Öncelikle bize  kendinizden  bahseder misiniz?

17.11.1986 tarihinde Ankara’da doğdum. Eğitim hayatımı da Ankara’da tamamladım. Şu anda da Gazi Üniversitesi Spor Bilimler Fakültesi’nde yüksek lisansıma devam ediyorum. 2009 yılında TRT’nin açtığı sınavı kazandım yaklaşık 10 yıldır spikerlik yapıyorum. Evliyim ve 1 oğlum var.

Neden Medya ?

Aslında çalışmayı düşündüğüm bir alan değildi. Kamu Yönetimi mezunuyum sonuçta. İnsanın aklına gelmiyor o yüzden kısmet diyelim

Medyaya ilk adımı nasıl attınız?

Her şey TRT’nin açtığı sınav ilanını görünce başladı. Yeni mezun olmuştum ve farklı kurumlara başvuruyordum TRT’ye de başvurayım dedim. Puanım yetti ve sınava girmeye hak kazandım. Daha sonra sınav mülakat derken bugünlere geldik.

Medya dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

İşimi ve içinde bulunduğum alanı seviyorum ama ikinci bir seçenek olarak akademisyen olmayı düşünebilirim.

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Hayat felsefem olarak başkalarının hayatlarıyla, ne yaptıklarıyla ilgilenmem. Kimseyle kıyaslanmayı ya da yarışmayı da sevmem. Ailem beni yarış atı gibi yetiştirmediği için başkalarıyla rekabet etmedim. Her konuda en büyük rakip olarak kendimi gördüm. Mesleğim için de böyle. Çok beğendiğim isimler var ama onları rakip olarak değil meslektaş olarak görüyorum bu da işimde daha iyi olmamı sağlıyor.

Medya dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Samimiyetsizliği, tembelliği ve yalan haberi

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı  ya da bu işi yapabilmek için sizce iletişim mezunu olmak gerekli midir ?

Bölüm mezunu olmak akademik olarak tabii ki çok önemli, inanılmaz bir altyapı sağlıyor. Ama bölüm mezunu olmayan birinin yapamayacağı kadar spesifik bir meslek değil. Sonradan yapacağınız okumalarla açığınızı çok rahat kapatabilirsiniz .Eğitim bu işin olmazsa olmazı size göre doğru olan o kadar çok yanlış var ki bunu ancak eğitim aldığınızda fark edersiniz.

Salt spikerlik / sunuculuk kursu ile spikerlik / sunuculuk yapılabilir mi ?

Hayır. Kurslar ekran karşısında ya da mikrofon başında bu mesleği yapabilmeniz için yeterli birikimi sağlamaz sadece giriş yapar.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Hiçbir şeyi Şaka yapıyorum tabii ki. Çok inatçı bir yapım var. Bazen güzel ama bazen de beni çok yoruyor.

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Tabii ki takip ediyorum. Artık sadece televizyon yeterli değil anlık şeyleri de takip etmemiz gerekiyor ve bu konuda en çok sosyal medyanın faydası oluyor. Her gün internet ve gazetelerden gündemle ilgili bilgileri alıyorum. Bunun yanında aylık okuduğum dergiler de var. Sosyal medyada çok sık paylaşım yapmamakla birlikte aktifim diyebilirim.

Trt deki çalışmalarınızdan bahseder misiniz ?

TRT’de çok fazla birimde çalışıp farklı işlerde görev aldım. Önce radyoda başladım. Daha sonra gezi, anne-çocuk, müzik programları sundum. Yaklaşık 6 yıldır da spor  spikerliği yapıyorum.

İlk baskı  programında neler var nasıl bir program bize bahseder misiniz ?

İlk Baskı sizi tamamen yeni güne hazırlayan bir program. Sabah 07.00’de başlıyoruz ve bir gün önce gündemde neler vardı hangi haberler öne çıktı onları paylaşıyoruz. Daha sonra da spor gazetelerinde öne çıkan haberleri paylaşıp, yorumluyoruz ve seyircilerimizden gelen soruları cevaplamaya çalışıyoruz.

İyi sunuculuğu  nasıl tarif edersiniz ?  

Düzgün bir Türkçe kullanan, kendine güveni tam, yayınına çalışmış, donanımlı, kendine güvenen, sade.

Sunuculuğun dünyadaki stresli mesleklerden olduğu ifade ediliyor. Sizce böyle mi ? Spikerliğin stresli yanları neler ?

Kesinlikle öyle. Bir kere çok riskli bir meslek. Yayında ağzınızdan çıkan kelimeler sadece sizi değil kurumunuzu da bağlıyor. Ayrıca sizi aynı algı düzeyine sahip insanlar izlemiyor. Öyle kişiler oluyor ki siz a diyorsunuz o z anlıyor o kadar alakasız yani.

Spor dışında program yapmak ister misiniz ?  

Her hafta farklı konunun işlendiği bir program sunmak isterim aslında. Bir hafta edebiyat, bir hafta hukuk, bir hafta müzik, bir hafta spor gibi

Sizce ekranda olmak için güzellik şart mı ?

Güzellik değil ama kameranın sizi sevmesi şart. Kimi insan vardır çok güzel değildir ama fotojeniktir, kimisi de dünya güzelidir ama ekranda tahammül edemezsiniz.

Yeni Medyanın ( Sosyal Medya ve İnternet ) Geleneksel Medyayı ( Radyo – tv gazete ) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz ? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek ?

Çok enteresan bir gidiş var doğru.Ama geleneksel iyidir ondan kopamayız biz.

Spor programlarının geçmişe göre daha yorum eksenli ilerlemesini neye bağlıyorsunuz ?

Seyircinin bu yönde talebinin olması işi bu noktaya getirdi ama seviye önemli. Bazen bakıyorum konu futbolcuyu bırakın futboldan çıkmış özel hayata gelmiş. Kıvamını iyi tutturmak gerekiyor

Eskiden kadın futbol yorumcuları daha çok spor programlarında görsel açıdan yer alıyordu şimdi durum değişti bunu nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Sanıyorum erkekler futboldan anlamanın atom parçalamakla eşdeğer olduğu algısından kurtulmaya başladı Belirli kuralları olan bir oyundan bahsediyoruz öğrenmek isterseniz öğrenir belli bir birikime sahip olduktan sonra da yorumlarsınız. Yeni olan her şey önce bir tepkiyle karşılaşıyor sanırım bu yüzden alışmakta zorlanıldı.

Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Oğlum küçük olduğu için çok boş zamanım kalıyor diyemem ama fırsat bulduğum anlarda kitap okuyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum ve spor yapıyorum.

Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

İrvin Yalom Nietzche Ağladığında
Adalet peşinde

KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz ?

İnsanların ekranda gördükleri kişileri hem yakından tanımasını sağlıyor hem de bugüne kadar ne işler yapmışlar, meslekleriyle ilgili neler düşünüyorlar aktarıyor.

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Mesleğimi seviyorum ve geleceğe dair çok fazla plan yapmıyorum. İsteklerim, hedeflerim tabii ki var ve bu doğrultuda çalışıyorum da ama illa olmalı gibi beni yoran hırslarım yok.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Hayatın kısa olduğunun farkına varıp her yeni güne umutla ve gülümseyerek başlayalım. Bir çok şeyin ilacı bizde unutmayalım.


Röportaj ve fotoğraflar : Cengizhan KAYA