Öncelikle bize  kendinizden  bahseder misiniz?

Tabii ki!..

Psikotrapist Yazar, Yayıncı  Reyhan Erdoğan.

1976 İstanbul  doğumluyum. İstanbul’da doğdum büyüdüm bir İstanbul aşığıyım diyebilirim.

Meraklı ve heyecanlı ,,insanı ve doğayı seven, yardımsever ve Kavgayı değil ama mücadeleyi seven biriyim ! 

İşte tam da bu  benim yaşam felsefem ve hayattaki kişisel mutluluğumun da  en  önemli altyapısını oluşturuyor. 

İşte  bu yüzden düalizmin oluşturduğu iki zıt gücü veya kavramı kabul edip her ikisinin de varoluş mücadelesine inanıp, taraf olmayı sevmeyen kesinlikle adaletli , olması gerektiği  gibi sorumluluk bilinci ve tahammülü her zaman yüksek detaycı ve mükemmeliyetçi , yoktan var olma  ve hiç olma , nihayetinde yok olma bilinci ile mütevazi  ve şeffaf  ama farkında bir yaşam..

Keşkeleri olan  canlıya  her ne  kadar‘’ İnsan’’ desek de ,Keşkeleri minimum bir hayat sürdürme gayretim devam etmekte.

Bu arada  Esma(21) ve  Zehra(19) isimli iki prensesin Ahmet(16) isimli Paşanın da  annesiyim.

 Canlarım.İyi ki  hayatımdalar…

Neden Yayıncılık?

Alfa Psikoloji Yayınları 2016 yılında  Kadıköy İstanbul’da yayın hayatına başladı.  2018 Uluslarası ‘ALFALIFE’  Marka Tesciline sahip,  bir çok ödüller alarak başarılı yükselişine devam eden, Uluslarası  fuarlarda  hizmetlerini okuyucusu ile buluşturan bir kuruluş.

Kuruluş amacı ise  20 senedir çeşitli  Psikolog ve Psikoterapist arkadaşlarımızın hizmet verdiği   Alfa Psikoloji  Danışmanlık hizmetleri olarak, toplumda sıklıkla rastladığımız   temin edilemeyen maddi ve manevi  iç huzuru ve ruh sağlığı konusunda  yeterli desteğin oluşmaması ile toplumun ruh sağlığının her gün daha  kötüye gitmesi, Anne ve babaların çocuk yetiştirilmesinde fiziksel ve  biliçsel desteğin   yanında çocuğun  psikolojik gelişimini tamamlamasına  yönelik  bilinçlendirilmesi gençlerin gelecek ve  eğitim için  olan kaygılarının maksimum  stres ve  gerginliğe  sebep olması  yaşanılan  travma  v.b fobilerin  iş hayatındaki motivasyonu etkilemesi ruhsal tatminkarsızlık internet ve sosyal medya, madde bağımlılığının önüne geçilmesi ve suça iten sebeplerin ortadan kaldırılmasına   yönelik  rehberlik ve destek ihtiyacının öne  çıkması sevgi, saygı  değer gibi toplumsal ahlaki ve  vicdani yapının  korunması konusunda toplumun bilinçlendirilmesinin toplumsal sorumluk bilinci ile  en cüzi maliyetle  topluma sunulması gerektiğini düşünerek bu hizmeti okuyuculara ulaştırma konusunda talebin  oluşması  sonucu yayıncılık hayatımız başladı.

Kitap dünyasına ilk adımı nasıl attınız?

Çok  başarılı  bir  öğrencilik hayatım oldu .Gerçekten çok okur ve   okuduklarımı, anladıklarımı hızlıca not alırdım hep. İnat eder bir gecede bitirirdim okuduğum kitabı.

Sevgili Öğretmenler, gerçekten başarılı öğrencileriniz olsun istiyorsanız çok okutun. Bana  göre eğer bir  sorunu çözmüşseniz  temelindeki sorunu da mutlaka iyi anlamışsınızdır.

