Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'de demokratik normların yükseldiğini belirterek, ''Son günlerde yaşadığımız olaylar bile Türk demokrasisinin testi anlamına gelmektedir" dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Hukuk normlarımızı yükseldi, demokratik normlar yükseldi. Onun için Türkiye'nin demokratik standartları artık Avrupa ülkelerinin seviyelerine geldi. Son günlerde yaşadığımız olaylar bile Türk demokrasisinin  testi anlamına gelmektedir" dedi.
Gül, Rize Dedeman Otel'de düzenlenen yemekte yaptığı konuşmada, Türkiye'de son yıllarda istikrarın hakim olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin her tarafının geliştiğini ve değiştiğini anlatan Gül, şunları kaydetti:
"Çok şükür memleketimizdeki istikrar, memleketimizin özellikle genel ekonomik politikalarının neticesi olarak Türkiye'nin ekonomisinin sağlam olması bir noktada testimizin dolu olduğunu gösteriyor. Her tarafa doğrusu yetişebiliyoruz. Bütün şehirlerimiz olağanüstü bir değişim içerisinde. Çok büyük altyapı yatırımları yapılıyor, çok büyük kalkınma programları uygulanıyor. Öyle ki Avrupa'nın birçok ülkesi büyük sarsıntılar geçirirken, ekonomik krizden insanlar sokaklara dökülürken Türkiye, sonra 10 yılda Avrupa'dan 5 kat daha fazla büyüdü."
Gül, herkesin memleketinin kıymetini bilmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'de çok köklü siyasi ve hukuk reformları yapıldığını anımsatan Gül, "Hayatımızda tabu dediğimiz birçok konular tabu olmaktan çıktı. Hukuk normlarımız yükseldi, demokratik normlar yükseldi. Türkiye'nin demokratik standartları artık Avrupa ülkelerinin seviyelerine geldi. Son günlerde yaşadığımız olaylar bile Türk demokrasisinin testi anlamına gelmektedir. Bunu daha önceden, bu olayların başladığı ilk günlerde de söyledim" dedi.
Türkiye'nin çevresindeki ve Ortadoğu'daki birçok Arap Müslüman ülkelere bakıldığında son 2-3 sene içerisisinde çok büyük değişikler olduğunu anımsatan Gül, şöyle devam etti:
"Çok büyük olaylar oldu. Maalesef onlardan biri de 900 kilometrelik sınırı olan komsuşumuz Suriye. Orada insanlar, hepsi hiçbirini ayırt etmeden bütün Suriyeliler kardeşlerimiz ama ülkeleri adeta yangın içerisinde. 'Bütün bunlar niye veyahutta niye oldu' dediğimizde, insanlar temel hak ve hukuk için sokağa döküldüler. 'Mahkemeler düzgün olsun' dediler. Çünkü oralarda mahkemeler bizdeki gibi değil. Bizdeki mahkemeler bizdeki hukuk, İngiltere'deki Fransa'daki Almanya'daki gibi. Unutmayın bizim mahkemelerin kararları eğer sizi tatmin etmezse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bile gidebiliyorsunuz. Onların verdiği kararı da biz devlet olarak kabul ediyor ve uyguluyoruz. Bizim hukukumuz bu standartlarda. Ama oralarda ise 'çok partili sistem olsun, seçimler adil olsun, hiç kimse yüzde 98 gibi oranlarda kazandı gibi gülünç işler olmasın. Herşey şeffaf olsun' diye yollara çıktılar. Bizde olup bitenler çok farklı."

ABD'de 2 sene önce birden bire insanların ayaklandığını belirten Gül, "Wall Street'de olaylar yaşandı. Üniversiteleri işgal ettiler, sokakları işgal ettiler. Polis onlarla uğraştı. Dün akşam Taksim'de televizyonda gördüğünüz manzaralara benzer manzaralar New York'da oldu veya İspanya'da da oldu. Orada insanlar 'işsiz' diye sokağa düküldüler. Yüzde 28 işsizlik var. Avrupa'nın en önemli ülkesinden birinde. İngiltere'de oldu bir kaç sene önce. Üniversitede harcı yükseltti hükümet, dediler ki bu mali sisteme ters geliyor, herkes sokağa döküldü. Orada da neler oldu. Arabaları yaktılar. Dolayısıyla bizde olup bitenler en gelişmiş demokratik ülkelerde olup bitenlere benzeyen şeyler oldu. Bu ayırımı çok iyi yapmak lazım."

