ASLI MERCAN SARI

  

O, AKDENİZ KADINI 

O, ÖZGÜR VE ÖZGÜN BİR KALEM 

ÇUKUROVA DİYARINDAN 

 

Bu hafta röportaj konuğum çok değerli bir isim; yazar, şair aynı zamanda köşe yazarı Sevgili Ayşe Filiz Gökdemir Özarslan. Ayşe Filiz Hanım’ın şiir kitabı “DENİZ SEVDAM” raflarda okuyucularıyla buluşuyor. O, özgün ve özgür bir kalem. Yüreği tamamen satırlarına yansıyan şu hayatın pür telaşesinde varlığını hissetmekten inanılmaz mutluluk duyduğum naif yürekli bir isim. Değerli toprağımın başarı basamaklarını bir bir çıkışına bizzat şahit olmam ve çıkacak ilk kitabına röportaj sözünü verdiğim parmakla sayılacak kadar az hanımefendilerden. Sözümü tutmuş olmanın ferahlığı ile röportaj sayfam da birçok elemeden geçerek sayfamda arzı endam ettiği için de ayrıca tebrik ediyorum. Müthiş meziyetleri ve enerjisi olan Ayşe Filiz Gökdemir Özaslan Adana doğumlu. O sıcacık bağrında, binlerce aydın yazar ve şair yetiştiren, topluma kazandıran bereketli toprakların kıymetli şairelerinden. Memleketi Kilis. Evli ve iki erkek evlat annesi. Çocuklarım ile büyüdüm Aslı Hanım diyor. Büyük oğlum viyola sanatçısı, küçük oğlum ise elektrik mühendisidir.  Anadolu Üniversitesi İktisat bölümünde eğitim aldım. Kamu ve özel sektörde muhasebe bölümünde çalıştım. Şu an emekliyim. Gönüllü ve alaylı olarak iki yıl müzik öğretmenliği yaptım. Almanya’da hasta ve yaşlı bakımı eğitimi alarak belge aldım. Radyo programcılığı yaptım ve şiir programı sundum. Şu an Kilis Kent Gazetesinde köşe yazarlığı yapıyorum. Şiirlerim birçok yerel gazetede, Edebiyat dergilerinde ve Avrupa gazetelerinde yayınlandı. Yaşadıklarımı, gördüklerimi, denize olan özlemimi ve başkalarının yaşanmışlıklarını kaleme alarak “DENİZ SEVDAM” adlı ilk şiir kitabımda yayınladım ifadelerini kullanan Sevgili Ayşe Filiz Hanım ile röportajımız sizlerle. 

 

Merhaba; öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz kimdir Ayşe Filiz Gökdemir Özarslan? 

Merhaba ben Ayşe Filiz Gökdemir Özarslan. 1971 yılında Adana’da doğdum. Memleketim Kilis. Evli ve iki erkek evlat annesiyim. Çocuklarım ile büyüdüm. Büyük oğlum viyola sanatçısı, küçük oğlum ise elektrik mühendisidir.  Anadolu Üniversitesi İktisat bölümünde eğitim aldım. Kamu ve özel sektörde muhasebe bölümünde çalıştım. Şu an emekliyim. Çeşitli eğitim seminerlerine katıldım. Sanatın türlü kolları müzik, resim, vitray, seramik ile uğraştım.  Gönüllü ve alaylı olarak iki yıl müzik öğretmenliği yaptım. Almanya’da hasta ve yaşlı bakımı eğitimi alarak belge aldım. Radyo programcılığı yaptım ve şiir programı sundum. Halen kendi şiirlerimi, ünlü şairlerimizin ve şair arkadaşlarımın şiirlerini yorumlayarak, görseller ile klip halinde sunup, sosyal medyada yayınlıyorum. Şu an Kilis Kent Gazetesinde köşe yazarlığı yapıyorum. Şiirlerim birçok yerel gazetede, Edebiyat dergilerinde ve Avrupa gazetelerinde yayınlandı. Yaşadıklarımı, gördüklerimi, denize olan özlemimi ve başkalarının yaşanmışlıklarını kaleme alarak “DENİZ SEVDAM” adlı ilk şiir kitabımda yayınladım. 

