Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi: Demokratik Yönetim Biçimlerine Türkiye Katkısı

16 Nisan’a sayılı günler kaldı. Başkanlıkla yatıyoruz referandumla kalkıyoruz. Şu an hele ortalık daha da heyecanlı her gün mitingler, televizyon programları onlar da yetmiyor aramızda konuşuyoruz çözüm bulmaya çalışıyoruz. Nedir bu başkanlık sistemi? Neler getirecek neler götürecek?

Erdoğan’dan sonra nasıl devam edecek? Başkan, meclisi tek başına feshedebilir mi? Tek adam rejimi mi geliyor? ABD ile Türk tipi başkanlık sisteminin farkları ve benzer yanları nelerdir?

Tüm sorularınızın cevabını Başkanlık Sistemi’nin kitabını yazmış R. Onur Erim ile konuştuk. Tüm merak ettiklerinizi kendisine yönelttik. Onur Bey uzun yıllar Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamış ve Başkanlık sistemi üzerine çalışmalar yapmış.Tereddütleri gideren kitabın yazarı R. Onur Erim ile özel röportaj…

Neden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi: Demokratik Yönetim Biçimlerine Türkiye

Katkısı adında bir kitap yazdınız?

Kitabımızı, bu sisteme ve ülkemizde uygulanmasının getireceği büyük faydalara olan inancım nedeniyle yazdım. Kitabın ilk çıkış noktası, 1992 yılında rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut

Özal’ın gündeme getirmesinden aldığım cesaretle yazdığım lisans bitirme tezimdir. Bilgi ve birikimlerimi yansıttığım bu araştırmamı milletimizle paylaşmayı bir vatandaşlık görevi olarak gördüm.

Onur Bey Başkanlık sistemi Türkiye’ye neler katacak?

Cumhurbaşkanlığı sisteminin ülkemize getireceği faydaları iki ana başlık altında özetlememiz mümkün.

Öncelikle yürütme ve özellikle işleyişi dinamik ve her zaman sonuca gidici bir hale gelecektir. Yürütmenin tek elde toplanıyor olması, yasamadan da net ve keskin bir şekilde ayrılıyor olması, hem yürütmenin hem de yasamanın kendi görevlerine odaklanmalarının yolunu açacaktır. Bu, yürütme ve yasamanın çok daha iyi performans göstermesine zemin hazırlayacaktır.

Ülkemizin koalisyon dönemlerinde yaşadığı sıkıntıları düşünürsek, Cumhurbaşkanlığı

Sisteminin bu konuya muazzam bir nokta koyacağını söyleyebiliriz.

Olay şudur: Dinamik, bağımsız ve sonuç odaklı bir yürütme modeli inşa ediliyor. Tek görevi kanun yapmak olan bir meclisle ilişkisi yeniden tanzim ediliyor. Seçmen, yürütmenin başındakine her eylem ve işleminde takip edecek, hesabını en kısa yoldan soracaktır.

Uzun yıllar ABD’de yaşadınız. Başkanlığı en başarılı uygulayan ülkedir. Türk tipi başkanlık sistemi ile Amerikan Başkanlığın ne farklılıkları nasıl bir benzerlikleri vardır?

Temel olarak mantık aynıdır. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirlerinden ayrılmasıdır. Farklı yanları olduğu söylenebilir, ancak temelde her iki model de başkanlık sisteminin ana unsurlarını taşımaktadır.

Sanırım ABD de uygulanan versiyonla en büyük iki fark şudur: Başkan yardımcılarının

atanma yoluyla gelmesi. Bu, iki başlılığa net bir çözüm getiriyor. Yeni model, dünyaya yeni bir katkı sunmaktadır. Bütçeyle ilgili madde de yeni bir ikaz sistemi oluşturuyor. Eğer TBMM yeni yılın bütçesine onay vermezse bir önce yılın bütçesiyle devam edilecek olması yürütmeye önemli bir uyarıdır. Bu ikaz mekanizması, yürütme üzerinde denge oluşturmakla beraber, ABD örneğinde görüldüğü gibi, sistemin tıkanmasına yol açmayacak bir çözümü içermektedir.

Ülke olarak sunduğumuz her iki yeniliğin diğer ülkeler tarafından dikkatle izleneceği ve kendi modellerinde ‘Türk tipi’ uygulamanın hayata geçirilebileceğini düşünüyorum,

Evet, Recep Tayyip Erdoğan Başkan oldu. Peki, Erdoğan gittikten sonra nasıl devam edecek Başkanlık sistemi?

