Bir anne… Bir eş… Güçlü bir kadın… Eylül Öztürk Özkan, sosyal medya fenomeni olarak çıktığı yolda o kadar çok sevildi ki… Oyunculuğunun ön planda olduğu videolar var, şarkı söylüyor, Yunan Dili ve Edebiyatı var üniversitede, kabin memuru olduğu bir dönem var, ticaret tarafı hayli hareketli nail spa merkezi, butikler… TV programları… Tiyatro ve üstelik çok fazla ödül aldı… Bunlar ciddi müthiş meziyetler. Öztürk, aynı zamanda Instagram üzerinden sosyal sorumluluk projeleri yapan bir iyilik meleği...  Eylül Öztürk röportajımız sizlerle.

 


Eylül Hanım öncelikle sizi biraz daha yakından tanıyarak röportajımıza başlayalım istiyorum. Bize kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Merhaba! 4 Haziran 1986 doğumluyum, evliyim, 2 dünya tatlısı bebeğin annesiyim. Aile şirketlerimizin yanı sıra sosyal medya içerik üreticisiyim. Ve tiyatro ile ilgileniyorum.

Çok güzel bir aile görüyorum nazarlardan uzak. Barış Kenan Özkan ile mutlu bir evliliğiniz var. Annelik size çok yakıştı İlk anne olduğunda ne hissettiniz?

Hayatımda başıma gelebilecek en güzel deneyimdi. Yepyeni ve bembeyaz bir sayfa açıldı. Çok heyecan verici bir duygu gerçekten, Allah isteyen herkese nasip etsin.

Artık iki evladınız var. Çocuk yetiştirmenin keyifli ve zor yanları nelerdir?

Keyifli yanları çok fazla, bir kere işlenmeyi bekleyen bembeyaz birer sayfa gibiler. Ne verirseniz onu alıyorsunuz ve bu sizi inanılmaz heyecanlandırıyor. Diş çıkarmaları yürümeleri gülmeleri her biri ayrı bir heyecan. Rutin giden hayatınıza gökkuşağının renkleri gibi bir anda giriyorlar ve ömür boyu hiç gitmiyorlar, her zaman sizin bebeğiniz olarak kalıyorlar. Fakat sorumluluk gerektiren yanları var ve bu sorumluluklar her şeyden önemli.

Sorumluktan kastım sabah erken uyanıp kahvaltı ettirmek veya okula göndermek değil bu arada. Bunları her anne sevgiyle yapıyordur eminim. Asıl sorumluluk mutlu bir çocuk yetiştirebilmekte.

Ve ancak siz kendinizi doğru tanıdığınız doğru analiz ettiğiniz ve travmalarınızdan arındığınız sürece çocuğunuza doğru aktarımları yapabilirsiniz.

İşin asıl sorumluluk kısmı burada başlıyor. insan önce kendi sorumluluğunu alabilmeli, önce kendini tanımalı ve yanlışlarını görebilmeli, gerekirse tedavi edebilmeli sonrasında çocuğunu doğru yetiştirebilmeli, bu her şeyden önemli bir sorumluluk bence.

Ben de yoğun çalışan bir anneyim. Sizin de güzel bir aileniz ve evlatlarınız var. Evlilik yoğun iş temposunu devam ettirmeyi etkilemiyorun en önemli örneklerindensiniz. Bu bahane arkasına sığınan çok. Bu konu ile ilgili fikirlerinizi merak ederiz?

Aslında biz o konuda çok uyumlu bir çiftiz. Ortak bir işletmeye de sahip olduğumuz için günün belli Zaman dilimlerinde bir arada olabiliyoruz. Tabi ben çok fazla işin içerisinde olamıyorum malum çocukları da dengede tutmak gerekiyor. O noktada Kenan gerçekten çok anlayışlı bir eş. Birbirimize kendimize ait zamanlar ayırabilmek için de fırsat tanıyoruz. Dolayısı ile herhangi bir sıkıntı yaşamıyoruz bu konuda, gerçekten her şeyden önce çok yakın iki arkadaş olmak gerekiyor. Evliliğin çok farklı parametreleri var bunu ancak yaşayarak öğrenebiliyorsunuz. Süreç içerisinde uyum sağlamak, uyumlu iki insan olmak çok önemli çünkü hayat her zaman Sütliman geçmiyor maalesef.