Sevgili Özarslan, şiir ve edebiyat tutkunuz nasıl başladı? Okuyucularımıza biraz bahsedebilir misiniz? 

  Şiir, edebiyat ve hatta müziğe olan tutkum canım babamın sayesinde başladı. Okul yıllarımın her çağında edebiyat ve tüm derslerimde hep yardımcı oldu. Akrostiş şiir yazmayı ve kompozisyon yazmayı babamdan öğrendim. Hatta evlendiğim gün bana baba ocağından ayrılırken ismime akrostiş şiir yazıp hediye etti. Çok küçükken 7-8 yaşlarında canım babam Avrupa’dan hediye olarak melodika getirdi. Hatta notaları ile öğretti bana. İlk öğrendiğim eser Portofino’dur. Müziğe olan tutkum da böyle başladı. Canım annemle birlikte beni yazmaya her daim teşvik edip, bugüne kadar başarılarımın arkasında oldular. Allah sağlıklı ve uzun ömürler versin ikisine de. 

Başka türlerde de yazıyor musunuz? (Makale, öykü, deneme v.b) 

Evet yazıyorum. Pandemi döneminden beri Kilis Kent Gazetesinde köşe yazıları, makale türü yazıyorum. Ayrıca yeni bir romana başladım ismi şimdilik bende kalsın. Uzun soluklu bir roman olacak inşallah. 

Sizce sonradan şair olunabilir mi yoksa doğuştan gelen bir yetenek midir şiir yazmak? 

GENLERİN ROLÜ ÇOK FAZLA 

Öncelikle ben hala kendime şair-yazar unvanını hiçbir sosyal ortamda kullanmadım. Duygularını kaleme almayı seven duygu insanıyım sadece diye hep belirtmişimdir. Sağ olsun dostlarım bana bu unvanları kullandılar.  Yazmayı, okumayı, yorumlamayı ve bunları da paylaşmayı seven biriyim. O kadar duayenimiz varken topluma mal olmuş şairlerimiz Atilla İlhan, Ümit Yaşar Oğuzcan, Özdemir Asaf, Can Yücel gibi… Bizler sadece üstatlarımızın yolunda ilerleyen duygu insanlarıyız. Doğuştan gelen yeteneklere evet inanıyorum. Genlerin de rolü çok fazla. 

Şiire ve şiir yazmaya merakınız nasıl ve ne zaman başladı? İlk şiirinizi ne zaman yazdınız? 

Kendimi bildim bileli yazmayı hep severdim. Yazı sanatım daha kuvvetlidir. Günlük tutmalarla başladı yazılarım. İlk şiirim gönülden yaptığım bir duamdan doğmuştu. Haykırıştı aslında, yalvarıştı. Hatta gözyaşlarım ile iki sayfa yazmıştım. Duygu boşalmasıydı. Onu yıllar sonra düzenledim.  

Şiirde alışık olduğunuz bir tarz var mı mesela âşık tarzı, serbest ölçüde şiir ya da kafiye olmazsa olmaz gibi. Yâda hiç yazmam dediğiniz bir şiir tarzı var mı? 

Özellikle bir tarzım yok aslında. Her tür ve temada yazıyorum. Halk Edebiyatı’nın Halk şiiri ölçütlerinde, 6+5=11’lik, duraksız 11’lik, 14’lük, 8’lik ve 7’lik hece vezinli şiirlerim bulunmakta. Ayrıca serbest vezinli şiirlerimin yanı sıra Akrostiş olarak yazdığım şiirlerim var. Kafiye ile yazmayı da seviyorum. Yüreğime dokunan her olayı yazabilirim. Lirik, pastoral, epik, didaktik… Başkalarının yaşanmışlıklarını bile. Özgün ve özgürce yazıyorum.  

Toplumumuzda şair olmanın getirdiği bir sorumluluk var mıdır? 