Sayın Başbakanımız mitinglerinde bir slogan kullanıyor, ‘Erdoğan için değil her doğan için’ aslında konuyu gayet iyi özetliyor. Cumhurbaşkanlığı Sisteminin temel mantığını iyi kavramak gerekir. Burada irdelenmesi gereken konu on beş yıldır alışageldiğimiz gibi güçlü bir lider olmadığı zaman ne yapacağız. İşte tam da bu yüzden esas Sayın Erdoğan sonrası için bu sisteme ihtiyacımız var. Liderin değil, sistemin güçlü ve dinamik olması ülkenin zaman kaybetmesine ve ciddi yanlışlar yapmasına engel olacaktır.

Bugün Donald Trump’a bir şey olsa devlet aksamadan yönetilir. Çünkü ABD’de sistem

var. Siz de tam bundan bahsediyorsunuz zaten, bir sistem gelecek…

Evet, az önce bahsettiğim gibi artık sistem geliyor… ABD Başkanı hem hükümetin hem de devletin başıdır, artık ülkemizde de böyle olacak. Ancak sistemi, vesayet rejimlerine alışmış, sanki halen parlamenter bir sistemmiş gibi değerlendirip yorumlayanların bu hususları kaçırması, göz ardı etmesi gayet doğal geliyor bana.

Başkanlık demek tek adam rejimi demek midir?

Cumhurbaşkanlığı sisteminde teklif edilen modelden ‘tek adam’ çıkması imkânsızdır, hele mevcut duruma kıyaslarsanız tamamen imkânsızdır. Bütçe onayını TBMM ye bırakmış, kanun hazırlama ve çıkarma yetkisi tamamen TBMM ye geçmiş, kendinden daha fazla HSYK üyesini, üstelik ilk defa TBMM ye vermiş ve ilk defa ve her türlü suçtan sorumlu olacak bir

Cumhurbaşkanının ‘tek adam’ olabileceğini tartışmak abesle iştigalden öteye bir durum olmaz.

18 yaşında birisi devlete ne katabilir?

Reşit olarak kabul ettiğiniz, evlenmeden cezai ehliyete tüm hakları tanıdığınız, en önemlisi oy verme hakkı verdiğiniz gençlere seçilme hakkı vermemek zaten kendisiyle tezat bir durumdur, bu bir. AB üyesi ülkelerinin %73 ünde durum zaten böyledir, bu iki.

Bu konuyu tartışan hiç kimse zaten 18 yaşında TBMM üyesi olarak 2-3 kişiden fazla bir sayı beklemiyor. Hal böyleyken bence en önemlisi gençlerimiz bu umut ışığını verebilmekte.

Gençlerimizi apolitik durumu bu ülke geleceği için kaygılanılması gereken bir husustur. Sonuç şunu olarak unutmayalım: Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeyi gençlere emanet etmiştir.

En çok tartışılan konu… Cumhurbaşkanı meclisi feshedebilecek mi Onur Bey?

Hayır edemeyecek. Fesih, dağıtmak, kapatmak demek... Bu mevcut sistemde var. Şuanda Cumhurbaşkanı TBMM feshedebiliyor, hem de tek taraflı. Sadece TBMM’nin seçimleri yenileniyor. TBMM ise Cumhurbaşkanına dokunamıyor.

Yeni sistemde Karşılıklı Sine-i Millet olabilecek. Yani hem Cumhurbaşkanı hem TBMM,

Sine-i Millet diyebilecek, bu durumda hem Cumhurbaşkanlığı hem TBMM seçimleri aynı anda yenilenecek. Bu her iki erkinde çok zor kullanacağı, bir deyişle acil durum düğmesi diye nitelendirebileceğimiz bir durum. Unutmayalım fiiliyatta Cumhurbaşkanı kendi adına bunu sadece ilk döneminde kullanabilir, çünkü ikinci döneminde kullanırsa, iki kereden fazla aday olamayacağı için siyasi hayatı biter.

Başkanlık sistemi mi Cumhurbaşkanlığı mı? Herkes farklı şeyler gibi söylüyor ne farkı var?

Sistem olarak hiçbir farkı yok. Sistem ABD kökenli bir sitemdir, en azından modern anlamda.