Çok klişe belki ama çok gerçek; saygı saygı saygı!

Uzun yıllara dayanan başarı hikâyesi bu... Şuan ki geldiğiniz nokta takdire şayan. Hayatınız tam bir başarı hikâyesi. Başaran kadınları çok seviyorum. Başarılı bir iş insanı görüyorum karşımda.  Sizi bu yolculuğa özendiren, sürükleyen neydi? Bu başarıyı neye borçlusunuz?

 

TAMAMEN DİBİ GÖRMEYE BORÇLUYUZ

Aslında tamamen dibi görmeye borçluyuz. Ticarete atılmak bazı riskler gerektirir. Hem ben hem de eşim maaşla çalışan insanlardık. İnsanın sabit bir maaşı olunca düzenini riske etmekte inanın çok zorlanıyor. Bir dönem Beyoğlu’nda terör saldırısı sonucu patlayan bombalardan sonra Kenan’ın o bölgede İşletmesini yapmış olduğu restoran kapandı.

Turizm ciddi bir darbe aldı. O dönem ben de bir tiyatro oyununda oyunculuk yapıyordum ve bu durumdan ötürü benim de tiyatro oyunlarım iptal oldu. Maalesef bu tip durumlarda ilk olarak eğlence sektörü etkileniyor. İkimiz de bir anda işsiz kalıverdik. Giderlerimizi karşılayabilmek için yapacak başka bir şeyimiz kalmadığından, para kazanabilmek adına evde sahip olduğunuz ikinci el veya kullanmadığımız ayakkabılarımızı internet üzerinden satışa koyduk.

Ve bu şekilde de ticarete girmiş olduk. Sattığımız ürünleri sermaye yapıp tekrardan yeni ürünler aldık.

Sonra onları da sattık ve onları da sermaye yaparak biraz daha işi büyüttük. Öyle böyle derken sıfırdan başlayarak kazandığımız paraları doğru yatırım şekliyle şekillendirerek şirketi bu noktalara getirdik.

Yani gerçekten sıfırdan bu noktaya geldik. Şimdi düşününce ne kadar zor zamanlarmış diyorum. Ama her zorluk başka bir kapı açıyor işte. Yeter ki çalışkanlığı elden bırakmayalım.

Bu kadar büyüyeceğinizi hayal edebilir miydiniz?

Dışarda nasıl gözüktüğümüze dair en ufak bir fikrim yok sanırım, İnsan kendini dışardan göremezmiş ya, ben de bu şekilde hissediyorum.

Maddi konforun ve tabii biraz da iş yükünün getirileri dışında hayatımızda değişen inanın ki hiçbir şey yok. Yediğimiz yemek, arkadaş çevremiz, aile bağlarımız hep aynı. Küçük Çekirdek ailemizdeki Güldüğümüz üzüldüğümüz beslendiğimiz şeyler hep aynı. O sebeple böyle sorular geldiğinde yanaklarım kızarıyor. Büyümüş görüyorsanız ne mutlu bize.

Bu yolculukta en büyük desteği kimlerden aldınız?

Kesinlikle eşimden. En büyük destekçim.    

İleriye dönük kariyer hedefi planlarınız ve projeleriniz nelerdir Eylül Hanım?

Bu sene üniversite sınavına girdim ve kazanabilirsem konservatuar tiyatro bölümü okumak istiyorum.

Bu kendim için yapmak istediğim bir alan. Çocuklarım için tek planım; Çocuklarımla ilgilenmek istiyorum. Şirket artık eşime ve yöneticilere emanet. Zaten işler büyüdükçe profesyoneller ile çalışmak durumundasınız. Ben yine ufak dokunuşlarımı eksik etmem tabii ama çocuklarım bir daha çocuk olmayacaklar, zamanımın büyük çoğunluğunu kesinlikle onlara ayıracağım, bu konuda eşimin desteği sonsuz sağ olsun. Bakalım, hayat neler gösterecek.

Kariyerinizin dönüm noktası nedir?

Ticari açıdan bakıldığında işsiz kalmak ve dibe vurmak diyebilirim.

Zor durumda kalmasaydık belki de hiç başaramayacaktık. Denemeyecektik bile!

Sizce başarının sırrı nedir? Emek mi? Şans mı?

