HABER: FUNDA AKOSMAN

Beyoğlu Belediyesi’nin düzenlediği Türk Dünyası Kültür Etkinliklerinde önemli yazarlardan, dostumuz, büyüğümüz, Mimar Sinan Üniversitesi Tarih bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Abdullah Kara’nın Galataport Resim Heykel Müzesi’ndeki tanıtım toplantısına Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni M. Kemal Sallı ile birlikte katıldık. Çok verimli oldu, öyle güzel anlattı ki hocamız, gözümüzde canlandı her şey ve zaman nasıl geçti anlamadık. Tarih Bölümü akademisyenlerinden Doç. Dr. Işıl Tuna Pınar da tanıtım toplantısına katılanlar arasındaydı.

Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni, sevgili büyüğüm M. Kemal Sallı da bu özel gün ile ilgili düşüncelerini şöyle dile getirdi; “Abdulvahap Kara’nın ‘Türkistan Bağımsızlığının Bayraktarı Mustafa Çokay’ kitabından yalnızca ata yurdumuzun değerlerini değil, ata yurdumuzun bilinçli olarak karanlıkta bırakılmış gerçeklerini de öğreniyoruz. Abdulvahap Kara eserinde, Sovyetler döneminde bir hain olarak tanıtılmaya çalışılan Mustafa Çokay'ın aslında bir vatansever olduğunu yabancı kaynaklardan derlediği belgelerle ortaya koyuyor. Sovyetler döneminde ata yurdumuzda yaşananları öğrenmek isteyenler için çok değerli bir kaynak.”

Tarihe ışık tutan kitabını büyük emek, araştırma ve vefa ile tamamlayan Sayın hocamızı kıymetli eseri için kutluyoruz, teşekkürler ediyoruz. Günü Galataport deniz kenarında, 40 yıl hatrı olan kahvelerimiz ve tatlı sohbet ile tamamladık. Hocamızın öğrencileri, dostlar da yalnız bırakmadı, katılım yüksekti, Beyoğlu Belediyesi ve emeği geçenlere teşekkürler ederim.

TÜRKİSTAN BAĞIMSIZLIĞININ VE TÜRK BİRLİĞİNİN BAYRAKTARI MUSTAFA ÇOKAY

Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’nın Beyoğlu Kültür Yolu Projesi kapsamında Galataport’ta Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Heykel Müzesi Konferans Salonunda düzenlediği 2023 Cumhuriyetin 100. yılına armağan yayın projeleri tanıtımı ve yazar buluşmalarının 11 Haziran 2022 Cuma günkü konuğu Prof. Dr. Abdulvahap Kara idi. Prof. Kara buluşmada Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’nın Türk kültürümüzün temelini oluşturan değerli insanlarımızın biyografileri projesinde “CUMHURİYETİN 100. YILINDA 100 TÜRK BÜYÜĞÜ” serisinde yayınlanan “TÜRKİSTAN BAĞIMSIZLIĞININ BAYRAKTARI MUSTAFA ÇOKAY” isimli kitabı ve yazılış süreci hakkında sohbet tadında bir konuşma yaptı.

Konuşmasına Mustafa Çokay’ın Türk dünyasındaki önemi ne vurgu yaparak başladı. XX. yüzyılın ilk yarısında yaşayan ve fikri mücadelesini Avrupa'nın önemli şehirlerinden birisi olan Paris'te yürüten Çokay çalışmalarında Türkistan'ın Sovyetler Birliği’nden bağımsız olmasının yanında Türk dünyasının birlik olmasını gerektiğini de savundu.

