Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?
Tabii ki!..
Psikotrapist Yazar, Yayıncı Reyhan Erdoğan.
1976 İstanbul doğumluyum. İstanbul’da doğdum büyüdüm bir İstanbul aşığıyım diyebilirim.
Meraklı ve heyecanlı ,,insanı ve doğayı seven, yardımsever ve Kavgayı değil ama mücadeleyi seven biriyim !
İşte tam da bu benim yaşam felsefem ve hayattaki kişisel mutluluğumun da en önemli altyapısını oluşturuyor.
İşte bu yüzden düalizmin oluşturduğu iki zıt gücü veya kavramı kabul edip her ikisinin de varoluş mücadelesine inanıp, taraf olmayı sevmeyen kesinlikle adaletli , olması gerektiği gibi sorumluluk bilinci ve tahammülü her zaman yüksek detaycı ve mükemmeliyetçi , yoktan var olma ve hiç olma , nihayetinde yok olma bilinci ile mütevazi ve şeffaf ama farkında bir yaşam..
Keşkeleri olan canlıya her ne kadar‘’ İnsan’’ desek de ,Keşkeleri minimum bir hayat sürdürme gayretim devam etmekte.
Bu arada Esma(21) ve Zehra(19) isimli iki prensesin Ahmet(16) isimli Paşanın da annesiyim.
Canlarım.İyi ki hayatımdalar…
Neden Yayıncılık?
Alfa Psikoloji Yayınları 2016 yılında Kadıköy İstanbul’da yayın hayatına başladı. 2018 Uluslarası ‘ALFALIFE’ Marka Tesciline sahip, bir çok ödüller alarak başarılı yükselişine devam eden, Uluslarası fuarlarda hizmetlerini okuyucusu ile buluşturan bir kuruluş.
Kuruluş amacı ise 20 senedir çeşitli Psikolog ve Psikoterapist arkadaşlarımızın hizmet verdiği Alfa Psikoloji Danışmanlık hizmetleri olarak, toplumda sıklıkla rastladığımız temin edilemeyen maddi ve manevi iç huzuru ve ruh sağlığı konusunda yeterli desteğin oluşmaması ile toplumun ruh sağlığının her gün daha kötüye gitmesi, Anne ve babaların çocuk yetiştirilmesinde fiziksel ve biliçsel desteğin yanında çocuğun psikolojik gelişimini tamamlamasına yönelik bilinçlendirilmesi gençlerin gelecek ve eğitim için olan kaygılarının maksimum stres ve gerginliğe sebep olması yaşanılan travma v.b fobilerin iş hayatındaki motivasyonu etkilemesi ruhsal tatminkarsızlık internet ve sosyal medya, madde bağımlılığının önüne geçilmesi ve suça iten sebeplerin ortadan kaldırılmasına yönelik rehberlik ve destek ihtiyacının öne çıkması sevgi, saygı değer gibi toplumsal ahlaki ve vicdani yapının korunması konusunda toplumun bilinçlendirilmesinin toplumsal sorumluk bilinci ile en cüzi maliyetle topluma sunulması gerektiğini düşünerek bu hizmeti okuyuculara ulaştırma konusunda talebin oluşması sonucu yayıncılık hayatımız başladı.
Kitap dünyasına ilk adımı nasıl attınız?
Çok başarılı bir öğrencilik hayatım oldu .Gerçekten çok okur ve okuduklarımı, anladıklarımı hızlıca not alırdım hep. İnat eder bir gecede bitirirdim okuduğum kitabı.
Sevgili Öğretmenler, gerçekten başarılı öğrencileriniz olsun istiyorsanız çok okutun. Bana göre eğer bir sorunu çözmüşseniz temelindeki sorunu da mutlaka iyi anlamışsınızdır.
Ayrıca, eğer gerçekten başarılı olmak istiyorsanız? Herkes için faydalı olan bir şeyi yapmış olmalısınız. Bizler de yukarıda anlattığım sebeplerden ötürü kitap yazmaya karar verdik, vermesine de . Bu tabii ki öyle kolay olmadı. Başarıyı altın tepsilerde sunmuyor kimse ‘Hadi gel! Siz, çok güzel kitap yazmışsınız. Bu kitabı herkes mutlaka okumalı demiyor.
İnandığınız konuda insanların size’’Hayır’’ demesi ! İşte buna bayılıyorum.. Benim başarımı perçinleyen en önemli faktör..
