MÜJGAN SUVER

Avrupa’ya gaz aktarımında kullanılan Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatları varken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye üzerinden Avrupa’ya gaz aktarabileceklerini söylemesi, ülkemiz havuz medyasında hamasetle karışık heyecan yaratırken, Batı’dan gelen yorumlar beklendiği gibi olmadı.

Örneğin Deutschlandfunk, “Türkiye’de önümüzdeki yıl Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri yapılacak. Erdoğan, Türkiye’yi uluslararası arenada güçlü bir aktör haline getirdiğini göstermeye çalışıyor. Ve bunun için de Putin’in izolasyonundan istifade ediyor. Dolayısıyla, Kazakistan’daki buluşma salt bir vitrin politikasından ibaretti. Putin ve Erdoğan, Astana’da barış elçilerini oynadılar. ABD, Avrupalılar ve Ukraynalılar, bu oyuna dahil olmamakla doğru yapıyorlar. Acı ama gerçek: Rusya bir devlet olarak Ukrayna’yı savaşla yok etme hedefindeki ısrarını koruduğu sürece, müzakere etmenin hiçbir anlamı yok.”

Fransa hükümeti tarafından yapılan açıklamada, “Rus gazını ithal etmek için yeni altyapılar yaratmak anlamsız” ifadeleri kullanıldı. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yaptığı açıklamada, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Avrupa’ya gaz ihraç etmek için, Türkiye’ye merkez açma önerisi, Rusya’ya olan bağımlılıklarını azaltmak isteyen Avrupalılar için, hiçbir anlam ifade etmiyor.”  Dedi.

Avrupa’dan gelen bu tepkiler, Rusya’nın oltasına taktığı yemin şimdilik yutulmadığını gösteriyordu.

Türkiye’nin gözlerden kaçmayan bu girişimleri, Türkiye’de çok sayıda Rus şirketinin kurulması ve bankalarla Rusya’ya para transferi sağlandığı haberlerinin yayılması üzerine, ABD ve AB’den “Yaptırımları Delmeyin” uyarıları da gelmeye başladı. Önce ABD’den gelen üç kişilik heyet, şimdi de AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Olivér Várhelyi Türkiye’de.

Avrupa Birliği Türkiye’ye “Rusya’ya yönelik uygulanan ekonomik yaptırımların 8. Maddesinde belirtilen ihracat ve ithalat kısıtlamalarının ve yaptırımlarının hileli bir şekilde delinmemesi gerektiğine dikkat çekiyor. Aksi takdirde üçüncü kişi ve kurumlara da yaptırımlar uygulanabileceği mesajını veriyor… Göreve geldiği 2019’dan bu yana ikinci kez Türkiye’ye gelen Olivér Várhelyi yaptırımlara uyulması mesajının yanı sıra, Türkiye Rusya arasında gelişen ticari artışın hiçbir koşulda Türkiye-AB ekonomik ortaklığına alternatif oluşturamayacağı mesajını da hatırlatmakta fayda görüyor.

Rusya Devlet Başkanı Putin, patlamaların yaşandığı Kuzey Akım 1 hattının tamirinin mümkün olduğunu fakat bu hatların geleceğine Avrupa ile karar vermeleri gerektiğini söyleyerek, üstü kapalı AB ile diyalog arayışlarına girmişti. Kuzey Akım 2’nin inşaatı Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgale başlaması öncesi tamamlanmıştı. Almanya Ukrayna’nın işgal edilmesi üzerine hattı açmamaya karar vermişti. Kuzey Akım 1’den gönderilen gaz ise yazın Rusya tarafından kesilmiş, Rusya yaptırımlar nedeniyle hasar gören türbinleri tamir edemediklerini söylese de Avrupa bu kararın siyasi olduğunu biliyordu.

Nitekim Putin konuşmasında ülkesinin petrol ihracatını 2025’e kadar mevcut seviyede tutmayı hedeflediğini açıkladı.  Petrol fiyatlarının yüksek seyretmeye devam etmesi için üretimi kısma kararı alan OPEC+ grubunun kararını da överek Avrupa’yı kendisine bağımlı kılmak yolunu seçti.

Avrupa’daki yorumcular, Astana’da gerçekleştirilen zirvede Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesinden, Ukrayna’da barışa gidecek yolu açmalarını beklerken şimdi Putin’in ne kadar yalnızlaştığının değerlendirmesini yapıyor.

Rusya’da ülke dışında olduğu gibi ülke içinde de işler iyi gitmiyor. Moskova’daki Radio Kommersant FM, Rusya için daha düne kadar etkisinin tartışılmaz olduğu sanılan yerlerde dahi iyiye gitmediği kanısında:

“Kremlin, zirvelere tehlike sinyalleri veren bir arka zeminde hazırlanıyor. Özellikle de daha yeni ‘yakın yurt dışından’ gelen haberler hayli nahoş. En beklenmedik olanı ise Kırgızistan’ın ülkede düzenlenecek olan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü tatbikatını (son anda) iptal etmesiydi… Eski Sovyet ülkeleri bugünün Rusya’sına yardıma koşmak için artık pek acele etmiyor. Batı’nın uygulayabileceği ikincil yaptırımlardan çekiniyorlar…

Hindistan da temkinli bir şekilde Rusya’ya sırt çeviriyor. BM’de Rusya’nın Ukrayna’daki bölgeleri ilhakına ilişkin düzenlenen oylamada, Putin’e destek vermeyerek çekimser kaldı. Çin de Rusya’ya bir ortak olarak görünmeyi bıraktı…

Bu arada Pekin’de düzenlenen Çin Komünist Partisi Ulusal Kongresi XiJinping’e üçüncü kez ülkeyi yönetme yetkisi verdi. Artık iktidar tamimiyle XiJinping’in elinde. Dünya Xi’nin tek adamlığında yeni ve tehlikeli bir dönemin başlamasından endişe ediyor… Ufukta yeni bir Çin belirdi ve bu Çin dünya için pek hayra alamet değil.

Rusya’nın sorunu, Rusya’nın sistemi. Yetkiyi tek elde tutan sistemler Putin gibi liderler yaratıyor. Rusya Uluslararası arenada giderek izole olurken, benzer sisteme sahip Çin, yeni bir tek adam, XiJinping’i dünya sahnesine çıkarıyor…