Medyaya ilk adımı nasıl attınız?

2002 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’ne girdim. Üniversite yıllarında gazeteciliğe başladım. İlk olarak üniversitenin İletim Gazetesi’nde çalışmaya başladım. Daha sonra 2004 yılında okulda hocam gazeteci Pınar Türenç’in teklifiyle TV8’de program asistanlığı yaptım. Pınar Hocam’ın her hafta Tv8’de sunduğu programın kamera arkasını ben hazırlıyordum. Programcılığı da bu sayede öğrendim. 2005 yılında 3. sınıf öğrencisiyken Star Tv’de muhabirliğe başladım. Televizyon haberciliğini uygulamalı öğrendiğim yer oldu Star Tv. Bir yandan öğrenci bir yandan da aktif bir gazeteciydim. İş hayatına bir yurtdışı eğitimi dolayısıyla ara verdim. Hollanda’da 4 ülkenin katılımı ile gerçekleşen ve Avrupa Birliği tarafından düzenlenen bir eğitim  programı için yapılan mülakatta 5 öğrenci seçildi. Onlardan biri de ben oldum. Hollanda Ede Christian University’de 2 ay Medya ve Siyaset, Halkla İlişkiler, İletişim ve Medya Uzmanlığı, Komplo Teorileri üzerine eğitim aldım. Eğitimi tamamladıktan sonra İstanbul’da eğitim ve iş hayatına geri döndüm. Cem Tv’de Yurt Gazetesi’nde çalıştım. Sanhaber.com internet haber sitesini kurdum. Şu anda Tele1 Tv’de hafta sonu gece 23 haberlerini sunuyorum.

Medya dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Kitap yazmaya devam ediyorum. 2012 yılında yayınlanan Aşk ve Aldatmak adlı kitabımın ardından yazmaya uzun bir süre ara verdim. Artık zamanı geldiğine inandım Roman yazma isteğim vardı uzun bir süre ve başladım. Kısa bir süre sonra Allah’ın izniyle tamamlayacağım. Biliyorsunuz zaten müzik benim için vazgeçilmez bir tutku. Müzik dalında çalışmalarım oldu.. Gazeteciliğe geri döndüm ama müziği bırakmadım hiç.. Piyano dersleri alıyordum. Yeniden başlamak istiyorum. Okumanın yazmanın dışında hayatı keşfe çıkmak gerekiyor. Bizler  her gün bir ofise, işe bir disiplinle gelip giderken hayatı kaçırıyoruz. Dengeli yaşamamız gerekiyor. İş hayatının yanında özel hayatımıza, sosyal hayatımıza da eşit oranda zaman ayırmamız gerektiğine inanıyorum. Mesela medya dışında iş hayatı dışında daha fazla gezmek daha çok deneyim kazanmak istiyorum. Maceraperest bir ruha sahibim. Gezilmesi görülmesi gereken o kadar çok yer var ki… Bence çok şeyi kaçırıyoruz…

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğinize etkileri nelerdir?

Kendisine güveni olmayan insanlar yetersizlik duygusu içinde olanlar rekabet hırsına kapılır. Benim iş hayatına dair bir rekabet duygum yok. Yapılması gerekeni yapıyorum gerisi Allah’ın bileceği durum. Ben kaderciyim fazlasıyla. Kimseyle bir yarışım yok. Benim yarışım kendimle. Dediğim gibi yapmam gereken çok şey var ama bu sadece iş hayatına dair değil. Hayat bir bütün.

Medya dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Sermaye sahiplerinin, siyasi partilerin güdümündeki medya dönemine son vermek isterdim. Çünkü bugün günümüzde yapılan işin gazetecilik olmadığını hepimiz biliyoruz. Herkes bir gruba hizmet ediyor, herkes bir tarafa yönelik algı yaratıyor. Masa başı habercilik yapılıyor bugün her yerde. Konuşmadan, sormadan, belgelendirmeden, iftiralar haber diline çevriliyor, buna da gazetecilik diyorlar. Haberciler onurlu insanlarmış lakin çok eskilerde kaldı..

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı ya da bu işi yapabilmek için iletişim mezunu olmak gerekir mi?

Kesinlikle eğitimli olmak gerekir. Eğitimsiz insanlar türedi bu meslekte. Hiç alakasız yerlerden gelip bu işi yapanlar var ki. Zaten mesleğin içine düştüğü durumun nedeni bu.

İyi sunuculuğu nasıl tarif edersiniz?

