ŞAİR & YAZAR MURAT KAYIŞ

Bu hafta röportaj konuğum Şair Yazar Murat Kayış.

“Seni Sevmeme Beş Dakika Kalmıştı” isimli yeni şiir kitabı raflarda okuyucularıyla buluşuyor.

Murat Bey, asgari bir yaşamın içinde azami düşünceleri olan, toplum içinde birey olmanın sorumluluğunu kavrayan, şiir sesinde varlığını daim ettirmeye çalışan biri. “Şiire Medfun” ve “Seni Sevmeme Beş Dakika Kalmıştı” adlarında şiir kitapları  var. Yine “Şiire Medfun” adında on eserlik albüm çalışması yapmış.“Mütenâ Kültür Sanat Ve Edebiyat Dergisinin imtiyaz sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni. MSG üyesi (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği).

İkinci kitabı “Seni Sevmeme Beş Dakika Kalmıştı”  yeni çıktı. Seslendirme yapıyor. 

Mütenâ Kültür Sanat Ve Edebiyat Dergisinin 9. Sayısı çıkıyor. Uzun zamandır üzerinde çalışmalar yaptığı senaryo var onu yazıyor doğru zamanda doğru yerde hayata geçirmeyi düşünüyor.

“Aslı Hanım; Lise yıllarımda şiirle yakından tanıştım öncesinde daha seyrek okurdum. Önce iyi bir okur olmanın önemini anladım ve kitaplara merakım başladı farklı türde kitaplar seçip okuyordum bu müthiş bir lezzet...  Üç yüz sayfalık bir romanın temasını anlayabilmek için onu bitirmen gerekiyor fakat üç kıtalık bir şiire koca bir romanda ki temayı sığdırmanın çok güçlü bir eylem olduğunu farkettim. Bu benim edebiyat alanında ki yönümü belirlemiş oldu. İlk şiirimi lise yıllarında çaresizliğin içinde çare ararken yazdım.  Aşkın, kavganın ve ekmeğin bir kursak yarası olduğu günlerdi işte İlk şiirimi de o zaman okudum.” İfadelerini kullanan Sayın Murat Kayış Beyefendi ile röportajımız sizlerle…

Merhaba; öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz kimdir Murat Kayış?

Asgari bir yaşamın içinde azami düşünceleri olan, toplum içinde birey olmanın sorumluluğunu kavrayan, şiir sesinde varlığını daim ettirmeye çalışan biriyim. Anadolu'yum ben tanık olduğum örf adet kültür dil din ne varsa hepsinden haberdar ve hepsine duyarlıyım.

“Şiire Medfun” ve “Seni Sevmeme Beş Dakika Kalmıştı” adlarında şiir kitaplarım var.

Yine “Şiire Medfun” adında on eserlik albüm çalışması yaptım. “Mütenâ Kültür Sanat Ve Edebiyat Dergisinin imtiyaz sahibi ve Genel Yayın Yönetmeniyim.

MSG üyesiyim (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği)

Sayın Kayış, şiir ve edebiyat tutkunuz nasıl başladı? Okuyucularımıza biraz bahsedebilir misiniz?

İnsan sanki bir girdabın içinde boşluklarla kıran kırana dövüşüyor gibi hissediyor kendini sanırım hayatta en korkunç şey tutunamamak ve bu soyutluğun soğukluğunda üşümek  bu acımsı duyguları tattığında kendini bu durumdan kurtarmak için yol arayışların başlıyor. İnsan yaşamında ilk önce kendi keşif yolculuğuna çıkar, ilgi alanlarını sorgular ve meziyetlerini kontrol eder sonrasında eğilimi başlar ilgi duyduğu alana. Ben hep “her şey bir anlayışla başlar” sözünü kendime ilke edindim.

