Ayla hanım merhaba nasılsınız?

Teşekkür ederim iyiyim, siz nasılsınız?

Pandemiden dolayı sevenlerimizden uzaklaştığımız, evimize kapandığımız bir süreçten geçiyoruz. Sizin günleriniz nasıl geçti, nasıl geçiyor?

Evet; zor bir süreçten geçtik, geçiyoruz da. Ben bu süreçte bir süre ailemle vakit geçirmeyi tercih ettim. Sonrasında İstanbul'a döndüm. Tabii ki bu dönem ister istemez herkesi etkiledi. Her şeyi kısıtlı yaşamak zorunda kalıyorsunuz maskeli ve mesafeli bir yaşamın içinde kendinize bir dünya oluşturmak çokta kolay değil fakat iyi tarafından da bakmak gerekiyor. Çünkü hayat her şeye rağmen devam ediyor. Belki bir şeylerin kıymetini daha iyi anlıyoruz zamanımızın, ailemizin, dostlarımızın en önemlisi de sağlığımızın kıymetini... Ben bu süreçte hayata daha şükürcü ve daha pozitif bakmaya başladım.

Yepyeni bir proje ile karşımıza çıkıyorsunuz. Biraz bahseder misiniz?

Önümüzdeki ağustos ayında yeni bir sinema filmi projesi var, komedi içerikli. Devamında da güzel bir klipte yer alacağım.

Peki, yeni bir oyunculuk, yeni bir sinerji ne hissettiriyor size?

Oyunculukta yeteneğimin olduğunu ilk tiyatro sahnemde hissetmiştim. Fakat çok kolay bir şey olmadığının da farkındaydım. Bunun için çok donanımlı olmak gerekiyordu belirli yerlerden bazı hocalarımdan dersler aldım, birkaç dizide yer aldım ama hiçbir zaman “ben oyuncu oldum artık” demedim, halende demiyorum. Ama azıcıkta olsa stajımı tamamladığımı düşünüyorum. Bu ilk sinema filmimde benim için belki de bir uğur böceği olacak :)

Oyunculukta yanınızda olan ve size destek veren değer verdiğiniz kişiler var mı?

Oyunculukta tek başına yetenekli olmak günümüzde maalesef yeterli olmuyor. Bunun en iyi kanıtını yeni başladığım dönemlerde yaşadım. O zamanlar toydum nerede ne yapacağımı bilmiyordum, hangi ajansların daha kaliteli olduğunu kavramaya çalışıyordum. Bunun için bazı hocalarımdan öğütler aldığım oldu, sağ olsunlar. Daha sonrasında şu an da benim menajerim ve yapımcı olan Harun Akbulut'la tanıştım. Kendisinin bana çok büyük katkısı oldu, güzel projelere imza attık ve bu süreçte daha da güzel projelerde yol alacağımıza inanıyorum.

Biraz sizin oyunculuğunuza değinelim istiyorum bildiğimiz kadarıyla Arka Sokaklar, Ufak Tefek Cinayetler, Çukur dizilerinde kısa süreli de olsa rolleriniz var. Her birindeki karakterinizi nasıl değerlendirirsiniz?

Evet kısa da olsa farklı karakterlerde yer aldım. Aslında tek bir karakter de olmak sıkıcı bana göre. Belki de renkli bir kişiliğim var ondan dolayı da olabilir. Bazen eğlenceli, bazen çocuk, bazen olgun, bazen psikolog, bazen de çılgın... Zaten genel olarak baktığımızda sıradan ve normal insanlar gibi değiliz :) Her insanın içinde biraz delilik vardır. Aslında, olması da gerekli çünkü oyunculuk çok durağan duyguları içermez coşku, çılgınlık, asilik vs. birçok duyguları barındırır. Bazen de sınırsızca yaşatmak ister, yaşatmalı da…

Bahsettiğimiz diziler ülkemizin sevilen başarılı ve uzun süreli dizileri olduğu için başarılı işlerde bulunmanın avantajları nelerdir?

Tabii ki de hangi projede yer aldığınız çok önemli sizi bir yere taşıyabilir de kötü refere edebilirde. Kalitesiz sıradan bir projede başrol olmaktansa, kaliteli isim yapmış bir projede rolünüz kısa da olsa bu sizi başarıya götürebilir.

SAVAŞÇI KADIN OLMAK İSTERİM

“Mutlak tek bir karakter de oynamak bana göre sıkıcı olabilir. O zamanda oyuncu gibi olmuyorsunuz hep aynısınız normal hayatınızdaki gibi…” diyen güzel oyuncu, “Fakat böyle bir şart olsaydı, savaşçı bir kadını oynamak isterdim herhalde…” şeklinde açıkladı.

Dizi mi, sinema filmi mi?

İkisini de isterdim fakat ilk tercihim dizi olurdu.

Keşke şu projede olsaydım dediğiniz bir film var mı?

Tarihi dizileri daha çok seviyorum. Muhteşem Yüzyıl Payitaht Abdülhamit gibi… 

Günümüzün yeni oyuncularını nasıl buluyorsunuz? Başarılı bulduğunuz genç yetenek var mı? 

