İnsanlar limana yanaşacak gemiler gibi sığınacak sevgiler, aşklar, dostluklar, arkadaşlıklar arar bazen. 

Bazen de bir insanın tek ihtiyacı olan tutunacak bir el, kendisini anlayacak, sevecek bir yürek, yüreğini dökecek, gözyaşlarını paylaşacak bir omuzdur. 

Aşık bir çiftin evlilikten umut ve beklentilerinin çok yüksek olacağını tahmin etmek zor değil. Bunun için aşkın hemen hemen her yerde geçerli, evrensel diline bakmamız yeterli. 

Senden öncesi yok benim için, seninle adeta yeniden doğdum, seninle birlikte yalnız hissetmiyorum, kendimi eksiksiz ve tamamlanmış hissediyorum veya hiç kimse seni benim sevdiğim kadar sevemez gibi söylemlerin sıkça kullanıldığı bir ilişkide aşk, Aşkın büyüklüğü ve yoğunluğu mutlu bir evliliği garantiler mi?

İletişim eksikliği, güç savaşları, akraba ilişkileri, ekonomik sorunlar boşanma isteğini tetikler mi?

Tüm bu soruları,  Çift ve Aile Terapisti Zeynep Gamze Kalkanlı 'ya sorduk.  

 ---Merhaba sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba ben Zeynep Gamze Kalkanlı. Çift ve Aile Terapistiyim. EFTA- TIC (The Europaen Family Theraphy Association Training Instutution Chamber) onaylı 500 saatlik eğitimi tamamlayarak sertifikasyonumu aldım. Bu süreçte 2 yıl teorik, 2 yıl da pratik, canlı süpervizyon, kayıtlı vaka süpervizyonu, grup süpervizyonu ve bireysel süpervizyon çalışmaları yaptım. İlişki Psikoterapileri Enstitüsünde çift ve aile terapisti olarak çalışmaktayım. Ayrıca ÇARE-DER Çocuk ve Aile Rehberliği Derneğinde Yönetim Kurulu üyesiyim. ÇATED Çift Aile Terapileri Derneğinde de denetim kurulu üyesiyim. Üsküdar Üniversitesinde Psikoloji Doktora çalışmalarıma da tez aşamasında devam ediyorum.

---   Çift ve Aile terapisi nedir?

Çift ve Aile terapisi, değişimi ve gelişimi sağlamak amacıyla aile ve/veya çiftler arasındaki ilişkinin çalışıldığı psikoterapi türüdür. Ailenin problemlerini çözerek, onların daha fonksiyonel ve uyum içerisinde yaşamalarını sağlamayı amaçlayan stratejik, teknik uygulamalar ve profesyonel müdahalelerdir. Kişilerin kurdukları ilişkiler ruhsal ve duygusal doyumları açısından çok önemlidir. Özellikle eş, anne-baba ve çocukları ile olan yakın ilişkilerinde bireyler problemler, çatışmalar ve zorluklar yaşayabilirler. Çift Aile terapisinde amaç, aile içinde ve çiftler arasında yaşanan problemli ve aşılamayan süreçlerin ele alınarak çatışmaların çözülebilmesi, yapı içerisinde sağlıklı bir şekilde değişimin ve gelişimin sağlanmasıdır. Terapiye katılan bireyler kendileri, eşleri ve çocukları hakkında farkındalık kazanmaktadırlar. Aile üyeleri sorun çözme becerilerinin edinilmesi sayesinde sadece o andaki sorunun değil sonrasında yaşanabilecek sorunlarla da baş etmeyi öğrenmektedir. Diğer bir deyişle balığı vermek değil balık tutmayı öğretmek hedeflenmektedir.

--- Çift Aile terapisi daha çok kimlere uygulanır?

Aile ve çift ilişkilerinde sorun yaşayan bireylerle, aile yapısındaki değişikliğe uyum sağlama ihtiyacı olan bireylere uygulanır.