Yaşamak ama nasıl yaşamak bu hassasiyetlerim beni kitaplarla tanıştırdı ve daha sosyal bir insan yaptı. Evrensel bir bakışı avucunun içinde sımsıkı tutmaya başlayınca toplumsal gerçekçiliği kazanmış oluyorsunuz işte kazançlarını paylaşmanın vakti geldi diyorsun ve kalemin alnından öpüp,  kağıdın yüzünü okşayıp, kelimelerin gücüyle gökyüzü semalarında ve yeryüzü üzerinde tura çıkıyorsunuz.

Sizce sonradan şair olunabilir mi yoksa doğuştan gelen bir yetenek midir şiir yazmak?

HERKES ŞİİR YAZABİLİR AMA BU ONLARI ŞAİR YAPMAZ

Hem doğuştan gelen bir yetenektir hem de sonradan yapmış olduğunuz çalışmalarla bu makama ulaşabilirsiniz. Dikkat ettiyseniz makam dedim çünkü şiiri kutsal gibi görüyorum ve bu makama ulaşmayı da çok kıymetli buluyorum. 

“Şiir” yazmak duygu ile birlikte teknik isteyen bir edebiyat türüdür. 

Herkes şiir yazabilir ama bu onları şair yapmaz.

Her iç ses şiir değildir.

Edebi akımlardan faydalanmak ve bilgi sahibi olmak gerekir.

Şairliğin getirmiş olduğu ciddi sorumluluklar var örneğin şahit olduğun toplumun acılarından, tarihinden, kültüründen vb. habersiz asla kalamazsın, tekilci değil çoğulcu bakışa sahip olmalısın.

Şiire ve şiir yazmaya merakınız nasıl ve ne zaman başladı? 

İlk şiirinizi ne zaman yazdınız?

Lise yıllarımda şiirle yakından tanıştım öncesinde daha seyrek okurdum. Önce iyi bir okur olmanın önemini anladım ve kitaplara merakım başladı farklı türde kitaplar seçip okuyordum bu müthiş bir lezzet...  Üç yüz sayfalık bir romanın temasını anlayabilmek için onu bitirmen gerekiyor fakat üç kıtalık bir şiire koca bir romanda ki temayı sığdırmanın çok güçlü bir eylem olduğunu farkettim. Bu benim edebiyat alanında ki yönümü belirlemiş oldu. İlk şiirimi lise yıllarında çaresizliğin içinde çare ararken yazdım.  Aşkın, kavganın ve ekmeğin bir kursak yarası olduğu günlerdi işte İlk şiirimi de o zaman okudum. 

Şiirde alışık olduğunuz bir tarz var mı mesela âşık tarzı, serbest ölçüde şiir ya da kafiye olmazsa olmaz gibi. Yâda hiç yazmam dediğiniz bir şiir tarzı var mı?

HER ŞİİRİN BİR HİKÂYESİ VARDIR

Ben edebiyat akımlarından besleniyorum. Temasını belirlediğim şiiri boğmam asla akış hangi yöne meylederse o şekilde kalemi tutuyorum.  Aruz ölçüsü günümüzde pek kullanılmıyor.  Hece ve serbest daha yaygın.  Şairler tanık olduğu tarihe göre hareket ederler kalemlerinde şiir akımlarının çıkması da bir bakıma bu sebeptendir. Önemli olan akıl zenginliği yaratabilecek, fikir ışığı olabilecek eserlere imza atmaktır. Tabii ki tekniğe uygun olması gerekiyor. Serbest vezin deyip kompozisyon yazmaya başlanıldı son zamanlarda özellikle ve adına şiir deniliyor bu şiir anlayışına, şiirin yaşamasına katkı sağlamaz aksine zarar verir.

Her şiirin bir hikâyesi vardır ve bizler bu hikayeleri nizami uygularsak geçmişten gelen edebiyat zenginliğimizi sürdürmüş oluruz.

Bütün şiirlerinizi ezbere biliyor musunuz? Ya da bunu gerekli buluyor musunuz?

