Demir Kilise’nin Mimarı : Fikriye Bulunmaz
Kilisenin adı : Bulgar Kilisesi. Nam-ı diğer ; Stevi Stefan

Fikrîye Bulunmaz,  restorasyonun bir kadın imgesi, yenileme sanatçısı...
O bir mimar, O bir ressam O bir fotoğraf ustası, O bir gezgin, O bir dikiş ustası, O bir gezi yazarı, O bir anne, O bir eş…
Demir Kilise fazlasıyla ihtişamlı fazlasıyla etkileyici: İstanbul’un en ilginç yerlerinden biri olan Fener’in en ilginç yapılarından biri. Haliç’in kıyısında bir kilise. Yüzyıllar öncesinde inşa edilmiş bugün ilk günkü tazeliği ile Fikriye’nin dokunuşlarıyla can buldu.  Güçlü bir biçimde bugünü ve geleceği selamlamak için karşımızda duruyor.
Balat Fener arasında sahilde. İlk prefabrik yapılardan biri. “Demir iskelet yöntemi neden seçilmiş olabilir?” diye düşündüğüm bu eşsiz mekanı tanımamı sağlayan kilisenin restorasyon  mimarı çok değerli arkadaşım Fikriye Bulunmaz ile kilisenin tarihinden günümüze yolculuk yaptık.   
Masallardan fırlamış gibi olan bu yapının öyküsü...

Bulgar kilisesinin Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nden ayrılmasından sonra Bulgarlar,  Bulgar ileri gelenlerinden Stefan Bogoridi’nin evini ve arsasını bağışlamasıyla Patrikhane’nin 150 metre kuzeyinde bir kilise yaptırmaya karar verir. 1890’da bir proje yarışması açılır. Zeminin çürüklüğü nedeniyle, yığma kagir bir yapının temellerinin batacağı düşünülerek daha hafif ve dayanıklı olması ve gerektiğinde başka yere taşınabilir olması için demir iskelet yöntemi seçilmiş. Proje yarışmasını Hosep Aznavur kazanmış, uygulamayı Avusturya firması R W. Wagner firması yapmıştır. İmalat tamamlanınca önce firmanın Viyana’daki fabrikasının bahçesinde kurulmuş, eksikler tamamlanıp,  Tuna Nehri ve Karadeniz üzerinden  deniz yoluyla İstanbul’a taşınır. Bir buçuk yıllık bir çalışmayla şimdiki yerinde yeniden kurulup ve 1898’de ibadete açılır. İlk prefabrik yapılardan biri olarak dünya mimarlık tarihinde önemli bir yer tutuyor.
Dünya’daki birkaç kiliseden biriyken,  günümüzde tek kalmıştır. 500 ton ağırlığında demir kullanılmıştır.

Fikriye, hep şantiyedeydi. Restorasyon kaç yıl sürdü? Süreç nasıldı?

Restorasyon yedi yıl sürdü. Bunun üç yılı güçlendirme projesi hazırlanması ve onaylanması  sürecinde geçmiştir. Dört yıl da restorasyon sürecidir.
Bulgar vakfının girişimleri ile Büyükşehir Belediyesi 2006 yılında kaymayı önleme çalışmaları yapmıştır. 22-39 metre boyutlarında 330  kazık çakıldı ve kilisenin kayması önlendi.
Kaymanın önlenmesinden sonra kilisenin restorasyon süreci başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yeni ihalesi ile Taş Yapı-Temel Taşkın İnşaat ile çalışmalara başladık. İlk ihalede;  yapılacak iş dış cephedeki çatlakların tamiri ve boyanması idi. Çalışmalar esnasında birkaç kaplamayı söktüğümüzde taşıyıcı sistemin tamamıyla taşıma özelliğini yitirdiğini gördük. Bunun üzerine işi durdurarak yeni bir güçlendirme projesi hazırlandı gerekli onaylar alınarak çalışmalara başlandı. Önce kaplamalar sökülerek kaplamalar restore edilip boyanarak yeniden monte edilecek duruma geldi. Taşıyıcı özelliğini yitirmiş 39 kolon tek tek değiştirildi. Kilise iç mekanda da korozyon nedeniyle çok zarar görmüş saclar değiştirildi sağlam olanlar mekanik temizlikle orjinal haline getirilip boyandı. Zamanla kaybolan döküm parçaların, orjinali kalıp olarak kullanılıp yerine monte edildi. Demir Kilise 150 yıl daha dayanacak hale getirildi. Dünya’da başka örneği olmayan  Demir Kilise görkemli günlerine döndü. Restorasyonun finansmanını İstanbul Büyükşehir Belediyesi üstlendi.     
Demir Kilisenin tek ahşap kısmı İkonaların konulduğu İkonastasistir. İkonastasis ve çan kulesindeki altı adet çan  Rusya’dan  gelmiştir.
Çan kulesinden Haliç manzarası  gerçekten muhteşem. Kilise, dış süslemelerinin zenginliği ile de dikkatleri üzerine çekiyor. Mihrabı Haliç’e dönük. Çan kulesi giriş kapısının üzerinde ve 40 metre yükseklikte.
Küçük, dairesel pencereleri ve renkli vitray camlarıyla ışığı öyle bir süzer ki; gözlerinize doyumsuz bir ziyafet çeker.

