Röportaj: Güney Güneyan

Avrupa’nın prestijli caz festivalleri arasına girmeyi başaran ve bu yıl 23-25 Mayıs tarihlerinde altıncısı düzenlenecek olan Kosova Türk Caz Haftasının açılışında konser vermeye hazırlanan cazın kadın ozanı Şenay Lambaoğlu ile biraz cazıttık!

Festival yaklaşıyor. Heyecan ne durumda? 

Müziğin dili elbette evrensel fakat farklı kültürlerden olup aynı dili konuşabildiğim insanlara ulaşabilmek, kalplerine dokunabilmenin mutluluğu bambaşka. Daha önce Bakü Türk caz festivalinde bu duyguyu yaşamıştım, ama şimdi de o yüzden tatlı bir heyecan içindeyim.

Festival tecrübelerine değinecek olur isek ne söylersin bizlere? 

Geçen sene yine bu zamanlarda Afrika'ya kadar uzanan bir yolculuk yapmıştık. Ve Senegal'de Saint Louis caz festivalinde yer almıştım. Ülkemin en değerli şairlerinde Nazım Hikmet, Can Yücel gibi isimleri tanıtmış olmaktan gurur duyuyorum.

Neredeyse sormayı unutuyordum. Bu günlerde nasılsın? Ve henüz tanımayanlar Şenay Lambaoğlu'nu nasıl tanımlarsın? 

Çok teşekkürler. Her şey güzel olsun diye çabalar devam ediyor. Bazen çok umutsuz anlar yaşıyoruz. Kimi zaman ise öyle güzel buluşmalar, paylaşımlar gerçekleşiyor ki; hayatın sürprizlerle dolu dolu olduğuna tekrar tekrar şahit oluyorum. Bir şekilde kendini dengeliyor hayat iyi ve kötü, mutlu ve mutsuz olmak üzerine. Ve kim olduğuma gelecek olur isek de, doğruları ve hayalleri peşinde koşan, şarkılarını yazıp söyleyen, caz müziğine gönül vermiş biri olarak kısaca anlatmış olayım kendimi.

'Başka Türlü Şey' adlı albümünüz üzerinden uzun bir süre geçti. Pekiyi, hikayesi ne idi?

Evet. Başka türkü bir şey yaklaşık bir buçuk yıl önce hayatıma girdi. Şarkı yazarı olarak öncesinde yaptığım çalışmalarda zaman zaman kimleri dinlediğim, kimlerden ilham aldığım konusunda sorularla karşılaşıyordum. Bu bende zaman içerisinde bir projenin temelini oluşturdu. Ömer Hayyam, Nazım Hikmet, Can Yücel, Furuğ Ferruhzad gibi ozanların yapıtlarıyla beslenmiş olmak, üzerine Türk müzik tarihinin en önemli şarkı yazarlarını da eklemiş olmak benim için gurur verici. Bu albümde daha çok yorumcu kimliğimle anılmak istedim diyebilirim.

Bu albüm demlenmiş miydi? Hazırlanma süreci nasıl işledi? 

Tabii, yıllar içerisinde dilime doladığım şiirler, şarkılardan oluştu. Bu yüzden demlenmiş olduğunu düşünüyorum. Fakat projeyi tasarlarken şarkıların ahenk içerisinde birbirleriyle yan yana durabilmesi birinci önceliğimiz oldu. Özellikle genç kuşağın çok tanımadığı, tanışmadığı şarkılar olsun istedik. Bu bakımdan küçük de olsa bir katkı yaratabildiysem buluşma adına ne mutlu bana.

Funk, pop ve Türk müziğinin batı ve doğu sentezi üzerine yoğunlaşmasının caz realitesine bir etki ettiğini söyleyebilir miyiz? Yoksa kendinize ait bir tür yaratmaya çalışıyorsunuz mu demeliyiz?

Takip ettiğim tek şey değişim. Bu bağlamda hayatıma giren beni dönüştüren, geliştiren etkileyen ne varsa müziğime taşımak istiyorum. Ne isem onu yansıtmak istiyorum müziğe. Buna nasıl bir kılıf uydurmak gerektiğini de düşünmedim hiç. Yaptığım işi tanımlama, anlatma işini dinleyenlerin taktirine bırakmak gerek. Caz kökenli bir müzisyen olduğum için demin bahsettiğin tüm o kavramlar bir şekilde kendine yer bulabiliyor müzikte. O yüzden caz özgürlüktür denir.

Albümde Nazım Hikmet Ran'dan Can Yücel'e varana dek ünlü şairlerin bestelenmiş şiirlerimi caz janrında söyledin. Epey zor bir seçim değil miydi?

Yaşadığımız coğrafyanın tüm zenginliğini içinde barındıran şairlerimizin eselerini ve tabi Nadir Göktür, Mehmet Güreli, Derya Köroğlu gibi şarkı yazarlarını müziğime katmış olmak benim için çok değerli. Bir şekilde hayatıma dokunan eserlere öncelik verdim diyebilirim. Bu bakımdan zorlandığımı söyleyemem.

Müzikal yolculuğunda bir yol haritan var mı?

'İçimde Aşk Var' ve 'Zarf Tümleci' albümleri ile şarkı yazarlığımla dinleyici ile bir bağ kurmuş olmanın mutluluğu içindeyim. Müzikal yolculuğumda 'Başka Türlü Şey' ile daha çok yorumcu kimliğimle buluştuk. Hayat izin verirse kendi hikayelerimi, duygu dünyamı anlatacağım şarkılarla dolu bir yolculuk planlıyorum şimdilerde.

Türkiye'de caz müzik yapma aşkını nasıl özetlersin? Ülkemizde genel müzik akımlarının dışında kalıyor ve yeterince de tanınmıyor gibi. Konu hakkında ne düşünüyorsun?

Gerek dünyada, gerek ise Türkiye'de caz müziği daha sınırlı fakat bir o kadar da sadık bir dinleyici kitlesine sahip. Bu bakımdan popüler müzik akımlarının gündelik heveslerinden de uzak. Bu yönüyle baktığımızda aslında durum hiç de öyle karamsar değil. Caz müziğini bir kez keşfeden bir daha kolay kolay vazgeçemez. Ve gittikçe artan bir tutkuya kendini teslim eder. Hayat kadar akışkan, değişime açık ve içinde sürpriz barındıran bir müzik türü yok kanımca. Bu yüzden özellikle son yıllarda hiç de azımsanmayacak bir yükseliş içinde olduğunu söyleyebiliriz. Birbirinden kıymetli müzisyenin elinden çıkan projeler yeni yeni festivaller düşüncemi doğruluyor aslında.

Pekiyi, ufukta yeni albüm çalışması gibi yeni bir şeyler var mı? 

Ufaktan yeni şeyler kaydetme, kendimle ilgili keşiflerde bulunuyorum. Tekrara düşmemek adına kendimi anlatabileceğim başka diller peşindeyim. Aslında en heyecanlı süreç işte bu sancılıları yaşıyor olmak. Doğru zamanda buluşmayı diliyorum tekrar.

Son olarak yaklaşan etkinliklerden söz edelim mi? 

Konser trafiğim devam ediyor. Önümde çok keyifli konserler var. 21 Mayıs Bebek Şenliği, 23 Mayıs Kosova Türk Caz haftasının açılışı ve 17 Haziran 1. Bakırköy Caz günleri öne çıkan konserlerim arasında.