Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı ebediyete intikalinin 7. yıldönümünde sevgi, saygı, özlem ve rahmetle anıyoruz.

Rauf Denktaş Türk Milleti’nin bağrından çıkan bir Millî Kahramandır. 

Çünkü, Denktaş, Türkiye’nin de “millî dava” olarak sahip çıktığı ve yürüttüğü Kıbrıs mücadelesinin haklılığına inanmıştır.  Bu inançla, Dr. Fazıl Küçük’ün  liderliğinde açılan bayrağın altında toplanan önder kadroda 24 yaşında bir avukat olarak yer almıştır. 1948 yılında “Kıbrıs Girit olmasın” çağrısını yaparak, mücadelenin Anadolu ile bütünleşmesi yolunda çaba sarfetmiştir. Liderliğini 1973’de Dr. Fazıl Küçük’ten devraldığı  mücadelenin bayrağını Rumların ve Yunanların ve onları destekleyen uluslararası çevrelerin Ada’da basit bir azınlık olarak gördüğü Kıbrıs Türk halkının başı üzerinde ebediyen dalgalanmak üzere, 15 Kasım 1983’de göndere çekilmesini sağlamıştır. Bağımsız ve egemen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurmuştur. 

Rauf Denktaş ismi Türk Milleti’nin millî Kıbrıs davasıyla özdeşleşmiş ve hayatı da “millî dava” ile bütünleşmiştir. 

Rauf Denktaş gerçek bir Atatürkçü ve Türkiye sevdalısıydı.  Yürüttüğü mücadelede Mustafa Kemal’in bağımsızlık fikrinden ve idealinden ilham aldığını birçok vesileyle ifade etmiştir. 

Rauf Denktaş Kıbrıs sorunu hakkındaki diplomasinin çok engebeli, kaygan, aynı zamanda bataklıklarla  ve tuzaklarla dolu zemininde büyük bir ustalıkla  Rum liderlerle yürüttüğü müzakerelerde Türk tarafı için temel amacın tarihî “Lozan dengesinin” korunması; Türkiye’nin Ege’den sonra Doğu Akdeniz’de de kuşatılmasının önlenmesi olduğunun bilinci içinde hareket etmiştir.

Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk halkının öz menfaatlerinin anavatan Türkiye’nin menfaatleriyle bir ve bütün olduğuna inanmış ve bu inancını söyleyerek, yazarak sık sık dile getirmiştir.

Rauf Denktaş’ın, Yunanistan’ın ve Kıbrıslı Rumların Türkiye’ye ve Kıbrıs adasına yönelik tarihi emellerinin, hedeflerinin ve stratejilerinin günümüzde de aynı olduğuna; önceleri, silâh kullanarak gerçekleştirmeyi denedikleri “enosis” hedefine 1990’lı yılların başından itibaren AB üyeliği yoluyla AB potasında  ulaşma gayesi güttüklerine;   bu yüzden de Rum tarafının iki taraf arasında Ada’da müzakereye dayanan eşit kurucu ortaklık temelinde kalıcı bir çözümü istemediğine dair teşhislerinin ne kadar haklı olduğunu teslim etmemiz gerekir. Genel olarak Türkiye’nin yakın çevresinde, özel olarak Kıbrıs konusu ve Türk – Yunan ilişkilerinde günümüzde meydana gelen gelişmeler, merhum Denktaş’ın teşhis ve değerlendirmelerinin ve tutumlarının doğruluğunu ve haklılığını kanıtlar mahiyettedir.

Rauf Denktaş’ın hayattaki söylemlerinden ve eylemlerinden,  Kıbrıs konusunda - hattâ daha geniş çerçevede - günümüzde de yolumuzu aydınlatmak için yararlanmak mümkündür.

Rum-Yunan ittifakının ve Kıbrıs adasında kendi çıkarlarını kovalayan belirli aktörlerin Ada’da gerçeklere dayalı kalıcı çözümü engelleyen tutum ve davranışları sürmektedir. Aynı zamanda Türkiye’yi güney kara hududumuz boyunca  şer odaklarıyla kuşatma hedefini güden uluslararası çabalar henüz nihai olarak bertaraf edilebilmiş değildir. Türkiye’yi güneyden kuşatma ve kıskaca alma milletlerarası projelerin iki parçası vardır: Birinci parça güney ve güneydoğu kara hududumuz boyunca inşa halindedir. Bunun uzantısı olan ikinci parçanın Kıbrıs adasında ve aynı zamanda, denizaltı hidro-karbon yataklarının kullanılması kisvesi altında Ada’nın yakın ve uzak çevresinde kurulmasına çalışılmaktadır. Bu çalışmalarda KKTC’de son yıllarda giderek açığa vurulmuş olan “Kıbrıs sorununun” bir an önce çözülmesi isteklerini istismar çabası da kuşkusuz vardır.

Türkiye’yi KKTC’nin bekasının ve Türkiye’nin yüce millî güvenlik çıkarlarının KKTC’nin günümüzdeki liderliğinin bir an önce anlaşmaya ulaşılması için gösterdiği hevesin neticesi olan sakat çözüm şekilleriyle tehlikeye düşürülmemesini dilerim. Vatansever Kıbrıs Türk halkının ve Türkiye’nin muhtemel tehlikenin doğmasına müsaade etmeyeceğine yürekten inanmak istiyorum. 

Türkiye’nin fiilî ve etkin garantilerinin sürdürüldüğü Ada’da yan yana barış içinde yaşayacak iki bağımsız devlet formülü dışında başka bir çözüm şekline itibar edilmemesi gerektiği görüşündeyim. Kıbrıs adasındaki ve çevresindeki gerçekler bu düşüncemin temelini oluşturmaktadır.

Ölümünün 7. yılında Rauf Denktaş’ın aziz ruhunu şad edecek gerçekçi tutumların bunlar olduğu inancını taşıyorum.

Ne mutlu Rauf Raif DENKTAŞ’a yetiştirmiş olan  Kıbrıs Türk Halkı’na; ne mutlu Türk Milleti’ne!