İngiltere’de muhalefet, anlaşmasız Brexit’i önlemeye yönelik oylamada kritik bir zafer kazandı..

Oylamanın ardından Başbakan Johnson, parlamentonun anlaşmasız Brexit’i önleyecek bir yasa çıkarması halinde ülkeyi erken seçime götürme kartını öne sürüyor..

Peki, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasına iki aydan az bir süre kalmışken, bu süreçte vekillerin önündeki seçenekler neler?

Tarihi oylamayı kaybeden Boris Johnson şimdi ne yapacak? 

Brexit düğümü nasıl çözülecek?

Sterlin, Dolar karşısında değer kaybederken, Avrupa Birliği’nin kaderini belirleyen Brexit sorunu Avrupa ve Dünya ekonomisini ne yönde etkiliyor?

EDAM(Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Derneği) Başkanı Sinan Ülgen ile konuştuk..

Siyasi krizlerden anayasal bir krize dönüşen Brexit sürecinde bugüne nasıl gelindi, kısaca özetleyebilir miyiz?

Üye olduğu 1974 yılından bu yana İngiltere’nin AB ile ilişkisi sorunlu olmuştur. İmparatorluk geçmişine sahip bu ülkede toplum ve siyaset sınıfının bir bölümü, İngiltere’nin bu egemenlik paylaşımını kabullenmekte zorlanmıştır. Bu haliyle “Avrupa şüpheciliği” İngiliz iç siyasetinde her zaman etkili bir damar oluşturmuştur. Muhafazakar Parti içinde de etkili olan bu bölünme, zamanında başbakan olan Cameron’un bir siyasi risk almasını tetiklemiş ve Cameron bu konuyu bir yandan kalıcı biçimde çözüme kavuşturmak diğer yanda da kendi parti içinde Avrupa konusundaki bölünmeleri ortadan kaldırmak adına bir referandum çağrısında bulunmuştur. Tabiatıyla Cameron referandumun kazanılacağını düşünmüştür. Ancak işler beklendiği şekilde gitmemiş ve 23 Haziran 2016 tarihinde yapılan referandumda İngiliz halkı az bir farkla da olsa AB’den çıkma yönünde oy kullanmıştır. Bu netice ertesinde, İngiltere ile AB arasında Brexit müzakereleri başlamıştır. AB Antlaşması uyarınca, Birliği terketme kararı veren bir ülkenin bunu yapması için 2 yıllık bir süre bulunmaktadır. İngiltere resmen bu süreci Mart 2017’de başlatmış olduğundan Mart 2019’da AB’den çıkması gerekiyordu. Ancak Brexit müzakereleri sonuçlanamadığından, bu süre 6 aylığına uzatılmış olup, Ekim 2019’a ertelenmiştir. 

Tarihi oylama sonrası vekillerin önünde ne tür seçenekler var? Boris Johnson şimdi nasıl bir adım atar sizce?

İngiliz Parlamentosunda Çarşamba günü yapılan oylamada Başbakan Johnson istediğini elde etmedi. Boris Johnson’un hedefi AB ile anlaşma olmasa da İngiltere’nin Ekim sonunda AB’den çıkışını Parlamentoya onaylatmaktı. Ama kendi partisinden de muhalefet ile beraber oy kullanan 20’den fazla üye çıkınca, bu hedefinde başarılı olamadı. Hemen arkasından da erken seçim önerisinde bulundu. Ama bu teklifi de kabul görmedi. Bu şartlarda Brexit konusunda inisiyatif muhalefetin eline geçmiş gözüküyor. İşçi Partisi lider Corbyn’in ilk hedefi anlaşma olmadan İngiltere’nin AB’den çıkmasına olanak sağlayacak yasayı engellemek. Dolayısıyla muhalefet anlaşma olmadan İngiltere’nin AB’den çıkmamasını öngören bir yasa teklifi sundu. Önümüzdeki hafta başında bu teklifin yasalaşması bekleniyor. Sonrasında Corbyn, erken seçim önerisine destek verecek. Ve İngiltere çok muhtemelen Ekim ayında bir erken seçime gidecek. Bu şartlarda AB’nin İngiltere için yeniden bir süre uzatımı tanıması da gerekecek.

Anlaşmasız Brexit ihtimali giderek artıyor mu? Bu düğüm nasıl çözülür, öngörüleriniz neler?