Kitaplarımızı ilk yazmaya başladığımızda gerçekten güzel bir konu ve güzel bir taslak hazırladık ama konu çeşidi çok fazlaydı ve sadece hangisine öncelik vermemiz gerektiği konusunda bir karar verdik. Ve kitabımızı basmak için bir değil bir çok yayıncıya başvuru yaptık.
Bir çoğuda önemsemedi çünkü sizin kitabınızın fayda sağlaması değil de ticari boyutu önemliydi. Ama yine de pes etmedik ve artık kitaplarımız yayınlanmaya başlamıştı. Okunuyor ve baskıları kısa sürede tükeniyordu.
Siz, eğer gerçekten inanıyorsanız, güzel şeyler yaptığınıza… Öyleyse yazmaya başlayın! Belki de önceleri kafanız karışık olabilir, olsun yazarak zaten bu yeteneğinizi geliştireceksiniz. Çok kitap okuyun ve araştırmacı olun! Bir de yazdığınız konuda farklı, herkesin yazmadıklarını yazın çünkü, derleme toplama ile yazar olunmaz en iyi farklı yemeği siz sunun!
İnsanların işini severek ve isteyerek yapmamaları sonucu oluşan aksaklıklardan sonra bir Yayınevi açmaya kitaplarımızı kendimiz çıkartmaya karar verdik.
Yazarlık dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?
Yazarlık benim için bir hoby aslında.. Yazarlığı asla bir meslek olarak görmedim. Elbette ki işin bir ticari boyutu var .Kitap basım aşamasında Yazar geçmişlerine baktığımızda ve değerlendirdiğimizde bir çok yazarın hali hazırda bir mesleği bile yokken ya da mevcut mesleğini bırakıp, en sıkıntılı dönemlerde yaşadıklarını ,duygularını ve düşüncelerini kağıda dökdüklerini ve birikim ile bu kişilerin gündemin en popüler bir yazarı haline geldiği gerçeğine vakıf olabiliyoruz. Yine kitap basım aşamasında bize başvuran yazarlara motivasyonlarını sorduğumuzda, en çok kitabı okunan yazar olarak çok para kazanmak istediklerini söylüyorlar.
Kimbilir , biraz emek ve gayret ile o şanslı yazar siz de olabilirsiniz.
Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?
Rekabet; mal ve hizmet piyasalarındaki girişimcilerin serbest ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarışı ifade etmektedir (Rekabet Kurulu: 10)
Genel olarak rekabet kavramını, aynı alanda iş gören kişiler ve/veya kuruluşlar tarafından en güçlü ve en başarılı olmak gibi aynı amaçlara ulaşmada karşılıklı yarış mücadele hali şeklinde tanımlayabiliriz (Kaymakçı, 6).
Rekabet Kavramına geniş kapsamlı başka bir tanımda Türkkan yapmıştır. Türkkan’a göre rekabet; farklı hedeflerle farklı unsurları tanımlayabilen iktisadi, siyasi ve sosyal boyutları olan bir kavram olmasının yanında rekabeti en geniş anlamda, kıt kaynakları paylaşmak ya da bir ödül elde etmek amacıyla belli kural ve kıstaslar çerçevesinde insani temel hakların garantiye alındığı ve hiçbir ayrıcalığın yapılmadığı bir ortamda birden fazla oyuncu arasında oynanan oyun veya bir yarış olarak ifade etmektedir. Bu tanımı beş unsurla açıklamaktadır (Türkkan, 2005):
Bunlardan ilki amaçtır. Rekabetin gerçekleşebilmesi için öncelikli olarak bir amacının olması gereklidir ve başkalarının varlığının bu amacın gerçekleşmesini zora sokmasını gerektirmesidir. Bu hedef iktisadi alanda kar maksimizasyonu, siyasi alanda da oy maksimizasyonu gibi örnekler verebiliriz. Bolluğun olduğu bir ortamda rekabet ortamı olmayacağından rekabetin kıt kaynakları elde etmek için yapıldığını söyleyebiliriz. Bu kıt şey piyasadaki bir pay ya da seçmenlerin kullanacakları oy olabilir.