 Günümüzde oyuncu olmak çok daha kolay oldu. Aslında buna ünlü olmaya çalışmak diyebiliriz. Artık herkes ünlü olabiliyor bunun içinde bir yetenek gerektirmiyor. İnsanlarda “kim daha iyi oyuncu” yerine “kim daha ünlü” algısı olmaya başladı. Ya da kimin takipçisi daha fazlaysa o daha bir kıymetli oluyor. Burada da akla şu soru geliyor “gerçek şahsi sanatçıyı mı, yoksa ünü mü seviyoruz?” Bu algı hem günümüz gençlerine kötü örnek hem de bu ise gerçekten emek vermiş sanatçılarımıza saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Buna en güzel örnek bazı Vine fenomenleri tabi orda da başarılı olanlardan bahsetmiyorum…

Peki çok kısa sizi tanıyalım istiyorum nasıl bir çocuktunuz oyunculuğa olan merakınız küçük yaşlarda var mıydı?

Küçükken çok hiperaktif bir çocukmuşum. Hatta 2,3 kez kolum kırılmıştı annem kucağına alıp hastaneye götürmüştü :) biraz erkeksi hobilerim vardı ilkokulda erkeklerle futbol oynardım. Motosiklete binmek isterdim, halen seviyorum. O zamanlarda devlet tiyatroları vardı hevesle giderdim orda sahnede olmak istediğimi hatırlıyorum.

Aynı zamanda ebru sanatçısısınız. Ebru sanatı ile ilgili ne söylersiniz?

Aslında ebru sanatının nerede ve ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Özet olarak anlatacak olursak, 13.yüzyılda Türkistan’da Semerkant’ta ve 14. Yüzyılda İran’ın doğusundaki Herat yöresinde yapıldığına dair kaynaklar bulunmuştur. Ebruda da aynen kağıt gibi ipek yolu ve diğer ticaret yollarını kullanarak doğudan batıya yayılmıştır. İnsanı oldukça dinlendirmede en önde gelen sanatlardan birisidir.

Genelde ebru sanatının tasavvuf yönü olduğu söylenilir sizde katılıyor musunuz? Ebru yapmak maneviyatı da yükseltir diyebilir miyiz?

Evet doğru, Osmanlı dönemindeki rehabilite merkezinde hastalara terapi için kullanıldığı ve tedavi edildiği bilinmektedir. Ebru sanatına uzun süre çalışıldığında ruhu dinlendirmekle birlikte kişiye sabrı da öğretiyor.

DANSA MERAĞIM BÜYÜK

“Küçük yaşlarda ufak bir müzik sesinden bile dans ederdim” diyen oyuncu “İlerleyen yaşlarda Latin danslarına merak saldım, bazı kurslara katıldım. Kısa da olsa Aytunç Bentürk hocamızdan salsa eğitimi aldım ve modern dansla da ilgilendim” dedi.

Sosyal medyanın bu kadar hayatımızın içinde olması ile ilgili ne düşünüyorsunuz. Siz ne kadar aktif kullanıyorsunuz?

Aslında bir o kadar kolaylık olsa da bir o kadar da kötü yanları var. İnsanları asosyelleştirebiliyor, gerçek dünyanın dışında bırakıyor. Herkes, herkesle kolay irtibata geçebiliyor, pek bir özeliniz kalmıyor. Sağlık açısından da çok gerekli bulmuyorum, çok fazla zaman geçirdiğimizde radyasyona maruz kalabiliyoruz. Biraz daha kontrollü kullanmakta fayda var.

SESİM GÜZEL, İLERİDE BİR SİNGLE NEDEN OLMASIN

“Müzik yeteneğiniz var mı, ileride bir şarkı çıkardığınızı görür müyüz” sorumuza şaşırtıcı cevap veren Ayla Varol, “Şarkı söylemeyi çok seviyorum. Çokta kötü bir sesim yok, kendi tarzımda söyleyebilirim, ilerde belki düşünebilirim. Ama bu meslek anlamında değil tabi…

Beş sene sonra neleriniz olsun istersiniz?

Kariyerimde bir yerlere gelmiş olmak, beraberinde huzurumun ve sevdiklerimin yanımda olması. Haluk Bilginer' in de dediği gibi “Hala öğrenciyim, 5 yıl sonraki Ayla’yı kıskanıyorum”

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Öncelikle size çok teşekkürlerimi sunarım, çok keyifli bir sohbet oldu. Umarım okuyucularımızda keyif alır…

KUTU:

Doğum tarihi: 03.11.1982

Burcu: Akrep 

En sevdiği huyu: İnsanlarla kolay anlaşabilmem

Sevmediği huyu: Zor karar veren 

Uğurlu sayısı: 6

Uğurlu günü: Perşembe 

En sevdiği renk: Turkuaz

En sevdiği söz: Yaşadığım her ana şükürler olsun.

RÖPORTAJ: ELİF HAYVALI