Çünkü Mustafa Çokay’a göre Türkistan cumhuriyetleri bir gün mutlaka bağımsızlıklarını elde edeceklerdi ancak bağımsızlığı elde etmek yeterli değildi.  Onu korumakta çok önemliydi.  İşte bağımsızlığın korunmasında Türkistan cumhuriyetlerinin kendi aralarında ve Türkiye ile birlikte Türk dünyasında da birlik oluşturmaları şarttı.  Bu sebeple Mustafa Çokay Berlin şehrinde Arap harfleriyle 1929-1939 yılları arasında on yıl boyunca 117 sayı yayınladığı “Yaş Türkistan” dergisinin dilini ortak Türkçe diyebileceğimiz Türkçe, Kazakça, Özbekçe,Başkurtça, Tatarca, Uygurca, Kırgızca, Türkmence ve Azerbaycanca gibi tüm Türk lehçelerinin karışımından oluşan ortak Türkçe diyebileceğimiz bir dil kullanmıştı.Bundaki amaç Türk dünyasının geçtiğimiz yüzyıllardaki büyük düşünce adamı İsmail Gaspıralı'nın“dilde, fikirde, işte birlik”şiarınınilk basamağı olan dilde birliği sağlamak idi.

Prof. Abdulvahap Kara kitabının tanıtım konuşmasında Mustafa Çokay’ın aynı zamanda Türkiye'ye ayrı bir önem verdiğine de dikkati çekti. Çünkü Çokay’a göre, “Her dış Türk’ün iki vatanı vardır:  biri kendi doğduğu topraklar, ikincisi ise Türkiye’dir.”  Çokay’ın yaşadığı “Soğuk Savaş” döneminde bilindiği gibi “Türk dünyası” kavramı yaygın değildi. Onun yerine Türkiye dışındaki tüm Türklere “Dış Türk” denmekteydi. Mustafa Çokay’ın “Türkiye her dış Türk’ün ikinci vatanıdır” sözlerine katılmamak mümkün değildir. Çünkü tüm Türk dünyasının göz bebeği Türkiye’dir. İletişim araçlarının ve ulaşımın yaygın olduğugünümüzde bu sevgi ve ilgiyi açık bir şekilde görmek mümkündür.  Bu açıdan baktığımızda 12 Kasım 2021’de  Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmasını tüm Türk dünyası sevinçle karşılamıştır.

Mustafa Çokay kitabının yazarı Profesör Kara Fransa'nın Çokay’ın fikri mücadelesinde önemli bir yeri olduğuna da işaret etti.  Çünkü Mustafa ÇokayBolşevikler kendisinin başkanı olduğu “Türkistan Muhtariyeti”ni 1918'de güç kullanarak yıktıktan sonra Avrupa'ya yerleşerek burada Türkistan'ın bağımsızlığını yazdığı kitaplar, makaleler ve verdiği konferanslarla güçlü bir şekilde savunmuştur.  Bundan dolayı 1925'te Stalin Mustafa Çokay’ın eserlerinin Sovyetler Birliği hudutlar içerisine girmesini ve hatta onun isminin anılmasını bile yasaklamıştır.


Prof. Kara’nın belirttiğine göre, Mustafa Çokay 1921'den vefat ettiği 1941’e kadar Paris'te yaşamış ve Fransa'yı ikinci vatanı olarak kabul etmiştir. Bu sebeple Hitler  II. Dünya Savaşı'nda Fransa'yı tehdit ettiğinde buradaki Rus siyasi mültecilerinin önde gelenleri Amerika Birleşik Devletleri'ne kaçtılar.  Giderken Mustafa Çokay’ı da birlikte götürmek istediler ancak Mustafa Çokay kabul etmedi ve şöyle dedi:

“Benim zor günlerimde Fransa beni bağrına bastı. Vatanımın bağımsızlığı için mücadele yürütmeme izin verdi. Burası artık benim ikinci vatanımdır. Vatanımı terk etmeyeceğim. Fransızlar olası Nazi işgalinde hangi sıkıntılara maruz kalırsa ben de onlarla birliktekatlanacağım.”

