtarma konusu teknik bir konu. Hem kurtarma ekibini hem de enkaz altında kurtarılmayı bekleyenlerin hayatını tehlikeye atmadan müdahale edilmeli. Burda gerektiğinde çok hassas cihazlar, gerektiğinde ağır yükleri itina ile kaldıracak iş makinaları ve üst üste binmiş ağır elemanların kaymasını engelleyerek destek mekanizmaları ile çalışmaların yapılması lazım. Öncelikle bizim ülkemizdeki ekibin arama kurtarma çalışmalarında çok başarılı olduğunu söyleyebiliriz. AFAD, AKUT ve diğer arama kurtarma ekiplerinin tekniği, canla başla, hızlı ve yerinde müdahalesi ile birçok kişi yaşadığımız onca depremden vatandaşlarımızı yaralı ya da sağ olarak kurtardı. Deprem ülkesi olduğumuz için bu tip çalışmalar sadece bir yerde değil çok daha geniş alanda birçok binada yapıldı. Miami’deki arama kurtarma için herkes gibi ben de "niye bu kadar zaman geçti" diyorum. Takip ettiğim kadarıyla bölgeye birkaç arama kurtarma timinin gittiği, hatta çalışan gruplardan bir tanesinin 1999’daki Kocaeli/Gölcük depremindeki arama kurtarma çalışmalarına, 9/11 New York'taki ikiz kulelerde, 2005’deki Katrina kasırgasında, ve 2010 Haiti depreminde görev aldığı söyleniyor. Ama televizyonda görebildiğimiz kadarıyla çalışmalar oldukça yavaş ilerliyor. Aradan geçen günlere rağmen hâlâ enkaz altında 100'den fazla kişi var...


Binada yapısal hatalar olduğu açıklandı. Necati Hocam sizin binayla ilgili görüşleriniz nelerdir?

Daha önce söylediğim gibi elimizde detaylı bilgi, tasarım dokumaları ve malzeme raporları vs ile beraber desteklenmiş bir bilgisayar modeli olmadan bina hasarlarının bu çökmeye nasıl bir etkisi olduğunu söylemek çok kolay değil. Ama şu da var ki bazı işaretler varmış. Bina sertifikasyonu için 2018’de denetleme yapıldığında binaya dair olumsuzluklar belirtilmiş. Keşke bunun üzerinde dikkatlice durulsaydı. Arada 3 yıla yakın bir süre var, daha detaylı bir çalışma ile buradaki riskler çok daha açık şekilde görülebilir ve tedbir alınabilirdi.




Bölgede aynı şirketin yaptığı bazı evler tahliye edildi. ABD genelinde benzer bir durum olabilir mi? Yasalar ve denetimler çok sıkıyken, nasıl olur da bu bina gözden kaçabildi?

ABD genelinde böyle bir şey olabilir demek doğru olmaz kanaatindeyim. ABD’de bu tip bina çökmeleri olsa da toplam bina stoğuna bakıldığında başka birçok ülkeye göre çok düşük bir yüzde olduğu görülür. Genel olarak, ABD’de bina tasarımı ve kontrolleri belli bir sistem içerisinde ve oldukça iyidir. Ancak başka yerlerde de olduğu gibi hatalar, gözden kaçma ve ihmaller olabiliyor. Miami'de çöken bina da malesef onlardan bir tanesi oldu. Tabi bir de işin medya kısmı var, Miami gibi bir şehirde ve ABD’de olması bu üzücü olayın biraz daha öne çıkmasına neden oluyor sanırım...




150'ye yakın kişiye mezar oldu bina...Kimler sorumlu olacak ve sizce ne gibi cezalar alabilir?

Sorumlular tek tek şunlar demek de zor. Birçok aşamada bu binanın yapımından kontrolüne, onayından işletimine birçok kişi ve kurumun imza ve yetkisi var. Büyük ihtimalle eyalet ve federal seviyede sorumlular araştırılacaktır. Ama bu kısa zaman içerisinde olabilecek bir şey değil. Binanın çöküşünün teknik raporlarının tamamlanması lazım ilk planda.


Daha önce ABD’de benzer tecrübelere şahit oldunuz mu paylaşmak ister misiniz?

Binaların ABD’de yıkılma örnekleri var. Ben binalara ek olarak ve yine Miami’de olması nedeniyle 2018’de yapım sırasında aniden çöken yaya köprüsünü örnek vermek istiyorum. Bu köprü yapılırken, tasarım ve inşa sırasında görülen bazı çatlakların iyi değerlendirilmemesi ve inşa yapılırken trafiğin kapatılmaması sonucu 6 kişi ölmüş birçok kişi yaralanmıştı. ABD’deki National Transportation Safety Board (NTSB) araştırması bunun detaylarını ortaya çıkardı. Bu gibi çöken bina ve köprü örneklerinden çıkarmamız gereken ders, bu tip yapılarda gözlemlenen problemlerin çok ciddi şekilde ve hızlıca değerlendirilmesi gerektiğidir.




Hazır sizi bulmuşken Necati Hocam ABD'de hangi eyaletler deprem bölgesi? Miami’deki binanın çöküşü depremle alakalı değil ama depreme bağlı çöküşlerle benzerlikler var dediniz. Şu durumda Amerika'da nereler sıkıntılı olabilir?

ABD’de özellikle California eyaleti deprem bölgesi. Onun dışında Amerika’da New Madrid zone, Alaska gibi yerler de sismik olarak aktif yerler. Yalnızca deprem bölgelerinde değil elbette, nerede olursa olsun alınacak tedbirler yapılardaki denetimler de şu durumda çok daha önem arz ediyor.


Çok yoğun çalışmalarınız arasında vakit ayırıp sorularımı cevapladığınız için çok teşekkürler Hocam. Son olarak sizi daha yakından tanımak isteyen okuyucularımıza kendinizden bahsedebilir misiniz?

Ben Prof. Dr. Necati Çatbaş. Lisans ve yüksek lisans eğitimimi Türkiye’de Boğaziçi üniversitesinde tamamladım. O zamanlar ağırlıklı olarak deprem konusunda çalıştım. Yüksek lisans tezim Erzincan depremi ile ilgiliydi. Sonrasında doktora için ABD’ye geldim. Çalışmalarım daha genişledi, ve Yapı Sağlığı İzleme (Structural Health Monitoring), tahribatsız muayene (Non-Destructive Evalüation), değişik sensor ve bilgisayarlı görüntüleme konularında çalışıyorum. Son senelerde drone ve robotlar ile de değişik yapıların sağlığını takip etme üzerinde çalışıyorum. 2003 yılından beri University of Central Florida (UFC) [Florida Merkez Üniversitesinde] Profesör ve CITRS (Civil Infrastructüre Technologies for Resilince and Safety) Araştırma Merkezinin de Kurucu Direktörü olarak görev yapıyorum.