ANKARA (DHA) 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fırat’ın doğusuna yönelik yapılacak harekata ilişkin "Hazırlıkları yaptık, harekat planlarımızı tamamladık, gereken talimatları verdik. Kararı verilen ve süreci başlamış olan barış pınarlarının önünü açma vakti, ‘belki bugün, belki yarın’ denecek kadar yakındır. Hem karadan hem de havadan bu harekatı yürüteceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam’da düzenlenen 29'uncu İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, AK Parti’nin kuruluşundan bugünlere milletin sayesinde geldiğini, milletin AK Parti döneminde bir asra yaklaşan Cumhuriyet tarihinin en az kuruluş yıllarındaki kadar önemli gelişmelere şahitlik ettiğini söyledi. AK Parti’nin her mücadeleden alının akıyla çıktığını, Türkiye’nin demokrasi ve ekonomide hapsedildiği geri kalmışlık zincirini yine AK Parti ile kırmayı başardığını kaydeden Erdoğan "Kendini milli iradenin üstünde gören vesayetçi anlayışı ülkemizden kazıyıp attık. Darbe ve cunta teşebbüsleri, karşısında milletimizi buluyor artık. Sırtını millete değil de başka güçlere dayayan herkes tepe taklak yuvarlanıyor. Ekonomi üzerinden yazılan felaket senaryolarını bozuyoruz. Son dönemde yaşanan gelişmeler bize Türkiye olarak, özellikle Türkiye ortak paydasında buluşan herkesle birlikte yürümemiz gerektiğini gösteriyor" dedi.

'SAYIN BAHÇELİ'YE GEÇMİŞ OLSUN'

Erdoğan, Cumhur İttifakı çatısı altında MHP ile 15 Temmuz gecesinden beri yürüttükleri çalışmaların memnuniyet verici şekilde sürdüğüne dikkat çekerek, "Önümüzdeki dönemde MHP ile kapsamlı ve yakın şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle Sayın Bahçeli’ye 'geçmiş olsun' dileklerimi şahsım katında AK Parti adına iletmek istiyorum" diye konuştu.

'BEYFENDİ BÖYLE İSTEDİ' DİYENLER VAR'

Erdoğan, AK Parti’nin 7. Olağan Kongre sürecini başlattığını belirterek, "Kongre sürecinde şekillenecek yeni teşkilat yapımız önümüzdeki dönemde AK Parti’nin sürükleyici gücü olacaktır. Milletimiz bize destek ve oy vermek zorunda değildir. Biz milletimizin gönlünü kazanarak bunu sağlayacağız. AK Parti'nin kendisine sağladığı güçle 'millete tepeden bakma' zihniyeti partimizin çatısı altında yeri yoktur. Parti yönetiminden ülke yönetimine kadar her bir arkadaşımız kendisine verilen vazifeyi layıkıyla yerine getirmekle görevlidir. Kimsenin görevini yerine getirmeyip, bir üste özellikle şahsıma havale etme kolaycılığına kaçmaya hakkı yoktur. Bu bizi ciddi manada üzüyor. 'Beyefendi böyle talimat verdi, efendi böyle istedi.' Bizim haberimiz yok. Bunun istismarını yapanlar var. Bunları buradan duyuruyoruz. Bunların hepsi maalesef fırsatçılıktır. Bu fırsatlara imkân vermeyeceğiz. Hep birlikte işimizi en iyi şekilde yapacak bunun için gereken sorumlulukları üstleneceğiz" dedi.

‘ŞAHISLAR GELİP GEÇER, BU DAVA BAKİDİR’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin medeniyetimizin takipçisi ve taşıyıcı olduğunu böyle bir anlayışla siyaset yapmanın çok büyük sorumluluk yüklediğini vurgulayarak, "Yükümüz ne kadar ağır olursa olsun kardeşlerimiz seferin de tahammülün de içimizde olduğunu unutmayan bir bilinçle davamıza sıkı sıkıya sarılmakta kararlıyız. AK Parti saflarına katılan her anlayıştan insanımızı bu büyük medeniyet davamıza ortak etmekle mükellefiz. Pusulası olmayan bir gemi, rotası olmayan bir uçak nasıl kaybolup giderse, medeniyet davası olmayan toplum da aynı akıbete mahkumdur. Türkiye’yi geçmişinden ve özünden koparma gayretlerinin amacı budur. Kimliksiz, köksüz, hazan yaprakları gibi rüzgarda sürüklenen bir millet haline gelmemizi bekliyorlar; ama buna fırsat vermeyeceğiz. Ne kadar güçlü eserse essin, kendimizi bu yıkıcı rüzgarın akışına bırakmayacağız. Türkiye bölgenin de dünyadaki medeniyet davasının da öncüsüdür. Bu konuda kararlıyız. Asla taviz vermeyeceğiz" dedi.