Sevgili Fikrîye Galata Mevlevihanesi, Ayasofya ve Bulgar Kilisesi restorasyonu. Sırada hangi tarihi eser var?

Şu anda dinlenme ve Bulgar Kilisesini tüm dünyada tanıtma çalışmalarındayım. Belgesel film, sergiler ve teknik sunumlar ile yaptığımız özel restorasyonu anlatıyorum.
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde mimarlık öğrencilerine özel bir sunum yaptık.
Plovdiv George Trak Kültür Merkezi’nde sunum...
Hazırladığım belgesel film Varna Film festivalinde gösterilecek.
Safranbolu Uluslararası Belgesel film festivalinde özel gösterim olacak.
Almanya Ulm Bulgar haftası etkinliğinde sergi, sunum ve belgesel film gösterisi yapacağız.

Restorasyon sürecinde destek olanlar kimlerdi?

Büyükleçi  Nadejda Neynski, Bulgaristan başkonsolosu Angel Angelov, Bulgar Vakfı başkanı Vasil Liaze her zaman yanımda oldular. Kilisenin en büyük şansı da Taş Yapı-Temel Taşkın İnşaatın yapmasıydı. Yaptığım işe hiç karışmadılar ve hep kararlarıma destek oldular. İstanbul Büyükşehir Belediyesi restorasyon kontrollerimiz de destekleyici idi.

Bulgaristan ve Fikriye Bulunmaz’ın gönül bağı takdire şayan. Bu konuda neler söylemek istersin?

Bulgar Vakfı ve Başkonsolosluk işin bitiminde plaket, madalya verdiler. Bulgaristan Sofya’da  Çasa 24 ‘’Övgüye değer Bulgarlar’’ ödülünü sayın Başbakan Boyko Borisov’un da katıldığı törende Kilisenin restorasyonunun başlaması konusunda çok emeği geçen Kültür bakanı Vecdi Raşidov’dan aldım.
Bulgaristan beni tanıyor, kiliseye gelen Bulgar vatandaşlar benimle fotoğraf çektirmek istiyorlar. Çünkü Demir Kilise onlar için çok önemli.

Dünya yolculuğundan esintiler anlat bize…

Dünyanın birçok ülkesini gezdim. Eşimle Küba’da 35 gün kaldık. Oradaki yaşadıklarımı ve anılarımızı fotoğraf sergisi ve sunumlarla anlattık.
Almanya’da Küba gününde güzel bir sunum ve sergim oldu. Son olarak da Kuzey Kore’ye gittik. Güzel anılarla döndük.
Gezdiğim ülkeler; Nepal, Hindistan Vietnam, Kamboçya, Çin, Libya, Mısır, Kenya, Almanya, Fransa, İtalya, Romanya, Yunanistan, İsveç, Norveç, Danimarka, İskoçya, Balkan ülkeleri, Gürcistan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Tanzanya, Litvanya, Macaristan, Avusturya, Kıbrıs, İran...
İtalya’da kilise yararına karma fotoğraf sergisine katıldım, Demir Kilisedeki işlerin yoğunluğuna denk geldiğinden açılışına katılamadım.

Yetenek özgünlükten doğar.  Yeteneklerini hayata karşı kullandın. Fotoğraf, resim sergilerin ve dikiş ustalığında geldiğin nokta?

Almanya’da üç adet fotoğraf sergim açıldı. Küba’da 35 gün ve iki değişik yerde İstanbul sergileri. Basın müzesinde biricik kızım Eylül ile birlikte yağlı boya resim sergisi açtık.    Eşim Hilmi ile birlikte öykü-şiir olarak hazırlanmış bir kitabımız var. Zaman buldukça dikiş dikerim. Galata Mevlevihane’si restorasyonu sırasında derviş odaları örtülerini makinamı Mevlevihane’ye getirerek orada diktim. Oğlum Cemal’in de yedi yaşında bastırdığımız ‘’Kararların Kutusu’’isimli şiir kitabının kapak resmini tasarladım... Akşehir Nasrettin hoca festivali danışma kurulu üyeliği yaptığım sırada Akşehir halkının portre fotoğraflarından oluşan   fotoğraf sergisi  açtım.

7 yıl Demir Kilise ’de yaşadın. Mesleğinin ustalık dönemi diyebilir miyiz?

Diyebiliriz...  Yedi yıl kilisede yaşamak, evim gibi oldu.  Sen de bilirsin konuklarımı orada ağırladım. Sveti Stefan’a ait çok özel kekimiz vardı. Kahvaltılarımız meşhurdu. Ekibimizle aile gibiydik. Kendi ailemle de çoğu zaman şantiyede görüştüm.

****

Değerli arkadaşımın, insan sevgisi paha biçilmez en büyük özelliğidir. Sevgili Fikrîye Arthur Craven demiş ki: “On parmağımda on marifet deliyim, yoksa kendime nasıl güleyim.”
On parmağında on marifet olan bu kültürel tarihi projede görev alan mimarımıza sonsuz teşekkürler…