ROBOTUM, ROBOTSUN, ROBOTLAR...

Abone Ol

( Tövbe Tövbe )
Kimi arayacaksam kulağına orta şiddetli bir ses tonu ve emir kipi ile “Ayşe” “Fatma” “Ahmet” “Mehmet” diyordum. Derhal efendim deyip bağlıyordu. Sonra bu komuttan vazgeçtim. Çünkü arayanların isimlerini abuk subuk telafuzlarla orta yerlerde  söyleyince kulağımı tırmalamaya başladı. Eee cihazların doğum dili Türkçe olmağı için komik isimler çıkarmaya da başladı. Mağlum Türkçenin telaffuzu yabancılar için kolay değil...
Geçen hafta bir haber okudum. “Kayıp anahtarı çağırarak bulun”
İşte bu daha güzel... Kafaları yenmiş metropol nüfusu olarak hafıza özürlü olduğumuz için eşyalarımızı sık sık nereye koyduğumuzu bilemiyoruz. Özellikle de benim en sık kaybettiğim nesne de anahtar... Bu çok iyi oldu. “Hey anahtar nerdesin” diyeceğiz... Saklanmayı sevmiyorsa “Burdayım” deyip ortaya çıkacak. Şakacı bir anahtarsa sizi daha da yokuşa sürecek. Hey Anahtar elma dersem çık armut dersem çıkma.... Gördüm sobe... gibi atışmalarla gittikçe gerilen sinirlerinize son noktayı da anahtar koyup huniyi kafanıza geçirtecek.
Ya da aynı zamanda arkadaşınız da anahtarını aynı mekanda ararsa... Sahiplerini şaşırıp kalacaklar..
Bu çalışma ABD  Wisconsin Üniversitesi’nde öğrenciler üzerinde yapılmış. “Sesli konuşmanın görsel performansına etkisi” konulu araştırmalara göre; Anahtar veya cüzdan gibi eşyaların adını söylemek yerlerini bulmakta yardımcı oluyor ve  hedefe belirgin biçimde hızla ulaşılıyormuş.
Daha önce de bu yaklaşımları özel tasarımlı otomobiller için duymuştuk. Arabanıza hırsız giriyor, akıllı araç “Çık dışarı” diyor. Hırsız “Kibar konuş benimle...” diyecek hali yok tabiii... Ya da “Sıkıysa çıkar” “Neden, niçin çıkacak mışım?” demek mümkün değil... Zaten koyun güdümlüyüz.
 Şimdilerde araçlar için bu uyarıyı “Sağa çek uykun geldi” “Bak idareli kullan benzin çok pahalı” “Kasislerden doğru geçsene yoksa ben geçirecem” - Bunları ben uydurdum- Kahve iç bilmem kaç km ileride mola ver gibi bir sürü komutla geliştirmek mümkün.
Mesela; Araçta karısını aldatan bir erkek aracıyla da kanka olmak zorunda... “Bak karına söylerim benimle iyi geçin” gibi... Ya da “Dün arabayı kızın kullandı” diye bir fiştek alabilirsiniz... Eşyalar böyle akıllı olunca çoook dikkatli olacağız arkadaşlar...
Bu teknolojiden yola çıkarak yakın bir tarihte, çok güzel bir öğrenci projesi ödül almıştı... Proje askerlerin nöbette uyumamasını sağlıyordu. Uyumaya başlayan askere; “Ay akşamdan ışıktır... Yaaayyaallalar yaaylaalaarr”ı söylemiyor elbette ancak duygu sömürüsü yapabilir... “Vatan sana emanet uyuma canım...” Pili biterse; “Uyusunda büyüsün niiinnni...” diyebilir mi bilmem.
Bu eşyaları çağırma işini bizim reklamcılar, Amerika’lılardan önce keşfetti...
“Bilgisayar… Bilgisayar gel yavrum” diyorsun. Laptop koşa koşa geliyor.
Asıl garibime giden ne biliyor musunuz? Eşyalar akıllanırken Allah yapısı insanlar laftan anlamıyor...
Yapma kızım -Olmaz uygun değil oğlum -Beni üzme arkadaşım- Bunun aslı böyle değil anne -Siz yanlış yaptınız- sözleri devede kulak...
Tın sesi gibi geliyor çevremize. Duygular işte teknolojiyle bir bir geberiyor.
Robotum, Robotsun, Robotlar...