MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, MİT ile ilgili kanun teklifine ilişkin, "Türkiye bir muhaberat, bir istihbarat devleti haline gelmektedir" iddiasında bulundu.
Vural, Meclis'te, Özel Dershaneler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Köprülü ile görüştü.
Vural, dershanelerle ilgili kanun tasarısının eğitim camiası ve konunun taraflarıyla birlikte değerlendirilmesi, herkesin kabul edebileceği bir tasarının mutabakatla hazırlanması gerektiğini ifade etti.
Dershanelerin minimize edilmesi gerektiğini belirten Vural, "Dershaneleri azaltacak formüllere 'evet' diyoruz. Bunun için eğitim sisteminde değişiklik yapılmalıdır. Dershanelerin okul sistemine entegre edilmesi gerekmektedir, okula dönüşmesi teşvik edilmelidir" dedi.
Vural, parlamentonun adeta bir "gecekondu" parlamento haline geldiğini iddia ederek, "Millet iradesi maalesef geceyarılarında gönderilen tasarılar, teklifler, bürokratik oligarşik bir dikta anlayışıyla kullanılmaktadır. TBMM Genel Kurulu'nda neyi, ne zaman görüşeceğimiz konusu bile belli değildir. Her an her konu karşımıza çıkabilir" diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın dün katıldığı bir televizyon programında dershanelere ilişkin kanun tasarısının yerel seçimden sonra işleme alınacağını söylediğini belirten Vural, "Kendi gönderdiği tasarının görüşülme takvimi bile Bakan'ın elinde değildir. Sayın Bakan eğer gerçekten bu tasarıyı yerel seçimden sonra görüşülmesi, işleme konulmasını düşünüyorsa yarın ki komisyon toplantısına gelmemelidir" dedi.
Öz-De-Bir Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Köprülü de şu an itibariyle devletin denetim ve gözetiminde olan, yasal olarak faaliyet gösteren 3 bin 700 kurumdan bahsettiklerini belirterek, bu kurumların yok sayılması yaklaşımına karşı olduğunu söyledi.
Vural, görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Başbakan'ın tablet bilgisayarların dağıtım törenindeki konuşmasını eleştirerek, şunları söyledi:
"Öğrencilerin bulunduğu bir ortamda sıkılmadan, utanmadan dar siyasi polemikler yapmıştır. Başbakan'ı kınıyorum. Nerede, ne konuşulacağını bilmeyen bir Başbakan Türkiye'yi yönetmeyi hak etmiyor. Böyle bir ortamda çocukları bulunduran öğretmenleri de milli eğitimi de kınıyorum. Benim çocuklarım beyefendinin dar, çarpık yalanlarını dinleyen insanlar olamaz. Tabletini dağıtıyorsan dağıtırsın, milli eğitimle ilgili bilgileri söylüyorsan söylersin ama orada partiler arasında ya da başka konularda o çocukların dimağını bu fitne ve fesatla işgal edemezsin. Pedagojiye aykırı bir kere. O çocukların karşısında kırmızı noktalı konuşmalar yapmak o çocukların maneviyatını bozmak demektir."
İnternetle ilgili düzenlemeye de değinen Vural, "Alo Çankaya hattı çıktı. Gerçekten hukuk devleti açısından sayın Cumhurbaşkanı'nın veto yetkisini kullanmayıp, birtakım önergelerle bu işin değiştirilmesine ilişkin adım atması TBMM'yi yok saymak olmuştur. Bakalım HSYK'da ne olacak?" şeklinde konuştu.
Vural, gazetecilerin, MİT ile ilgili kanun teklifine ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:
"Böylesine kapsamlı ve devletin işleyişiyle ilgili bir değişikliği iki milletvekilinin eline tutuşturmuşlar, korsan olarak sunuyorlar. Böyle bir rezalet olamaz. Burayı MİT'in iradesi mi yönetecek? Nerede bu hükümet? Türkiye'nin ihtiyacı olan böyle bir kanun var, gerekiyorsa bu hükümet nerede? Burayı bürokratik oligarşi mi yönetecek? Bu kanun teklifi, imzalayan milletvekillerinin, milletin iradesi değildir. Türkiye'yi bir muhaberat devletine dönüştürmek isteyenlerin milli irade kılıfı adı altında tutuştukları bir kanun teklifidir. Bu kanun teklifi şunu ortaya koymaktadır ki Türkiye bir muhaberat, bir istihbarat devleti haline gelmektedir. Her bir vatandaşımız, her bir sivil toplum örgütü, özgürlüklerimiz tehdit altındadır. BAAS kalıntısı rejimlerin anlayışının bu teklifin içerisinde yer aldığı gayet açık ve nettir."
Vural, Emniyetin başvurusu üzerine 10. Sulh Ceza Mahkemesi'nin verdiği arama kararına ilişkin bir soru üzerine de "3 milyon kişiyi neye göre, nasıl veriyorsunuz? Nasıl hakimsin sen? Ne arıyorlar, kimi arıyorlar. Amacı, hedefi belli olmadan bütün milleti, herkesi böylesine bir arama tehdidi altında bırakmak korku devleti oluşturmaktır. Baskıyla toplumu yönlendirmektir. Hukukun koruduğu menfaat nedir burada?" diye sordu. Vural, böyle bir şeyin kabul edilemez olduğunu ifade etti.