'AK PARTİ'NİN KAPISI HERKESE AÇIKTIR'

Erdoğan, aşılamaz sanılan korku deryalarını geride bıraktıklarını belirterek, "Fitne odakları bizi yıldırmasın. 'Ancak inananlar kardeştir' düsturuyla yolumuza devam edeceğiz. Hedeflerimize ulaşmak üzere çıkacağımız yolculuk için sabahı bekleyemeyiz. Bugün de davamızın zafere ulaşacağı konusunda en küçük bir şüphemiz bulunmuyor. 7'nci büyük kongremiz bu davetin bir zemin olacaktır. AK Parti’nin kapısı bu büyük medeniyet davamızın heyecanını paylaşan herkese sonuna kadar açıktır. Birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz en büyük gücümüzdür. Adalet duygumuza, ahlakımıza, ülkemize hizmet aşkımıza sahip çıktığımız sürece kimse milletimizle aramıza giremez. Türkiye’yi başka türlü dize getiremeyeceklerini görenler tüm güçleriyle AK Parti'nin üzerine yükleniyor. Şahıslar gelip geçer; ama bu dava ilanihaye bakidir. Bu kadro tek yürek, tek bilek olduğu müddetçe ne dışarıdan ne içerinden hiçbir güç bizi hedeflerimize doğru yürümekten alıkoyamaz. Biz bu ülkenin dünüydük, bugünüyüz. İnşallah yarını da olacağız" şeklinde konuştu.

'YÜZDE 50, YENİ SİSTEMİN OMURGASIDIR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini ülkeye kazandırarak Türkiye tarihinde ilk defa bu denli kapsamlı bir değişimi milletin desteği ile gerçekleştirdiklerini kaydetti. Erdoğan, şöyle dedi:

"Birinci yılını geride bıraktığımız sistemin çok uzun yıllar boyunca ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayacağına inanıyorum. Bu vesileyle son günlerde yaşanan anlamsız bir tartışmaya son noktayı koymak istiyorum. Cumhurbaşkanının seçilme oranının yüzde 50’den yüzde 40’a düşürülmesiyle ilgili ne düşüncemiz ne niyetimiz ne planımız ne de çabamız söz konusudur. Bu tür atıfta bulunanlar aynaya baksınlar. Biz bir şeyi kayda geçirdiğimiz zaman o iş bitmiştir. Bu bir borç gibidir, kime millete. Yüzde 50 seçilme yeterliliği yeni sistemin adeta omurgasıdır ve bu iş bitmiştir. Türkiye’de hiç kimsenin millete zulüm etmemesi için bu oranı korumanın doğru olduğuna inanıyoruz. CHP buradan kendine bir şey çıkarmaya çalışıyor. Sana buradan bir şey çıkmaz ve kemik de düşmez. Yüzde 50 sınırının konulması rastgele bir tercih değil gayet bilinçli ve vazgeçilmez bir kriterdir. Bu tartışmayı bir daha açılmamak üzere kapatıyoruz."

'İKİNCİ YARGI PAKETİNİNİ HAZIRLIKLARI YAPILIYOR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis’ten yeni yasama döneminde en büyük beklentilerinden birinin yargı reformu çerçevesinde hazırlanan kanun tekliflerinin sonuçlandırılması olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:

"Taahhütlerimiz doğrultusunda hazırlanan ilk paket tüm siyasi partilerin değerlendirilmesine sunulmuştur. Amacımız böylesine önemli bir konunun en geniş uzlaşmayla geçmesidir. Böylece milletimizin adalet ve hukukun işleyişinde etkinliğin sağlanması beklentisine en tatminkar cevabı vereceğine inanıyorum. İkinci paketin hazırlıkları yapılıyor. Bu kapsamda idarelerin taraf olduğu bazı uyuşmazlıklarla ilgili zorunlu sulh yolu için müstakil bir düzenleme öngörülüyor. Yine bu pakette tüketici mahkemelerinde açılan davalar da zorunlu arabuluculuk kapsamına alınıyor. Çocukların anne babaya tesliminin icra dışında çıkartılması konusu da ikinci pakette yer alıyor. Noterlik kurumu daha etkin hale getiriliyor. Noter ve noter yardımcılığı için sınav getiriliyor. Bazı çekişmesiz yargı işlerinin noterliklerde yürütülmesi de var. Yoksulluk nafakasıyla ilgili tartışmalar da sona erdirmek üzere ikinci pakette yer alacak. Denetimli serbestlik şartları ve sürecinin yeniden belirlenmesi de ikinci pakette olacak. İkinci yargı paketini de tüm siyasi partilerimizin değerlendirmesine sunacağız. Uzlaşma ile meclisimizden geçmesini temenni ediyorum. Yargı reformuyla amacımız milletimizin adalet beklentisine cevap vermektir."

'ÜLKEMİZ SÜREKLİ OYALANMIŞTIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de güvenli bölge planının Suriyelilerin eve dönüşü için en makul ve insani yol olduğunu kaydederek, "Türkiye’nin güvenli bölge politikası Suriye halkının kendi evlerine dönüşü konusundaki en makul ve insani yoldur. Bu gerçeği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerinde bizzat yaşayarak gördük. Bu bölgelere bile 360 bin Suriyeli dönerek yerleşti. Fırat’ın doğusunu da barış pınarlarıyla sulamaktır amacımız. 2 milyon kişiyi iskan etmeyi planlıyoruz bu bölge. Bunu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda da ikili yaptığımız görüşmelerde söyledim. Türkiye, sınırları dışındaki terör oluşumlarına göz yummayacağını ilan etmiştir. Bu süreçte ülkemiz sürekli oyalanmıştır. Biz de kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye karar verdik. Toplam 4 bin kilometre karelik bir alanı terör örgütlerinden temizledik" dedi.