Boris Johnson İngiliz Parlamentosundan destek bulmuş olsaydı, Anlaşmasız Brexit olacaktı. Ancak bu desteği elde edemedi. İngiliz Parlamentosu Anlaşmasız Brexit istemiyor. O nedenle Çarşamba günkü gelişmeler sonrasında Anlaşmasız Brexit ihtimali zayıfladı denebilir. Ancak İngiltere’nin açmazı, AB ile nasıl bir Brexit Anlaşması istendiğine dair de bir siyasi çoğunluk bulunmaması. Bir önceki başbakan May döneminde de bu zafiyet görüldü. May döneminde müzakere edilen Brexit taslağı Parlamento tarafından reddedildi. Brexit sonrası AB ile İngiltere arasındaki ticaret rejimine de dair bir görüş birliği yok. Parlamento, İngiltere’nin Gümrük Birliğinde kalmasını istemedi, Tek Pazarda kalmasını istemedi ama Anlaşmasız da Birlikten ayrılmasını istemiyor. Dolayısıyla çok muhtemelen Ekim ayı içinde yapılacak erken seçim sonrasında işbaşına gelecek yeni siyasi liderin, bu seçeneklerden biri üzerinde bir oy çokluğu oluşturması gerekecek. Yoksa AB, Brexit sürecini ilelebet uzatmak istemeyecektir. Bu şartlarda Anlaşmasız Brexit ihtimali yeniden güçlenebilir. Öte yandan İşçi Partisinin iktidara gelmesi durumunda, ikinci bir referandum yapılması da söz konusu olabilir. Ki halihazırda İngiliz kamuoyunda AB içinde kalınması gerektiğine dair görüş ağır basmakta. Dolayısıyla ikinci bir referandum yapılırsa, İngiltere’nin AB’de kalması da mümkün olabilir. 

Yürütülen ayrılık müzakerelerinde ‘Kuzey İrlanda’ krizi nasıl aşılır?

İngiltere’nin anlaşmasız biçimde AB’den çıkması durumunda, İngiltere ile AB ülkeleri arasında mal ticaretini kontrol edecek gümrük kontrollerinin yeniden ihdas edilmesi gerekecek. Bu kontrollerin Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasında da yapılması gerekecek. Bu tip kontrollere yeniden başlanmasının, İrlanda sorununu yeniden su üstüne çıkarmasından endişe ediliyor. O nedenle aslında Brexit olsa bile İngiltere’nin Tek Pazarda kalması, Tek Pazar olmayacaksa da en azından Gümrük Birliğinde kalması bu sorunun aşılması için yeterli olacaktır. Zira AB ile Gümrük Birliği ilişkisini muhafaza etmiş bir İngiltere sınırlarında bu türden gümrük kontrolleri yapması gerekmeyecektir. Bir diğer alternatif ise teknoloji. İngiliz hükümeti Gümrük Birliğinden çıkılması durumunda bu tip kontrollerin teknolojinin yardımıyla daha zahmetsiz biçimde yapılabileceğini iddia etti. Ancak bugüne kadar AB yetkililerini de ikna edecek biçimde bu alanda somut ve gerçekçi bir plan sunamadılar. 

Sterlin, Dolar karşısında değer kaybederken, Avrupa Birliği’nin kaderini belirleyen Brexit sorunu küresel ekonomiyi ne yönde etkiliyor?

Brexit sorunu küresel ekonomi bakımından bir istikrarsızlık oluşturuyor. En önemlisi değil tabiatıyla. ABD ile Çin arasındaki ticari ihtilaf ve ABD ekonomisinin resesyona girme ihtimali daha büyük tedirginlik kaynağı. Ama Brexit, İngiltere ekonomisinde yavaşlama eğilimini güçlendiriyor. Bundan diğer Avrupa ekonomileri de olumsuz etkileniyorlar. İhracata dayalı büyümesini sürdüren ve AB ekonomisini itici gücü konumundaki Alman ekonomisi de olumsuz etkilenenler arasında. Yapılan bir araştırmada, Brexit tartışmaları olmasaydı, Almanya’nın İngiltere’ye ihracatının % 12 oranında daha yüksek olacağı ifade ediliyor. Brexit tartışması bu şekilde Almanya’nın ekonomik büyümesine de darbe vuruyor. Türkiye’nin Avrupa’daki bu en büyük ihracat pazarı olan Alman ekonomisinin yavaşlaması hatta resesyona girmesi, ülkemiz bakımından da olumsuz bir gelişme olacaktır. Brexit ile ilgili olarak Türkiye açısından önem taşıyan bir ikinci husus ise İngiltere ile ticari ilişkilerimizin geleceği olacak. Zira İngiltere’nin nihayetinde Gümrük Birliği içinde kalmamaya karar vermesi durumunda, Türkiye ile İngiltere arasında yeni bir Serbest Ticaret Anlaşması yapılması gerekecek. Ancak bu yeni ticaret rejimi müzakere edilip yürürlüğe girene kadar, İngiltere’ye ihracat yapan beyaz eşya ve elektronik gibi sektörlerin gümrük tarifelerine tabi olmaları ve rekabet dezavantajı yaşama riskleri bulunmakta.