RÖPORTAJ: Habib BABAR

Türk Sineması’nın sarışın güzellerinden Leyla Somer’in hayatı tam bir  film gibi. Henüz 15 yaşındayken evlenen ve 16’sında anne olan ünlü oyuncu, baba sevgisinden yoksun büyümüş… Ona hem annelik hem babalık yapan annesini ise çok genç yaşta ameliyat masasında kaybetmiş… Yalnız başına kalan ve yalnız başına hayat mücadelesi veren Leyla Somer, kısa sürede tüm zorlukların üstesinden gelerek sanat dünyasına ismini altın harflerle yazdırmayı başarmış… Somer ,sahne hayatına son verince kendini sokak hayvanlarına adadı. Güzel sanatçı, sokakta yaşayan hayvanları aç bırakmamak ve onların bakımını sağlamak için sabahın erken saatlerinde yollara düşüyor. Aldığı emekli maaşını sokakta yaşayan ve mağdur olan hayvanlara harcıyor. Yeşilçam’ın sarışın güzeli ile dününü ve bugününü konuştuk…Haydi buyurun muhabbetimize..

16 YAŞINDA ANNE OLDUM

BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN SÖZ EDER MİSİNİZ?

Ben 18 Aralık 1958 yılında İstanbul’da dünyaya geldim. Henüz 15 yaşındayken evlendim…Yani çocuk gelin oldum(Çocukluk aşkı işte…)Bu evlilikten bir oğlum oldu. Evliliğim 5 yıl sürdü. Ailem yurt dışında yaşadığı için boşandıktan sonra ailemin yanına gittim. Almanya’da manken ve model okuluna gittim, diploma aldım. Bir süre yaşadıktan sonra yeniden Türkiye’ye döndüm ve Zeki Triko’nun uzun yıllar mankenliğini yaptım.

BABAMIN AİLESİ ANNEMİ İSTEMEMİŞ

BİZE BİRAZ ÇOCUKLUĞUNUZU ANLATMAK İSTER MİSİNİZ?

(Bu sorumuz karşısında, gözleri doluyor, titreyen sesiyle yanıt veriyor…) Ben baba sevgisini hiç tatmadım, baba sevgisini bilmem. Çünkü daha annemin karnındayken, babam annemi terk etmiş. Babam Sivaslı annem ise İstanbulluydu. Durum böyle olunca babamın ailesi biz İstanbul’dan gelin istemeyiz demiş bu nedenle babam da annemden ayrılmış. 

BABANIZI HİÇ GÖRMEDİNİZ Mİ YANİ?

Ben ilkokul 3’üncü sınıfa gidiyordum. Bir gün bir adam okula geldi ve bana ‘Ben senin babanım’dedi. Çok korkmuştum, ağlayarak eve anneme gitmiştim. Daha sonra polis ile gelip beni aldı. Ancak her defasında kaçarak anneme geldim. Yani anlayacağınız baba sevgisinden yoksun bir çocukluk yaşadım. Annem, hem annelik etti, hem de babalık… Canım annemi de genç yaşta ameliyat masasında kaybettim. Onu çok ölüyorum, fedakar bir insandı. Nurlar içinde uyusun…

 OYUNCULUĞA NASIL BAŞLADINIZ?

Benim oyunculuğa karşı büyük bir hevesim vardı. Oyunculuk hayatıma 21 yaşında   Lale Oraloğlu Tiyatrosu’nda başladım ve Ercan Yazgan, Gazanfer Özcan başta olmak üzere 10 yıl boyunca  aralıksız tiyatroya devam ettim. O yıllarda büyük bir fotoroman furyası vardı. Birçok ünlü oyuncuyla sayısını hatırlayamayacağım fotoromanda oynadım.

CÜNEYT ARKIN İLE BAŞROL OYNAYARAK SİNEMAYA MERHABA DEDİM

SİNEMAYA NASIL GEÇTİNİZ?

Mankenlik, tiyatro  ve fotoroman oyunculuğum yapımcıların dikkatini çekmişti. İlk sinema filmimi Cüneyt Arkın’ın Dev Kanı ’filmiydi… Bu filmde Cüneyt Arkın ile başrol oynadım. Ondan sonra ardı ardına film teklifleri almaya başladım.. Tabii sinema filmlerinin yanı sıra dizi filmlerde de rol almaya başlamıştım. Bir döneme damga vuran Perihan Abla, Mahallenin Muhtarları, Ana,Bücür Cadı ve Ana Kuzusu gibi birçok dizi de oynadım. Oyunculuğun yanı sıra sahne teklifler gelmeye başladım. Öyle bir duruma gelmiştim ki bir günde üç ayrı işe gidiyordum. Sinema,dizi çekimleri akşam ise sahneye çıkıyordum..

ZOR OLMUYOR MUYDU?

