Armağan Oğuz: Zaman makinam olsa 100 yıl sonrasında gitmek isterdim

RÖPORTAJ: GİZEM YILDIZ

Uzun bir süre hazırlanan ve yayınlandığı ilk günden itibaren reyting tablosunu değiştiren Barbaroslar dizisinin Radko’su oldun. İkinci kez bir dönem dizisinin içinde oynuyorsun. Dönem dizisinin içinde olmak sana neler kattı?

Benim için bir dönem projesinin içinde olmanın en önemli kısmı; tarihimize yakın olmak, tarihimizi detaylarıyla araştırarak o dönemi seyircimize yaşatmak. O yılları hepimiz biliyoruz, ama o kadar detaylı bir şekilde öğrenmek, o insanlardan birini canlandırmak en keyif verici şey. Dönem projelerinde bol aksiyonlu sahneler çekebiliyoruz. Kılıç kullanmak, ata binmek, savunma tekniklerini öğreniyoruz… Bunların hepsi Armağan olarak benim ufkumu açıyor. 

Her gün sete gittiğinde 1400’lü yıllara dayanan, o dönemin kıyafeti o dönemin adab-ı muaşeret kuralları… Daha ince yaşamadığın bir dünyanın içine giriyorsun. Hemen adapte olabildin mi?

Bizim o döneme ait olabilmemizi sağlayan çok büyük bir platomuz ve inanılmaz kostümlerimiz var. Bize de oyuncu olarak, karakterlerimizi çıkartıp, seyirciyle buluşturmak kalıyor. Ben genelde hızlı adapte olan bir insanım. Tüm bu süreç benim için zorluk değil, güzel bir şey. 

Şu an fanlarından nasıl yorumlar alıyorsun? 

Her zaman olduğu gibi ilgi ve alakalarıyla her zaman yanımızdalar. 

Sosyal medyayı çok kullanır mısın?

Çok değil. Bir oyuncu olarak özel hayatımı, gerçek kimliğimi, gerçek Armağan’ı beni oyuncu olduğum için seven insanlarla paylaşmayı doğru bulmuyorum. Daha çok yaptığım işlerle, bir oyuncu kimliğiyle sosyal medyanın içerisindeyim. 

Barbaros Hayreddin Paşa’nın hikayesinin izliyoruz. Dizinin içinde senin karakterinin hikayesi nedir?

Radko’nun hikayesi seyirciyle zamanla buluşacak. Radko; Radislava kelimesinin kısaltılmış şeklidir. Radi koruyucu bir anlam taşır, Slava ise ihtişamlı, gösterişli demektir. Radko, efendisine sadık, savaşçı bir karakterdir. Barbaros’un karşısında ona zorluklar yaratacak biri olacak. Radko sürprizleriyle sizleri şaşırtacaktır.

Radko’nun hikayesinde seni etkileyen, bu dizinin içinde olmak için sana heyecan veren etken ne oldu?

Radko, kendi doğruları, inançalrı için gözünü karartıp, her şeyi yapabilecek bir karakter. Kinci, inatçı, savaşçı, iyi bir asker… Benim için o inançlı, bağlı olan tarafı benim için çok önemli. 

Bugün bir zaman makinesi olsa Barbaroslar’ın yaşadığı dönemde yaşamak ister miydin?

O dünyanın insanı olmak istemezdim, ama onları görmek isterdim. 

Zaman makinen olsa hangi yüzyılın içinde yaşamak isterdin?

Ben geleceğe meraklı bir insanım. Zaman makinem olsa 100 yıl sonrasına gidip oraları keşfetmek isterdim. 

Mimar Sinan Üniversite’sinde İstatistik Bölümü’nde okumuşsun. Oyuncu olmayı Best Model yarışmasında birinci olduktan sonra mı istedin?

Benim oyunculuğa olan sevgim çocukluktan geliyor. Tam bir Olacak O Kadar “Levent Kırca” hayranıydım. Evde “Haberler, haberler” diyerek sunumlar yapardım. O benim ruhumda vardı. Sonra hayat beni başka yerlere sürükledi. Matematiği çok seviyordum, ama bir yandan da başka bir meslek yapacağımı biliyordum. Best Model bu hayalimi gerçekleştirmek için bana bir araç oldu. Oyunculuk artık benim hayatım. 11 yıl önce oyuncu olmaya karar verdim. O zamandan beri sürekli kendini geliştiren, gelişimi için kazandığı paraları da eğitimine harcayan bir Armağan yarattım. Kendimi bu kadar keşfedebileceğim bir mesleğim olacağını bilmiyordum. 

Uzun bir süre New York'ta yaşamış biri olarak orada da oyunculuk yaptınız mı?

New York Film Akademi’sinde iki tane kısa filmde yer aldım. Okulun son zamanlarında çok büyük bir proje vardı. 3 bin kişilik bir cast elemesine gittim. Sadece 12 kişilik bir ekip seçilecekti. 2 gün sonra benim seçildiğimi söylediler. Benim elim ayağım titredi. Çekimler iki hafta sonra New York’ta başlayacaktı. Toplam 20 gün çekimim olacaktı, ama çalışma vizem olmadığı için ve o kadar kısa zamanda vize çıkartamayacağım için olmadı. Ama seçilmiş olmak bile çok güzel bir enerji verdi. 

