Ayşe Hanım merhaba nasılsınız? Pandeminin yeni normalleşme sürecini siz nasıl geçiriyorsunuz? 

Elimden geldiğince normal olmaya çalışıyorum. Tabii birçok kişi gibi ben de hayatımın en acayip dönemini yaşıyorum. Erbulak Evi’miz mart ayında kapatıldığında çok üzülmüştüm, nasıl atlatacağımız konusunda endişelerim vardı. Gerçi şu anda tam olarak atlatamamış olsak da elimden geldiğince savaşmaya devam ediyorum.

Kiminle mi savaşıyorum?

Felaket tellalları ile. Evinde oturmuş klavyelerinden ona buna sataşan, bu işin geçmeyeceğini söyleyen, sadece ah ve vah eden zihniyetle savaşıyorum. Evet belki biz de yenileceğiz ama o son kurşunu atmadan cenk meydanından ayrılmayacağız.

Salgın hastalıkların hayatımızdaki etkileriyle ilgili ne söylersiniz?

Salgının fiziksel hasarından çok psikolojik olarak ağır hasarlar vereceğine inanıyorum. Çocuklar ekran karşısında ders yapıyor, fazla hareket edemiyor. Sıkıntıdan yiyip içiyor. Çocuklar birbirinden ayrıldı. Keza yaşlılar da. Hareket kabiliyetleri kısıtlandı. Gençlerin gelecek kaygısı arttı. Ticaret, turizm durma noktasına geldi.

7’nci polisiye romanınız “Cinayet A.Ş.” raflardaki yerini aldı. Hayırlı olsun. Bu yeni eserinizde okurlarınıza “Siz hiçbirini öldürmek istediniz mi?” diye soruyorsunuz. Biz de ilk olarak size bu soruyu yöneltelim; siz istediniz mi?

Hemen her annenin bu soruya cevabı “evet”tir. Çünkü çocuğuna sahip olduğu ilk andan itibaren ona gelebilecek her türlü zarara karşı aslan, kaplan kesilip karşı tarafı öldürmeye hazırdır. Ama sorununuzun cevabı “Evet, öldürmek istedim”

“Cinayet A.Ş.”, bir önceki eseriniz “Cinayet Sınıfı Başkanı”nın kahramanları Ela ve Ali’nin 10 yıl sonra nerede olduklarını anlatıyor. Henüz okumayanlar için ipucu verir misiniz biraz, bu süreçte neler geliyor başına Ela ve Ali’nin?

Bu kitapta Ali, Norveç’e göç etmiş, Ela İstanbul’da. Yeniden bir sebepten bir araya geliyorlar. Her ikisi de gençliklerinde cezasız kalan suçlara maruz kalmış bu hayatta yalnız bırakılmış gençler. Cinayet Sınıfı Başkanı’nı okumadan bu kitabı okumak mümkün, o kurguda yazdım çünkü. Hatta önce CİNAYET A.Ş.’yi okuyan biri CİNAYET SINIFI BAŞKANI’nı sonra okudu ve çok büyük keyif aldığını söyledi.

Ülkemizin değerli yazarlarından Ahmet Ümit'in de kitabınız hakkında “yıllarca yaşadığı Norveç’in polisiyesi ile Türk polisiyesini harmanlayıp okura şık bir sentez sunmuş” şeklinde aktarımı olmuştu ne söylersiniz? 

Ahmet Ümit, biz polisiye yazarların ustasıdır. Tüm kitaplarını okuduğum ve çok sevdiğim bir yazardır. Öyle birinin benim kitabım hakkında bunu yazmış olması bana gurur verir, motive eder, daha ileriye gitmeme sebep olur.

Türkiye’de polisiye türüne ilgi nasıl sizce?

Türk Polisiye yazarları tanımayan ve polisiye okumaktan hoşlanmayanlar var. Oysa bu algının kırılması gerek. Polisiye okumak ince zekâ ister. Belki de bizlerin yani polisiye yazarların daha özen göstermesi, çok iyi şeyler yazması lazım ki doğru okura, kitap okuruna ulaşabilelim. Bir de “Katil uşak mı?” soğuk esprisinin artık tadı kaçtı.

Erbulak Oyunculuk ve Yazarlık Evi, Ajans Ayşe Erbulak ve Dağhan Külegeç Yayınları’nın kurucu ve yöneticisisiniz. Yazar olmak isteyen herkese kapınız açık mı? Destek vereceğiniz yazar adaylarında aradığınız özellikler neler?

Yazarlık yoluna çıkanlara önce “Yaratıcı Yazarlık Sınıfı”mıza alıyoruz. Dört farklı hocadan dört farklı eğitim alıyorlar. Eğer her şey yolunda giderse “İleri Yazarlık” sezonu başlıyor. Ve kişi kendini kitap yazmaya hazır hissederse üçüncü yıl hoca ile teke tek kitap yazıyor. Biz de basıyoruz. Desteği biz vermiyoruz, yazar adayı kendi alıyor.

Erbulak Oyunculuk ve Yazarlık Evi bu yıl ilk kez öykü yarışması düzenledi. Nasıl ortaya çıktı bu organizasyon?

Ben boş durmayı hiç sevmem. Karantina döneminde aklıma geldi. Kara günlerden geçiyoruz, insanların için bir enerji birikiyor, bari bunu yazarak akıtsınlar diye düşündüm ve bir ödüllü öykü yarışması düzenleyelim dedim.

Nasıl bir deneyimdi sizin için? Katılım beklediğiniz düzeyde miydi? Geleneksel olarak her yıl düzenleyecek misiniz?