ABD sistemi İngilizce ‘Presidential System’ olarak tanımlar. ‘Presidential’ kelimesi Türkçeye her iki şekilde de tercüme edilebilir. Cumhurbaşkanlığı halkımıza çok daha yakın bir kelime olduğundan tercih edilmiştir, gayet doğru yapılmıştır.

ABD’de eyalet sistemi ile iç işlerinde bağımsız farklı yasaları var dışişlerinde ise bağlılar.

Türkiye’de eyaletler ile mi yönetilecek? Bölünmek için kolay mı?

Öncelikle eyaletlerin kendi içlerinde farklı yasaları olsa da bunların hiç biri federal yasaların üzerinde değildir, hepsi federal yasalarla uyumlu olmak zorunda. Sorunuz Türkiye de eyalet sistemine dönecek mi? İse: şu hususlara değinmekte fayda var.

Ne başkanlık sistemi eyalet sistemini getirir, nede eyalet sistemi başkanlığı. Bu iki konunun birbiriyle alakası yoktur. Bu referansın hiçbir ilmi dayanağı yoktur. Eğer böyle bir eğilim olsaydı önce Anayasanın 80. Maddesi değişirdi, keza bu madde TBMM üyelerinin tüm ülkeyi temsil ettiğini net bir şekilde ifade eder.

Dünyada başkanlıkla yönetilen ülkelerinin %15 federatif yapıya sahipken, parlamenter düzendeki ülkelerim %35 federatif bir yapı olduğunu da atlamamak lazım.

Onur Bey, ABD’de Donald Trump birçok karar aldı fakat bir yargıç onun kararını bozabiliyor. Türkiye’de hukuk anlamında neler katacak?

Anayasaya aykırılık açısından bozabiliyor ki zaten öyle oldu. Hukuken değişen fazla bir şey olmayacak. Cumhurbaşkanı sadece idari konularda, yürütmeyle ilgili konularda kararname çıkarabilecek. Aslında mevcut sistemde bakanlar kurulunun çıkardığı KHK ve üçlü kararnamelerin, sistem değişikliğinden isminin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi olması dışında bir durum değil. Anayasaya, yasalara aykırı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi olamıyor. TBMM Cumhurbaşkanlığı kararnamesini çıkaracağı kanunla düşürebiliyor.

Ancak burada TBMM’nin artık, ilk defa yargı atamalarında söz sahibi oluyor olması, halkın ülke yönetiminde ne kadar önemli bir rol oynadığını gösteren önemli bir husustur.

Neden daha önce bu sisteme geçmedik?

Bu soruyu bana değil, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız dışında gelmiş geçmiş tüm siyasetçilere sorun. Ancak alacağınız tüm cevaplar sizi aynı noktaya götürecektir. Ülkemizde yıllardır egemenliklerini sürdüren vesayetçi güç odaklarının, millet iradesine rağmen ellerinde sımsıkı tuttukları güçten vazgeçmemeleri burada en önemli etkendir.

Milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkıyor. Bu sayı sizce çok değil mi?

Hayır, çok değil. Hatta yetersiz bile olacağını söyleyebilirim. ABD’den örnek vermek gerekirse, yapısal ve idari reformlarını bitirmiş, 250 yaşında bir cumhuriyet bile 7000 bin civarı bir milletvekili/senatörle yönetiliyor. Şimdi diyeceksiniz ki, ABD temsilciler meclisi 435 senatosu 100 kişi, 7000 bin rakamı nereden geliyor? Dediğimiz gibi; yapısal ve idari reformlarını tamamlamış, 250 yıllık ABD cumhuriyetinin bile meclis/senato toplamı 7000. Çünkü ABD örneğini verirken, altyapı ve ticari birçok yatırımdan sorumlu eyalet meclislerinin ve senatolarını yok sayamayız. Buradan baktığımızda ve bizim reformlar açısından kat edecek çok yolumuz olduğu düşünüldüğünde 600 rakamı az bile diye düşünüyorum.

Onur Erim’in referandum tahminiz nedir?

%60-70 arası bir EVET bekliyorum. Zaten mevcut rakamlar ve trend de bunu gösteriyor.

Ancak son düzlükte halkımızın konuyu git gide kavradığını ve %70 üzerinde bir EVET olabileceğini de göz ardı etmemek lazım. 