Ayrıca, eğer gerçekten başarılı olmak istiyorsanız? Herkes için faydalı olan bir şeyi yapmış olmalısınız. Bizler de yukarıda  anlattığım sebeplerden ötürü kitap yazmaya karar verdik, vermesine de . Bu tabii ki  öyle kolay olmadı. Başarıyı altın  tepsilerde  sunmuyor  kimse ‘Hadi  gel! Siz, çok güzel  kitap yazmışsınız. Bu kitabı herkes  mutlaka okumalı demiyor. 

İnandığınız konuda insanların size’’Hayır’’ demesi !  İşte buna bayılıyorum.. Benim  başarımı perçinleyen  en önemli faktör..

Kitaplarımızı ilk  yazmaya başladığımızda gerçekten güzel bir  konu ve güzel bir taslak hazırladık ama konu çeşidi çok fazlaydı ve sadece hangisine öncelik  vermemiz gerektiği konusunda bir karar verdik. Ve  kitabımızı  basmak için bir değil bir çok yayıncıya   başvuru yaptık. 

Bir çoğuda önemsemedi çünkü sizin kitabınızın fayda sağlaması değil de  ticari boyutu önemliydi. Ama yine de pes etmedik ve artık kitaplarımız  yayınlanmaya başlamıştı. Okunuyor ve baskıları kısa sürede  tükeniyordu.

Siz, eğer gerçekten inanıyorsanız, güzel  şeyler yaptığınıza… Öyleyse yazmaya  başlayın! Belki de önceleri kafanız karışık olabilir, olsun yazarak   zaten  bu yeteneğinizi geliştireceksiniz. Çok kitap okuyun ve araştırmacı  olun! Bir de yazdığınız  konuda  farklı, herkesin  yazmadıklarını yazın  çünkü, derleme  toplama ile  yazar olunmaz  en iyi farklı yemeği siz  sunun! 

 İnsanların işini severek  ve isteyerek yapmamaları sonucu oluşan aksaklıklardan sonra  bir Yayınevi açmaya  kitaplarımızı kendimiz çıkartmaya karar verdik.

Yazarlık dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Yazarlık benim için bir hoby aslında.. Yazarlığı  asla bir meslek olarak  görmedim. Elbette ki  işin  bir ticari boyutu var .Kitap basım aşamasında Yazar geçmişlerine baktığımızda ve değerlendirdiğimizde  bir çok yazarın hali hazırda bir mesleği bile yokken ya da  mevcut mesleğini  bırakıp, en  sıkıntılı dönemlerde yaşadıklarını ,duygularını ve  düşüncelerini kağıda  dökdüklerini  ve  birikim  ile bu  kişilerin  gündemin  en popüler bir  yazarı  haline geldiği gerçeğine  vakıf olabiliyoruz. Yine kitap basım aşamasında bize  başvuran yazarlara motivasyonlarını  sorduğumuzda, en çok kitabı okunan   yazar olarak  çok para kazanmak istediklerini  söylüyorlar.

Kimbilir  , biraz  emek  ve gayret ile o şanslı yazar siz de olabilirsiniz.

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Rekabet; mal ve hizmet piyasalarındaki girişimcilerin serbest ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarışı ifade etmektedir (Rekabet Kurulu: 10)

Genel olarak rekabet kavramını, aynı alanda iş gören kişiler ve/veya kuruluşlar tarafından en güçlü ve en başarılı olmak gibi aynı amaçlara ulaşmada karşılıklı yarış mücadele hali şeklinde tanımlayabiliriz (Kaymakçı, 6).

