RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Başarılı yazar Esra Algan ile yazın hayatına ve “Rüzgârgülü” adlı yeni kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Esra Algan kimdir?

1983 yılında Hatay Dörtyol'da doğdum. Dörtyol'da lise öğrenimimi tamamladıktan sonra Samsun OMÜ Sınıf Öğretmenliği bölümünü bitirdim. 2005 yılının şubat ayından beri öğretmenlik yapıyorum. 2013 yılında AÖF Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldum. 15 ve 7 yaşlarında olmak üzere iki çocuğum var. Çocukları, kitapları ve doğayı çok seviyorum.

Yazın hayatınız nasıl başladı? Size öncülük etmiş isimler var mı?

Lisede edebiyat öğretmenimin derslerde şiir okumasıyla şiir aşkım başladı. Birçok şiir ezberledim. O günlerde başladım şiir yazmaya. Yazdığım şiirleri seslendirmeyi seviyorum.

Düz yazı denemelerim üniversite yıllarımda başladı. Hayatı anlamlandırmaya çalıştım hep yazılarımda. Yazdıkça mutlu olduğumu hissettim ve yazmanın hayatıma anlam kattığını fark ettim.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz? Örnek aldığınız yazar veya şairler var mı?

Yazmak, bir hayata tutunma eylemidir benim için. Hislerimi harekete geçiren her olay, yazmam için bir sebeptir. Kitap okumayı da çok severim ve belli bir birikimden sonra insan, içini boşaltmak istiyor. Bunun da en iyi yolu yazmaktır.

Örnek aldığım yazar veya şair yok; ama sevdiğim ve beğendiğim şair ve yazarlar var. Şiir dünyasında adını duyduğum nerdeyse bütün şairlerin kitabını okudum. Bakış açımı geliştirip kendime özgü bir tarz oluşturdum. Yazmaya yoğunlaştığım dönemler hariç her hafta en az bir kitap okumaya özen gösteririm. Yazmanın en büyük sırrı okumaktır. Yoksa kısır bir döngüde dolaşıp durur yazar.

Temmuz ayında okurlarla buluşan “Rüzgârgülü” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

Aslında bu kitabımın temellerini üniversite yıllarımda atmıştım. O dönem yazıp, bir kenara bırakmıştım. Bir gün yayımlanacağını biliyordum; ama o güne kadar olgunlaşmasını beklemem gerekiyordu. Günü geldi, olgunlaştı ve basıldı.

Bu kitap, severek ayrılmanın hazin hikâyesini ve aynı zamanda bir üniversite öğrencisinin ayakta durabilme mücadelesini anlatıyor. Kitabın enteresan bir yanı da kurgulanmış hikâyeyle şiirlerin uyumlu bir şekilde harmanlanmasıdır.

Bu kitabı yazmamdaki asıl amaç, hayata yeniden tutunabilmekti. Şunu anladım ki; yaşadıkça yazacağım ve yazdıkça yaşadığımı hissedeceğim.

“Rüzgârgülü” okurlara hangi mesajı vermeyi amaçlıyor?

Cesaret, hayatın biçtiği rol ne olursa olsun kendi kararlarını verebilmek ve sorumluluğunu üstlenmektir.

Hayat, kararlarını sen verdiğin sürece senindir.

Her zaman bir seçenek daha vardır, bunu sadece sen bilebilirsin.

Umudun tükenmeden bu hayattaki görevin bitmez.

Bazen kendine gelmek için kendinden gitmek gerekir.

Ölüme direnmek, yaşama meydan okumaktır.

Kitabın ismi nereden geliyor?

Teoman'ın “Rüzgârgülü” şarkısından geliyor. Bu şarkıyla başlayan bir aşk ve sonrasında rüzgârgülüyle kendini özdeşleştiren bir kimliğin hikâyesi anlatılıyor. İleride bu kitabın sinema filminin çekilmesi, en büyük hayalim.

Sizce kitap beklenen başarıya ulaşacak mı?

Başarı, bu kitabın onu bekleyen okurlarıyla buluşmasıydı bence ve çoktan başarıya ulaştı. Daha üstün başarıysa üniversite gençleriyle yapacağım söyleşilerle gerçekleşecek. Bunun da ilerleyen günlerde olacağına inanıyorum.

Kitabınıza bir okur gözüyle nasıl bir yorum yaparsınız?

Şiirsel bir dil ve içsel yolculuğun yoğun olduğu bir kitap. Karmaşık bir kurgu ağının içine çektiği gizem dolu bir dünya. Hayata tutunmanın ve kendini yeniden keşfetmenin hikâyesi.

Hazırlık aşamasında olan yeni bir eseriniz var mı?

Basıma hazır bir şiir kitabı, yazmakta olduğum novella, birçok deneme, çocuk şiirleri, yazılmış birçok şiir ve tamamlanmak üzere olan çocuk macera kitabım var.

 Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Kendini geliştirmenin en önemli adımı okumaktır. Neyi nasıl okuduğun da çok önemlidir. Yazmak bir yetenektir, bunu keşfetmenin tek yolu yazmayı denemektir. İnsan; eğer yeteneği varsa kalemi elinden bırakmamalı, yetenek yoksa rahatlamak ve içini boşaltmak için yazmalı.