Vizyonu geniş, engin bir bilgi birikimine sahip olmalıdır sunucu ve spikerler. Çok zengin bir kelime dağarcığı olmalı. Pozitif olmalıdır, güzel bir enerjiye sahip olmalıdır. Etkileyici ve güzel konuşabilme yeteneğine sahip olmalı. İnsan psikolojisini çok iyi bilmeli. Psikoloji eğitimi almış olması gerektiğine inanıyorum. Zaten İletişim Fakültesinde psikoloji eğitimi de veriliyor. O yüzdendir ki bu işin okulunu okumuş olmak çok önemli.

Yeni medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) geleneksel medyayı (Radyo-tv gazete) yok edeceği söyleniyor. Sizin öngörünüz nedir? Yeni medya sizce ne yönde ilerleyecek?

Biz değişim sürecine girdik yolun yarısına geldik diyebilirim. Sosyal medya gündemi belirliyor artık. Gündemi vatandaş belirliyor, gazeteciler belirlenen gündemi medya platformlarında bir kez daha yineliyor. İnternet dünyayı küçük bir köy haline getirdi. Ulaşılmazlık ortadan kalktı. Düşünsenize yıllar önce gelişmeleri öğrenmek için televizyonu açardık ya da gazete alırdık. Başka bir mecra var mıydı? Bugün dünyanın neresinde olursanız olun olaylara an be an ulaşabiliyorsunuz elinizdeki bir telefon ve tabletten. Dünya çok başka bir yere gidiyor ve bu değişim çok hızlı yansıyor hayatlarımıza, baş döndürücü bir hıza insanoğlu yetişmeye çalışıyor. Hatta farkında mısınız kimi zaman kendi adıma söyleyeyim yorulduğumu hissediyorum. Bu yüzdendir ki ülkemizde mesela boşuna değil artık şehirleri, metropolleri terk etme daha kırsal, yeşilin bol olduğu daha sakin yerlere göç etme isteği var insanlarda. Yani konumuzu dağıtmayalım. Bambaşka bir medya düzeni oluşacak. Ama tam olarak ne olur nasıl olacak bunu kestirmek güç. Hayal dünyasını zorluyor teknoloji.  

Kırmızıtürk hakkında neler söylemek istersiniz?

Medya dünyasının nabzını tutan bir platform Kırmızıtürk.. Bu platform medyanın görünen yüzlerine ışık tutuyor. Her yıl düzenlediğiniz ödül törenleriyle bizleri bir araya getiriyorsunuz.. Daha çok işler başaracağınıza inanıyorum.

Ekranda olmak için güzel olmak şart mı?

Çok güzel olmanız gerekmiyor ama asil bir ruha sahip olmanız gerekiyor. Güzellik fiziki görüntüden ibaret değildir. Düşünme biçiminiz, hayata bakış açınız, bilgi birikiminiz hatta giyim kuşamınız bile önemli. Güzel olmak sadece yüz güzelliği ile sınırlı olamaz. Onun etkisi kısa sürer. Tam donanımlı robot çağına giriyoruz. Robotlar her tür özelliğe sahip olabiliyor artık. İnsan olarak çok çok daha fark yaratmamız gerekiyor. Bilmem anlatabildim mi?

Gelecek planlarınız nedir? Şu anda bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istiyorsunuz?

Ben hayatı akışına bırakarak yaşıyorum. Hayat hepimizi istediği yöne götürüyor. Hayatımız uzun metrajlı bir filmden ibaret. Senaryo biz doğarken hazırdı. Bizler birer oyuncuyuz. Ben bana verilen rolü oynuyorum. Senaryonun bir dakika sonrasını bilmiyorum.

Tele 1’deki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Gazete, televizyonlar, artık siyasi partilerin propaganda aracına dönüştü. Maalesef Türkiye’de medyanın içinde bulunduğu durum bu. Gazeteci tarafsız olmalı. Haberler gerçekleri yansıtmalı. Gazete ve televizyon sahipleri gerçek anlamda gazetecilerin sahibi olduğu alanlar olmalı. Tele 1 işte bu perspektifte yoluna devam eden bir kanal ve her geçen gün varlığı ile vatandaşların ihtiyaç duyduğu gerçek habercilik anlayışı ile kök salıyor medya dünyasında. Genel yayın yönetmeni, çok değerli bir gazeteci Merdan Yanardağ yönetiminde gerçek haberlerle halkın haber alma ihtiyacını karşılıyoruz. Ben de o muhteşem ekibin bir parçası olmaktan dolayı inanılmaz şanslı hissediyorum kendimi. Haberin bire bir mutfağında yer alıyorum sadece ekran önünde haber sunumu yapmıyorum. Hafta sonu cumartesi pazar gece 23:00’te Haber 23 ile izleyicinin karşısına çıkıyorum. Keyifle yaptığım bir iş bu.. 2002 yılında başladığım medya serüvenine her gün yeni hikayeler, yeni anılar biriktirerek devam ediyorum.

Röportaj ve fotoğraflar : Cengizhan KAYA