Rekabet Kavramına geniş kapsamlı başka bir tanımda Türkkan yapmıştır. Türkkan’a göre rekabet; farklı hedeflerle farklı unsurları tanımlayabilen iktisadi, siyasi ve sosyal boyutları olan bir kavram olmasının yanında rekabeti en geniş anlamda, kıt kaynakları paylaşmak ya da bir ödül elde etmek amacıyla belli kural ve kıstaslar çerçevesinde insani temel hakların garantiye alındığı ve hiçbir ayrıcalığın yapılmadığı bir ortamda birden fazla oyuncu arasında oynanan oyun veya bir yarış olarak ifade etmektedir. Bu tanımı beş unsurla açıklamaktadır (Türkkan, 2005):

Bunlardan ilki amaçtır. Rekabetin gerçekleşebilmesi için öncelikli olarak bir amacının olması gereklidir ve başkalarının varlığının bu amacın gerçekleşmesini zora sokmasını gerektirmesidir. Bu hedef iktisadi alanda kar maksimizasyonu, siyasi alanda da oy maksimizasyonu gibi örnekler verebiliriz. Bolluğun olduğu bir ortamda rekabet ortamı olmayacağından rekabetin kıt kaynakları elde etmek için yapıldığını söyleyebiliriz. Bu kıt şey piyasadaki bir pay ya da seçmenlerin kullanacakları oy olabilir.

- İkinci husus ise, kural ve kısıtlamaların olmasıdır. Rekabet oyuncularının istedikleri gibi, davranabilecekleri bir oyun değildir. Rekabet ortamında rakiplerin oyuna girişinin engellenmesi ya da zorla oyun dışı edilmesi, hakimin durumunun kötü yönde kullanması, rakipler arasında gizli anlaşmalar yaparak hile yapılması vs. yasaklanmıştır. Rekabet sadece bir özgürlük ortamında ve hukuki bir rejimde gerçekleşebilir. Bu yüzden kuralsız ve kısıtlamasız yarışları rekabet olarak değerlendirmemiz mümkün değildir. Bu tür durumlarda rekabet ihlali ve yahut haksız rekabetin oluştuğu bir ortam gerçekleşir.

- Üçüncü husus ise, temel özgürlüklerin ve insan haklarının güvence altına alınmasıdır. Bu temel özgürlükler, iktisadi alanda girişim özgürlüğü, sözleşme özgürlüğü, mülkiyet özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve seyahat özgürlüğüdür. Siyasi alanda ise bu özgürlüklere ek olarak düşünce ve ifade özgürlüğü, seçme seçilme özgürlüğü ön plana çıkmaktadır. 

Gerçekte tüm bu özgürlükler her iki alanda da ihtiyaç vardır. Özgürlüklerin olduğu oyuncuların mümkün olabilen en iyiye ulaşmalarını sağlamaktadır. 

Ayrıca özgürlükler yarışa giriş ve yarıştan çıkış serbestliğini güvence altına alır. Yarışa giriş ve çıkışların önünde engellerin olması rekabetin gerçekleşmesini de engeller. Özgürlüğün başka bir yanı da şeffaflıkta büyük rol almasıdır.

Şeffaflığın var olmadığı bir ortamda oyuncuların en doğru kararları almaları mümkün olmayacaktır. Bu özgürlükleri tek sınırlayıcı unsur başkalarının da aynı hakları kullanabilmesidir.

- Rekabeti ifade ederken Türkkan’ın vurguladığı bir dördüncü unsurda, hiç kimsenin ya da hiçbir kurumun ayrıcalıklı bir konumda olmamasıdır. Bütün kurumların aynı şartlar içerisinde yarışmasıdır ve hiç kimseye toleransı gösterilmemesidir.

 Son olarak beşinci husus da piyasanın kimsenin hâkimiyetin de olmamasıdır ve giriş çıkışların serbest olmasıdır. Rekabet en çok iktisadi anlamda kullanılan bir kavramdır. Rekabeti oluşturan beş husus aynı zamanda iktisadi anlamda rekabet kavramına da dahil edebiliriz.

Her anlamda, her  alanda  seviyeli, sizi zora sokan  rakipleriniz olmalı, Kalite için, vizyonu sağlam rekabetin  olması değil olmaması sorun.