Evet, şiirlerimi ve başka şairlere ait birçok şiiri ezbere bilirim ve gerekli bulurum. Ben tiyatral şiir okumayı seviyorum bunun içinde ezber çok önemli. 

Toplumumuzda şair-yazar olmanın getirdiği bir sorumluluk var mıdır?

Her birey konumu ne olursa olsun toplumda yaşamaya karşı sorumluları vardır. 

Özellikle aydın dediğimiz kesim Yazar ve Şairler insanlara bir eser sorduklarında onlara en iyiyi ve en doğruyu sunmak zorundadır. Çünkü okur okuduğu kitaplardan hayatına yön verir ve yanlış bir yöne sebebiyet vermemek adına dikkat etmek gerekir.

Örneğin  buhranlı bir dönemi olan insanın  eline İsyanvari bir şiir veya roman geçmesi onun için tedavi değil uçuruma sürükleyici unsur olur. 

Ve toplumun acılarına tanık oluyorsun ülkemizde ve dünyada maalesef o kadar korkunç şeyler oluyor ki sen bir üretici olarak duyarlı olmak zorundasın ve hassasiyetini belirtmelisin. Okur her zaman okuduğu bir eserin kendine ne kattığını sorgulamalı.

Şiirde gerçekçilik mi? İdeal dünyamı yoksa hüzün mü?

Realist olmazsa şiir şair utansın.

Şiirleriniz de yaşanmışlıktan mı yola çıkarsınız yoksa diğer şiirlerin size verdiği bir ilhamdan mı? Hangisi doğru şairlik örneğidir?

 Yaşanmışlık. Tanık olduğun hayatlar. Empati yoluyla yazılır kimi şiirler çünkü sen her şeyi yaşamazsın.

Kimi şiirlerden feyz alırsın bazen. Şairlik: Meşakkatli bir yoldur dününü unutmadan bugüne, bugüne mahcup olmadan yarına halis duygularla niyet etmektir...  

Şiirlerinizde ne tür konuları ele alıyorsunuz?

BEN TOPLUMSAL GERÇEKÇİ ŞAİRİM

 Ben toplumsal gerçekçi şairim konularım genelde halk olur ve aşk olursa aşkın içinde de yine halk olur. Bunca acıya tanıklık edip aşkı hiçbir şey yokmuş gibi yaşamak ve yazmak bunca acıyı yaşayan insanların karşısında beni eritir bitirir.

Yazın yolculuğunuzda gelecekle ile ilgili projelerinizden bahseder misiniz?

İkinci kitabım yeni çıktı. Biliyorsunuz seslendirme yapıyorum bunun için bir single çalışması düşünüyorum.

Şiirlerle çok ilgiliyim ama çocuk edebiyatına da merakım var bu alanda sıkı çalışmalar yapıyorum ne zaman olur bilmiyorum ama çocuk kitapları çıkarmayı düşünüyorum. Birçok şair arkadaşımla ülkemizin çeşitli yerlerinde programlar yapmaya çalışıyoruz bu organizeyi daha da güçlendirmeyi hedefliyorum. Dergimizin 9. Sayısı çıkıyor ve daha kapsamlı olması için mücadelelerim sürüyor. Uzun zamandır üzerinde çalışmalar yaptığım senaryo var onu yazıyorum doğru zamanda doğru yerde hayata geçirmeyi düşünüyorum.

“Seni Sevmeme Beş Dakika Kalmıştı” şiir Kitabınız ile sizce ilgili dönütler nasıl?

Beklenen bir eserdi. Mevcut okurlarım defalarca yeni bir kitap çıkarmamı söylüyorlardı nihayetinde çıktı müthiş bir ilgi alaka gördü ve devam ediyor.

Alt yapı çok önemli eğer bir prestij istiyorsak bu birden olmaz ki bunu en iyi siz bilirsiniz. Yıllarca edebiyata duyduğumuz aşk ve özveriyle yaptığımız çalışmalar takdirini görüyor.