Ahu Tuğba, Serpil Çakmaklı gibi birçok sinema oyuncusu  ünlü şarkıcıların ara klasik kadrosunda yer alıyordu. Bu furyaya bende katılmıştım. Sahne beni sevmişti. Öyle ki ilk sahnem İbrahim Tatlıses ve Bülent Ersoy ile olmuştu. Ankara’da çıktıkları gazinoda onların ara klsik kadrolarında yer aldım… Zor oluyordu elbette.. Ancak ben işine aşık bir kadınım. Koşturmaktan hep keyif aldım.

MÜSLÜM GÜRSES İLE 10 YIL AVRUPA VE TÜRKİYE TURNELERİNE ÇIKTIM

PEKİ SONRA NE OLDU?

Daha sonra Boğaziçi Gazinosu’nda assolist olarak sahneye çıkmaya başladım. Merhum Müslüm Gürses ile 10 yıl boyunca Avrupa ve Türkiye konserlerine çıktım. Müslüm Gürses,çok iyi bir sanatçı dostumdu. Sıkça mezarına giderim dua ederim. Nurlar içinde uysun inşallah…

BİRÇOK YEŞİLÇAM OYUNCUSU ZOR DURUMDA NELER SÖYLEYECEK SİNİZ?

Evet maalesef, bazı arkadaşlarımızın durumu içler acısı… Hiç biri böyle yaşamayı hak etmiyor. Eğer Avrupa’da yaşasaydılar heykelleri dikilirdi… Bir kısım arkadaşımızda kendi kendilerini bu duruma soktu…Şöhret ve paranın şımarıklığıyla gece alemi, kumar ve alkolden kopamadılar. Durum böyle olunca kendilerine hiçbir yatırımları olmadı. Emekli olmak için çabalamaları gerekiyordu. Yapmadılar…

SEREN SERENGİL’İN AÇIKLAMASINA ÇOK KIZDIM

ÖZTÜRK SERENGİL’İ ÇOK SEVİYORDUNUZ, KIZI SEREN SERENGİL İLE GÖRÜŞÜYOR MUSUNUZ?

Öztürk Serengil’i çok seviyordum ve ona sürekli  Öztürk baba diye hitap ederdim.Öztürk baba ile en son Kandemir Konduk’un çektiği ‘Ana Kuzusu’dizisinde oynadık. Öztürk baba, çok hastalanmıştı .Öyle bir duruma gelmişti ki artık tekerlekli sandalye ile sete geliyordu. Durumu ağırlaşmıştı Kartal Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Dizide Kartal’da çekiliyordu. Setten çıkar çıkmaz Öztürk babanın yanına koşuyordum. Maalesef onu kaybetmiştik… Seren Serengil’le cenazede bir araya gelmiştim bana,’Babamı biran olsun yalnız bırakmadın, babam sana çok değer veriyordu’demişti… Ben  bir süre önce hayvanların yemi için sosyal medya  hesabından kendisinden yardım talep etmiştim ancak bana dönüş yapmadı. Mesajımı görüp görmediğini bilmiyorum. Program yaptığı Beyaz TV’de 5 köpeğine aylık 20 bin TL harcadığını söylemişti. Bu açıklamasına çok kızdım… O kadar çok sokak hayvanı var ki..O paranın yarısıyla aylık 20 hayvan doyurulur..

SOKAK HAYVANLARI İÇİN SANATÇI ARKADAŞLARINIZDAN DESTEK ALIYOR MUSUNUZ?

Hayır, maalesef hiçbir destek alamıyorum. Sinema filmlerinde, dizilerde ve sahnede destek olduğum sanatçı arkadaşlarım yazdığım mesajlara dahi cevap vermiyorlar. Sahneye çıkmalarında, sinema filmi ve dizi de destek olduğum sanatçıların bu hareketleri  beni çok üzüyor. Ben kendi adıma hiç kimseden bir şey talep etmiyorum ki…Mama konusunda destek istedim. Kimseden çıt çıkmadı… Tanımadığım dar gelirli insanlar bile duyarsız kalmıyorlar…Ne diyeceğimi bilemiyorum. Yazık,çok yazık… Sanat dünyasında istisna isimlerin haricinde birçok kişinin sokakta yaşayan ve her türlü şiddete maruz kalan ağzı dili olmayan hayvanlara karşı duyarsız kalması beni gerçekten çok üzüyor. Ben onları doyurmadan rahat uyumam mümkün değil. Mağdur olan bir insan derdini anlatabilir ama ne yazık ki o hayvanlar derdini anlatamıyor. Sokak hayvanları korunması ile alakalı yasa inşallah en kısa zamanda çıkar. Buradan Haluk Leven’e de sosyal sorumluluk projelerinde ki desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum.Dizi başına 100 bin TL alan,ancak hiçbir yardımda bulunmayanlara örnek olur.