TELEVİZYONLARIN BADEM GÖZLÜ, GAMZELİ ve FAÇALI GÜZELİ, REKLAMCI, OYUNCU KOÇU, SUNUCU, SOSYOLOG, ARTİST, ANNE 

DERYA ŞEN

RÖPORTAJ: YAŞAR ŞENYÜZ

Televizyonlarda 86 ülkede yayınlanan 750 bölümden fazla dizide başrol karakterlerde rol almış. Bir çok filmde ve tiyatroda başarılı performanslar sergilemiş. Bir Sosyolog olarak bu bilinçle hayatına ve çalışmalarına yön vermiş. Hırslı, tuttuğunu koparan, ödüllere doymayan, başarılı bir Türk Kadını. DERYA ŞEN, hayata yaptığım en güzel şey oğlum Toprak Can, diyor.  Kendisi ile uzun bir röportaj yaptık, anlatacak o kadar çok şeyi var ki hepsini buraya yazmaya kalksak sayfalar yetmez, yerimiz yettiği kadar anlatmaya çalışalım.

Sevgili Derya Şen senin başarılarını ve hayat hikayeni ben biliyorum ama okuyucularımız için tekrar sormak istiyorum. Böyle başarılı bir kadının çocukluğu nasıl geçti. Birde bize bu alnındaki façanın hikayesini anlatırmısın, gamzelerin ve façan ikisi yan yana nasıl bir duygu?

Yaşar abi benim çocukluğum Mersin’in Tarsus ilçesinde geçti, çocukken resmen iki karakter birden yaşıyordum (Artistlik çocuklukta başlamış ) Okula gidiyorum bütün dersi çok güzel çalışıyorum, çok güzel dinliyorum ama hoca bişey sorunca konuyu çok iyi bilmeme ramen utangaçlıktan parmağımı kaldıramıyordum. Heyecanlanarak neredeyse sıraların altına saklanasım geliyordu. Amaaaaa mahaleye bir geliyorum, pir geliyorum. Resmen erkek fatma oluyordum ve bütün arkadaşlarım neredeyse erkeklerdi, fakat öyle bir terör estiriyordum ki bütün erkekler benden korkarlardı. Bu ilkokuldan taaa lise sona kadar hep böyle gitti. Alnımda ki faça ya gelince, küçükken ben çok haylaz bir çocuktum, bir gün havuz kenarında kuzenimle şakalaşırken beni itti ve ben havuza düştüm ama havuzda su yoktu ve alnım yarıldı, işte o günün hatırası. Abi biliyormusun bütün arkadaşlarım bana o façayı estetikle aldırmamı söylüyor ama ben aldırmıyorum. Niye biliyormusun? Çünkü façamı çok seviyorum (kahkahhayla gülüşmeler) Vallahi çok seviyorum, yönetmen benden rol istiyo ve benim en büyük yardımcım sanki, istediğim her türlü role girebiliyorum. Bak şimdi üzüntülü ve kızgın bir sahnem var ve façam karaktere girmem için en büyük yardımcım. Ama çok sevecen, romantik bir kız olacağım dimi işte o zamanda gözlerim, gamzelerim yetiyoooooorrrr… (Gülüşmeler)

Peki Derya Şen çok güzel, çok hoş bir kadın bu güzelliğin kökeni nerelerden geliyor?

Baba tarafında dedemler Selanik Kozani’den gelmişler, Anne tarafım da Yörük, Toros Dağları’ndan. Ben böyle bir karışımım işte. İyi ki de karışım olmuşum melez olmanın avantajlarını yaşıyorum. Mesela bir yörük kadını gibi bıkmak usanmak nedir bilmeden çalışırım. Yada bir göçmen gibi acayip inatçıyımdır, kafama taktığım her şeyi inadımdan ve hırsımdan dolayı sonuçlandırmadan rahat edemem. Işte bu melez olmanın verdiği enerji ile mücadele etmeyi seviyorum. İsteklerim olsun diye her şeyi denerim ama olmuyorsa da bunda da bir hayır var derim, bırakırım. Ve neyin peşini bırakmışsam bir zaman sonra öyle bişey olurki o şeyin olmadığına dua ederim, çünkü olsaymış benim için hayırlı olmayacakmış.

Peki uzun yıllar Elif adlı dizide uzun yıllar ana karekterlerden birine can verdin ve evlendin diziden ayrıldın, bebeğin oldu, bize bu serüveni ve sonra ne oldu anlatırmısın.

