Bir kahvenin 40 yıllık hatırı var derler. Peki neden demişler merak edip bakanınız var mı? Bilmeyenler için kısaca anlatayım hikayeyi... İstanbul’un yemiş iskelesinde kahve yapan ve satan Üsküdarlı bilge bir zat varmış. Yediden yetmişe herkes kahvecinin sohbetini dinlemeye, iki çift nasihatini almaya, derdini paylaşmaya gelirmiş. Günlerden bir gün bu kahvehaneye bir yeniçeri gelmiş. Kahveciye herkese kendinden kahve ikram etmesini fakat içeride yalnız başına oturan Rum gemi kaptanına vermemesini tembih etmiş. Bizim bilge Kahveci de herkese yeniçerinin kahvesini ikram ettmiş. Ardından biri kendisine diğeri Rum kaptana olmak üzere iki kahve daha yapmış. Yeniçeri  “Ona vermeyeceksin demedim mi?” demiş. Kahveci de “bu senin değil benim ikramım” diyerek cevap vermiş. Rum kaptana dönen kahveci, kaptanla hem koyu bir sohbete girişmiş hem de kahve içmiş. Aradan 40 yıl kadar vakit geçmiş. Sisam Adası'nda büyükçe bir isyan çıkmış. Rumlar isyan etmiş. Bizim kahvehaneci de bir şekilde Rumların eline geçmiş. O zamanlar Rumlar eline geçirdikleri esirleri pazarlarda satıyormuş. Kahveciyi de yaşlı bir adam satın almış ve ıssız bir yere götürmüş. Adamın kendisini öldüreceğini sanan kahveci korkuyla yaşlı adama bakarken adam ona kendisinin 40 yıl önce bir kahve ikram ettiğini ve o kahvenin hatırını unutmadığını söyleyerek kahveciyi serbest bırakmış.

İşte anlatılana göre bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır sözü buradan geliyormuş.

Peki neden anlattık bu hikayeyi?Amerika Birleşik Devletleri’nde her köşe başında şu meşhur kahve markası var, hani Türkiye'de de her köşe başında olan kahve şubeleri. Peki bizim Eminönü'nden taze çekilmiş kahvelerimizin ne eksiği var? Neden  dünyaya yayılan bir Türk Kahvesi markamız yok? İşte tam da bunu düşünen ve Amerika'da hayata geçiren bir Türk kadından bahsetmek istiyorum. Gizem Salcıgil işe gezici food truck ile başlamış. Ardından Washington yakınlarındaki ABD’nin en prestijli alışveriş merkezlerinden birinde 'Turkish Coffee Lady'  adında bir cafe açarak Türk kahvesini  Amerikalılara sevdirmiş. Kahvenin yanı sıra salep, boza, lokum gibi geleneksel tatları da Amerikalılar’ın beğenisine sunmuş..



Öncelikle ABD hikayeniz nasıl başladı? Neler yaptınız ABD’de?

Bilkent Üniversitesi Bankacılık Finans bölümünden mezun olduktan sonra 2005 yılında eğitim için Amerika’ya gittim. Küresel iletişim pazarlama konusunda yüksek lisansımı aldığım Boston Emerson Koleji’nde ülke markalaştırma konsepti üzerine öğrenim aldım, ve Türkiye’de bu alana ilişkin kapsamlı bir çalışma olmadığını farkedince bu yönde araştırmalarımı yoğunlaştırdım. Sonrasında Türk kahvesi odaklı çeşitli Türkiye tanıtım programları geliştirmeye başladım. 2008 yılında eşimle beraber Vaşington’a taşındık, ve orada Türk Amerikan toplumunun faaliyetlerinde gönüllü yer almaya başladım. 2012 yılında “Gezici Türk Kahvesi - Turkish Coffee Truck” projesini gönüllü bir ekibin desteğiyle hayata geçirdim ve sonrasında ABD, İstanbul, Avrupa ve Kanada’da kültürel tanıtım turları düzenledim. Kahve sohbetleri aracılığıyla binlerce kişiye geleneksel Türk kahvesi ikram ettik, yabancı toplumlara Türkiye’yi birebir tanıtma imkanını bulduk. Ayrıca, 2011-2016 yılları arasında Vaşington Türk Büyükelçiliği ve Türk Hava Yolları’da halkla ilişkiler üzerine, sonrasında Dünya Bankası kapsamında faaliyet gösteren ve gelişmekte olan ülkelerdeki kadınlara destek veren bir vakıfda program geliştirme koordinatorü olarak çalıştım. 2015 yılında JCI International tarafından kültür dalında Türkiye’nin “En Başarılı Genci” seçildim. 2017 Mart ayında Turk of America dergisi tarafından "ABD'nin (40 yaş altı) En Etkin 40 Türk Amerikalı Genci” ödülüne layık görüldüm. Dört yıl boyunca da, Vaşington Türk Amerikan Derneği’nin genel başkanlığını ve yerel Türk Festivali’nin eşbaşkanlığını yürüttüm. 2009 yılından beri 500 yıllık kültürel mirasımıza değer kazandırmak amacıyla yaptığım kahve elçiliğini geçtiğimiz Aralık ayında değerli ortaklarım Ahmet Şerif İzgören ve Erdem Uen’in işbirliği ile ABD’nin başkentinde hizmete açtığımız Türk kahvesi odaklı otantik gurme kahve evi konsepti ile devam ettiriyorum.