Kitap dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Kitaplar bambaşka dünyalar.  Herbiri , farklı başka bir  yorumcunun  dünyası ve onun penceresinden  onun  duyguları ve onun düşünceleri  rehberliğinde   yeni dünyalar keşfetmek gibi  yazılı bir   iç muhasebe  şeklidir.

Kitap okuma  alışkanlığı  kazandıktan sonra  okur,  zaten  kendi kategorisini oluşturmuş olacaktır. 

Nacizane tavsiyem okurun  belli bir  çizgide  belli tarz kitapları okumasından ziyade çeşitli kategorileri yerli ve yabancı  ayırt etmeden okuyabilmesidir. 

İlk okuyucu hep tavsiye üzerine kitap alır,  bir çok tavsiye  kitap diğer okuyucu tarafından beğenilmez. Bu konuda  isteyen istediğini yazabilir buna  engel olamayız ancak iyi bir  okur,  seçerek okur.

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı  ya da bu işi yapabilmek için sizce nasıl bir eğitim almak gereklidir? 

Yayıncı, Türk  Ticaret  ünvanı ile  Kültür Müdürlüğü  denetiminde Kategorisini belirleyip  Kitap yayın  yönetmeliğine uygun kitapları yayımlayıp, profesyonel bir  ekip ile Yayıncılık yapabilir.

Bu alanda  Grafiker, matbaa, editör, redakte gibi  profesyonel  personele ihtiyaç var olsa da işin tecrübe   boyutu çok  önemlidir.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Mutlu ve  huzurlu insan  önce  kendini sevmeli ve    kendine   güvenmelidir.’’ 

Acaba   olur mu’’? diye  inanmadığım bir  proje içinde  olmadım.

Amaç ,  bu işin önemli bir  aşaması olduğuna  göre İktisadi boyutta   düşünmeden önce   severek  ve isteyerek fayda  sağlayacağını düşündüğüm bir  alanda yazmayı tercih ettim.

Takdir ve teşekkür  görmeyen hiçbir eylem hiçbir  zaman kişiyi tatmin etmez. Yazdıklarımız sevilmeseydi ve okunmasaydı  bir fayda  sağlamasaydı yazmış olmak için  yazmazdım.

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Basılı yayın ve  Görsel yayın kültür ve  sanatın olmazsa olmazıdır. 

Kitap yayıncılığı içinde yurtiçinde ve yurtdışında  fuar  tanıtım katılımları gerçekleşiyor.   Bir  elbise  dikersiniz  bir başkasında  emanet  gibi durabilir. Bir  heykeltıraş, ressamın  en  mutlu  anıdır   eylemi sonlandırmak ve  sunmak.

Yayıncılık  içinde aynı şey geçerli   bir kitap ne kadar güzel olursa olsun  sunum yapılmadıysa  tanıtım v.b araçlar ile okuyucuya ulaşmadıysa    kitabın çok fazla şansı yoktur .  Sosyal medya   ve internet üzerinden  tanıtım çalışmalarını önemsiyorum.

Kekemelik ve 5 Boyut Terapisi, Bir Demet tebessüm ve bir tutam sevgi, Sadece Aptallar her şeyi bilir, Takma Be Kanka, Hiçbir Tesadüf Başarı Değildir, İçime Öküz Oturdu , Panik Atak Dört Ayaklı Bir Fildir,  Babil Hazineleri  Her kitap çok değerli ve okurlardan da çok ölümlü tepkiler aldı. 

Günümüz insanın pek çok beklentisine yönelik bu kitaplardan kısa kısa bahsetmenizi rica edebilir miyim? 

KEKEMELİK VE  5  BOYUT TERAPİSİ: Bu kitap Türkiye’de kekemelik tedavisine yeni bir soluk, yeni bir bakış açısı getiriyor. 20 yıllık bir mesleki birikimle yazılan bu kitapta kekemelikle ilgili her şeyi bulacaksınız. 