- İkinci husus ise, kural ve kısıtlamaların olmasıdır. Rekabet oyuncularının istedikleri gibi, davranabilecekleri bir oyun değildir. Rekabet ortamında rakiplerin oyuna girişinin engellenmesi ya da zorla oyun dışı edilmesi, hakimin durumunun kötü yönde kullanması, rakipler arasında gizli anlaşmalar yaparak hile yapılması vs. yasaklanmıştır. Rekabet sadece bir özgürlük ortamında ve hukuki bir rejimde gerçekleşebilir. Bu yüzden kuralsız ve kısıtlamasız yarışları rekabet olarak değerlendirmemiz mümkün değildir. Bu tür durumlarda rekabet ihlali ve yahut haksız rekabetin oluştuğu bir ortam gerçekleşir.
- Üçüncü husus ise, temel özgürlüklerin ve insan haklarının güvence altına alınmasıdır. Bu temel özgürlükler, iktisadi alanda girişim özgürlüğü, sözleşme özgürlüğü, mülkiyet özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve seyahat özgürlüğüdür. Siyasi alanda ise bu özgürlüklere ek olarak düşünce ve ifade özgürlüğü, seçme seçilme özgürlüğü ön plana çıkmaktadır.
Gerçekte tüm bu özgürlükler her iki alanda da ihtiyaç vardır. Özgürlüklerin olduğu oyuncuların mümkün olabilen en iyiye ulaşmalarını sağlamaktadır.
Ayrıca özgürlükler yarışa giriş ve yarıştan çıkış serbestliğini güvence altına alır. Yarışa giriş ve çıkışların önünde engellerin olması rekabetin gerçekleşmesini de engeller. Özgürlüğün başka bir yanı da şeffaflıkta büyük rol almasıdır.
Şeffaflığın var olmadığı bir ortamda oyuncuların en doğru kararları almaları mümkün olmayacaktır. Bu özgürlükleri tek sınırlayıcı unsur başkalarının da aynı hakları kullanabilmesidir.
- Rekabeti ifade ederken Türkkan’ın vurguladığı bir dördüncü unsurda, hiç kimsenin ya da hiçbir kurumun ayrıcalıklı bir konumda olmamasıdır. Bütün kurumların aynı şartlar içerisinde yarışmasıdır ve hiç kimseye toleransı gösterilmemesidir.
Son olarak beşinci husus da piyasanın kimsenin hâkimiyetin de olmamasıdır ve giriş çıkışların serbest olmasıdır. Rekabet en çok iktisadi anlamda kullanılan bir kavramdır. Rekabeti oluşturan beş husus aynı zamanda iktisadi anlamda rekabet kavramına da dahil edebiliriz.
Her anlamda, her alanda seviyeli, sizi zora sokan rakipleriniz olmalı, Kalite için, vizyonu sağlam rekabetin olması değil olmaması sorun.
Kitap dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?
Kitaplar bambaşka dünyalar. Herbiri , farklı başka bir yorumcunun dünyası ve onun penceresinden onun duyguları ve onun düşünceleri rehberliğinde yeni dünyalar keşfetmek gibi yazılı bir iç muhasebe şeklidir.
Kitap okuma alışkanlığı kazandıktan sonra okur, zaten kendi kategorisini oluşturmuş olacaktır.
Nacizane tavsiyem okurun belli bir çizgide belli tarz kitapları okumasından ziyade çeşitli kategorileri yerli ve yabancı ayırt etmeden okuyabilmesidir.
İlk okuyucu hep tavsiye üzerine kitap alır, bir çok tavsiye kitap diğer okuyucu tarafından beğenilmez. Bu konuda isteyen istediğini yazabilir buna engel olamayız ancak iyi bir okur, seçerek okur.
Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı ya da bu işi yapabilmek için sizce nasıl bir eğitim almak gereklidir?
Yayıncı, Türk Ticaret ünvanı ile Kültür Müdürlüğü denetiminde Kategorisini belirleyip Kitap yayın yönetmeliğine uygun kitapları yayımlayıp, profesyonel bir ekip ile Yayıncılık yapabilir.
Bu alanda Grafiker, matbaa, editör, redakte gibi profesyonel personele ihtiyaç var olsa da işin tecrübe boyutu çok önemlidir.
Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?
Mutlu ve huzurlu insan önce kendini sevmeli ve kendine güvenmelidir.’’
Acaba olur mu’’? diye inanmadığım bir proje içinde olmadım.
