Hoş Geldin Kulum…
Hani sorgu melekleri gelecekti? 
Hani hesap sorulacaktı? 
Hani akıl almaz cezalar verilecek ve cehennem denilen sonsuz ateşlerde yanacaktı??
Hani? Hani?
Hani??
Oysa ki Tebessümlerle karşılanmıştı
Sırat köprüsü neredeydi?
- Hoş Geldin Kulum… denildi ve acılar, endişeler, kaygılar, tasalar, hepsi hepsi bitivermişti…!!!
Sonsuz huzur… sonsuz mutluluk… sonsuz doygunluk…
Bedeni en güzel ve en verimli halinde yeniden vücut bulmuştu…
Bir anda; Kudret ve güç sahibi oluvermişti…
SAKAT değildi arık…!!! 
Marazi hastalık yok olmuştu…maddi manevi hiçbir kaygı yok…!!!
Nefes alırken; isyan ettiği pek çok şey için şükrediyordu şimdi…
Sonsuz, sonsuza kadar CENNET’teydi şimdi…
Bir pencere olsa anlatsaydı, anlatabilseydi geride bıraktıklarına…
Üzülmeyin, korkmayın benim için diyebilseydi… CENNET’teyim diyebilseydi… hele size kavuştuğumda sizinle burada sonsuz mutluluklara gark olacağımızı bilseniz diyebilseydi.. 
size uzunn upuzunnn gelen zaman dilimi; burada benim için saliselerden bile kısa diyebilseydi…
Ana rahmine düşerken ki şehvetli aşkı yaşayan, anne ve babasından çok daha fazla haz alarak geçirdiği, orgazm olmanın binbirlerce katı mutlulukların mabetlerininde dorukları hissettiğini…
Yada anasından doğarken dünyaya, çektiği ıstırabı hartırlatabilseydi
Yada ilk nefes aldığı an, ciğerlerini yakan oksijen karbondioksit ve az miktardaki azotun nasılda içini parçalarcasına acıtıp daha sonra sistematik olarak müptelası olduğu hayatta kalma aracına nasıl dönüştüğünü Anımsatabilseydi keşke Boyut değiştirmekte kısa bir zorlanma anının mutlaka yaşandığını Ve daha binlerce duyguyu anımsatabilseydi
Nedensiz, niçinsiz, İstemsiz çalışan kalp gibi, mecburiyetler, Boyut değiştirmeler İlk kere yandığı gibi ciğerlerinin, son kere nasıl nefes aldığını Her seferinde, acının üstüne yayılan mutlulukları kısa zaman dilimleri içinde uzanan muhteşemliklerin, Sonrasında nasılda uzun uzadıya seyirler, dümenler, rotalar ve sonrasında ki sonsuzluğun bir gıdımını analatabileseydi…
Üzülmeyin, sadece bana gelene kadar sabırlı olun diyebilseydi…
Toprakta kaldı sanılan bedenin artık onunla hiiç bir ilişiğinin kalmadığını
Maddeden manevi boyuta yüklediğini
Acılardan hazlara gark olduğunu
Fanilikten ölümsüzlüğe kavuştuğunu anlatabilseydi….
...ve tebessümle HOŞ GELDİN KULUM denildiğini...
İşte o zaman dünya dar gelirdi… geride kalanlara!…