Ve Naziler Haziran 1940'ta Fransa'yı işgal ettiler.  Haziran 1941'de de tek taraflı olarak Sovyetler Birliği'ne savaş ilan ettiler.  İşte o gün Mustafa Çokay’ı Paris'teki evinden tutuklayan Nazi askerleri onu esir kamplarına götürdüler.  VeSovyet ordusundan esir düşen Türkistanlı askerlerden oluşturulan gönüllü kıtalara başkomutanlık etmesini istediler.  Ancak Mustafa Çokay “Türkistan Lejyonerleri” adı verilen bu projeye katkı sağlamak istemedi.  ÇünküNazilerin günümüzde arşiv belgelerinden ortaya çıkan planlarına göre Sovyetleri yenilgiye uğrattıkları takdirde Türkistan'a bağımsızlık verme gibi bir düşünceleri yoktu. Hatta Bolşeviklerden daha kaba ve vahşice sömürmeyi planlıyorlardı. 1921'den beri Avrupa'da olan Mustafa Çokayırkçı ve faşist Nazi ideolojisi çok iyi bildiğinden onlarla işbirliğine yanaşmadı.

Bu sebepleesir kamplarından ayrılarak Paris’e gitmek üzere yola çıktı. Berlin’e geldiğinde aniden rahatsızlanarak 27 Aralık 1941’te vefat etti. Bazı iddialara göre Naziler özellikle Gestapo Paris'tekievine gitmek üzere gitmek üzere yola çıkanÇokay’a zehir vermişti. Nazi işgalinden önce ABD’ye kaçmayan Çokay bir yerde Fransa için de kurban olmuştu. İşte bu husus Fransız politikacı ve aydınları hayretedüşürmektedir.  Çünkü her insan belki vatanı için canını feda edebilirdi. Ama göçmen olarak yaşadığı bir ülkeye canını feda etmekender rastlanan büyük bir vefakarlık örneğiydi. Bu sebeple 2010'da Fransa, Çokay’ın yaşadığı Nogent Sur Marne semtinde Mustafa Çokay’ın adını içinde büstünün de yer aldığı parka vermişti. Bu Fransız halkının Mustafa Çokay’ınyüce şahsiyetine saygısının bir ifadesidir.

Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Kara Mustafa Çokay’a ilgisinin 1988-1995 yılları arasında görev yaptığı Almanya'nın Münih şehrindeki Hürriyet radyosunda başladığını söyledi.  Buradaradyo çalışanları Mustafa Çokay’a büyük hayranlık beslemekte ve onun fikirleriyle çalışmalarına devamlı dile getirmekteydiler. 

Oysa bu sırada Sovyetler Birliği’nde özellikle Kazakistan'da Mustafa Çokay Nazi işbirlikçisi bir vatan haini olarak gösterilmekte ve halk ondan nefret etmekteydi.  Bu yanlış algı ve bilgiyi düzeltmek gerektiğini düşünen Profesör Kara yurda döndükten sonra doktora tezi olarak Mustafa Çokay konusunu aldığını ve Avrupa arşivlerinde çalışarak Çokay’ın “vatan haini” değil, bir vatan kahramanı olduğunu bilimsel ortaya koymayı başardığını ve bundan dolayı büyük mutluluk duyduğunu ifade etti.  Bu hususta tez danışmanı Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu’na desteklerinden dolayı şükran borçlu olduğunu söyledi.

Kara’nın çalışması daha sonra Kazakça ve Fransızca’ya da çevrildi. Kara’nın eseri Kazakistan'da 2008'de vizyona giren Mustafa Çokay filminin senaryosunun da temeli oldu.

​​​​​​​

Profesör Abdulvahap Kara konuşmasının sonunda kitabını ilk olarak 2002'de yayınladığını ve aradan geçen 20 yıl zaman zarfında ortaya çıkan yeni belge ve bilgilerin ışığında eserini güncellediğini ve bu eserin 2023’te Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı olması münasebetiyle100 Türk büyüğü serisi arasında çıkmasından büyük onur duyduğunu da ifade ederek bu yayını gerçekleştiren Türk Kültürüne Hizmet Vakfı yöneticilerine teşekkürlerini arzetti.