Türk kahvesi food truck ile ile başlama hikayesi nasıl oldu?

2009 yılında girişimcilerden oluşan gönüllü bir ekip ile kahve kültürümüzün asırlar boyu çok güçlü bir iletişim aracı olmasını gözönüne alarak Türkiye’nin ilk uluslararası dijital kahve evini (www.turkayfe.org) kurduk. Bu online projemiz başarıya ulaştıktan sonra, 2011 yılında Kurukahveci Mehmet Efendi’nin desteğiyle ve ATA-DC Derneği’nin işbirliğiyle Vaşington Büyükelçiliği ve New York Türk Evinde “Türk Kahvesi 16. Yüzyıldan 21. Yüzyıla ve Ötesine” temalı etkinlik serilerini başlattık. Çok ilgi gören bu faaliyetlerimize devam ederken, dünya mutfaklarını Amerikalıların beğenisine sunan yemek kamyonları ABD’de çok yaygın bir hale gelmeye başladı ve bu trendin Türkiye için eşsiz bir tanıtım aracı olabileceğini keşfettik. Kâr gütme amacı olmayan “Gezici Türk Kahvesi Evi”ni 2012 yılında gönüllüler ile beraber Türk kültürünün zenginliğini Amerikan toplumuna aktarmak ve kahve seven her iki toplumu birbirine yakınlaştırmak amacıyla başlattık. “Türk Kahvesi. 500 yıldır Dostluğun Tadı” temasıyla çıktığımız bu serüvende sponsorumuz Kurukahveci Mehmet Efendi’nin desteği ile ve çevremizden bağışlar toplayarak bir yemek kamyonu kiraladık ve aracı renkli Türkiye görselleri ile giydirdik. Türk Amerikan gençlerinden oluşan 10 kişilik bir ekip ile kendimize bir yol haritası belirledik. Bu tanıtım turunu gerçekleştirebilmek için ben tam zamanlı işimden ayrıldım ve 5 eyaleti kapsayan projeyi kısıtlı bir bütçe ile hayata geçirdik. Gezici Türk Kahvesi Evi projesi, dünyaca sevilen Türk kahvesinin zengin kültürünü daha etkili tanıtmayı ve toplumları birbirine yakınlaştırmayı amaçlıyordu. Kahve kamyonumuz ile ilk 2012 Mayıs-Eylül aylarında Vaşington, Baltimore, New York City, New Haven ve Boston şehirlerinde tanıtım turları düzenledik. Yale ve Harvard gibi ABD’nin önde gelen üniversitelerinde öğrencilerle buluştuk. 2013 Mayıs ayında ise, Kurukahveci Mehmet Efendi ve Turizm Bakanlığı’nın değerli destekleriyle, kahve aracımız ile İstanbul, Hollanda, Belçika ve Fransa’yı kapsayan bir tur daha organize ettik. Bu tur çerçevesinde Avrupa’daki seçkin üniversiteleri ziyaret ettik, Brüksel’de NATO genel merkezi, Toyota Avrupa yönetim merkezinde ve T.C. Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği’nde kahve sunumları gerçekleştirdik. Son olarak da, 2016 yılında da Kanada’nın Toronto şehrinde bir haftalık bir tur gerçekleştirdik ve tüm bu turlarda beklediğimizin üzerinde bir ilgi gördük. Ayrıca, proje Türk medyasında ve uluslararası basında geniş yer buldu ve 2012 Mayıs ayında dostlukları pekiştirmeye yönelik bir kültürel diplomasi projesi olarak ABD Temsilciler Meclisinde onurlandırıldı. Sonuç olarak, 2012 yılından bu yana 20,000’den fazla kişiye Türk kahvesi ikramı yaparak Türk kültürünün tanıtımına katkıda bulunmuş olduk.