Kesinlikle emek. Şans ise emeğinizi destekleyen harika bir fırsat.

Eylül Öztürk’ü araştırdığımda okurken yoruldum desem... Oyunculuğunun ön planda olduğu videolar var, şarkı söylüyorsunuz, Yunan Dili ve Edebiyatı var üniversitede, kabin memuru olduğunuz bir dönem var, ticaret tarafınız hayli hareketli nail spa merkezi, butikler… TV programları… Tiyatro ve üstelik çok fazla ödül aldınız… Bunlar ciddi müthiş meziyetler. Sıralamada hangisi ön planda sizin için?

TİYATRO OYUNCULUĞUMU DOĞRU BİR EĞİTİM İLE TAÇLANDIRMAK İSTİYORUM
Tiyatroya yönelmek istiyorum, sahne benim kendimi en özgür ve en mutlu hissettiğim yerlerden biri. Konservatuar okumak istememin sebebi de bu esasen. Tiyatro oyunculuğumu doğru bir eğitim ile taçlandırmak istiyorum. Maalesef gençliğimde bu konuda bana destek olabilecek veya yönlendirebilecek birileri yoktu. Fakat içimdeki tiyatro aşk o kadar büyüktü ki konu ile ilgili herhangi bir eğitimim olmaksızın 400 e yakın oyun oynadım. Şimdi ise ilk başta yapmam gerekeni ama imkanım olmadığından yapamadığım şeyi yapmak istiyorum. Bu işin üniversitesini okumak en büyük hayallerimden biri.

Bir kadın olarak sizin gözlemleriniz deneyimleriniz neler, kadınlar iş hayatında hangi engellerle karşılaşıyor, çalışan kadınların sorunları neler?

Özellikle annelik ve çalışma konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Hamile kaldığı için işten çıkartılan kadınlar, yeni evli olduğu için hamile kalma ihtimaline karşılık hiç işe alınmayan kadınlar gibi. Ayrıca kadın ve erkeğin birlikte çalıştığı iş yerlerinde genellikle kadınların ikinci planda kalması ve bunun terfilere de yansıması söz konusu. Maalesef erkekler kadınlara göre çok daha fazla terfi alıyorlar.

Kadınların uğradığı mobbing durumundan hiç bahsetmiyorum bile. Fakat beni en çok üzen nokta ise şudur ki; Çalışma hayatında erkeğin kadına uyguladığı mobbingden ziyade, kadının kadına zararı daha fazla dokunuyor. Kadının kadına gösterdiği psikolojik şiddet Pek dinlendirilmiyor ama en büyük sorunlardan bir tanesi de budur. Şirketimizde ağırlıklı olarak kadın personel çalıştırdığımızdan ötürü bir diğer dikkat ettiğimiz husus da budur.

Özellikle Mobbing konusunda sözleşmelerimizde çok ciddi yaptırımlara sebebiyet verebilecek maddeler yer almaktadır.

Başarıya giden yolda engeller de başarısızlıklar da kaçınılmaz. Böyle anlarda kendinizi nasıl motive ediyorsunuz? Nasıl tekrar tekrar ayağa kalkıyorsunuz?

Maalesef başarıyı takdir edebilen bir toplum olmaktan her gün daha çok uzaklaşıyoruz.

Hangi sektörde olursanız olun sadece kendi işinize kanalize bir şekilde devam ediyor ve bir şeyler başarıyorsanız, durduğunuz yerde bile düşman edinebiliyorsunuz. Size kötülük yapmaya çalışan sizi aşağı çekmeye çalışan çok fazla insan ve durum söz konusu olabiliyor. Böyle durumlarda krizi doğru Yönetebilecek güzel bir ekibe sahibiz. Genelde telefonu bir kenara bırakıyorum bir süre dış dünyayla iletişimi kesiyorum. Uzaklaşmak çok iyi geliyor.

Eğitim ve kendini geliştirmek çok mühim. Hiç kimse siz olamaz elbette ama sizin ulaştığınız başarıya ulaşmak isteyen yol arayan birçok hem cinsiniz var. Nereden başlamalılar yolculuğa? Yol gösterme anlamında biraz bahsedebilir misiniz?

En önemli söyleyebileceğim şey şu; Başarı veya başarısızlıklarını başkalarının varlığına bağlamasınlar.