'ARTIK SÖZ BİTTİ'

Erdoğan, yeteri kadar sabırlı davrandıklarını ifade ederek, "Kara hava devriyesiymiş bütün bunların hikaye olduğunu görüyoruz. Müttefiklerimize sorumuz açıktır: Siz SDG adıyla PKK- YPG’yi terör örgütü olarak tanıyor musunuz tanımıyor musunuz? Bu yönde bir beyan duymadığımız gibi bazı ABD’li yetkililer PKK- YPG’nin birlikte çalıştıkları yapı olduğunu söylüyorlar. Sürekli yüzümüze gülen diplomatik söz oyunlarıyla kendilerince oylamaya çalışıyorlar. Artık söz bitti. 30 bin civarında TIR’ı Irak tarafından Suriye’ye sokacaksınız silah, araç, gereç yüklü, terör örgütlerine teslim edeceksiniz sonra 'stratejik ortağız' diyeceksiniz. Kusura bakmayın bunu yutmayız. Hazırlıkları yaptık, harekat planlarımızı tamamladık. Gereken talimatları verdik. Kararı verilen ve süreci başlamış olan barış pınarlarının önünü açma vakti belki bugün belki yarın denecek kadar yakındır. Hem karadan hem de havadan bu harekatı yürüteceğiz. Hem kendi güvenliğimiz hem ülkemizdeki Suriyeli  kardeşlerimizin bir an önce dönmesi için bu harekatı yapmaya ve başarıya ulaştırmaya mecburuz. Tehlikenin kapımıza dayanmasını beklemeyecek, sorunu kaynağında çözeceğiz. Kimsenin bunun için Türkiye’yi suçlamaya hakkı yoktur. Tüm dünyayı bu ulvi mücadelesinde Türkiye’ye destek olmaya davet ediyorum" ifadelerini kullandı.

'FAİZ, ENFLASYONUN TETİKLEYİCİSİDİR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Yeni Ekonomi Programı ile (YEP) orta ve uzun vadede sürdürülebilir ve dengede büyümeyi sağlamak yolunda kararlılıkla ilerlediğini kaydederek şunları dedi:

"Son günlerde her platformda ülkemizin bu yılı pozitif büyüme ile kapatacağı hedeflerine ulaşabileceği yönünde ardı ardına değerlendirmeler yayınlanıyor. Cumhuriyet tarihinin tüm rekorlarını kırarak cari hesapta yıllık 4,4 milyar dolar fazla veren bir ekonomik yapıya kavuştuk. YEP sonunda enflasyonu yüzde 5'in, işsizliği de yüzde 10'un altına indirmiş olacağız. Faiz biz göreve geldiğimizde yüzde 63, enflasyon yüzde 30'du. Enflasyon 4.2'ye kadar indi. Ne yaptılar? Gezi olaylarını patlattılar. Bir anda yüzde 40'ların üzerine faiz çıktı, bu arada enflasyon da yüzde 30'ların üzerine tırmandı. Şimdi ise yeniden faiz indirilmek suretiyle enflasyonun da indiğini görüyoruz. Farklı etkenler de tabii ki var, yok değil. Ama bu işin ana belirleyeni faizdir, faiz de enflasyonun tetikleyicisidir. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Birileri hala 'enflasyon sebep', 'faiz netice' diye bizi aldatmaya çalışıyorlar. Dünyaya bakacaksın, 'Japonya'da, Amerika'da, Avrupa'da faiz ne kadar?' diye. Hepsinde eksi faiz var, 1.5-2.5 arası faiz var. Bize ne oluyor da 40 civarında faizle hareket ediyoruz? Faizin bizim medeniyetimizin içerisindeki yeri de bellidir. Onu sonra açıklayacağım. O bütün pisliklerin başıdır. Sömürünün en önemli aracıdır. Biz buna kendimizi kaptırmayacağız."

'DÜŞÜK FAİZ UYGULAMASINI GETİRMEMİZ LAZIM'

Erdoğan, finans sektörünün girişimciyi desteklemesi gerektiğini kaydederek, "Bu yüzde 40 faizlerle olmaz. Öyle bizim düşük faiz uygulamasını getirmemiz lazım ki finans sektörü onları ayağa kaldırsın. Türkiye'nin risk primi ve dolayısıyla faiz maliyetleri düşerken imalat sanayi satın alma üreticileri endeksi yüzde 50'nin üzerine çıktı. Merkez Bankası'nın yerinde hamleleriyle faiz gerilemiştir, daha da gerilemeye devam edecekti. Bütçe açığının milli gelire oranını kesinlikle yüzde 3'ün altında tutacağız. Vatandaşlarımızdan, birikimlerini yabancı para yerine Türk Lirası bazlı finansal ürünlerde değerlendirmelerini özellikle istirham ediyorum" dedi.