Daha sonra ABD’nin en prestijli alış veriş merkezlerinden birisi Tyson Corner Center’da açtınız. Nasıl gidiyor?

Türk kahvesine daha fazla görünürlük vermek, ulaşılabilir kılmak ve zengin Türk kültürünün yurtdışında değer kazanmasını sağlamak adına ortaklarım Erdem Uen ve Ahmet Serif İzgören ile beraber ABD’nin ilk Türk kahvesi odaklı kahve zinciri girişimini geçtiğimiz Aralık ayında başlattık. Son yıllarda artan gurme kahve trendini de gözönünde bulundurarak, hem Amerikalılara dünyanın ilk gurme kahvesini sunuyor, hem de geleneksel Türk lezzetlerine yer veren otantik bir ortamda ziyaretçilerimize İstanbul’un kahvehane kültürünü yaşatıyoruz. Senelerdir Türk kahvesi kültürünü gönüllü olarak tanıtmam nedeniyle,  Amerikalılar bana ‘Turkish Coffee Lady” ismini vermişlerdi, bizde bu özgün ismi marka ismimiz olarak belirledik. Şu ana kadar aldığımız olumlu geri dönüşler ve Amerikalıların yoğun ilgisi bizi çok mutlu ediyor. Konsept kafemiz aracılığıyla Tysons Corner Center gibi önde gelen bir AVM’de Türk kültürünün zenginliğini ziyaretçilerimize aktarmak bizim için büyük bir gurur. Menümüzde Türk kahvesi, baklava, kadayıf, sütlaç, muhallebi gibi tatlılarının yanısıra, börekler, Türk çayı, meyve çayları ve salep gibi beğenilen diger ürünlerde yer alıyor. Faladdin isimli online fal okuma applikasyonu aracılığıyla dijital fal hizmetimiz de var. Her ay ayrıca ebru sanatı, İznik çini sanatı ve Türk mutfağına dair eğitici programlara da kafemizde yer veriyoruz.


Starbucks, Mc Donalds gibi konseptleri sadece ABD’De değil tüm dünyada. Fakat bir tane Türk markası yok. Neden?

Aslında bir anlamda var; Türk kahvesi 500 yıllık bir Türk markası. Yurtdışında isim olarak en çok bilinirliği olan bu kültürel mirasımızın sadece yaygın tüketimi için yeterli tanıtım yapılmıyor. Ben Türk kahvesinin eşsiz lezzeti ve geleneksel sunumunun yabancı toplumlara doğru şekilde tanıtıldığı taktirde potansiyelinin çok yüksek olduğuna inanıyorum. Türk kahvesi dünyanın ilk kahve pişirme yöntemi. Tüm dünyaya İstanbul’dan yayılan kahvehane kültürü de şu anda çok popüler, ama günde 400 milyon bardak kahve tüketen Amerika’daki ünlü kahve zincirlerinde Türk kahvesi yer almıyor, aslında bunun nedenini düşünmek lazım. Biz toplum olarak kültürel değerlerimize daha çok sahip çıkarsak Starbucks gibi dünyaya yayılan kahve zincirleri kurmamız hayal değil.


Siz şubeleşmeyi düşünüyor musunuz? Neler yapacaksınız?

“Turkish Coffee Lady” markasını yaratmak, bu özgün konsepti geliştirmek ve Türk mutfağını hakettiği şekilde dünyaya tanıtmak adına bir zincir haline gelmek tabii ki en büyük isteğimiz. Firmamızın başlıca misyonlarından bir tanesi kadın girişimcilere destek vermek, bu nedenle 8 Mart 2019’tan itibaren franchise vermekte planlarımız arasında yer alıyor. Ayrıca, Kurukahveci Mehmet Efendi, Arzum Okka ve Karaca gibi önde gelen Türk markalarının desteğiyle kaliteli Türk ürünlerini Amerika’da daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyoruz.


ABD’liler Türk kahvesini beğeniyor mu?

Kesinlikle çok beğeniyorlar; geleneksel sunumu, eşsiz aromasıyla ve 500 yıllık tarihi ile Türk kahvesinin hikayesini ve sonrasında bakılan fal deneyimini diğer kahve çeşitlerine tercih eden bir çok müşterimiz var. Daha bilinçli müşteriler sağlığa faydalarını da göz önünde bulundurarak günde bir kere kahvemizi içmeye geliyorlar.


Türkiye denilince nasıl yorumlar alıyorsunuz? Hiç unutamadığınız bir anınız var mı?