Evet, bence sorumluluğu çok fazla. Bizler bu yola baş koyduğumuzda hep hocalarımızı örnek almışızdır. Onlar birer idoldür. Ve karşınıza bu yolda saygın ve eğitimli üstatlar çıkarsa çok şanslısınız demektir. Ben bu konuda çok şanslıyım. Hep işinin ehli üstatlarımdan feyiz alarak bugünlere geldim ve hâlâ öğrenmeye açığım. Yani öğrencilik dönemim uzatmalı devam ediyor. Şunu fark ettim şimdi de benim yolumdan gitmek isteyen genç arkadaşlarım, kardeşlerim var ve beni örnek aldıklarını söylüyorlar. Bu çok hoş bir duygu tarifi yok gerçekten. Sağ olsunlar hem karakterinizi hem de tarzınızı takip ettiklerini dile getiriyorlar. O zaman sorumluluğum çok fazla öyle değil mi? 

Şiirde gerçekçilik mi? İdeal dünyamı yoksa hüzün mü? 

ŞİİR YÜREĞİNİZİN YANSIMASIDIR 

Şiir yüreğinizin yansımasıdır. O yürek mutlu ve seven bir yürek ise aşkı yazar. Yine aynı yürek ayrılık acısı yaşıyorsa bu seferde hüznünü, özlemini dile getirir. Yeter ki içten gelsin. Kısıtlama yapamazsınız şiirde. Kimi zaman da başkalarının yaşanmışlıklarından etkilenip kendi yüreğinizde empati yaparak yazarsınız. O acıyı, sevinci kendi içinizde hissedin yeter ki.   

İlk şiirinizi kaç yaşında iken yazdınız, kime yazdınız sizi yazmaya iten önemli bir etken: "kişi, olay veya fikir" var mı idi? 

Benim ilk yazım demek istiyorum, Mustafa Kemal Atatürk’ü anlattığım bir tasvir kompozisyonudur. Şiir tarzında nesirdi aslında. Bize verilen bir ödevdi. Çocukça kalbimle betimlemiştim. En çok aklımda kalan kısım da çelik mavisi gözlerini ve altın saçlarını anlatmıştım Ata’mın. Çocukken karaladığım ve aklımda kalan şiirsel kompozisyonumu yıllar sonra Cumhuriyet Bayramım şiirimde düzenleyip dizelerime aktardım.  

Masmavi gözlerin gözlerimizde saklı 

Işık saçan altın saçların güneş oldu hep bize 

Milletin sana minnettardır Atam,  

Ne mutlu Türk’üm diyene! 

Şiirlerinizde yaşanmışlıktan mı yola çıkarsınız yoksa diğer şiirlerin size verdiği bir ilhamdan mı? Hangisi doğru şairlik örneğidir? 

Önceliğim yaşanmışlıklardır. Fakat ben dinlediğim bir şarkıdan, yağan yağmurdan, dolunaydan, denizden yani gördüğüm her şeyden etkilenip de yazabilirim. İlham zaten o ruh haline yoğunlaştığınızda gerçekleşir. İnanın birkaç şiirimi uykudan uyanıp gecenin bir yarısı hatta sabaha karşı yazıp geri uyduğumu bilirim. “Gecenin Gizemi” şiirim hemen aklıma gelenlerden ve incili şiir seçilmişti. Kısık ışıkta, telefonumun ışığını tutarak hemen kâğıda alıp on dakikada yazmıştım. Sabah uyandım bu kadar uzun şiiri nasıl yazmışım diye şaşırmıştım. İlham böyle bir şey yani.  

ESERLERİNİZ ARASINDA “GÖZBEBEĞİM” DİYEBİLECEĞİNİZ BİR TANESİ VAR MI? 

Evet “gözbebeğim” diyebileceğim eserim aynı zaman da şiir kitabımın da ismi olan DENİZ SEVDAM şiirim. Baştan sona beni, denize olan özlemimi, tüm ukdelerimi anlatan en özel şiirim. Kitabımın her harfinden, kapağına kadar benden ve denizden izler çok fazla. Denizin tuzlu kokusunu içinizde duyacaksınız okurken inanıyorum. Bütün şiirlerim evlatlarım gibi ayrıca. “Canımın İçi” şiirim küçük oğluma yazdığım, içinde tüm sevdiklerimi bulduğum ve bestelenmesini çok arzu ettiğim eserim. “Ömrüm” şiirim ise büyük oğlum için kaleme aldığım gözbebeğimdir. Bir kıta paylaşayım sizlerle. 