Aile yaşam döngüsü diye bir kavram var, ailenin zaman içinde gelişimini belirlemek için kullanılıyor. 6 evreden oluşuyor, her evrede duygusal bir süreç yaşanıyor aslında. Yeni evlenen bir çifti düşünelim, bu bireyler tek başına yaşarlarken evlenerek aile kuruyorlar. Yeni sisteme uyumlanma çok önemli. Gelişimsel süreç içerisinde eşlerin birbirleri, aile üyeleri ve arkadaşları ile ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bu dönemde yaşanan krizler sonrasında çift terapi ihtiyacı duyabiliyor. Bir sonraki evrede çiftin bir bebeği dünyaya geliyor, bu evrede de yeni üyenin aile sistemine uyumlanması gerekiyor, karı koca rolünün yanı sıra ebeveyn rolü ekleniyor. Bu dönemde ciddi krizler yaşanabiliyor, eşlerin sorumlulukları dengeli biçimde almaması, bebeğin bakımı için kadının ya da erkeğin annesinin yardıma gelmesi şeklinde… Gelişimsel süreç içinde gereken değişimler sağlıklı bir şekilde gerçekleşmezse çatışma ve problemler ortaya çıkıyor, aile terapiye başvuruyor.

Aile içinde yaşanan iletişim sorunları, sorumluluk paylaşımına yönelik problemler, aile içi şiddet, boşanma süreci, cinsel sorunlar, ailenin yaşadığı bir travma, eşlerden birinin ebeveyn kaybı, değişen koşullara uyum sağlayamama, iş değişikliği, başka şehirde yaşama vb. gibi. Bu noktada önemli olan çiftlerin sorunlar daha karmaşık ve içinden çıkılmaz hale gelmeden terapiye başvurmasıdır.

---Çift ve Aile terapisinde uygulanan yöntemler nelerdir?

Çift ve aile terapisinde farklı yöntemler bulunmaktadır. Terapiye gelen çiftleri birlikte gördükten sonra, bir seans kadın ile bir seans erkek ile yürütülür. Sonrasında seanslara çiftlerle devam edilir. Eğer ailenin sorunları kaynak ailelerden geliyorsa bu durumda seanslar geniş aile katılımı ile gerçekleştirilir. Eşlerde alkol ve madde kullanımı, depresyon benzeri hastalıklar olduğu düşünülüyorsa psikiyatriste yönlendirerek bireysel psikoterapi ve ilaç tedavisine başlanması sağlanır. Çocuk merkezli aile terapisi uygulamalarında, gereken durumlarda, çocukların öğretmenleri, okul rehberlik servisi ya da sosyal hizmet uzmanları ile görüşmeler söz konusu olabilmektedir.

--- Başarılı ve mutlu evliliğin sırrı var mı? Daha iyi ve mutlu evlilik için tavsiyeniz?

Başarılı ve mutlu evlilik yapabilmek için başlangıçta iyi bir seçim yapılması gerektiğini düşünüyorum. Hayatta yapılması gereken en kritik seçimin eş seçimi olduğunu söyleyebilirim. Eşler mutlu olmak için evlenmemeli, evleneceği kişi ile mutlu olabileceğini düşünüyorsa evlenmeli. Evlilikte eşlerin denk olması uyumu kolaylaştırmaktadır. 

Eğitim düzeylerinin, sosyo-ekonomik düzeylerinin, sosyo-kültürel düzeylerinin, aile yapılarının denk olması. Eşlerin ortak amaç ve çıkarlarının olması ve cinsel uyum da mutlu evliliğin olmazsa olmazı. Eş seçiminde yapılan yanlışlardan biri de biz birbirimizi çok seviyoruz, ailelerin anlaşıp anlaşmaması problem değil düşüncesi. Bu beraberliklerin sürmediğini görüyorum, çünkü kadın ya da erkek kendi ailesine doğmuş, orada gelişmiş ve büyümüş. Bireyi ailesinden koparamazsınız koparsa köksüz kalır.

Ailenin işlevleri vardır. Ailede en önemli işlev aile üyelerinin kendilerini anlaşılmış hissettikleri destek ve yakınlık ihtiyaçlarının karşılandığı, kendilerini değerli ve güvende hissettikleri ortamın yaratılmasıdır. Fonksiyonel ailelerde çiftler ortak amaçlara ve değerlere sahiptir. İletişim, empati ve uzlaşma becerileri yüksektir. Evlilik yoluyla edindikleri rollere (karı-koca, anne-baba) uyum gösterirler. İlişkilerinde çatışma yaşandığı anlarda, buna uygun çözümler bulma konusunda iş birliği yaparlar. Eşler birbirlerine saygı duyar, birbirlerinin değişimlerine hoş görülü yaklaşırlar. Eşler birbirlerini olduğu gibi kabul ederler. 

