NEDRET HOTUN

‘Geçen yıl yaşanan üzücü Marmaris yangını, pandemi süreci, Rusya-Ukrayna savaşı derken sektördeki olumsuzluklar bu yaz turizmini nasıl etkileyecek?’ konu başlıklarını ele aldık. Gelin hep birlikte sohbetimize dahil olalım.

-Vehbi Bey sezona nasıl başladınız, 2022 yaz sezonundan beklentileriniz nelerdir?

Dünyamızın ve ülkemizin gözde turizm merkezlerinden biri olan Marmaris’te ne yazık ki geçen yıl yaşadığımız orman yangının olumsuz etkileriyle baş başayız. 

Doğal bir ortamda yaşadığımızın göstergesi olan ‘Polen Mevsimi’ Nisan ayında başlayıp bir ay sürerdi. Sabah kalktığımızda balkonumuzu sararmış görür, doğanın dengesinin korunduğunu anlardık. Bu yıl ne yazık ki polen mevsimi bir hafta sürdü. 

Ormandaki Canlılarımız, Arılarımız Yandı

Buranın dünyaca ünlü Marmaris’e özgü çam balı vardır. Dünyanın % 80 çam balı tüketiminin karşılandığı bir bölgede yaşıyoruz. Geçen seneki yangından sonra şu anda çam balı üretimi çok zor durumda. Ormandaki böceklerimiz, arılarımız yandı. Büyük bir yangındı. Üç yıl önceki Avusturalya’daki yangınla eşdeğerdi bence, biz yaşarken yangını içimizde hissettik. Buradaki vatandaşlarla birlikte elimizden gelen ne varsa yaptık.

Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi çoluk çocuk cepheye su, buz, yanık kremi taşıdık. İnsanlar buradaki doğayı din, dil, ırk farkı gözetmeksizin korumak için savaştı ancak ormanlarımızın çoğu yandı. Marmaris’in doğası, iklimi etkilendi, ekolojik denge bozuldu. Marmaris, ülkemizin Rize’den sonra en çok yağmur alan ikinci bölgesidir. Şimdi mevsim geçişlerinde hava çok daha sert oluyor. Bölgemizde iklim değişikliğini çok fazla hissettiğimiz kış döneminde 3-4 kez sel baskınları yaşadık. 

-Biz de çok üzüldük, geçmiş olsun tekrarı olmasın diliyorum. Sektörün güncel sorunları neler Vehbi Bey?

Türkiye, otellerinin fiziki yapısı, doğası, dört mevsim yaşanıyor olması nedeniyle dünyayla yarışacak turizm bölgelerine sahiptir. Bunun karşılığını kesinlikle alamadığımızı düşünüyorum. Türk Turizmi olarak dört mevsimin yaşandığı bu coğrafyada tesislerimiz ve servis kalitemizle dünyayla yarışacak düzeydeyiz. Bizim hizmet performansımız çok yüksek ancak fiyat kalitemiz çok düşük. Sıkıntı burada yaşanıyor. Onca yatırımların, doğanın, tesislerin, boylu boyunca uzanan sahil şeridinin ve yeterince temiz olan denizimizin karşılığı bu değildir. Öncelikle genelden özele Türkiye Turizmini, ardından kendi tesislerimizi pazarlama ve reklam yoluyla öne çıkartmak zorundayız. 

Arz ve talep dengesini iyi ayarlamamız gerekiyor. Talebin çok olduğu yerde arzı sınırlı sayıda tutarak değerini kat be kat artırabiliriz. Ülkemizde olduğu gibi talep çok fazla ben arzı da genişleteyim dediğiniz zaman arz-talep dengesi bozuluyor, Marmaris Bölgesi’nde 100 bin kişilik yatak talebi var diyelim, siz bu talebe karşılık 200 bin yatak koyarak buranın değerini otomatik olarak düşürüyorsunuz. Yerel yönetimlerden üst kademedeki yönetimlere kadar bu durumdan sorumludur. Şehir planı yapılırken belirlenen turizm bölgesi, yaşam alanı, ekilip biçilecek alanlara sadık kalınmıyor.  Arz talep dengesi oturmayınca da tesisler bizim gibi fiziki yapılarına yatırım yapamıyor, bu şekilde eski kalıyor. Başa baş noktasına gelmek mümkün görünmüyor.  Buraya yapacağım 2-3 milyon euroluk yatırımın ne zaman döneceğini kestiremiyorum. Yani sıkıntılar aslında sistemsel sıkıntılardan başlıyor. Öncelikle Türkiye genelindeki otellerde bulunan yaklaşık 1,8 milyon yatağın niteliğinin değişmesi ve dönüşmesi gerektiği fikrindeyim. Bunun içinde tüm sektör paydaşlarının bu desteğe ihtiyacı vardır. Çünkü ‘Dünya Turizmi’nde talepler ve istekler ayrıca trendler gün geçtikçe değişiyor. Bizim bunları yakalamamız ve Dünya Turizmindeki yerimizi sağlamlaştırmamız adına çok önemli bir yer teşkil ediyor. 

-Bacasız sanayi dediğimiz turizmdeki sistemsel sıkıntılar bununla da bitmiyor sanıyorum, başka hangi sıkıntıları yaşıyorsunuz?

Bacasız sanayi dediğimiz turizm sektöründe biz üreticiyiz 

Hammaddesi tamamiyle hizmet olan,  40-45 yan işletmeye faydası olan bir sektörden bahsediyoruz. Bacasız fabrika dediğimiz turizmde verilen hizmet karşılığında alınan rakamlar rantabl değil. Sistemsel sıkıntılar burada da ortaya çıkıyor.

