ANKARA

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Devlet Denetleme Kurulu'na (DDK) talimat vermesiyle ilgili "Sanıyorum olumlu, ülke için faydalı sonuçlar çıkacaktır" dedi.

Arınç 600. yılında Türkiye Polonya İlişkileri Sempozyumu'nun açılışının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Devlet Denetleme Kurulu'na (DDK) verdiği talimatın hatırlatılması üzerine Arınç, DDK'nın Anayasa gereğince Cumhurbaşkanı'na doğrudan bağlı olduğunu söyledi.

Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı'nın bazı konularda kurula görev verebildiğini ve rapor hazırlanmasını istediğini belirterek, Cumhurbaşkanı Gül'ün bugüne kadar çok önemli konularda DDK'yı harekete geçirdiğini anımsattı.

Arınç, "DDK'nın hazırladığı raporlar Türkiye'de önemli gündem oluşturmuştu. Sanıyorum üç konuda kendilerini görevlendirdi. Bunların sonuçlarını, raporlarını kamuoyuna yansıdığı zaman öğrenmiş olacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın görev vermesidir. İlgili kurum da DDK'dır. Sanıyorum olumlu, ülke için faydalı sonuçlar çıkacaktır" diye konuştu.

"Bir televizyon programında dershaneler konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tehdit edildiğini söylemiştiniz. İsim vermemiştiniz. Bununla ilgili suç duyurusunda bulundunuz mu?" sorusu üzerine de Arınç, pazar akşamı bir televizyonun canlı yayınında 2 saat boyunca gazetecilerin sorularını yanıtladığını, o akşamki konuşmalarına ilave edeceği herhangi bir husus bulunmadığını kaydetti. 

"AB'li dostlarımızın ülkemize karşı önyargılı tutumlarının anlamsız olduğunu Polonya örneğinde görüyoruz"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 600. Yılında Türkiye-Polonya İlişkileri Sempozyumu'nun açılışında konuştu.
Türkiye ve Polonya'nın 6 yüzyıl sonra "Eski Dostlar, Yeni Liderler" konusuyla bir araya gelmesini, dünya ve bölge barışı adına anlamlı bulduğunu belirten Arınç, kadim dostların, bu buluşmasının tüm ülkelere örnek olmasını diledi.

Osmanlı Devleti ile Lehistan arasında diplomatik ilişki kurulmasından bu yana 600 yıl geçtiğini ifade eden Arınç, "1414 yılında Lehistan Kralı Wladyslaw Jagiellon ile Çelebi Mehmet arasında ilk defa tesis edilen diplomatik ilişkiler, yıllar geçtikçe sarsılmadan ilerlemiş, birçok ticari ve dostluk anlaşmaları imzalanmıştır. Osmanlı Devleti'nin büyüyerek bir imparatorluk olmasıyla iki ülke komşu haline gelmiş, ancak ilişkilerdeki yakınlık ve dostluk hiçbir zaman bozulmamıştır. Bu dostluğun günümüz temsilcileri olan Türkiye ve Polonya Cumhuriyetleri ilişkileri aynı sıcaklıkla sürdürmektedir. Bu yönüyle tarihi ilişkilerimizi eşsiz olarak nitelemek mümkündür" diye konuştu.

Polonya'nın parçalandığı dönemde bağımsızlık mücadelesinden kaçan Polonyalılara Osmanlı tarafından bir yer gösterildiğini belirten Arınç, böylece bugün ilişkilerin sembolik kasabası haline gelen Polonezköy'ün doğduğunu anlattı.

Arınç, İstanbul'un Beykoz ilçesinde bulunan Polonezköy'ün yeşiliyle, festivalleriyle 600 yıllık dostluğun sembolü olarak "Polonezköy wita was (Polonezköy'e hoş geldiniz)" tabelasıyla konuklarını karşıladığını söyledi.

Bu örnekleri çoğaltmanın mümkün olduğunu dile getiren Arınç, "Polonya-Türkiye ilişkileri bizlere atalarımızın bıraktığı en değerli mirastır. Bu mirasa sahip çıkmak da bizlerin görevidir. Bu emanetin bir göstergesi olarak, Türkiye-Polonya ilişkilerinin 600. yılını hep birlikte kutluyoruz" dedi.

AB'nin genişleme sürecinde Polonya örneğinin, Türkiye'nin AB üyelik serüveni için de önemli bir örnek olduğunu dile getiren Arınç, şu ifadeleri kullandı:
"AB'li dostlarımızın ülkemize karşı önyargılı tutumlarının anlamsız olduğunu Polonya örneğinde görüyoruz. Polonya'ya karşı yapılan tartışmalar bugün için anlamını yitirmiştir. Türkiye'nin de üyeliğe kabulü ile birçok tartışma bitecek ve daha güçlü bir Avrupa Birliği'ni konuşuyor olacağız.

Türkiye, AB üyesi olmadan birçok Maastricht kriterlerini tamamlamış bir ülke olarak, hem ekonomik hem de siyasi istikrarın merkezi konumundadır. Polonya'nın Avrupa Birliği üyeliğini destekleyenlerin, Türkiye'nin üyeliğini de hazmetmesini ve desteklemesini bekliyoruz. Ayrıca Polonya'nın ülkemizin Birliğe üyeliğine verdiği desteği de takdirle izliyoruz. Polonya gibi Türkiye'nin de Avrupa Birliği üyesi olması durumunda, Birlik büyük bir gücü yanına almış olacak ve bölgedeki gelişmelere karşı daha etkin politikalar üretme fırsatı bulacaktır."

Sempozyumda, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin de ele alınacağını belirten Arınç, yeni fırsatlar ve yatırım alanlarının konuşulacağını söyledi.
Polonya'nın 1989 sonrasında, ekonomik açıdan gösterdiği gelişimle, bugün AB'nin 6. büyük ekonomisi konumunda olduğunu ifade eden Arınç, bu dönemde Polonya'nın özellikle ülkesine çektiği 280 milyar dolarlık doğrudan yatırımla büyük bir başarı gösterdiğini, Türkiye'nin de doğrudan yatırım konusunda iddialı bir ülke olduğunu kaydetti.