Türkiye, yabancılarda olumlu olumsuz bir çok farklı algı yaratıyor. Amerikalıların çoğu isim olarak bilse bile haritadaki yerini hatırlayamıyor. Boston’a ilk taşındığımda bir Amerikalının Türkiye’nin Massachusetts eyaletinin neresinde olduğunu sorması belki de hayatımda bir dönüm noktası oldu. Güçlü bir imaj uluslararası platformda bir ülkenin en değerli varlıklarından biridir. Türkiye bugün dünyada hakettiği şekilde tanınmıyor, bu nedenle uzun vadeli ülke markalaşma çalışmalarının önemi her geçen gün artıyor.


 

Neden Türk kahvesini tatımak istiyorsunuz? Yemek ya da başka bir şey değil?

Avrupa’ya ve Batı dünyasına Türkler aracılığıyla tanıştırılan kahve kültürü tarih boyunca insanları birbirine yakınlaştıran bir unsur olmuş ve toplumsal ilişkileri şekillendirmiş. Günümüzde yabancı toplumlar nezdinde algıları şekillendirmek için halktan halka iletişim büyük önem taşıyor ve Türkiye’yi etkili tanıtmak “kahve diplomasisi” ile mümkün. Ben özellikle kahve kültürünün bizim topraklarımızdan dünyaya yayıldığına dikkat çekmek istiyorum. Amacım, kahve denilince Türkiye çağrışımı yapmasını sağlamak ve  bu vesile ile kahve seven toplumları birbirine yakınlaştırmak.


Türkler görünce nasıl tepki veriyorlar?

Bu tür girişimler Türk kahvesinin yurtdışında değerinin artmasına ilişkin önemli bir çalışma niteliğini taşıyor ve yurtdışındaki Türkler içinde bir gurur kaynağı oluyor. Türk kahvesi kamyonu ile dolaştığımız her yerde Türkler bize kucak açtı. Şu anda da, Turkish Coffee Lady otantik kahve zinciri konseptini ABD’deki başka eyaletlere ve diğer ülkelere taşımak isteyenler var. Umarım ileride bu kafe kioskları Amerika’nın dört bir köşesine yayabiliriz.


Kurumsal bir hayat mı girişimcilik mi? Gençlere neler söylemek istiyorsunuz?

Girişimcilik bir cesaret işidir. Girişimci olmak isteyen gençlerin, önlerindeki zorlu yolda emin adımlarla ilerlemeleri için kurumsal hayatı en az beş sene tecrübe etmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Stres ve zorluklarla ile başedebilmek hiç kolay değil, ama hayallerini gerçekleştirmek için tüm bu olumsuzlukların cesaretlerini kırmasına izin vermemeliler. Emeklerinin karşılığını almak için daha çok çalışmalarını, dünya trendlerini çok iyi takip etmelerini ve ekip arkadaşlarını iyi seçerek hedeflerine ilerlemelerini tavsiye ederim.


Gizem Salcıgil White kimdir?

1981 Ankara doğumluyum. Eşim ve 21 aylık kızım Kaylin Zübeyde ile Washington DC’de yaşıyorum. Kültürel diplomasi aracılığıyla Türk kahve kültürünü daha etkili tanıtmayı kendine misyon etmiş bir anne girişimciyim.

2009’da yola çıktığım bu vizyonla dünyanın farklı köşelerinde zengin kültürümüzü tanıtma ve kahve sohbetleriyle toplumlar arasındaki ilişkileri geliştirme şansını buldum. İki yıllık bir pazar araştırmasından sonra Amerika’da Türk kahvesi odaklı bir kafe konseptini hayata geçirmeye karar verdim ve diğer kadın girişimlere destek vermek amacıyla yola çıktım. Hayallerimi geçen yıl gerçeğe dönüştürdükten iki ay sonra kansere yakalandığımı öğrendim. 21 aylık kızımla beraber tedavi olmak için Mart ayında Türkiye’ye geldim, ve kemoterapi sürecinde bu hastalığın ne kadar yaygın olduğunu farkettim. Şu anda bir yandan işimi büyütmeye çalışırken, bir yandan da çok değerli bir ekip ile anne ve çocuk odaklı bir bilinçlendirme kampanyası hazırlıyorum. Bu çalışma ile göğüs kanseriyle mücadele sürecinde annelerimize ve ailelerimize destek olmayı amaçlıyoruz. Umarım çabalarımız olumlu sonuçlanır ve sözkonusu destek kampanyasını büyüterek daha çok hayat kurtarabiliriz.


Röportaj: Anıl Sural

www.twitter.com/AnilSural

Fotoğraf: Rona Doğan