Amaç , bu işin önemli bir aşaması olduğuna göre İktisadi boyutta düşünmeden önce severek ve isteyerek fayda sağlayacağını düşündüğüm bir alanda yazmayı tercih ettim.
Takdir ve teşekkür görmeyen hiçbir eylem hiçbir zaman kişiyi tatmin etmez. Yazdıklarımız sevilmeseydi ve okunmasaydı bir fayda sağlamasaydı yazmış olmak için yazmazdım.
Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?
Basılı yayın ve Görsel yayın kültür ve sanatın olmazsa olmazıdır.
Kitap yayıncılığı içinde yurtiçinde ve yurtdışında fuar tanıtım katılımları gerçekleşiyor. Bir elbise dikersiniz bir başkasında emanet gibi durabilir. Bir heykeltıraş, ressamın en mutlu anıdır eylemi sonlandırmak ve sunmak.
Yayıncılık içinde aynı şey geçerli bir kitap ne kadar güzel olursa olsun sunum yapılmadıysa tanıtım v.b araçlar ile okuyucuya ulaşmadıysa kitabın çok fazla şansı yoktur . Sosyal medya ve internet üzerinden tanıtım çalışmalarını önemsiyorum.
Kekemelik ve 5 Boyut Terapisi, Bir Demet tebessüm ve bir tutam sevgi, Sadece Aptallar her şeyi bilir, Takma Be Kanka, Hiçbir Tesadüf Başarı Değildir, İçime Öküz Oturdu , Panik Atak Dört Ayaklı Bir Fildir, Babil Hazineleri Her kitap çok değerli ve okurlardan da çok ölümlü tepkiler aldı.
Günümüz insanın pek çok beklentisine yönelik bu kitaplardan kısa kısa bahsetmenizi rica edebilir miyim?
KEKEMELİK VE 5 BOYUT TERAPİSİ: Bu kitap Türkiye’de kekemelik tedavisine yeni bir soluk, yeni bir bakış açısı getiriyor. 20 yıllık bir mesleki birikimle yazılan bu kitapta kekemelikle ilgili her şeyi bulacaksınız.
Bu kitabı okuduğunuzda kendi kendinizi tedavi edebileceginiz gibi yakınlarınıza da yardımınız dokunacak.
Bu kitaptan hem kekeme bir şeyler hem de kekemelik tedavisi ile uğraşan uzmanlar fayda sağlayabilecekler.
Bu kitapta kekemeliğin psikolojisi yazıldı. Bilimsel terapi teknikleri, belli bir sıraya göre, uygulamalı olarak anlatıldı. Acıktığınızda yemek yersiniz. Susadığınızda su içersiniz.
Bu fizyolojik ihtiyaçlarınızı giderirsiniz. İşte bu kitap gıda gibi, su gibi sizin kekemelikle ilgili bütün ihtiyaçlarınıza cevap verecek şekilde yazıldı.
Kekemelik alanında bu formatta yazılan ilk ve tek kitaptır. Anlatım tarzı neşeli ve akıcıdır. Sizi sıkacak akademik bilgiler bu kitapta yoktur. Tamamen doğal, zevkli, neşeli ve bilimseldir.
PANİK ATAK DÖRT AYAKLI BİR FİLDİR: Panik atak, depresyon, obsesyon gibi psikolojik sorunlar bir birikiminsonucudur.
Hangi ilacı kullanırsanız kullanın, hangi doktora giderseniz gidin, içinizdeki birikimi temizlemediğiniz müddetçe huzura kavuşamazsınız.
Bu kitap kendi kendine yardım kitabıdır. Yazar 22 yıldan beri panik atak vakaları ile yaptığı çalışmaları bu kitapta toplamıştır.
Çok ilginç vaka örneklerini, panik atak çözümü için bir çok farklı terapi tekniklerini bu kitapta bulacaksınız.
Kitapta akademik, zor, anlaşılmaz teknik terimler kullanılmamıştır. Kitap günlük dilde, kolay, anlaşılır, basit, pratik bir şekilde yazılmıştır.
Bir solukta okuyacağınız ve çok güzel faydalar sağlayacağınız bu içerik sizi bekliyor. Panik ataktan kurtulmak istiyorsanız bu öz yardım kitabı tam size göre... Okuyun, uygulayın ve sorunlardan kurtulun.