Bu kitabı okuduğunuzda kendi kendinizi tedavi edebileceginiz gibi yakınlarınıza da yardımınız dokunacak. 

Bu kitaptan hem kekeme bir şeyler hem de kekemelik tedavisi ile uğraşan uzmanlar fayda sağlayabilecekler. 

Bu kitapta kekemeliğin psikolojisi yazıldı. Bilimsel terapi teknikleri, belli bir sıraya göre, uygulamalı olarak anlatıldı. Acıktığınızda yemek yersiniz. Susadığınızda su içersiniz. 

Bu fizyolojik ihtiyaçlarınızı giderirsiniz. İşte bu kitap gıda gibi, su gibi sizin kekemelikle ilgili bütün ihtiyaçlarınıza cevap verecek şekilde yazıldı. 

Kekemelik alanında bu formatta yazılan ilk ve tek kitaptır. Anlatım tarzı neşeli ve akıcıdır. Sizi sıkacak akademik bilgiler bu kitapta yoktur. Tamamen doğal, zevkli, neşeli ve bilimseldir.

PANİK ATAK  DÖRT AYAKLI BİR FİLDİR: Panik atak, depresyon, obsesyon gibi psikolojik sorunlar bir birikiminsonucudur. 

Hangi ilacı kullanırsanız kullanın, hangi doktora giderseniz gidin, içinizdeki birikimi temizlemediğiniz müddetçe huzura kavuşamazsınız. 

Bu kitap kendi kendine yardım kitabıdır. Yazar 22 yıldan beri panik atak vakaları ile yaptığı çalışmaları bu kitapta toplamıştır. 

Çok ilginç vaka örneklerini, panik atak çözümü için bir çok farklı terapi tekniklerini bu kitapta bulacaksınız. 

Kitapta akademik, zor, anlaşılmaz teknik terimler kullanılmamıştır. Kitap günlük dilde, kolay, anlaşılır, basit, pratik bir şekilde yazılmıştır. 

Bir solukta okuyacağınız ve çok güzel faydalar sağlayacağınız bu içerik sizi bekliyor. Panik ataktan kurtulmak istiyorsanız bu öz yardım kitabı tam size göre... Okuyun, uygulayın ve sorunlardan kurtulun.

İÇİME ÖKÜZ OTURDU: Bu kitapta var oluş sebeplerimizi sorgulamaya çalıştık. Nasıl mutlu olacağımızı, huzuru nasıl bulacağımızı irdeledik. Kolay anlaşılır, hikayelerle, öykülerle sizi güzel bir var oluş yolculuğuna çıkarmayı amaçladık. Okuduğumuzda kesinlikle eskisi gibi olmayacaksınız. Hayatınızı değiştirecek kitap.

TAKMA BE  KANKA: İnsan doğası gereği özgürdür. İnsan için en önemli duygu özgürlüktür. Zaman içinde herkes özgürlüğünü kaybediyor. Kimisi paranın, kimisi makamın, kimisi eğlencenin, kimisi egonun kölesi oluyor. Gerçek kendiliği yakalayan insan gerçek özgürlüğü, mutluluğu elde edebilir. Sizleri varoluş denizinde, farkındalık gemisinde bir seyahate davet ediyoruz. Kendini bilme, içindeki, özündeki güzelliklerin farkına varma yolcuğuna varsanız bu kitap tam size göre.Bu kitap bir kişisel mutluluk kitabıdır 