Seninle tekrar doğdum küllerimden 

Korkmam hiç Zümrüdü Anka’m ölümden 

Kimse ayırmasın beni gülümden 

Canımın içi sensiz her şey yarım 

Sen varsan bu dünyada ben de varım 

 

Şiirlerinizde ne tür konuları ele alıyorsunuz? Biraz bahsedebilir misiniz? 

Şiirlerimde gördüğüm, duyduğum, hissettiğim her konuyu dizelerime yansıtabiliyorum. Doğru bildiğim yoldan şaşmayarak çok çeşitli konuları hem şiirlerimde hem de köşe yazılarımda kaleme alıyorum. Yüreğime dokunmuşsa zaten hemen dökülür o an dizelere. Aşk, milli duygularımız, bayramlar, şehitlerimiz, masum çocuklar, kadın, memleket, zafer, her türlü tema var kitabımda.  

Yazın yolculuğunuzda gelecek ile ilgili projelerinizden bahseder misiniz? 

Bir dönem net üzerinden radyo programcılığı yapmıştım. Şiir programı sundum. Olursa yine güzel bir frekansta radyo programı sunmak istiyorum ve tabi ki şiir ağırlıklı olması dileğim. Şiir yorumlamak vazgeçilmezim çünkü. Ayrıca diğer hedefim yazmakta olduğum romanımı tamamlamak.  

"Deniz Sevdam" Şiir Kitabı ile sizce ilgili dönütler nasıl? 

“Deniz Sevdam” şiir kitabım ile ilgili okuyucularımdan aldığım yorumlar çok güzel. 2019 yılı Aralık ayının son günleri çıkan kitabım ile 2020’nin Ocak ayında Adana’da Çukurova Tüyap Kitap Fuarına katıldım.  9 günlük fuar maceram benim için unutulmaz anılarla dolu.  İlgi güzeldi. Şiir ve kitapsever vatandaşlarımız, öğrencilerimiz; yağmur, soğuk demeden her gün aynı kalabalıkla ziyaret ettiler. Kitabımın ismi ve kapak resmini gören herkes sevgiyle yaklaştı. İçeriğini görünce de duyarsız kalmadılar sağ olsunlar. Birçok öğrencimize hediye ettim. Onların harçlıklarına asla kıyamazdım. Kitabımı çıkartırken maddi boyutunu hiç düşünmedim. Okunması çok mühimdi benim için. Onların gülen yüzleri objektifimde kalanlar. Fuarın ardından kısa bir süre sonra salgın dönemine girdik maalesef. Tüm imza günlerimi iptal ettim. Fakat bu sıkıntılı süreç içinde kitabımı okumak isteyen dostlarıma hediye olarak yolladım. Gelen yorumlar beni çok onurlandırdı.   

Klasik sorularımdandır. Her şair ve yazar kalemdaşımıza muhakkak sorarım. Yazar ve şairlerin kanayan yarası yayınevleri. Türkiye’de kitap yayımlamak zor mudur? Bir kitabı yayımlatmak için hangi süreçlerden geçmek gerekir? 

Çok güzel bir soru Aslı hanımcığım. Bu konuda ben şanslıydım Adana’mızın ve Edebiyatımızın duayenlerinden Araştırmacı Yazar, Halk Şairi Mansur Ekmekçi Bey üstadım ile yollarımız kesişti. Mansur Ekmekçi Bey Hocam, birçok şair ve yazarımıza editörlük yapmış ve kitap kapağından baskısına kadar adeta kendi kitabı çıkar gibi gönüllü neferlik yapmışlardır. Tavsiyem işinin ehli insanlarla ortak bir karara varmak. Artı ve eksileri var çünkü bu süreçlerin.  

"Deniz Sevdam" isimli ilk şiir kitabınız piyasada satışta. Genel tema ve içerikten biraz bahsedebilir misiniz? 

Evet salgından dolayı biraz gecikmeli olarak şu an satışta. Deniz Sevdam şiir kitabımdaki genel tema sevgi, özlem, aşk, deniz ve ayrılık ağırlıklı. Fakat çok çeşitli temalarda şiirlerim de bulunmakta.  

Meraklılarına isim neden Deniz Sevdam? 