Son bir tavsiye de çiftlerin birinci çocuklarının ilişkileri olduğunu unutmamaları gerektiği. İlişkilerini beslemeleri gerekiyor. Anne-baba olunca eşlik rolü, karı-koca ilişkisi unutuluyor. Böyle ailelerde eşler mutlu olmadığı için çocukları da mutlu olamıyor.

--- Aşkla evlilik arasındaki ilişki evliliklerin 5-10-15'inci yılları tehlikeli denir. Doğru mu? Kaçıncı yılda evlilikler bitiyor?

Mutlaka belli istatistikler çıkarılabilir. Günümüzde gençlerin evlendikten çok kısa bir süre sonra ayrıldıklarını görüyoruz. Çünkü hayat kısa ben kendimi neden sıkıntıya sokacağım düşüncesi hakim, olmuyorsa devam etmeyiz diyorlar. Gençler iş yaşantılarında da böyle. eskiden bir işe girip kişi örneğin bir bankada çalışıyorsa oradan emekli oluyordu, ama şimdi öyle değil.

Çocuklarının evden ayrılması evresinde olan 25-30 yıllık evli çiftlerin bile günümüzde ayrıldığını görebiliyoruz. İlişkilerini besleyemedikleri ve sadece çocukları üzerinden diyalog kurdukları için boşlukta kalıyorlar, ortak payda ve paylaşımlar kalmadığı için birbirlerinden kopuyorlar. Boşanma kaçınılmaz oluyor.

---- Çiftler en çok hangi sebeplerden ayrılmak istiyor?

Örneğin çiftlerin aldatılma nedeniyle ayrılmak istediklerini görüyoruz. Sadakatsizlik durumunda kadın ya da erkek aldatıldığını öğrendiğinde çift olarak terapiye geliyorlar. Aldatılan taraf, değersizlik duygusu yaşıyor ve olayları tüm ayrıntısı ile öğrenmek istiyor, sonrasında evliliğin devamı ya da boşanma kararı alındığında terapi sürecine devam ediliyor.

Sıklıkla yaşanan bir diğer problem de kök aile ile yaşanan sorunlar. Kadınlar eşlerinin aile üyeleri ile anlaşmazlık yaşıyorlar, erkekler de eşlerinin aileleri ile yaşadıkları problemleri çözmek için geliyorlar. Bu problemler çözülemiyorsa evlilik birliği sarsılıyor.

--- Hangi durumlarda evlilik kurtarılamaz? Mesela üçüncü kişi, şiddet, alkolizm gibi.

Evliliği kurtarmak… Ben bu kavramı doğru bulmuyorum. Başlangıçta da söylediğim gibi mutlu olmak için evlenilmemeli, mutlu olabileceğinizi düşündüğünüz kişi ile evlenmelisiniz. Çiftler terapiye gelip farkındalıkları ile ilişkilerini düzetmeye istekli olurlarsa evlilik, birliktelik dengeli sağlıklı bir şekilde yürür. Kadının da erkeğinde bunun için adım atması gerekir. Evlilik, uyumla keyif alınarak sürdürülecek bir danstır. Bir savaşa, yıkıma, rekabete dönüştürülmüşse evliliği devam ettirmenin bir anlamı yoktur. Üçüncü kişi, bağımlılıklar, aile içi şiddet, kadının ya da erkeğin kendini değersiz hissetmesi gibi. Birçok durumda yıkılır ve kurtarılamaz.

--- Çocuğun iyiliği için evli kalmak çok yaygın bir görüş. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Toplumsal olarak bakıldığında aile toplumun yapı taşıdır. Fonksiyonel ve sağlıklı olan ailelerde büyüyen çocuklar özgüvenli, mutlu ve başarılı olabiliyor. Çift ve aile terapisti olarak düşüncem boşanmanın çocuğa zarar vereceği yönünde. Ancak ev bir savaş ortamına dönmüşse fiziksel şiddet uygulanıyorsa, kadın ya da erkek birbirlerini aşağılıyorsa psikolojik şiddet varsa, çocuğun ihtiyaçları karşılanmıyorsa, bu noktada mutlu olmayan ebeveyn çocuklarını mutlu edemiyor evliliği devam ettirmek doğru değildir. 