Sektör çok büyük. Herkese yetecek kadar ekmek kapısı var. Tek yapmanız gereken sadece ama sadece kendinizle ilgili nasıl daha iyisini yapabilirim diye düşünmek. Başka kişilerle tartışmaya girmeden başkalarını kötülemeden sadece kendi yoluna bakarak, konu ile ilgili eğitimler olarak kendini geliştirerek kendi bildikleri yolda daha iyi nasıl olabilirim diyerek devam etsinler. Bir başkasını kötülemek sizi iyi yapmaz. Dahası, bir başkasına enerjinizi vermek kendinize harcayacağınız enerjiden çalar. Hiç gerek yok! Sadece kendinize ve ne iş yapıyorsanız ona odaklanın.

Kadınlara destek olmakla ilgili bazı projeleriniz takıldı gözüme? Devam eden bir projeniz var mı?

Geçtiğimiz yıl bir akademi kurduk. Bu bağlamda kadınlarımızı sektöre kazandırmayı hedefliyoruz. Mezun olan öğrencilerimiz yeteneklerine göre kendi merkezlerimizde çalışabiliyor veya isterlerse kendi yerlerini açabiliyorlar. Şimdilik 700 e yakın öğrenci mezun ettik etmeye de devam ediyoruz. Ayrıca tüm şubelerimizde 200 üzerinde personel istihdamımız var. Yüzde 99 u kadınlardan oluşuyor.

Bunun dışında sosyal medyada kendi çapında ufak işletmeler açan kadın girişimcileri de Elimden geldiğince desteklemeye çalışıyorum.

Kadınların her platformda ön planda olması tek dileğimiz. Sizi yürekten takdir ediyorum. Girişimci kadınlara önerileriniz nelerdir?

Öncelikle hiçbir şeyin imkansız olmadığını bilmeleri gerekiyor. İnsanoğlu doğası gereği başarmak istemediğin şeylere bahaneler üretmeye bayılır! Bugün elimizin altında internet gibi bir cevher var. Bir tıkla tüm bilgiye Ulaşabileceğiniz bir platform. Aklınıza gelebilecek her konu ile ilgili evde oturduğunuz yerden araştırma yapabilme lüksüne sahibiz artık. Üzerimizdeki rehaveti ve kendi cebimizde olan bahaneleri bir kenara bırakıp kendimize inanmamızın zamanı geldi diye düşünüyorum. Biraz cesaret biraz araştırma ile yapılamayacak şey yok. Sermaye konusuna gelince hep önerdiğim bir fikir vardır, sosyal medyada bir sürü ikinci el ürün alıp satabileceğiniz platform mevcut. Evinizde kullanmadıklarınızdan başlayıp kendinizi ufak bir sermaye yapabilirsiniz. Sonrasında da gerçekleştirmek istediğiniz şey ne ise ona doğru adım adım yaklaşabilirsiniz.

Son zamanlarda bitmek bilmeyen kadın cinayetler ve çocuk istismarları hususunda söylemek istedikleriniz nelerdir?

KADININ DEĞERSİZLEŞTİRİLDİĞİ BU DÜZENİ KIRMAK EN BAŞTA ANNELERE DÜŞÜYOR

Son derece derin bir Üzüntü ve öfke içerisindeyim. Çok daha aydınlık konuları konuşmamız gerekirken bu ve buna benzer olayların yaşanması beni ve herkesi ciddi bir hayal kırıklığına uğratıyor.

Gün geçtikçe çok daha güvensiz hissediyoruz. Öfkeleniyoruz. Bu anlamda yasaların kuvvetlendirilmesi şart. Çünkü bu tip suçlar işleyip de salıverilen kişilerin haberleri duyuldukça bir başka suçluya cesaret veriyor. Yasalar dışında bir başka önemli konu ise annelerin çocuklarına verdiği eğitimin önemi.

Kadının değersizleştirildiği bu düzeni kırmak en başta annelere düşüyor. Çocuklarımızı farkındalık sahibi olarak yetiştirmemiz gerekiyor. Kimi zaman gidecek çok yolumuz olduğunu düşünüp karamsarlığa kapılsam da, her seferinde elimden gelenin fazlasını yapmak için çaba sarfediyorum.

Teşekkür ederim.


Röportaj: Aslı Mercan Sarı