SADECE APTALLAR HER ŞEYİ BİLİR: Varoluşun sonsuzluğunda yüzerken “sen kimsin, sen necisin, senin özün nedir?” sorularına cevaplar aradığımız bu kitapta sizleri 5 bin yıllık mistisizm, tasavvuf bahçesinde ağırlamak istedik. Özlü hikâyeleri okurken kendinizi kâh Himalaya dağlarının eteklerinde, kâh Zen bahçesinde yeni açan erik ağaçlarının altında, kâh Ganj nehri kenarında oturan Buda’nın sohbet halkasında, kâh tefekkür eden Sufi dervişlerinin arasında bulacaksınız. Bu gezinti sonucunda hiçbir zaman eskisi gibi olamayacaksınız. Özünüzün farkına varacak ve kendi mutluluk kapılarınızı aralayacaksınız. ‘Eski ben’den, ‘yeni ben’e geçiş yapacak egonun zehirli ikliminden kurtulacaksınız. Bu kitabı okuduğunuzda okyanusta bir damla olmanın zevkini ve hazzını yaşacak bir ağaca “kardeşim” diye sarılırken bir çiçeğe “dostum” diyebileceksiniz. Güzellikler sizi bekliyor. 

Lütfen mutlu olmak isteyenler okusun.

HİÇBİR TESADÜF BAŞARI DEĞİLDİR: Gerçek başarı insanın kendi özünü bilmesi ve yeteneklerinin farkına varmasıdır. Yoksa holding sahibi olmak, son model arabalar almak gerçek anlamda başarı değildir. Başarı işini severek yapmak, ondan müthiş bir haz ve lezzet almaktır. Başarı dünyada o işi en iyi yapan insan olmaktır.

Bu kitapta başarı konusunda kendi deneyimlerimize yer verdik. 8 yaşla 80 yaş arasındaki her insanın zevkle okuyacağı bir kitap ortaya çıktı. Konular akıcı, zevkli ve değişik örneklerle yazıldı. “Başarı” kelimesinin bile insanı gerdiği bir yerde gerçek başarıyı sizlere anlatmanın huzurunu yaşıyoruz.

BABİL HAZİNELERİ: Bu seride yaşanan macera ve heyecan sizleri bekliyor.

Siz de Babil Kralı Hammurabi’nin hazinelerini bulabilirsiniz.

Elif ve arkadaşlarından sırları öğrenince büyük bir maceracı olabilirsiniz.

Maceraya atıl, sırları çöz ve büyük hazineyi bul.

İyi Yazarlığı nasıl tarif edersiniz?  

İyi yazarlığın sırrı bana göre  Ünlü, Şanlı, Şöhretli olmakla değil yazma isteğine  engel olamamakta  saklı..Bazen yazarlar arasında sohbetlerimizde sorarım’’ Ne üzerine yazıyorsunuz’’? ‘’Herşey‘’cevabını alınca  şaşırmıyor değilim. Nasıl yani ? Bana  göre  Şair, Şiir- Eğitimci ,Eğitim -Tarihçi,Tarih- yazmalı..Eğitimcinin neden Diyet kitabı yazdığını sorguluyorum.Alanında  uzmanlaşmış başarılı olmuş birçok yazar  arkadaşlarımızı örnek veriyorum. Okurun bu konuda seçici olduğunu düşünüyorum. Örneğin Okur,  mutsuz birinden Mutluluk zırvalaması dinlemek istemiyor.

Türkiye’de birçok ödül alan başarısı tescilli bir yayınevi Alfa Psikoloji. Alfa Psikoloji’de neleri öne çıkarıyorsunuz? 

Alfa Psikoloji Yayınları Kişisel Gelişim, Psikoterapi üzerine  kitaplar yayınlamaktadır.

Yazarlığın dünyadaki stresli mesleklerden olduğu ifade ediliyor. Sizce böyle mi? Yazarlığın stresli yanları neler? 

 Doğrudur.. Bir dönem  ciddi anlamda baş dönmeleri (vertigo) yaşadım. Dengeli beslenme, sağlıklı bir uyku  şart. Zihin bir şeye odaklanmayı abarttığında yorulmasa bile  vücuttaki kas sistemi yoruluyor ve bu yoğun tempoda dengesi bozulabiliyor.

1914’te, Einstein’ın on bir yıllık eşi Mileva Marić’le evliliği pamuk ipliğine bağlı bir hale gelmişti. Einstein, evliliklerini sürdürmek için birtakım şartlar öne sürdü.