16 Nisan’dan sonra sizin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kitabınız okunmayacak mı?

Kitabımızın satışları Allah (c.c.) a şükür beklentilerimizin çok üstünde, bu da ilk hedefimize ulaştığımızı gösteriyor. Ancak referandumda EVET çıktıktan sonrada halkımızın yeni sistemi anlaması ve özümsemesi yine önemini koruyacak. Uygulamanın iyi işleyebilmesi için bilinçli toplum şart, bu noktada kitabımızın yol gösterici olacağı kanısındayız.

Son söz sizin lütfen buyurun Onur Bey…

Sadece bir dakikalığına gözlerinizi kapatıp düşünün, 17 Nisan sabahı Hayır çıkarsa kimler sevinecek? Oyunuzu ona göre vicdanınızla kullanın. Bu oy her partiyi ve her lideri aşan tarihi bir karardır. Bu referandum, İstiklal Savaşımız ve Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra atacağımız en büyük adımdır. Vatandaşlarımızın konuyu şöyle özetlemek çok uygun olacak kanısındayım, İSTİKLALİN gerçek sahibi MİLLETE geçmesi için EVET!

İSTİKRARIN sürekliliği, güçlü liderlere bağlı olmaması için EVET!

Çocuklarımızın İSTİKBALİ için EVET…

Onur Erim Kimdir?

Ankara Büyükşehir Belediyesi Baş Danışmanı - Uluslararası Politikalar Danışmanı - Ekonomist 

1971 yılında İstanbul’da doğan R. Onur Erim ilk ve orta öğrenimini İstanbul'da tamamladıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşmiştir. 

Lise eğitimini  New Jersey Colonia High School’da bitiren Erim, lisans eğitimine Seton Hall Üniversitesinde iktisat mühendisliği ve siyasal bilimleri üzerine devam etmiştir.

Üniversite eğitimi sonrasında  Washington D.C.’de School of Political Campaign Managament bölümünde siyasi seçim kampanyaları ve Çin Pekin Üniversitesinde (University of International Business and Economics)  uluslararası ticaret konularında lisans üstü eğitimini tamamlamıştır.

Kariyerinde siyasi seçim danışmanlığı üzerine yetkinleşen Onur Erim, 'Dar Bölge Seçim Sistemi' ve 'Başkanlık Sisteminin Türkiye'de Uygulanması' üzerine Türkiye'deki ilk çalışmaları üretmiştir. Yurt dışındaki kariyerine 1992 yılında Beyaz Saray’da Başkanlık Sarayı Stajyeri olarak başlayan Onur Erim, 1996 yılında Clinton-Gore Başkanlık Seçim Kampanyası Etnik Seçmenler Masası’nda koordinator olarak görev almıştır. İlerleyen yıllarda finans sektöründe Moneywell Bank (ABD) Ticari Krediler Genel Müdürlüğü ve Global Capital Finance Genel Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur. 

Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunduğu süre içerisinde birçok Türk cemiyetinde aktif görev alan Onur Erim, T.C. Başbakanlık Yurtdışı Vatandaşlar Kurulunun kuruluş yılında seçilen en genç üye sıfatını taşımaktadır. ​

Bu dönem zarfında A.B.D.’de yaşayan Türklerle ilgili yerel ve ülke düzeyinde pek çok lobicilik faaliyetinde bulunmuş, Sözde Ermeni meselesi ve Kıbrıs sorunu başta olmak üzere Amerikalı siyasetçilerle Türk toplumunu yakınlaştıracak sayısız faaliyette aktif görevler almıştır. 

Sivil toplum kuruluşlarının sosyal yaşama etkisinin bilinciyle, kano, bocce ve dart sporlarının Türkiye'de faaliyet alanlarının genişlemesine büyük katkılar sunan Onur Erim, halen Türkiye Kano Federasyonu Yönetim ve İcra Kurulu Üyeliği, Bocce Bowling ve Dart Federasyonlarının da Onur Kurulu Başkanlığını yürütmektedir. 

2009 yılında yerel seçimler öncesinde Türkiye'ye dönüş yapan Onur Erim, halen Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde  Başdanışmanlık görevini sürdürmektedir. 

Onur Erim Medya Ofisi ve Tuçe Uzumer’e teşekkür ederiz.

Röportaj: Anıl Sural

twitter.com/AnilSural

Fotoğraf: Rona Doğan