İÇİME ÖKÜZ OTURDU: Bu kitapta var oluş sebeplerimizi sorgulamaya çalıştık. Nasıl mutlu olacağımızı, huzuru nasıl bulacağımızı irdeledik. Kolay anlaşılır, hikayelerle, öykülerle sizi güzel bir var oluş yolculuğuna çıkarmayı amaçladık. Okuduğumuzda kesinlikle eskisi gibi olmayacaksınız. Hayatınızı değiştirecek kitap.
TAKMA BE KANKA: İnsan doğası gereği özgürdür. İnsan için en önemli duygu özgürlüktür. Zaman içinde herkes özgürlüğünü kaybediyor. Kimisi paranın, kimisi makamın, kimisi eğlencenin, kimisi egonun kölesi oluyor. Gerçek kendiliği yakalayan insan gerçek özgürlüğü, mutluluğu elde edebilir. Sizleri varoluş denizinde, farkındalık gemisinde bir seyahate davet ediyoruz. Kendini bilme, içindeki, özündeki güzelliklerin farkına varma yolcuğuna varsanız bu kitap tam size göre.Bu kitap bir kişisel mutluluk kitabıdır
SADECE APTALLAR HER ŞEYİ BİLİR: Varoluşun sonsuzluğunda yüzerken “sen kimsin, sen necisin, senin özün nedir?” sorularına cevaplar aradığımız bu kitapta sizleri 5 bin yıllık mistisizm, tasavvuf bahçesinde ağırlamak istedik. Özlü hikâyeleri okurken kendinizi kâh Himalaya dağlarının eteklerinde, kâh Zen bahçesinde yeni açan erik ağaçlarının altında, kâh Ganj nehri kenarında oturan Buda’nın sohbet halkasında, kâh tefekkür eden Sufi dervişlerinin arasında bulacaksınız. Bu gezinti sonucunda hiçbir zaman eskisi gibi olamayacaksınız. Özünüzün farkına varacak ve kendi mutluluk kapılarınızı aralayacaksınız. ‘Eski ben’den, ‘yeni ben’e geçiş yapacak egonun zehirli ikliminden kurtulacaksınız. Bu kitabı okuduğunuzda okyanusta bir damla olmanın zevkini ve hazzını yaşacak bir ağaca “kardeşim” diye sarılırken bir çiçeğe “dostum” diyebileceksiniz. Güzellikler sizi bekliyor.
Lütfen mutlu olmak isteyenler okusun.
HİÇBİR TESADÜF BAŞARI DEĞİLDİR: Gerçek başarı insanın kendi özünü bilmesi ve yeteneklerinin farkına varmasıdır. Yoksa holding sahibi olmak, son model arabalar almak gerçek anlamda başarı değildir. Başarı işini severek yapmak, ondan müthiş bir haz ve lezzet almaktır. Başarı dünyada o işi en iyi yapan insan olmaktır.
Bu kitapta başarı konusunda kendi deneyimlerimize yer verdik. 8 yaşla 80 yaş arasındaki her insanın zevkle okuyacağı bir kitap ortaya çıktı. Konular akıcı, zevkli ve değişik örneklerle yazıldı. “Başarı” kelimesinin bile insanı gerdiği bir yerde gerçek başarıyı sizlere anlatmanın huzurunu yaşıyoruz.
BABİL HAZİNELERİ: Bu seride yaşanan macera ve heyecan sizleri bekliyor.
Siz de Babil Kralı Hammurabi’nin hazinelerini bulabilirsiniz.
Elif ve arkadaşlarından sırları öğrenince büyük bir maceracı olabilirsiniz.
Maceraya atıl, sırları çöz ve büyük hazineyi bul.
İyi Yazarlığı nasıl tarif edersiniz?
İyi yazarlığın sırrı bana göre Ünlü, Şanlı, Şöhretli olmakla değil yazma isteğine engel olamamakta saklı..Bazen yazarlar arasında sohbetlerimizde sorarım’’ Ne üzerine yazıyorsunuz’’? ‘’Herşey‘’cevabını alınca şaşırmıyor değilim. Nasıl yani ? Bana göre Şair, Şiir- Eğitimci ,Eğitim -Tarihçi,Tarih- yazmalı..Eğitimcinin neden Diyet kitabı yazdığını sorguluyorum.Alanında uzmanlaşmış başarılı olmuş birçok yazar arkadaşlarımızı örnek veriyorum. Okurun bu konuda seçici olduğunu düşünüyorum. Örneğin Okur, mutsuz birinden Mutluluk zırvalaması dinlemek istemiyor.