Babamdan bahsederken dilim niye mi bu kadar zehir saçıyor? Haberiniz yok mu? Cümle âlem biliyor zannediyordum. Babam bizi; annemi, ağabeyimi ve beni 1914 Ağustos’unda Berlin’deki peronda terk etti. O günden sonra da savaş ilan edildi.

Laurent Seksik’in karakterine, hakkında bu zehirli sözcükleri sarf ettirdiği baba Albert Einstein. 1914’te, Einstein’ın on bir yıllık eşi Mileva Marić’le evliliği pamuk ipliğine bağlı bir hale gelmişti. Zürih Politeknik Enstitüsü’nde öğrenciyken tanışan çiftin ayrılmasına ramak kalmışken Einstein, genç oğulları Hans Albert ve Eduard uğruna ilişkilerini sürdürmeyi teklif etti; ama bazı şartlar karşılığında:

Şartlar:

A. Aşağıdakilerden sorumlu olacaksın:

 1. Giysilerimin ve çamaşırlarımın düzenli olduğundan;

2. Üç öğün yemeğimi odamda düzenli bir şekilde yediğimden;

3. Yatak odamla çalışma odamın tertipli tutulduğundan, özellikle de çalışma masamı benden başka kimsenin kullanmadığından.

 B. Toplumsal sebepler kaçınılmaz bir şekilde gerektirmediği takdirde benimle tüm kişisel ilişkini keseceksin. Özellikle aşağıdakileri talep etmeyeceksin:

 1. Evde seninle birlikte oturmamı;

2. Seninle dışarıya ya da seyahate çıkmamı.

 C. Benimle ilişkinde aşağıdakileri gözeteceksin:

 1. Benden fiziksel yakınlık beklemeyecek, bana hiçbir şekilde sitem etmeyeceksin;

2. İstediğim anda benimle konuşmayı keseceksin;

3. İstediğim anda yatak odam ya da çalışma odamdan şikâyet etmeden ayrılacaksın.

 D. Beni çocuklarımızın önünde sözlerin ya da davranışlarınla aşağılamayacaksın.

Mileva bu ağır ve tek taraflı şartları kabul etse de evlilikleri resmî bir sözleşmeyle kurtarılacak değildi. Mileva, birkaç ay sonra kocasını Berlin’de bırakıp iki oğluyla Zürih’e geri taşındı. Beş yıl birbirlerinden ayrı yaşadıktan sonra, 1919’da boşandılar. Aynı yıl Einstein ikinci dereceden kuzeni Elsa Löwenthal’le evlendi. Mileva Marić’se bir daha evlenmedi.

Yeni kitap çalışmanız var mı? 

Çalışmalarına devam ettiğimiz  kitaplarımız var . Hatta bir tanesi  zihni , her türlü takıntılardan koruyacak bir terapi  kitabı. İnşaallah Önümüzdeki sezon baskıları gerçekleşmiş olacak.

Yeni Medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) Geleneksel Medyayı (Radyo-tv gazete) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek? Yeni medya sizin yayıncılık / kitap dünyasını nasıl etkiliyor? 

Sosyal  medya bu konuda hızla ilerliyor. Piyasaya  yeni  sürülen bir   çalışmanın  , hızlıca daha fazla kitleye ulaşma  şansı olabiliyor. Ancak Geleneksel medyayı  da görmezden  gelemeyiz. Bu çalışmaların komplike  bir şekilde  yapıldığında  ilerlemeye yardımcı  olacağını ve pozitif  algı oluşturacağını düşünüyorum. Özellikle  Web ve Kurumsal Marka bilinirliği stratejik anlamda büyük önem arz ediyor.Kitaplarımızın  Sosyal medyada gerçek okurları ile buluşmasını sağlayarak yorumcuya kitap ile tanışma  fırsatı veriyoruz.Sonrasında  okuyucu kitabı , zaten hakettiği pozisyona   taşıyor.Okurun kitabı  eleştirebilir olması da ,aynı zamanda  yazar için kendini değiştirme  fırsatı yaratıyor.

Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Boşuna geçen zamanımız  neredeyse  yok gibi… Malum, Vakit  öldürecek kadar  uzun değil hayat..İnsan  aynı zamanda  sosyal bir  varlık ve  ruhsal yorgunluk yaşıyor. Ailem ile  birlikte olmayı seviyorum. Sevdiğim ve  değer  verdiğim   insanlarla  birlikte güzel vakit  geçiriyorum .Sinema , Tiyatroya  gidiyor ve   kültürel etkinliklere katılıyorum.Bazen Doğa ile içi içe  olarak  kendimi  dinliyorum.Bazen de yalnız kalmayı istiyorum tabii ki…

Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Her insan bir  dünya ve  genellikle kişi kendi  filminde figüran oluyor. Bu  filmde başrol oyuncusu sizsiniz..Kendinizi yaşayın ve kendiniz olun  başka bir hayatınız olmayacak.  Bu hayatı,  merkezinize  başkalarını  koyarak değil ,insanları memnun etmeye  çalışarak değil ,kendi hayatınızı yaşayarak geçirin. Bir çok   insan ‘’Hayatımı anlatsam  roman olur ‘’der. Evet farkında olunmadan yaşanmış bir hayat yaşanmamıştır. 

KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz? 

Sürekli olarak, Türkçemizi  iyi kullanmanın gerekliliğini  vurgularız.Türkiye’nin  spikerlikte ödül veren ilk dijital platformu  olan Kırmızı  Türk ,  bu  alanda başarılı  olan    spikerleri   ödüllendirerek   yetişecek  yeni spikerlere rehber  olmuş ve verdiği ödüllerle başarılı bir   organize  gerçekleştirmektedir.Kurucusu olan  Sevgili Cengizhan Kaya  Eğitimci Yazar olarak  çok  emek vermiş  ve   bu organizeler  ile başarılı spikerlerin yetişmesine katkıda   bulunmuştur ve  LUKKA KİTAP’tan çıkan ilk kitabında başarılı spikerlerle olan  röportajlarına da yer vermiştir.   Yazarlık yolculuğunda  başarılarının devamını diliyoruz.

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Yakın  gelecekte Psikoloji  haricinde de diğer Kültür ve Çocuk yayın  gruplarımızda basımı devam eden edebiyat ,sanat,sinema, bilim, araştırma,tarih  ve  pek çok kategoride sevilen ve beğenilen Türk yazarlarımızın  ve kültüre  ve sanata   değer katacak bir çok yazarımızın kalemine   fırsat verip  aramızda   görmeyi  ve kitaplarımızın  pek çok yabancı  dilde çevrilmesini ümit ediyorum.Kültür ve sanat anlamında okurlarımıza inşaaalh hep kaliteli  hizmet  sunmaya devam edeceğiz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 

Kişisel Gelişim  adına’’ Her şey çok güzel olacak’’  adına yazılan kitaplar  yüzünden  artık   kitap okumaktan  soğuyan   okurlarımıza ... 

Hayır! Her şey  çok güzel olmayacak çünkü öyle bir dünya yok.  Okuru bir çölün ortasına   götürüp  orada yapayalnız ve çaresiz  bırakıp  bir hafta  depresyondan çıkmayacak  hüngür hüngür  ağlatacak kitaplar  yazarsınız.İşte  o  çölden çekip    çıkartmak bizim boynumuzun borcu..Aç ve susuz kalamayacağınız gibi  düşüncesiz ve duygusuz da  yaşayamazsınız   kitaplarımız ile henüz tanışmadıysanız. Psikolojik mizah ile tanışın ruhunuz ile konuşun, kendinizle barışın…

Hayatın Tekrarı Yok….

Röportaj: Cengizhan KAYA