Turizm Bakanlığı tesislere sınıflandırmalar yapıyor. Bu sınıflandırmaların neye göre, kime göre, nasıl yapıldığı aşikar. Bakıyorsunuz Antalya’nın Lara, Belek Bölgesi’ndeki  5 yıldızlı tesisler, 200 dönüm arazi üzerine kurulu, şehirden uzak, yeme içme, eğlence, satın alma gibi  bütün imkanları içinde barındırıyor. Buraya geliyorsunuz sahil bandında 5 yıldızlı otellerde bu imkanları bulamıyorsunuz. Bu sınıflandırmalarda da sorun var. 

- Fiyat dengesizliği hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Bakanlık her yıl, dönem dönem bizden en yüksek satacağımız yatak fiyatı ister. Temmuz ayında 200 euroya satacağımızı beyan ettiğiniz odayı  201 euroya sattığımızda problemler yaşanıyor. Avrupa da uygulanan sistem gibi  3, 4, 5 yıldızlı tesislerdeki oda fiyatlarından kişi başı vergi alınması ve bunun fiyat üzerinden belirlenmesi gerekiyor. 5 yıldızlı tesis 3 yıldız tesis fiyatını verince, bana gelecek misafir de oraya gidiyor. Dolayısıyla bu zincirleme yurtdışından gelen misafirlerin profilini de değiştiriyor. Haliyle gelen misafir sayısında artış sağlansada, döviz girdisi olarak kişi başı harcama tutarı düşüşler gösteriyor. Çözüm olarak ise serbest bir piyasada çalışmamıza rağmen tesisleri 3 yıldız 4 yıldız ve 5 yıldız olarak sınıflandırırken fiyat dengesi de korunursa daha güzel sonuçlar elde ederiz diye düşünüyorum.

-Personel sıkıntısı da sizi üzüyor anladığım kadarıyla, 

Tesislerimiz fiziki yapı olarak sezona hazırdır fakat burada da personel sıkıntımız devreye giriyor. Personel 5-6 ay çalışıp sezonu bitiriyor. Kısa süreli iş sözleşmesi yapıyoruz, bu istihdamın devamlılığını sağlamıyor bundan dolayı da personel turizmde çalışmak istemiyor.  En büyük sıkıntımız kaliteli ve kalifiye  personel bulma sıkıntısı. Bölgeye göre değişecek kış turizmi, spor turizmi, sağlık turizmi, kongre turizmi gibi çeşitlendirmeler yapılırsa biz de kalifiye personelle çalışma imkanı bulabiliriz diye düşünüyorum. Bunu yapabilmemiz içinde yukarıda bahsettiğim gibi tesislerin diğer turizm çeşitliliğine hazır ve nazır hale getirilmesi gerekmektedir. 

-Alaylı mı mektepli personel mi tercihiniz Vehbi Bey?

Turizm bölgesinde hem alaylı ve mektepli personelin olması gerekiyor bence, sadece alaylı ya da mektepli olmak yetmiyor. Belli bir eğitimden geçiliyor ancak her otelin her tesisin kendine özgü bir ruhu var, bu ruhu yaratan da içindeki misafirlerdir. O ruhun yaşanması lazım. Sadece elinde diploma olsun diye okuyan çocuklarımız var. Biz sektörde herhangi bir mevkiyi çok çabuk kazanıp çok çabukta kaybediyoruz. 

Çünkü bir belgeyle resepsiyonist,  bir belgeyle barmen olabiliyoruz ve işin ilginç tarafı 2-3 ay gibi kısa sürelerde. Aslında kaybeden Türk Turizmi oluyor. 

-Artan maliyetler sizi nasıl etkiledi?

Maliyetler inanılmaz arttı  

Satış fiyatları dönemsel değişiyor. Maliyetler inanılmaz arttı.  Enerji maliyetleri, personel maliyetleri, yiyecek içecek maliyetleri, bunların hepsi üzerine konduğu zaman herhangi bir gider tahmininde bulunamıyoruz . Bu durum ise genel olarak karlılığımızı etkiliyor. 

-Rusya-Ukrayna savaşından sektör nasıl etkilendi? Rus ve Ukraynalı turist ülkemize gelecek mi?

Bu yıla başlamadan önce  yıllardır devam eden krizlerden sonra tünelin ucundaki ışığı gördük derken, bu seferde RUSYA – UKRAYNA kriziyle baş başa kaldık. Rus misafirlerimiz var, THY ile geliyorlar ancak charter seferleri yok. Dalaman bölgesinde yaklaşık 650-700 bin civarında İngiliz, 250-300 bin Rus misafir, 150 bin civarında Ukraynalı misafirlerimiz ve diğerleri şeklinde geliyordu. Bu sene gelebilecek rakam en iyi şartlarda 100 bin Rus turist olur diye düşünüyorum, çünkü charter uçuşları yok. 

Benim gördüğüm göz budur

Sıkıntılar sadece tek yönlü değil. Sektörün içindeki sıkıntıların benim gözümden yansımasını sizinle paylaştım, başka bir meslekdaşım farklı yorumlayabilir. 

-Turizm sektöründeki beklentilerinizi ve sorunlarınızı bizimle paylaştığınız için ‘Önce Vatan Gazetesi’ adına teşekkür ederim. 2022 yaz turizminin bol misafirli ve verimli geçmesini dilerim, hoşçakalın.