AKDENİZ KADINIYIM 

Deniz benim çocukluğumdan beri vazgeçilmezim diyebilirim. Akdeniz kadınıyım. Tek huzur bulduğum güzellik. Deniz Sevdam şiirimi yazmadan önce ben bu özlemimi muhakkak yazmalıyım dedim. Çünkü sevdiklerimden ayırmadım hiçbir zaman denizi.  Hani çiçeklerimizle konuşuruz ya. Ben de denizle her buluşmamda selamlaşırım. Özlemimi bir şekilde söylerim, dertleşirim âdeta. Ayrılırken de hüzünlenir, hoşça kal mavişim derim. Tüm sözlerim şu an Deniz Sevdam şiirimin dizelerimde. Kitabımın ismi de onun için aynı ismi taşıyor. İlk kıtasını paylaşayım sizlerle şiirimin tamamı kitabımda. 

Selam olsun sana ey engin mavilik! 

İşte yine karşında denizin kızı 

Önce ayaklarım değsin güzelliğine 

Bir buse kondurup hissedeyim seni mavişim 

 

Ne tür okuyucu kitlesine hitap ediyorsunuz? 

Duygu insanı her kitleye hitap ettiğimi düşünüyorum. Şiirlerimi sadece yazmakla kalmıyorum ayrıca seslendirip görselliklerle bütünleştirip sunuyorum sosyal medya hesaplarımda. Çünkü okumak kadar şiiri enstrümantal fon müziği ile dinlemek de ruhu dinlendiriyor. Böylece şiirlere can geldiğini düşünüyorum.  

Son olarak gündemde ısrarla kalmaya devam eden bir türlü bitmek bilmeyen çocuk istismarları, kadın cinayetleri ve hayvana şiddet hususunda neler söylemek istersiniz? 

KADIN CİNAYETLERİNDEN ÖZGECAN ASLAN İÇİN YAZDIĞIM AKROSTİŞ ŞİİRİM KİTABIMDA YER ALMAKTA 

Toplumumuzun kanayan birer yarası maalesef. İnanın çok üzülüyorum. Çocuklarımız için Masum Çocuklar gibi şiirim ve kadın cinayetlerinden Özgecan Aslan için yazdığım akrostiş şiirim kitabımda yer almakta. Çocuklar Birer Melektir köşe yazımı istismara maruz kalan melek yavrularımıza kimse artık dokunmasın diye Filiz’in Penceresi köşemde paylaştım. Ağzında dili olmayan hayvanlara yapılan şiddetin, çocuk istismarlarının ve kadın cinayetlerinin sonlanmasını çok istiyorum.  Benim de bir kedim var. Evimizin bir bireyi, kızımız oldu hatta. Nasıl kıyılır bu canlara aklım almıyor. Hayvanların da Canı Var Unutmayalım! Köşe yazımla dile getirmeye çalıştım üzüntümü. Ben Kadınım şiirimde bir kadının tüm arzularını, emeklerini, statülerini, gördüğü şiddeti, çocuk ruhunu, anneliğini, vefasını, savaşçı ruhunu anlatmaya çalıştım. Sosyal ve kültürel etkinliklerde yorumlayarak kadınlar adına haykırdım adeta. Türk kadının okuması gerekliliğini vurgulayarak Oku Türk Kızı ve Can Kızım Oku şiirlerimi yazdım.  Atatürk’ün biz kadınlara sağladığı imkânlara müteşekkiriz. Ruhu şad olsun Atamızın. 

Sevgili Aslı Hanımcığım, öncelikle bana böylesine bir imkân sağlayıp, kıymetli vaktinizi ayırıp güzel röportajı yaptığınız için şahsım ve bu yolda ilerleyen kalemdaşlarım adına desteklerinize çok teşekkür ederim. Gazeteniz yönetimine ve en ufak harfine kadar emeği geçen tüm emektarlarınıza ayrıca çok teşekkürler. Benim için muhteşem bir anı ve armağan. Sizinle olması daha da güzel olanı. Denizler kadar engin ve beyaz köpükleri gibi pırıl pırıl, sağlık dolu bir hayat dilerim güzel ailenizle.   

Sevgi ve saygılarımla. 

Yolunuz Açık, yürek sesiniz daim, kaleminiz kavi olsun Sevgili Ayşe Filiz Hanım. 

RÖPORTAJ: Aslı M. Sarı