Katılım beklediğimin çok üstünde oldu. 70-80 öykü beklerken binin üstünde öykü geldi. Evet artık her yıl düzenleyeceğiz.

ALTAN ERBULAK İMZALI ÖZEL PLAKET
“Genç” ve “Yetişkin” olmak üzere iki farklı kategoride yarışan öykülerin kazananlarına Erbulak Oyunculuk ve Yazarlık Evi’nden burs ve kitap setleri hediye edildi. Dereceye girenlere ayrıca yıllar önce kaybettiğimiz Altan Erbulak’ın unutulmaz imzasından Matrak Sanat tarafından özel olarak dizayn edilmiş plaketler takdim edildi. Jüri üyelerine de günün anısı olarak oyuncu ve seramik sanatçısı Ceren Erginsoy tarafından özel olarak üretilen ve Altan Erbulak’ın çizimlerini taşıyan seramikler verildi.

İnternet medyasının bu kadar ilerlemiş olması gazetecilik sektörünü bitirdi diyebilir miyiz? 

Diyebiliriz. İnternetten habere çok hızla ulaşıyoruz. 2017’de Bodrum’da depreme yakalanmıştık. Merdivenden inip dışarı çıkmaya çalışırken elimde mobil telefonum depremin merkez üssünü ve şiddetini araştırıp öğrenmiştim.

Yeni nesil oyuncuları nasıl buluyorsunuz?

Çoğu tiyatro sahnesi yerine dizide oynayıp çok ama çok ünlü olmak istiyor. Adeta oyunculuk demek şöhret olmak demek oldu. Ama tiyatro sahnesine çıkmak isteyen ya da sahnede olan çok oyuncu tanıdım. Ben bu arkadaşları eleştirmek ya da yargılamak istemem. Hayat bir seçim sanatıdır. Hepimizi seçimlerimizle yaşarız. Çok beğendiğim, kendini geliştiren çok başarılı oyuncular var, insan seyretmeye doyamıyor.

Sosyal medyayı ne kadar kullanıyorsunuz? 

Erbulak Oyunculuk ve Yazarlık Evi, kitaplarım, tiyatro oyunum için çok sık kullanıyorum. Ama birine ya da bir kuruma hakaret etmek, küfretmek için kullanmam. Bir de kan anonsu, kayıp hayvan gibi iletilerin de çoğaltılması için kullanırım.

Yeni bir kitap tekrardan gelir mi?

CİNAYET A.Ş., bir devam kitabıydı, CİNAYET SINIFI BAŞKANI karakterlerinin 5 yıl sonra nerede olduklarını anlatıyor. Kitabın finalinin ucunu açık bırakmıştım, okurdan gelen tepkiye göre yazmayı planlıyordum. Çok şahane bildirimler aldım. Şimdi üçleme ile bitirme kararı aldım. “BAŞKANIN CİNAYETLERİ” Bunun dışında “ÇEKTİM GİTTİM BURALARDAN” diye bir kitap daha yazıyorum. Hani herkes çekip gitmek istiyor ya, onun o kadar kolay olmadığını kurgusal bir romanla anlatan bir kitap.

Yakın gelecekte ne tür projeleriniz olacak?

Ben de proje bitmez. Boş durmayı pek sevmem. Şu anda provada olduğum bir tiyatro oyunu var; KEDİ SAHNE SANATLARI’nda Aydan Şener, İpek

Tenolcay ile birlikte ÇAMLICANIN 3 GÜLÜ oyunu. Norveçce Türkçe çeviri yapıyorum. Daha önce belirttiğim gibi kitap yazıyorum. Başında olduğum Dağhan Külegeç Yayınları’ndan 20 adet yeni kitap çıkartıyoruz.

Yayınevimiz için Norveç’ten telifle çocuk kitapları çıkartacağız.

Oğlunuz Dağhan Külegeç, ödül töreninde “Ne olursa olsun bizim görevimiz sanat ve edebiyatı sanatseverler ve edebiyat tutkunlarıyla buluşturmak” dedi. Pandemi döneminin sanat ve edebiyat dünyasına etkisi hakkında neler söylemek istersiniz?

Pandemi maske, dezenfektan ve kolonya üreticileri haricinde hemen tüm sektörleri çok fena vurdu ama sanat ve edebiyatı ticari anlamda yerle bir etti. Ama ben limonu limonata yapmaya alışmış biri olarak bu dönemi üretme dönemi olarak görüyorum. Belki de biraz ihtiyacımız olan buydu.

DAĞHAN KÜLEGEÇ YAYINLARI’NDAN 20 YENİ KİTAP

Dağhan Külegeç, “Ne olursa olsun bizim görevimiz sanat ve edebiyatı sanatseverler ve edebiyat tutkunlarıyla buluşturmak” dedi. Ardından ünlü oyuncu, Dağhan Külegeç Yayınları’nın ekim ayında 20 yeni kitabı okurlarla buluşturacağının da müjdesini verdi.

Son olarak okuyuculara neler söylersiniz? 

Çok hunhar bir zaman diliminden geçiyoruz. Sanatı ve edebiyatı destekleyerek tutunmak lazım.

KUTU:

Doğum tarihi: burcu: 6 Ocak, oğlak

En sevdiği huyu: Çalışkanlığım

Sevmediği huyu: İnadım

Uğurlu sayısı: 7

Uğurlu günü: Çarşamba

En sevdiği renk: Mor

En sevdiği söz: Boş kafa şeytanın çalışma alanıdır.

RÖPORTAJ: ELİF HAYVALI