--- Bir de boşanma aşaması var. Türkiye'de cinayete varan olaylar oluyor boşanma sürecinde. Genelde erkekler boşanmayı kabullenemiyor. Çoğu namus meselesi yapıyor.

Boşanma sürecinde efendice ayrılmak mümkün değil mi? Nasıl yapılır bu iş?

Toplumsal bir sorun “ya toprağınsın ya benim”. Bu düşünce ben yoksam, senin yaşama hakkın yok anlamına geliyor. Kadına şiddet, kadın cinayetleri. Bunu meşrulaştırmış olan ülkelerde ne yaparsanız yapın devam edecektir. Kadın erkeğin malı, eşyası değildir. Kadın ve erkek toplumda, evlilikte eşit haklara ve sorumluluklara sahip olmalıdır. Fonksiyonel ve sağlıklı olan ailelerde büyüyen çocuklar yetişkin olduklarında böyle davranmazlar. Çünkü şiddet, aile içinde öğreniliyor. Babası annesine şiddet uygulamışsa, ben de karıma şiddet uygularım, karıma söz hakkı tanımam diyor.

Şunu bilmek gerekiyor karı-koca birbirinden ayrılabilir, ancak çocukları olan bir çift ayrılıyorsa, onlar çocuklarının anne-babası olarak ömür boyu anne babalığa devam ediyorlar. Bu nedenle de medeni olarak ilişkilerini sürdürmeleri gerekiyor.

---Sonu boşanmayla sonuçlanmasın diye, evleneceğimiz insanı seçerken nelere dikkat etmek lazım?

Başarılı ve mutlu evlilik yapabilmek için başlangıçta doğru bir seçim yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu soruya değerli hocamız rahmetli Doğan Cüceloğlu’nun “Var mısın?” kitabındaki paylaşımları ile cevap vermek istiyorum. Hayat bir ekip işidir, kişi hayatı sadece kendisinin bir yolculuğu olarak düşünürse temel bir yanlış yapar. Hayat ekibinin en önemli üyesi insanın eşidir. Bekarken kişiler kendi ailesinin üyesidir; eş ile birlikte kişi yeni bir ekip oluşturmak için bir yolculuğa çıkar. Karı-koca olmak sosyal kimliğin ötesinde bir ruhtur. 

Bu ruhun özü paylaşılan inanç ve değerlerdir. Bu ruh eşlerin insan insana konuşabilmelerinin ve ilişkinin temelini oluşturur. Ekip olmanın bilincinde olmaya ve karşıdakini insan olarak görmeye, can ya da öze vurulmayı ekleyebiliriz. Sağlıklı bir cinsellik de evliliğin ayrılmaz bir parçasıdır.

--- Pandemi evli çiftleri nasıl etkiledi? Bu zorlu dönemde çiftlere neler önerirsiniz?

Aslında hem olumlu hem de olumsuz olarak etkiledi. Pandemi döneminde eskisinde daha fazla birlikte zaman geçiren çiftler kendi aralarındaki ilişkiyi test etmeye değerlendirmeye başladılar, sorgulamalar arkasından ayrılma talepleri geldi. Olumlu yönde ise özellikle sosyal izolasyon duygusal olarak uzak kalmış çiftlerin birbirine dönmesini sağladı. 

Bu zorlu dönemde çiftlere ortak olarak yapmaktan zevk aldıkları aktivitelere yer vermelerini öneriyorum. Sevdikleri bir yemeği birlikte hazırlamak, evde spor yapmak, çocukları varsa onlarla birlikte tabu, kutu oyunları, satranç gibi oyunlar oynamak, kitap okuyup paylaşım yapmak, dans etmek, sanat çalışmaları seramik, resim, enstrüman çalıp müzik yapmak gibi. Bu şöyle de anlaşılmasın 7x24 birlikte olmak değil. Kendi başlarına yalnız kalacakları zamanlar da yaratsınlar. Halil Cibran’ın dediği gibi “şarkı söyleyin ve dans edin birlikte eğlenin, fakat birer başınıza da olun ikiniz de…”