İstanbul'a döndüğünüzde evinize dönmüş gibi hissettiniz mi?

İstanbul benim birinci evim, burada olmayı çok seviyorum. New York’ta artık benim evim. Şimdi çantamı toplasam hemen yarın gidebilirim. 

Yurtdışına yerleşmek gibi bir hayalin var mı?

Ben kendi ana dilimde oynamaktan keyif alıyorum. Kendi toprağımda olmak, kendi izlerimizi, geçmişimizi, yeniliklerimizi dünyaya tanıtmak benim daha büyük hayalim. 

Hayatını öncesi ve sonrası diye ayırsan, bu hayatının hangi dönümü olurdu?

New York’a gittiğim dönem olurdu. Ben orada 1 yıl kaldım, ama hayatımda ilk defa tek başıma yaşadım. 24 yaşındaydım, kendi kazandığım parayla ve abimin desteğiyle oraya gidip kendi seçtiğim mesleği okudum. Orada hayatımın devamını getirecek mesleği bulmuş oldum. 

Bugüne kadar ki oynadığınız projelere baktığımda her karakterin, her projenin çok farklı iki uç olduğunu görüyorum. Bu şans faktörü mü yoksa sizin tercihiniz miydi?

Bu farklılıklar benim oyuncu olma sebeplerimden biri. Tüm karakterleri içimizde barındırdığımızı düşünüyorum. Sadece hayat şartları ya çevremize göre seçtiğimiz bir karakterimiz var. İçimizde gizli saklı kalmış, kullanmadığımız, tercih etmediğimiz alanları paylaşmak beni çok besliyor. Oyunculuğu seçerken en büyük haylim de buydu.

Şu an gerçekleştirmek istediğin bir hayalin var mı?

Bir Rus yönetmen arkadaşımla bir tiyatro oyunu üzerine konuşuyoruz. Türkiye’de farklı bir oyun yapmak istiyor ve birlikte çalışacağız. Bu beni heyecanlandırıyor. Böyle özgün bir tiyatro işinin içinde olmak beni çok mutlu ediyor.

Oyunculukta uzun zamanlar bekleme süreleri oluyor. Siz de dönem dönem böyle zamanlar yaşamışsınızdır. Böyle zamanlar oyunculuğa olan tutkunuzdan eksiltir mi?

Ben bekleme zamanlarını hep kendimi geliştirerek geçirdim. 5,6 senedir birlikte yol aldığımız Crystal Academy Celal Erdeniz’in derslerine girmem benim için çok büyük bir avantaj oldu. Bir oyuncu olarak kendimi hep aktif tuttum. Zaten bunu öğrendiğim zaman projeler gelmeye başladı. O boşlukları çok doğru değerlendirebildiğimi düşünüyorum. 

Şöyle bir baktığında hangi karakter sizden biriymiş, sizi en iyi anlatabilecek o ceketi giydirmiş gibi geliyor?

Hayatındaki o dönemde seninle buluşan o iş senden bir parça taşıyor. Göksel’i oynarken daha kapalı bir adamdı, Göksel’le birlikte daha çok açılma imkanım oldu. Ben içimde bulunduğum her karakteri, her projeyi çok sevdim. 

Fredi Mercury hayranı olduğunu gördüm. Kısa bir süre önce fiziksel olarak çok benzediğiniz fotoğraf karelerinize de rastladım. Çocukluktan gelen bir hayranlık mı?

Müzik konusunda şanslı biriyim. İki tane abim Samanta Fox’undan, Quen’e kadar hepsinin albümleri var. Onu ilk sahnede gördüğümde çok etkilenmiştim. Hala da onun enerjisi beni etkiler. 

Çalışmadığınız zamanları nasıl değerlendirirsiniz?

Gezmeyi severim, müzik yapmak benim için çok değerlidir. Kendi köşemde günümün birkaç saatini keyifli geçiririm. Kız arkadaşımla zaman geçirmeyi çok severim. 

Bu kadar yoğun çalışmak aşk hayatınızı etkiliyor mu?

Tam tersine, benim çalışıyor olmam sevdiğim kişi için daha çok mutluluk veriyor. Ben çalıştığında çok mutlu olan bir insanım. Aşk hayatımızı besliyor bile olabilir.

Çalıştığın yoğun dönemlerde daha az görüşmek sorun olmuyor mu?

Beraber yaşadığımız için sorun olmuyor. Çiftlerin birbirine destek olması çok önemlidir. Kız arkadaşım benim işime de destek olur. Benimle beraber çalıştığı anılarımız var. 

Aşk kelimesi hayatınızda ne kadar sıklıkla ve ne kadar yoğunlukla kullanırsınız?

Baya yoğun; sabah, öğlen, akşam. 

Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim. Son olarak geçmişinize döndüğünüzde değiştirmek istediğiniz veya yaşanmamasını istediğiniz bir şey var mı? Böyle bir şansınız olsa neyi değiştirirdiniz?

Ben geçmişiyle yaşayan değil, geleceğiyle heyecanlanan bir insanım. Ben geçmişte kötü şeyler bile yaşamış olsam benim için çok değerli tecrübeler. Onları değiştirmek bir hayalim olamaz. Geleceğin doğru bir şekilde değişmesini sağlayacak hamlelerle ilgilenmeyi daha doğru buluyorum. 

Yeni Çağrı Gazetesi’nden alıntıdır.