AYŞEGÜL BANU ŞAHİN: “GECENİN AYAK SESLERİ” ÖZELLİKLE GENÇLERE BİR TAVSİYE NİTELİĞİNDE.

RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA

Başarılı yazar Ayşegül Banu Şahin ile yazın hayatına ve “Gecenin Ayak Sesleri” adlı kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Ayşegül Banu Şahin kimdir?

46 yaşındayım. Evliyim ve 2 çocuk annesiyim. Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, İşletme, Davranış Bilimleri bölümlerini bitirdim. İnsan psikolojisine olan merakımdan Aile Danışmanlığı, NLP ve Psikolojik Testler üzerine eğitimler aldım; fakat bu sektörlerde faal olarak çalışmadım. 15 yıla yakın restoran ve kafe işletmeciliği yaptım. Yemek yapmayı çok seviyorum. Okumanın ve yazmanın dışında tam bir müzik âşığıyım. Şiir okumayı severim, yazarım da. Ayrıca tipik bir ikizler kadınıyım. Bir yanım, hayallerinin peşinden koşan, içi içine sığmayan küçük bir çocuk; bir yanım tam aksine gerçekçi, ayakları yere basan, olgun bir kadın. İnsanın kendini anlatması ne kadar zormuş. 

Yazın hayatınız nasıl başladı? Size öncülük etmiş isimler var mı?

Belki çok klişe bir cevap olacak; ama kendimi bildim bileli, elim kalem tutabildiğinden beri yazıyorum. 11-12 yaşlarında kısa öyküler, şiirler, kompozisyonlar yazardım. Öğretmenlerim elden ele gezdirirlerdi yazdıklarımı. Kırgınlığımı, mutluluğumu, öfkemi, sevgimi hep yazarak anlatırdım. 20'li yaşlarda daha uzun soluklu hikâyeler yazmaya başladım; ama yayımlamaya cesaret edemedim. Bir de benim babaannem öğretmendi. Okumayı ve yazmayı sevmemde çok büyük etkisi olmuştur.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz? Örnek aldığınız yazar veya şairler var mı?

Yazmayı istedikten sonra her şey ilham kaynağı olabiliyor insana. Bir çiçek, bir şiir, bir söz, hatta gördüğüm bir rüya bile kâğıda, kaleme sarılmama neden olabiliyor. Sözün kısası; duyduğum, gördüğüm, hissettiğim her şeyden esinlenirim. 

Kalemini çok beğendiğim yazarlar, şairler tabii ki var; ama bence her yazarın kendine has bir üslubu var. 

Ekim ayında okurlarla buluşan “Gecenin Ayak Sesleri” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

Hikâyemin temelleri, yıllar önce atılmıştı aslında. Kurgusu, karakterleri hazırdı yani. Yazıya dökülüp, hayat bulmayı bekliyorlardı sadece. Doğru zaman olduğuna inandığınızda her şey kendiliğinden gelişiyor zaten. 

“Gecenin Ayak Sesleri” yayımlanmış ikinci kitabım. İlkinde bir hayat hikâyesini kurgulayıp, anlatmıştım. Bu kitabımda ise biri daha baskın olsa da beş ana karakter var. Okuyucu; mutlaka içlerinden birini kendine yakın hissedecektir, diye düşünüyorum. Kişiler tamamen hayal ürünü olsa da çevremize baktığımızda benzer karakterlere sıkça rastlıyoruz. Yani onların da sırları, hayalleri, aşkları, kavgaları, kaygıları var.

“Gecenin Ayak Sesleri” okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

Günümüzde maalesef samimiyetsiz, menfaate dayalı ilişkiler oldukça fazla. Hikâyemdeki kahramanlar da bunların yansıması, diyebilirim. İçinde birçok gizli mesaj var aslında; ama asıl öne çıkan; dostlarımızı, arkadaşlarımızı seçerken dikkati davranmamız gerektiği. İnsanlar birbirinin içini okuyamadığı için ki okuyabilseydi neler olurdu ben de merak ediyorum; herkese güvenmemeli, kimseyi kendimiz gibi görmemeliyiz. Özellikle genç arkadaşlara tavsiye niteliğinde.

Kitabın ismi nereden geliyor?

Kitabımın büyük bir bölümü, ormandaki bir evde geçiyor. Ayrıca hikâyedeki kritik olaylar çoğunlukla gece yaşanıyor. Bundan dolayı “Gecenin Ayak Sesleri” isminin tam da hikâyeme göre olduğunu düşündüm. “Karanlık mı, gece mi?” derken bir arkadaşımın sayesinde “Gecenin Ayak Sesleri” isminde karar kıldım.

Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?

Bence ulaştı bile; çünkü benim en büyük hayalim, yazdıklarımı insanlara ulaştırabilmekti. Şimdi kitaplarım tanımadığım onlarca insan tarafından okunuyor, yorumlanıyor, eleştiriliyor. Bu, bir yazar olarak benim için de kitabım için de büyük bir başarı bence. 

Kitabınıza bir okur gözüyle nasıl bir yorum yaparsınız?

Herkesin öncelikleri farklı tabii. Her okuyucunun dikkat ettiği noktalar, beğendiği, beğenmediği taraflar farklılık gösteriyor ki bu, güzel bir şey. Bu kitabı ben okuyor olsaydım içlerinden biriyle kesinlikle yakın arkadaş olmak isterdim. Hangisi olduğunu söylemeyeyim.  Heyecanlı bir kitap olduğunu söyleyebilirim.

Yazılarınızla ilgili güncel bilgileri takip etmek isteyenler nereden takip edebilir?

Güncel olarak paylaşım yaptığım Instagram sayfamdan takip edebilirler. 

Hazırlık aşamasında olan yeni bir eseriniz var mı?

Evet, var. Kadınlarla ilgili, daha doğrusu kadın olmanın zorluklarıyla ilgili bir üçleme üzerinde çalışıyorum. Her şey yolunda giderse 1 yıl içinde bitirmeyi planlıyorum.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Öncelikle bana kendimi ve kitabımı tanıtma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Gazeteniz okuyucularına; “Yeni yazarlara destek olsunlar.” diyorum. Kendilerine yakın buldukları yazarlar olacaktır mutlaka; ama en azından bizlere de bir şans versinler, okusunlar, eleştirsinler. Benim yazacak daha çok hikâyem var çünkü.  Sevgiler, saygılar...