Yaşar abi ben şu an 86 ülkede yayında olan Elif adlı dizide 4 sezon 700’ün üzerinde bölüm oynayarak ana karakter Tülay’ı canlandırdım ve Türkiye’de  bu sayıda istikrarlı dizi yapan sayılı oyunculardan biriyim.. Çalışırken evlendim ve hamileliğimin 6 ayına kadar setlere gitmeye ve çatır çatır çalışmaya devam ettim. Bizim dizi haftanın beş günü günlük olarak her gün yayında olduğu için sabah 7 gece 12 çalışmamız gerekiyordu ama ben bebeğimi kendim büyütmek ve onun büyümesini görmek istediğim için diziye dönüş yapmadım fakat bu arada ben yine çalışmaya devam ettim, beni daha az yoracak sinema filmleri, reklam filmleri, tiyatro, sunuculuk, eğitmenlik gibi işlere imza attım. Çok planlı bir iş takvimi ile hem işlerimi yapıp mesleğimden kopmadım, hem de bebeğimi büyütmeye, onun büyümesini seyretmenin hazzını yaşadım. Şu anda da bu prensiplerime bağlı kalarak çalışmalarımı sürdürüyorum.

Nazara inanır mısın?

Sorma abim yaaa…  Ben inançlarımla yaşayan bir kadınım ve Toprak Can doğduğuna  etrafımda hiç bir dostum olmadığını ve inanılmaz bir kıskançlıkla karşı karşıya olduğumu gördüm. Bu kız uzun soluklu bir dizi yapacağm dedi yaptı, evleneceğim dedi yaptı, bebek yapacağım dedi yaptı, sinema filmleri yapacağım dedi yaptı, Şeklinde nasıl çekememezlik yaptılar ve benimle eşimin arasını bozmaya çalıştılar, ama ben hala ayaktayım ve ayakta olmaya devam edeceğim. Bu lafları söyleyen insanlar beni seyretmeye, laf üretmeye, beni takip etmeye devam edecekler.  Ama ben işlerime de vakit ayıracağım bebeğime de. Yani nasıl diyoduk

Peki herkes seni Elif dizisinde ki Tülay olarak tanıyor, evde ki Derya’yı bize biraz anlatabilirmisin. Mesela yemek yapmayı biliyormusun diyeceğim ama sen dünyaca meşhur ödüllere doymayan bir şefle evlisin sanırım evde mutfak ondan sorulur…

Hahha hhaha (yüksek sesle bir kahkaha) Yaşar abi dedimya benim bir tarafım yörük öteki tarafım da göçmen. Ne kadar çok işim olursa olsun, ben kendimi bir şekilde programlarım ve mutfağımı hiç kimseye teslim etmem, orası benim özel alanım ve biliyormusun yemek yapmak evimle uğraşmak bana bir terapy gibi geliyor, hani bazı insanlar dinlenmek ve kafa dağıtmak için balık tutmaya gider sonra 1 balık bile tuamasa yorgun argın fakat yinede çok mutlu evlerine dönerler ya ben aynen o amatör balıkçı gibiyim. Evim benim özel alanım ve evimle ilgilenmekten yemek yapmaktan inanılmaz zevk alıyorum. Yani beni ev hayatımda ev kedisi gibi düşünebilirsin, evimi severim, yuvaya düşkünümdür. Dışarıda başarıya odaklı canavar gibi koşturan Derya eve gelince süt dökmüş kedi oluyorum, aileme çok bağlıyımdır, eşim, çocuğum, annem, babam, kardeşlerim benim için olmazsa olmazlarım. (Kahkahlar, eşinin şef olmasını hatırlatıyoruz, evlenmeden önce mutfakta yemek pazarlığı yaptınızmı?)  Şimdi Ayvaz ünlü bir şef olduğundan, benden önce tanıştığı hanımlar ayvaz biz evlenirsek artık yemekler senden diyorlarmış Ayvaz da hemen sıvışıyormuş ama benimle tanıştığında ben ona ‘Bak baştan anlaşalım evde yemekleri ben yaparım senin ünlü şef olman evde sökmez mutfağımı kimseye teslim etmem’  diye konuşunca onu 12 den vurmuşum ama haberim yok (Kahkahalar) yaniiiii evde mutfak benden sorulur, nokta.

Röportaj şahane gidiyor, çok samimisin o yüzden teşekkür ederim, peki aynı samimiyetle Ayvaz bey le tanışmanızı, nasıl evlilik teklif ettiğini, ve nasıl evlenmeye ikna olup karar verdiğini anlatır mısın…