Hassasiyet gösteren herkese çok teşekkür ederim.

Her şair ve yazar kalemdaşımıza muhakkak sorarım. Yazar ve şairlerin kanayan yarası yayınevleri. Türkiye’de kitap yayımlamak zor mudur? Bir kitabı yayımlatmak için hangi süreçlerden geçmek gerekir?

Yeni kitap çıkaracak olan arkadaşlar yaşadıkları o ilk heyecandan olsa gerek tez canlı davranıp yeterli araştırmayı yapmadan yola koyuluyor ve sonucunda bir çok yazar şair problem yaşıyor. Yayınevlerinin kimi sadece maddi kısıma bakıyor dosya hiç önemli olmuyor onların yanında. Devletin denetimi şart hem yayınevlerine her kitabı basmamaları için hem yazar ve şairlere bir ölçü getirmeli. Ülkenin yarısından fazlası Yazar Şair oldu ee kim kitap okuyacak ve kitap çıkaranların da kimi okur değil zaten okumadan kitap çıkarınca, bilinçli olmayınca böyle sorunlar çıkıyor. 

Doğru zamanda doğru iş çıkar. Adımlar sırasıyla atılır. Önce iyi bir okur olacaksın, sonra kitap yazmanın özelliklerini öğreneceksin, yazdıktan sonra yayınevi araştırması yapacaksın, sunulan sözleşmeyi iyice okuyacaksın, beklentilerini sorgularken verebileceklerini de sorgulayacaksın, çalışma yapacağın yayınevini tanıyacaksın. Aşamalar böyle gider. 

Ülkede popülaritesi yüksek ve çalışmaları daha zengin bir yayınevinin gücüyle normal ve normal altı bir yayınevinin sunacakları imkanlar aynı değildir bunu kestirmek lazım.  Her sektörde olduğu gibi bu yayıncılık sektöründe de bir sürü hile dönmeye başlamış. 

Bu konu çok detay istiyor aslında ama verdiğim bazı başlıklar sanırım sorgulayıcı nitelik kazandıracak arkadaşlara.

“Seni Sevmeme Beş Dakika Kalmıştı” isimli şiir kitabınız piyasada satışta. Genel tema ve içerikten bahsedebilir misiniz?

 Aşk, kavga ve ekmek...

Serbest vezin, nesirleme, mektup, realizm.

(Toplumsal Gerçekçilik)

Meraklılarına isim neden “Seni Sevmeme Beş Dakika Kalmıştı”? 

Beş Dakika sadece bir semboldür ve beş dakika hayattır ve hayatın içinde sevdasını sürdüren bir insanın direnişini anlatan isimdir ve kitabın içinde kitabın ismini verdiğim şiir her şeyin cevabını tamamıyla veriyor.

Ne tür okuyucu kitlesine hitap ediyorsunuz?

Entelektüel bir kitle. Arabesk hayatımızın merkezinde çünkü şahit olduğumuz birçok şey bunu bizde müsait bir hale getiriyor. Bizler arabesk yaşamın içinde entelektüel anlayışı çoğaltmak isteyen insanlarız.

Son olarak neler söylemek isterdiniz?

Şiirlere adanmış bir hayatım var. Okurlardan ricam kalemlerde nitelik aramalarıdır. Sizi her zaman takdir ediyorum, cesur kaleminiz çok ilgimi çekiyor ve bana yakın buluyorum bu şerefli yaşam anlayışınızı.  Edebiyat, Sanat Ve Kültüre göstermiş olduğunuz hassasiyet takdire şayan.

Önce Vatan Gazetesine ve size çok teşekkür ediyorum.

Yolunuz Açık, yürek sesiniz daim, kaleminiz kavi olsun Sayın Murat Bey.

Röportaj

Aslı M. Sarı