Türkiye’de birçok ödül alan başarısı tescilli bir yayınevi Alfa Psikoloji. Alfa Psikoloji’de neleri öne çıkarıyorsunuz?
Alfa Psikoloji Yayınları Kişisel Gelişim, Psikoterapi üzerine kitaplar yayınlamaktadır.
Yazarlığın dünyadaki stresli mesleklerden olduğu ifade ediliyor. Sizce böyle mi? Yazarlığın stresli yanları neler?
Doğrudur.. Bir dönem ciddi anlamda baş dönmeleri (vertigo) yaşadım. Dengeli beslenme, sağlıklı bir uyku şart. Zihin bir şeye odaklanmayı abarttığında yorulmasa bile vücuttaki kas sistemi yoruluyor ve bu yoğun tempoda dengesi bozulabiliyor.
1914’te, Einstein’ın on bir yıllık eşi Mileva Marić’le evliliği pamuk ipliğine bağlı bir hale gelmişti. Einstein, evliliklerini sürdürmek için birtakım şartlar öne sürdü.
Babamdan bahsederken dilim niye mi bu kadar zehir saçıyor? Haberiniz yok mu? Cümle âlem biliyor zannediyordum. Babam bizi; annemi, ağabeyimi ve beni 1914 Ağustos’unda Berlin’deki peronda terk etti. O günden sonra da savaş ilan edildi.
Laurent Seksik’in karakterine, hakkında bu zehirli sözcükleri sarf ettirdiği baba Albert Einstein. 1914’te, Einstein’ın on bir yıllık eşi Mileva Marić’le evliliği pamuk ipliğine bağlı bir hale gelmişti. Zürih Politeknik Enstitüsü’nde öğrenciyken tanışan çiftin ayrılmasına ramak kalmışken Einstein, genç oğulları Hans Albert ve Eduard uğruna ilişkilerini sürdürmeyi teklif etti; ama bazı şartlar karşılığında:
Şartlar:
A. Aşağıdakilerden sorumlu olacaksın:
1. Giysilerimin ve çamaşırlarımın düzenli olduğundan;
2. Üç öğün yemeğimi odamda düzenli bir şekilde yediğimden;
3. Yatak odamla çalışma odamın tertipli tutulduğundan, özellikle de çalışma masamı benden başka kimsenin kullanmadığından.
B. Toplumsal sebepler kaçınılmaz bir şekilde gerektirmediği takdirde benimle tüm kişisel ilişkini keseceksin. Özellikle aşağıdakileri talep etmeyeceksin:
1. Evde seninle birlikte oturmamı;
2. Seninle dışarıya ya da seyahate çıkmamı.
C. Benimle ilişkinde aşağıdakileri gözeteceksin:
1. Benden fiziksel yakınlık beklemeyecek, bana hiçbir şekilde sitem etmeyeceksin;
2. İstediğim anda benimle konuşmayı keseceksin;
3. İstediğim anda yatak odam ya da çalışma odamdan şikâyet etmeden ayrılacaksın.
D. Beni çocuklarımızın önünde sözlerin ya da davranışlarınla aşağılamayacaksın.
Mileva bu ağır ve tek taraflı şartları kabul etse de evlilikleri resmî bir sözleşmeyle kurtarılacak değildi. Mileva, birkaç ay sonra kocasını Berlin’de bırakıp iki oğluyla Zürih’e geri taşındı. Beş yıl birbirlerinden ayrı yaşadıktan sonra, 1919’da boşandılar. Aynı yıl Einstein ikinci dereceden kuzeni Elsa Löwenthal’le evlendi. Mileva Marić’se bir daha evlenmedi.
Yeni kitap çalışmanız var mı?
Çalışmalarına devam ettiğimiz kitaplarımız var . Hatta bir tanesi zihni , her türlü takıntılardan koruyacak bir terapi kitabı. İnşaallah Önümüzdeki sezon baskıları gerçekleşmiş olacak.
Yeni Medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) Geleneksel Medyayı (Radyo-tv gazete) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek? Yeni medya sizin yayıncılık / kitap dünyasını nasıl etkiliyor?
