HDP eş genel başkanı Figen Yüksekdağ 19 Temmuz 2015 tarihinde, Ayn el Arap temaslarının ardından geldiği Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde yaptığı konuşmada, "Biz sırtımızı YPJ'ye, YPG'ye ve PYD'ye yaslıyoruz, bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca görmüyoruz" demişti. Bu sözlerinin ardından Şanlıurfa cumhuriyet başsavcılığı da "terör örgütünün propagandasını yapmak" suçundan Yüksekdağ hakkında soruşturma başlatmıştı. 
Peki ama kimdir bu PYD? Hedefi ne?
Bölücü PKK’nın Suriye kolu olan PYD, şüphesiz bir terör örgütü. 
Suriye’nin Kamışlı ve Malikiya bölgelerindeki hapishaneleri ve kendilerine Asayiş adını veren kurumun gözaltı merkezlerini ziyaret edip, mahkumlarla konuşan Uluslarası Af Örgütü, PYD’nin hak ihlallerini bir rapor haline getirdi. 
10 mahkumla gerçekleştirilen görüşmelere dayanan raporda, PYD’nin keyfi tutuklamalarda bulunduğuna , uzun süren gözaltı işlemleri gerçekleştirdiğine ve kendisini desteklemeyenleri terör örgütü mensubu olarak suçladığına dikkat çekildi.  
Uluslararası Af Örgütü’nün denetlediği PYD’nin gözaltı merkezlerinde ise durumun sözde hapishanelere oranla daha da kötü olduğu ortaya çıktı. 2014 yılından bu yana Asayiş adı verilen birimlerle bölgeyi denetleyen PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin, karakollarında kalan Safwan isimli genci bir yıl boyunca gözaltında tuttuğu, Türkiye sınırında gözaltına alınan Muhammed isimli gencin ise duş almasına ve gün ışığına çıkmasına izin vermediği bilgisi, kuruluşun raporlarına yansıdı. 
PYD’nin insan hakları sicilini masaya yatıran İnsan Hakları İzleme Örgütü ise Şubat 2014’te yayınladığı raporda keyfi tutuklamaların yapıldığını, çocukların silah altına alındığını, ifade özgürlüğünün kısıtlandığını ve etnik azınlıklara baskı yapıldığını açıklamıştı.
PYD’nin, rakibi olan KDP üyesi 13 kişiyi haksız yere mahkum ettiği, 36 yaşındaki bir tutuklunun da gözaltında öldürüldüğü bilgisi, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporlarına yansımıştı. 
Bununla birlikte geçtiğimiz aylarda PYD’nin etnik temizlikle kontrol ettiği bölgelerin nüfusunu homojenleştirdiği iddia edilmiş, Suriye İnsan Hakları Ağı yetkilileri, evlerin yıkıldığını ve Araplara potansiyel düşman gözüyle bakıldığını söylemişlerdi.
Konuyu Milli Güvenlik Kurulu gündemine alan Türkiye hükümeti ise kaygısını açıkça dile getirmiş, birçok Türkmenin yerleşim yerlerinden uzaklaştırılarak, Türkiye sınırına sürüldüğünü duyurmuştu.