''Ne diyor bir kısım gençler, onları da anlamamız lazım''

Gül, Türkiye'nin 10 sene içinde yaptığı çok köklü reformlar, hukukundaki değişiklikler ve ekonomideki köklü reformlar sayesinde bulunduğu noktaya geldiğini belirterek, "Kürt kelimesini derken bile 10 sene önce, böyle zorlanarak söylenilirdi. Halbuki memleketin bir gerçeği olduğunu, böyle bir nüfusumuz olduğunu herkes görüyor. Bunlardan bile korkardık biz. 'Televizyonda yarım saat Kürtçe yayın yapılabilir mi yapılamaz mı' bu konuşulurdu bu memlekette. Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun bir kısmının az ya da çok böyle bir dilleri var. Gittiğinizde Diyarbakır'da görüyorsunuz herkesi. O zaman saygıdan dolayı bile böyle bir şeyin olması gayet normal değil mi? Bunları biz yapamazdık. Bugüne geldiğimizde görüyorsunuz, televizyon yayınını yapıyor" diye konuştu.

Daha yapılacaklar olduğunu ifade eden Gül, şunları söyledi:

"Memleketin demokrasisini, hukukunu daha mükemmelleştirmek için daha yapılacaklar vardır. Dolayısıyla bu olup bitenlere baktığınızda sakın moraliniz bozulmasın. Nihayetinde 'ben bu ağacı kestirmem' diyor bazıları. 'Bana şu büyük cinayetlerin faillerini bul' diye sokağa çıkıp parkları işgal etmiyorlar veyahutta 'olağanüstü halleri kaldırın, yeter artık bu memleket sıkıldı' diye sokağa da dökülmüyor insanlar. Ne diyor bir kısım gençler, onları da anlamamız lazım. Jenerasyon farkları var. Benim jenerasyonumla bugün 20 yaşındaki oğlumun jenerasyonu farklı. Bunları anlamamız lazım. Onlar da 'buraya bu binayı yapmayın, burası böyle kalsın' diyor. Bunların çözüm yolu nasıldır, nasıl çözülür? Önce hukukla siyasetle olur. Konuşulur, kararlaştırılır. Bugün işte oturdular, konuştular. Beklentiler konuşulur ve neticede inatlaşarak da olmaz. Tabii ki herkes bütün iddiasını ortaya koyduktan sonra bu işler eğer çözülemiyorsa mahkemeye gider ve mahkemeler bunlara karar verir ve herkes sevse de sevmese de kabul eder. Bizdeki olaylar bu şekildeki olaylardır. Onun için bunlardan hemen moraliniz bozulup, sakın 'memleket nereye gidiyor' diye düşünmeyelim."

Gül, "Şüphesiz ki koskoca bir ülkede bazı şiddete başvuranlar da oluyor. Bir sürü çeşitli örgütler var bunları hepimiz, herkes biliyor" ifadesini kullandı.

Şiddetin demokratik hak olmadığını vurgulayan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Demokratik hak, şiddete başvurmadan aykırı düşüncenin talebini protestoyla başka şekilde gösterebilirsin ama şiddet olursa 'şiddete de müsaade etmem demek' de polisin tabii ki görevi. O açıdan bunları ümit ederim ki sukunetle anlayışla büyük bir olgunlukla geçireceğiz ve hepimiz nihayetinde olup bitenlerden de muhakkak ki dersler çıkartacağız, Muhakkak ki bunlardan mesaj alacağız ve neticede şüphesiz ki Türkiye yoluna devam edecektir. Yapılacak daha çok iş var bu memlekette. Bunlar hep söylediğim güzel şeylerdi ama Türkiye'yi bir Almanya ile Fransa ile kıyasladığınızda bizim daha çok yürüyecek yolumuz var. Onun için bizim vakit kaybetmememiz lazım. Bizim daha çok çalışmamız, enerjimizi halkın, milletin gerçekten beklentilerini karşılayacak, gelişmemizi, kalkınmamızı daha ileriye götürecek şekilde harcamamız lazım. Yoksa yazık olur gerçekten."