Derya Şen röportaj boyunca sürekli enerjili ve soyadı gibi şen sesi ile verdiği cevaplara bu defa çok daha uzun bir kahkaha attı ve anlatmaya başladı. Abim bu anlattığın her şey 1 günde oldu bitti (Bu cevap karşısında ben şaşkınım ve soruyorum ‘nasıl yani’) Şimdi ben dizide çalışıyorum nefes almaya zamanım yok ama Ayvaz bana bir şekilde ulaştı ve bir kahve içmek için ısrar ediyor, bu böyle 3 ay kadar sürdü. Ben böyle bir şey kabul edermiyim asla ama adamı sosyal medyadan inceledim düzgün adam, saygılı adam, herkes tarafından sevilen ve taktir gören bir adam, bende artık bir yuvam olsun istiyorum, bir çocuğum olsun istiyorum ve vakit ayırdım Ayvaz’la buluştuk. Yanlış anlama 1 kahve içmek için buluştuk ve kahvelerimizi içtik, içiş o içiş kahvelerimizi bitirdiğimizde evlilik kararı almıştık. (Burada kahkahaların sonu gelmiyor) Ayvaz bana yemek yapmayı severmisin diye sordu ben de ona hemde çok severim, ben hem yörük hem göçmen kızıyım bizde yemek yapmak kadının işidir mutfakta erkek te neymiş hiç sevmem öyle şeyleri dedim. Adam o sözlerime vurulup o an aşık olmuş ve hemen orada bana evlilik teklif etti. Tabi ben de önceden incelemişim adamı, bu adamdan ne güzel baba olur demişim vallahi ben de hiç ikilemedim ve kabul ettim. Yani bizim hikayemiz 1 kahve arasında tanışmak, aşık olmak, evlenme teklifi, evlilik kararı, hepsi sadece 1 kahve arası. Insan kendine demezmi dur bir anneme babama sorayım, onlarla tanıştırayım onlarda bir fikrini söylesin ama yok 1 kahvede hepsi bitti. Şükürler olsun Ayvaz çok iyi evine bağlı bir eş, çok iyi bir baba. Allahtan hep Ayvaz gibi birini istemiştim o da bana Ayvazı yolladı…

Çok başarılı bir kadınsın, geriye baktığında iyi ki yapmışım dediğin en önemli şey ne?

Tek kelime ile söyleyeyim, hayatımda yapmış olduğum en önemli şey Toprak Can. Oğlum bir tarafa dünya bir tarafa. O benim hayatımdaki en önemli kilometre taşıdır. O doğduktan sonra eşimin dostumun kimler olduğunu öğrenmeme kadar bana öyle şok dersler verdi ki. O doğmadan önce öyle kötü kalplerle karşılaştım ki, bana Avaz hakkında bir sürü dedikodu getirerek, benden Ayvaz’a bir sürü dedikodu götürerek bizi ayırmaya kalktılar. İşime ket vurmaya kattılar, yaaa neler neler yaptılar bütün bu kötü yüzlerini benim çocuğum olduktan sonra gösterdiler, anladım ki insanlar başkalarının mutluluğunu istemiyor. Işte bu süreç içinde dostumu düşmanımı tanıdım. Ama allaha şükür evimizde bütün bunlarla baş ediyoruz, Ayvaz oğluna ve bana karşı çok iyi bir baba, çok iyi bir eş, ben de onları çok seviyorum ve onlarsız bir dünya düşünmem imkansız.

OYUNCU ADAYINI ERIC MORRIS YÖNTEMİ İLE 

48 SAAT’TE KAMERA KARŞISINA HAZIRLIYORUM

Sen eğitmenlik yani moda adıyla ‘Oyuncu Koçluğu’ yapıyorsun. Bize oyuncu olmak için ne gerekiyor anlatır mısın?

Yaşar abi benim oyuncu eğitmenliği konusunda bir atölyem var, Çırağan sarayı müziki derneğinin belli günlerini kiraladım, önceden tesbit edilen günlerde orada oyuncu eğitimi veriyorum. Şimdi yeni atölyem 6 ekimde başlayacak ilgilenenlere de buradan duyuralım. Bu arada belirtmemde fayda var, belki şaşıracaksın ama çok kısa bir süre içerisinde 3 ayda haftada 1 günde, 48 saatte hiç oyuncu olmayan veya oyuncu olup ta tutuklukları olan yani kendini geliştirememiş adaylarımız veya bilinen şöhretli bir oyuncu ama hala eksiklikleri olan bu kişileri 48 saatte kamera önüne hazırlıyorum. Bu eğitimden sonra bu arkadaşlarım çok rahat bir çekilde rollerine giriyorlar ve bir meslek edinmelerine yardımcı oluyorum.

Peki 48 saatte bu nasıl olabiliyor diye soracak olursan hemen anlatayım. Amerika’da  Hollywood yıldızlarının kullandığı  Eric Morris yöntemini kullanıyorum ama bu yönteme kendi sosyolok kimliğimdeki tecrübelerimi de harmanlayarak eğitimlerimi gerçekleştiriyorum. Ben sosyoloji ve psikoloji de gördüğüm için bir psikolog gibi öğrencilerimin çocukluk travmalarına kadar inerek onların içinde var olan oyunculuk yeteneğini dışarıya çıkartıyorum. Meditasyon, beden dili, ses, oyunculukla ilgili aklına gelebilecek A’dan Z’ye bütün detayları ile oyunculuğu işliyorum. Bu eğitim bittiğinde kendileri bile kendilerine şaşırıyorlar. 3 ayda kamera karşısına geçecek hale geliyorlar, bu konuda o kadar iddialıyım ki eğer olamazlarsa paralarını iade ederim. Oyunculukta 1 şart yetenek ve o yeteneği kullanabilmek içinde eğitim şart ama hepsinden önce oyuncu olmak için olmazsa olmaz ‘disiplin’ tırnak içinde söylüyorum eğer disiplinli, çalışkan ve programlı biri değilseniz hiiiiiç boşuna kendinizi yormayın sizden oyuncu olmaz.