Sosyal medya bu konuda hızla ilerliyor. Piyasaya yeni sürülen bir çalışmanın , hızlıca daha fazla kitleye ulaşma şansı olabiliyor. Ancak Geleneksel medyayı da görmezden gelemeyiz. Bu çalışmaların komplike bir şekilde yapıldığında ilerlemeye yardımcı olacağını ve pozitif algı oluşturacağını düşünüyorum. Özellikle Web ve Kurumsal Marka bilinirliği stratejik anlamda büyük önem arz ediyor.Kitaplarımızın Sosyal medyada gerçek okurları ile buluşmasını sağlayarak yorumcuya kitap ile tanışma fırsatı veriyoruz.Sonrasında okuyucu kitabı , zaten hakettiği pozisyona taşıyor.Okurun kitabı eleştirebilir olması da ,aynı zamanda yazar için kendini değiştirme fırsatı yaratıyor.
Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Boşuna geçen zamanımız neredeyse yok gibi… Malum, Vakit öldürecek kadar uzun değil hayat..İnsan aynı zamanda sosyal bir varlık ve ruhsal yorgunluk yaşıyor. Ailem ile birlikte olmayı seviyorum. Sevdiğim ve değer verdiğim insanlarla birlikte güzel vakit geçiriyorum .Sinema , Tiyatroya gidiyor ve kültürel etkinliklere katılıyorum.Bazen Doğa ile içi içe olarak kendimi dinliyorum.Bazen de yalnız kalmayı istiyorum tabii ki…
Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?
Her insan bir dünya ve genellikle kişi kendi filminde figüran oluyor. Bu filmde başrol oyuncusu sizsiniz..Kendinizi yaşayın ve kendiniz olun başka bir hayatınız olmayacak. Bu hayatı, merkezinize başkalarını koyarak değil ,insanları memnun etmeye çalışarak değil ,kendi hayatınızı yaşayarak geçirin. Bir çok insan ‘’Hayatımı anlatsam roman olur ‘’der. Evet farkında olunmadan yaşanmış bir hayat yaşanmamıştır.
KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz?
Sürekli olarak, Türkçemizi iyi kullanmanın gerekliliğini vurgularız.Türkiye’nin spikerlikte ödül veren ilk dijital platformu olan Kırmızı Türk , bu alanda başarılı olan spikerleri ödüllendirerek yetişecek yeni spikerlere rehber olmuş ve verdiği ödüllerle başarılı bir organize gerçekleştirmektedir.Kurucusu olan Sevgili Cengizhan Kaya Eğitimci Yazar olarak çok emek vermiş ve bu organizeler ile başarılı spikerlerin yetişmesine katkıda bulunmuştur ve LUKKA KİTAP’tan çıkan ilk kitabında başarılı spikerlerle olan röportajlarına da yer vermiştir. Yazarlık yolculuğunda başarılarının devamını diliyoruz.
Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?
Yakın gelecekte Psikoloji haricinde de diğer Kültür ve Çocuk yayın gruplarımızda basımı devam eden edebiyat ,sanat,sinema, bilim, araştırma,tarih ve pek çok kategoride sevilen ve beğenilen Türk yazarlarımızın ve kültüre ve sanata değer katacak bir çok yazarımızın kalemine fırsat verip aramızda görmeyi ve kitaplarımızın pek çok yabancı dilde çevrilmesini ümit ediyorum.Kültür ve sanat anlamında okurlarımıza inşaaalh hep kaliteli hizmet sunmaya devam edeceğiz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Kişisel Gelişim adına’’ Her şey çok güzel olacak’’ adına yazılan kitaplar yüzünden artık kitap okumaktan soğuyan okurlarımıza ...
Hayır! Her şey çok güzel olmayacak çünkü öyle bir dünya yok. Okuru bir çölün ortasına götürüp orada yapayalnız ve çaresiz bırakıp bir hafta depresyondan çıkmayacak hüngür hüngür ağlatacak kitaplar yazarsınız.İşte o çölden çekip çıkartmak bizim boynumuzun borcu..Aç ve susuz kalamayacağınız gibi düşüncesiz ve duygusuz da yaşayamazsınız kitaplarımız ile henüz tanışmadıysanız. Psikolojik mizah ile tanışın ruhunuz ile konuşun, kendinizle barışın…
Hayatın Tekrarı Yok….
Röportaj: Cengizhan KAYA